Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2325 E. 2019/1045 K. 13.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2325 Esas
KARAR NO : 2019/1045
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2017
NUMARASI : 2016/426 2017/718
DAVA : RÜCUEN TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 13/06/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkiline … nolu ….Sigorta Poliçesi ile sigortalı dava dışı Salih Salik’e ait cafe restaurantın davalı …nin üreticisi, satıcısı vs. Olduğu, tüpün neden olduğu patlama sonucunda hasara uğradığını, yapılan incelemelerde 2104-0255 nolu 26.08.2014 tarihli ekspertiz raporlarına göre, sigortalısına 35.735,00-TL hasar tazminatı ödendiğini, patlamaya neden olan tüp nedeniyle davalının haksız fiil hükümleri çerçevesinde sigortalısına karşı hukuki sorumluluğu olduğunu, TK 1472 maddesi uyarınca sigortalısının haklarına akdi ve kanuni halef olduğunu belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 35.735,00 TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 26.08.2014 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; Davanın görevsiz mahkemede tamamen kötü niyetli olarak ikame edildiğini, müvekkiline isnat edilen kusurun ispat edilemediğini bu sebeple davanın müvekkiline yöneltilemeyeceğini, kusurun kesinlikle davalı müvekkilinde olmadığını belirterek haksız, mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; yangının kullanıcı kusurundan meydana gelmesi nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf taleplerinde;1-Davalı LPG üreticisi şiketin tüpü yüzünden müvekkil şirkete sigortalı işyerinin yandığını, patlamada zarara uğrayan 10 ayrı işyerine ödeme yapılınca teminatın tükendiğini, bilirkişi incelemesinde ispat yükünün ters çevrildiğini, davalı LPG sağlayıcısının gerekli eğitimleri vermediği, gerekli ekipman kullanmadığının ispat edemediği belirtilerek davanın reddedildiğini, TBK.nun 71. Maddesinde belirtilen kusursuz sorumluluk ve tehlike sorumluğu ilkeleri gereğince davalının sorumluluktan kurtulmasının mümkün olmadığını, ispat yükünün bu davada davalı üzerinde olduğunu, davalının hasarın meydana gelmemesi için tüm tedbirleri aldığını ispat etmesi gerektiğini, ispat etse dahi TBK.nun 71. maddesi gereğince sorumluluktan kurtulamayacağını,2-Zorunlu Tüpgaz Sorumluluk sigortası genel şartları gereğince sigorta şirketinin, sigortalısı LPG dağıtan kuruluş kusurlu olsun olmasın ödeme yapmak zorunda olmasına rağmen LPG dağıtan kuruluşa açılan davalarda kusur aranmasının Anayasanın eşitlik ilkesine ve mülkiyet hakkına aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.İstinaf Dilekçesi Davalı Vekiline 16/08/2017 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 25/08/2017 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek; Satılan bir tüpün, satıldıktan sonra kullanıcı/müşteri tarafından usulüne uygun bir kullanım uygulayıp uygulamadığını denetleyebilmelerinin mümkün olmadığını, dava konusu hasara sebebiyet veren unsurun müvekkili firmanın teslim ettiği tüpten kaynaklanmadığını, patlamanın dedantörden kaynaklanan bir sızıntıdan meydana geldiği ortadayken ve bununla birlikte patlama sonrası dahi müvekkilinin teslim ettiği tüp sapasağlam ortadayken böylesine haksız bir yaklaşımla müvekkiline zararın rücu edilmeye çalışılmasının hakkaniyetle bağdaşamayacağını, bu nedenle müvekkilinin TBK.nun 71.maddesine göre sorumlu tutulamayacağını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Davacının ünvanı … Sigorta Şirketi olmasına rağmen ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında davacının isim ve ünvanı yanlış gösterilmiş, bu durum maddi olarak kabul edilmekle sadece işaret etmek ile yetinmiştir. Dava, sigortacının dava dışı sigortalısına, aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca sorumlulardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı … şirketine … nolu …Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı dava dışı …ait cafe restaurantın mutfak kısmında bulunan ve davalı …ne ait LPG tüpün, dedantör kısmından sızan … gazının lokanta dahiline yayıldığı ve işyerinde bulunan buzdolabı motorunun devreye girmesiyle oluşan statik elektriğin gaz patlamasına sebep olduğu, oluşan hasarın dava dışı sigortalıya 26/08/2014 tarihinde ödendiği ve davacı … şirketinin de TTK.nun 1472 maddesi uyarınca sigortalısının haklarına akdi ve kanuni halef olduğu hususlarında bir tartışma bulunmamaktadır.Uyuşmazlık, davalı LPG şirketinin ürün satışı nedeniyle sözleşmesel sorumluluğu, bu olmasa bile TBK.nun 71.maddesi gereğince kusursuz sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Kusursuz sorumluluk” hallerinden Tehlike sorumluluğu 71.maddede düzenlenmiş olup buna göre; Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır.Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır.Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler.Ağırlaştırılmış nesnel sorumluluk da denilen tehlike sorumluluğu, zarar verme olasılığı çok yüksek ya da büyük zararlar doğurabilecek işletmeler için sözkonusudur. Tehlikenin özel ağırlığı, bu faaliyetlerin, işletmelerin veya tesislerin zarara yol açmaya aşırı eğiliminden ya da sebep oldukları kazaların nitelik ve nicelik bakımından ağır sonuçlar doğurmasından ileri gelmektedir.Tehlike sorumluluğu, sorumluluk türlerinin en ağırıdır. Sorumluluk için, kusurlu olmak veya gözetim ödevinin savsaklanması durumu aranmaz. Yapılan işin veya işletilen kuruluşun tehlike yaratması ve bu tehlikenin kişilere zarar vermesi sorumluluk için yeterlidir. Gelişen teknolojinin önü alınamaz biçimde toplum yaşamına soktuğu ağır sanayi kuruluşları, kara, hava, deniz yolu taşımacılığı; elektrik, su, doğalgaz boru hattı işletmeleri; yüksek gerilim hatları, radyo-televizyon vericileri, baz istasyonları, atom santralları gibi kuruluş ve işletmeler her an tehlike yaratabilirler, her an tehlikenin kaynağı olabilirler (Çelik Ahmet ÇELİK – 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Yeni Bir Düzenleme İşletme Tehlikeleri ve Tehlike Sorumluluğu & http://www….com)Bu nedenle, davalının işletmesi hakkında tehlike sorumluluğuna gidilemez. Ancak, sattığı ürünün ayıplı olması neticesinde bir zarar doğmuş ise bu yönden sorumluluğuna gidilebilecektir. Bu da sözleşme sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilebilir.TBK.nun Ayıptan sorumluluk ile ilgili olarak 219.maddesinde; Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Davanın yasal halefiyetten kaynaklanması, davacı durumundaki sigortacının bu konumunda bir değişiklik meydana getirmez. (TTK.nun 1472 vd)İlk derece mahkemesinin gerekçesinde işaret edildiği üzere; Yangının çıkış nedeninin restoranın mutfağında bulunan tost ve döner makinesine bağlı LPG tüpünün dedantöründe meydana gelen gaz sızıntısı sonucu LPG gazının lokanta dahiline dolması ve işyerinde bulunan buzdolabı motorunun devreye girmesiyle, oluşan statik elektriğin gaz patlamasının neden olduğu anlaşılmaktadır. Davalının tüp montajında ihmal, gerekli ve yeterli emniyet tedbirlerini almadığına, uygun ekipman kullanmadığına, yetki belgesine sahip personel görevlendirmediğine dair bilgi ve belge olmadığı gibi satılan LPG tüpünün ayıplı olduğu da ispatlanamamıştır. Bu nedenle … üreticisi davalıya atfedilecek bir kusur bulunmadığından sigortacının davalıya rücu hakkı olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun (Emsal; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 26/03/2013 tarih ve 2010/13384 E. 2013/5909 K., aynı dairenin 11/01/2016 tarih ve 2015/14248 E. 2016/38 K.) HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 36,80 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,60 TL olmak üzere toplam 72,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/06/2019