Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2309 E. 2019/680 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2309 Esas
KARAR NO : 2019/680
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/247 Esas
KARAR NO : 2017/701
KARAR TARİHİ: 06/06/2017
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirketin 25 yılı aşkın süredir Ankara ‘daki toplam kapalı alanı 50.000 m2 ‘ye varan fabrikaların da endüstriyel filtre imalatı yapan Türkiye’nin en büyük filtre imalatçısı olduğunu, davacı şirket ve davalı şirket arasında 24/12/2010 tarihinde ” Personel Temini ” başlıklı sözleşme yapıldığını, bu sözleşme gereğince davalı şirketin, davacı şirkete ait fabrikada görev yapacak yardımcı elemanlar ile kalifiye olmayan hizmet erbabını temin ve istihdamını yaptığını, davalı şirketin personellere ilişkin ücretlerin, SGK primlerinin davacı şirket tarafından düzenli ödenmesine rağmen, davalı şirketin SGK’ya eksik ödemede bulunduğunun SGK müfettişleri tarafından tespit edildiğini ve bu eksik ödemenin davacı şirket tarafından yapıldığını, ödenen bu kısım için davalı şirket aleyhine takip başlatıldığını fakat davalı şirketin yapılan takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini bu nedenle takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Personel temini sözleşmesi ile davacı tarafa personel temin etmekte olduklarını, taşeron konumunda olduklarını, işçilerin her türlü SGK ödemelerinin yapıldığını, davacı şirketin insan kaynakları bölümüne bildirilip onların onayı üzerine hakediş aldıklarını, sonuç olarak tüm yasal sorumluluklarını tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, davacı yanın bu hususlar ile ilgili onayının mevcut olması nedeni ile haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde, sigorta primleri ve cezalarından davalı şirketin sorumlu olacağının belirtildiği, yine sözleşmenin 5. Maddesindeki düzenlemenin yorumundan SGK primlerinin ödenmesinden davalının sorumlu olacağı sonucuna varılacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 21.07.2017 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;1-Dosyada bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi raporuna karşı itirazlarını 25.08.2016 günü dosyaya ibraz ettiklerini,mahkemeden rapordaki eksiklik gideril- dikten sonra yeniden bilirkişiden rapor aldırılması yönünde talepte bulunulmasına rağmen, mahkeme tarafından bu talebe yönelik müsbet veya menfi bir karar verilmeden davanın esası hakkında karar verildiği,2- Müvekkili firma tarafından istihdam edilen personelin tüm yasal işlemlerinin süresi içerisinde tamamlandığı, İşlemler tamamlandıktan sonra da davacı tarafa bütün evraklarının teslim edildiği, davacı firma ile müvekkili firma arasındaki hizmet sözleşmesi bitinceye kadar bu durumun böyle devam ettiği, davacı firmaya yapılan bildirimlerin içerisinde istihdam edilen personelin SGK bildirimlerinin de mevcut olup bu bildirimlerin düzenli olarak davacıya ibraz edildiği, davacı firmanın da bu duruma herhangi bir itirazının olmadığı, aksî halde, yani söz konusu bildirimlerin davacı firmaya yapılmaması halinde davacı firma tarafından müvekkil firmanın hak edişlerinin ödenmemesi veya eksik ödenmesi sonucunun doğacağı, hizmet sözleşmesi süresi boyunca da, hiçbir şekilde davacı firma tarafından hakediş ödememesi veya hakediş kesintisinin yapılmadığı,3- Davacı yana SGK tarafından tahakkuk ettirilen cezanın içeriği davacı yanın dava dilekçesinde açık bir şekilde belirtilmekte olup, SGK iş müfettişinin raporu uyarınca yardımcı işçilik içeren işyeri bildirgelerinin işin aslına uygun olmaması nedeni ile davacı yana prim farkı tahakkuk ettirildiği, bu tespitten müvekkili firmanın sorumlu tutulmasının hem hukuka hem de hayatın olağan akışına aykırı olduğu,4- Yine aynı şekilde, davacı tarafından müvekkili firmanın istihdam ettiği personeli yardımcı işler personeli olarak beyan ettiğinin belirtildiği, müvekkili firma tarafından istihdam edilen personelin yardımcı işler olarak belirtilmesinin sözleşmeye uygun olduğu, davacı firma ile müvekkili firma arasında imzalanan hizmet sözleşmesinde bu kişilerin yardımcı eleman olduğunun açıkça belirtildiği, zaten asıl eleman olarak gösterilmesi