Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2326 E. 2019/1578 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2326 Esas
KARAR NO : 2019/1578
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/346
KARAR NO : 2017/648
KARAR TARİHİ: 06/06/2017
DAVA :İTİRAZIN İPTALİ(Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/09//2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA :
Davacı vekili 15/03/2016 tarihli dava dilekçesi ile; davalının, davacı kooperatifin üyesi olduğunu, genel kurul tarafından belirlenen şerefiye ve aidat bedellerini ödemediğinden hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının, genel kurul kararlarına çağrılması nedeniyle aidat borçlarına vakıf olması gerekirken haksız yere icra takibine itiraz etmesi nediyle takibin durdurulduğunu belirterek itirazın iptaline, icra takibinin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı müvekkilinin kooperatif ortağı olmadığını, ortaklık için başvurusu ve imzasının bulunmadığını, tapu kaydında da görüleceği üzere davalının bu yere 18/05/2010 tarihinde Türkiye… Bankası AŞ’den satın aldığını, satın alma işleminde davacı kooperatifin herhangi bir katılımı bulunmadığını, davalının yapmış olduğu bir takım ödemelerin taşınmazın bulunduğu yer site halinde olduğu için sitenin ortak genel giderleri ile çevre düzenlemesi, elektrik, su, abonman bedellerine ilişkin olarak istenen ödemeler ile ilgili bulunduğunu, bunlar dışında da müvekkilinin kooperatife herhangi bir borcu bulunmadığını, her ne kadar davacı kooperatif tarafından müvekkiline genel kurula çağrı yazılarının gönderildiği belirtilmiş ise de yapmış oldukları araştırmada PTT yoluyla yapılan gönderilerin müvekkiline babasından kalan ve 2010 yılında Osmangazi Belediyesi tarafından kamulaştırılan bir yer olup kamulaştırıldığı tarihten sonra içerisinde bulunan evin yıkıldığı ve fiilen arsa olarak kullanıldığı yere tebligatların gönderilmiş olduğu, müvekkilinin bu nedenle yapılan tebligatlardan haberdar olmadığı için kooperatife üye olmadığına dair itirazlarını da yapamadığı, bu hususların yapılacak olan yazışmalar ile tespit edilebileceği, anılan nedenlerle davalı müvekkilinin kooperatifin üyesi olmayıp sadece konut maliki olması sebebiyle aidat ödeme yükümlülüğü bulunmadığından yerinde olmayan davanın reddine, davacı kooperatif aleyhine % 20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI :
Mahkemece; ”Davalı tarafından Kooperatife üyelik için bir başvurusunun bulunmadığı gibi kooperatif tarafından davalının üyeliğe kabul edildiğine dair davalıya yapılmış bir bildirim de bulunmamaktadır. Öte yandan davacı kooperatif tarafından genel kurul toplantılarına davalının çağrılmasına dair tebligat ile haberdar edildiği bildirilmiş ise de çağrının yapıldığı … 9/4 Osmangazi/Bursa adresinin davalının babası … adına kayıtlı iken 24/02/2011 tarihinde Belediyece satın alındığı ve adına tescil edildiği, davalının bu adreste ikamet etmediği anlaşılmış olup, bu adrese yapılan tebligatların geçerli kabul edilemeyeceği, davalının kooperatife usulüne uygun müracaatla üyelik tesis işleminde bulunmadığı gibi herhangi bir üyeden üyelik devri de söz konusu olmadığı genel kurul toplantılarının hiç birisine katılmadığı, kooperatife yapmış olduğu ödemelerin çevre düzenlemesi elektrik, su aboneliği ile ilgili bedeller ile ilgili olduğu, davalı taşınmazın haricen satın alan kayıt maliki olduğu, anılan nedenlerle Kooperatif Genel Kurullarında belirlenen aidat ve şerefiye yükümlülüğünün bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine, yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatının da reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu istinaf dilekçesinde; kooperatif üyelik aidatını ödemeyen üyeye icra takibi yapılabileceğini, davalının genel kurul kararlarına vakıf olduğunu, davalının davacının banka hesabına kooperatif üyeliğine ilişkin ödemeler yaptığını, gecikme faizi de talep etme haklarının olduğunu bu sebeple icra takibine haksız yere itiraz edildiğinden yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekilinin yasal süre içinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davalının kooperatife üyelik başvurusu yapmış olduğuna dair bir belge, kooperatife yapılan bir ödeme dekontu veya üyeliğin devredildiğine ilişkin bir beyan yani davalının üyeliğini gösterir somut bir delil olmadan, ilgili kanun hükümlerine aykırı olarak, 06/01/2011 tarihli genel kurulda resen aldıkları karara göre davalıyı üye kabul edip bu kararın doğru adrese tebliğ dahi edilmeden icra takibin yapılmasında davalının kötü niyetli olduğu kabul edilerek davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif aidat ve şerefiye bedellerinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı Bursa … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 08/07/2015 tarihinde 18.410,00 TL asıl alacak, 21.048.43 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 39.458,43TL üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 09/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 14/09/2015 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 15/03/2016 