durumunda hizmet sözleşmesinin muvazaalı hale geleceği,5- Davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte bir an için mahkeme tarafından müvekkili firmanın sorumlu olduğu düşünülse bile, davacının hizmet sözleşmesi dönemi süresince yapılan işlemlerden haberdar olması ve müvekkil firmayı, basiretli bir iş adamı gibi davranıp uyarmaması nedeni ile yine müvekkil firmanın sorumluluğuna gidilemeyeceği,6- Mahkeme gerekçeli kararında inceleme ve gerekçe bölümünde “Davacı, davalının temin ettiği personellerin SGK primlerini yatırma borcunun davalıda olduğunu, davalı ise davacıda olduğunu ileri sürmektedir” şeklinde biraçıklama bulunduğu, müvekkili firmanın SGK primlerini yatırma borcunun davacı firmada olduğunu beyan etmediği, buradaki sorunun, SGK primlerinin davalı müvekkili firma tarafından ödendikten sonra davacı firmaya gönderildiği ve davacı firmanın bunları kontrol ederek hak ediş ödemesi yaptığı, yine gerekçeli kararda “bilirkişiler marifetiyle taraftarın ticari defter ve kayıtları incelenmiştir” sekinde belirtilmesine rağmen müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının herhangi bir incelemeye tabi tutulmadığı,7- Dosyada mevcut bilirkişi raporunda, bilirkişi tarafından davacı şirketin defterlerinin İncelendiği, 24.12.2010 tarihli sözleşmenin incelendiği ve de dosyadaki evraklara atıf yapılarak davacının defterlerinde alacaklı olduğunun görüldüğünün belirtildiği, işbu dosyadaki ihtilafın, alacaklının defterlerinde bu kayıtların olup olmadığı veya alacaklının defterlerinde alacaklının alacaklı görünüp görünmediği değil, müvekkili şirketin bu alacak miktarından sorumlu olup olmadığı noktasında bulunup, bilirkişinin bu konuda herhangi araştırma yapılmadığı veya bilirkişi raporunda bu konuda herhangi bir beyanda bulunulmadığı, bu nedenlerle eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebleri olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Dava, tacirler arasında düzenlen hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı, SGK prim cezası ödemelerinin tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında 24.12.2010 tarihli personel temini sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşme ile davalı şirketin davacıya personel temini işin üstlendiği, taraflar sözleşmesinin 3.d maddesine göre, işci ücretleri, vergi, sigorta primi, işsizlik sigortası primi, ceza ve diğer her türlü işsizlik sigortası dahil yasal kesintiler ve her türlü mükellefiyetlerin davalı tarafça ödenmemesi veya bir şekilde davacı tarafça ödenmesi halinde , söz konusu tutarın Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edileceğinin düzenlendiği, SGKya bildirilen işyeri ve iş bildirgelerinin hatalı olmasından dolayı eksik yatırılan primler nedeniyle davacı aleyhine prim borcu tahakkuk ettirildiği, tahakkuk ettirilen bu miktarın davacı tarafça SGY’ya yatırıldığı anlaşılmaktadır.Somut uyuşmazlığın, davalının bildirdiği işyeri bildirgesinin hatalı olup olmadığı, bundan dolayı davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı tarafından talep edilen dava konusu alacağın, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.d maddesi gereğince, davalının yükümlülüğünde olan işçilerin eksik ödenen SGK primleri ile bu eksik ödemeden kaynaklı ceza olduğu analışılmaktadır.Her ne kadar davalı, kendilerince, sözleşme gereği temin ettikleri işçilerin işyeri bildirgesini doğru olarak SGK’ya ve davacıya bildirdikleri iddia edilmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere, sözleşme kapsamında, 1.maddeye göre, davalının, davacının fabrikasında görev yapacak, yardımcı elemanlar ile kalifiye ve kalifiye olmayan hizmet erbabı elemanlarının temin ve istihdamının sağlanacağı, 3.maddeye göre, her türlü sigorta prim ve cezalarından davalının sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, böylece, davacının davasında haklı olduğu, ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde verilen karar esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353.1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 4.078,15 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.888,65 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/04/2019