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır. İcra takibine konu alacak iddiasının temelinin, davalı adına tapuda Bursa İli Mudanya İlçesi …kayıtlı J/1 Blok 3 no’lu bağımsız bölüm nedeniyle, davalının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan genel kurullara ilişkin aidat ödemeleri için toplam 39.458,43TL alacak için başlatılan takip olduğu anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, davalının kooperatif üyesi olup olmadığı, başka bir deyişle kooperatif üyesi sayılması gerekip gerekmediği ve davacının icra takibini kötüniyetle başlatıp başlatmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 30/11/2017 tarih ve 2016/3313 E. 2017/3556 K. sayılı kararı ile benzer içtihatlarda da açıklandığı üzere, kooperatif üyeliği ve mülkiyetin devri hususları ayrı ayrı kavramlar olup, kooperatif üyeliğinin devrinin, mutlaka o üyeye ait veya tahsisi yapılmış dairenin de devrini gerektirmeyeceği gibi tam tersi durumda da bir üyeye ait veya tahsisi yapılmış dairenin de devrinin mutlaka kooperatif üyeliğinin devri anlamına gelmez veya bu tür sonuçlar çıkarılamaz. Kooperatif üyeliğinin de ayrıca devri ile devir alanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. maddesi uyarınca ortaklığa kabul edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davacı kooperatif vekili istinaf dilekçesinde işaret ettiği hususlara dayanarak, davalının, aidat bedeli olarak 11/12/2012 tarihinde 2.000,00 TL, 28/01/2013 tarihinde 1.500,00 TL, 08/03/2013 tarihinde 1.200,00 TL davacı kooperatifin hesabına para yatırdığı, kooperatif ortağı gibi hareket ettiğini ve üye olmadığını ileri sürmemesi nedeniyle üye olduğunun zımni olarak kabulü gerektiğini ileri sürmekte ise de zımni üyelik, kooperatifçe üyelik kaydı yapılmamasına rağmen, sanki üye imiş gibi işlem yapılıp, sonradan çıkan uyuşmazlıklarda üyelik sıfatının kooperatifçe reddedilerek hakkın elde edilmesinin önüne geçilmesinin engellenmemesi amacına yöneliktir. Somut olayda; davalı kooperatif tarafından inşası tamamlanan J/1 Blok 3 no’lu bağımsız bölümün davacı kooperatif adına kat irtifakı nedeniyle 05/02/2007 tarihinde kayıt ve tescil edilmiş iken 29/07/2008 tarihinde …adına tahsisen tescil edilmiş, 04/03/2010 tarihinde cebri satış suretiyle …Bankası A.Ş adına tescil edilmiş, 18/05/2010 tarihinde ise satış suretiyle davalı … a tescil edilmiş ise de bu devir ile birlikte davalının otomatik olarak davacı kooperatifin ortağı haline geldiği kabul edilemez. Her ne kadar davacı kooperatif tarafından 17/01/2011 tarih ve 74 sayılı kararı ile “15 Adet üyeliğin gerek icra yoluyla gerekse devir yoluyla hisse devirlerini kabul ederek yeni üyelerin üyeliğine kabulüne karar verildiği” şeklinde bir karar alınmış ise de; ilk derece mahkemesinin kararında belirtildiği üzere davalının Kooperatife üyelik için bir başvurusunun bulunmadığı gibi kooperatif tarafından davalının üyeliğe kabul edildiğine dair davalıya yapılmış bir bildirim de bulunmamaktadır. Öte yandan davacı kooperatif tarafından genel kurul toplantılarına davalının çağrılmasına dair tebligat ile haberdar edildiği bildirilmiş ise de çağrının yapıldığı ”… Osmangazi/Bursa” adresinin davalının babası … adına kayıtlı iken 24/02/2011 tarihinde Belediyece satın alındığı ve adına tescil edildiği, davalının bu adreste ikamet etmediği anlaşılmış olup, bu adrese yapılan tebligatların geçerli kabul edilemez. Bu sebeple davalının kooperatife usulüne uygun müracaatla üyelik tesis işleminde bulunmadığı gibi herhangi bir üyeden üyelik devri de söz konusu olmadığı, genel kurul toplantılarının hiç birisine katılmadığı, kooperatife yapmış olduğu ödemelerin çevre düzenlemesi elektrik, su aboneliği ile ilgili bedeller ile ilgili olduğu, davalının taşınmazı haricen satın alan kayıt maliki olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, davalının satışla beraber kooperatif ortaklığını da devraldığı kanıtlanamadığı, bağımsız bölümün devrinin kooperatif ortaklığının da devri anlamına gelmediği, Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmeye uygun olarak üyeliğin devri gerektiği, usulüne uygun devir işlemi yapılmadığından sadece taşınmazı haricen satın alan davalının aidat ve şerefiye bedeli ödeme yükümlülüğü bulunmadığından ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu gerekçeler ile davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.Davalı vekili, davacının kötü niyetle icra takibini başlattığını bu nedenle kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istinaf etmiş ise de, davalının, aidat bedeline dayanak yapılan taşınmazın kayıt maliki olduğu, site giderleri içinde olsa kooperatif hesabına peyder pey ödemelerde bulunduğu, kooperatif yönetim kurulunun üyeliğe kabule ilişkin kararı dikkate alındığında davacının başlattığı icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine dair karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiğine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,4 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davalının peşin olarak yatırdığı 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,4 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/09/2019