Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2292 E. 2019/33 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2292 Esas
KARAR NO : 2019/33
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/07/2017
NUMARASI : 2014/579 Esas, 2017/726 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili, 08.05.2012 tarihli dava dilekçesinde, müvekkillerinin murisi …’ın …bank’tan konut kredisi alımı sırasında 07.04.2010 tarihli …bank Uzun Süreli Grup Kredi Hayat Sigortası Katılım sertifikası ile davalı ile hayat sigortası yaptırdığını, murisin 12.02.2012 tarihinde serebrovasküler hastalık nedeniyle vefat ettiğini, davalının 28.03.2012 tarihli cevabı yazı ile, mütevefffanın 21.02.2008 ile 11.02.2012 tarihleri arasında kronik myelositer lösemi tanısı İle tedavi gördüğünü, hastalık nedeniyle takip edildiğini, sözleşmenin yapılması sırasında beyan yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle vefat tazminatı ödenmesinin mümkün olmadığını belirttiğini, sigortalı sağlık beyan formunun maktu olarak düzenlenip doldurulduğunu, altında …‘ın imzası olmadığını, sigortalıya konut kredisi alabilmesi için hayat sigortası yaptırmasının zorunlu olduğunun söylendiğini, sigortalının beyan yükümlülüğüne aykırılıktan söz edilemeyeceğini, sigortalının kesin teşhis edilmiş ve sürekli tedavi gördüğü bir hastalığının olmadığını, kaldı ki sigortalının myelositer lösemi hastalığından değil serebrovasküler nedeniyle vefat ettiğini, hayat sigorta poliçesinin konut kredi alımı sırasında düzenlenmiş olması ve halen kredi borcunun ödenmeye devam ediyor olması nedeni ile hak kazanılan vefat tazminatının ne kadar olduğunun bilirkişi raporu İle belirleneceği gerekçesi ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 15.000,00 TL vefat tazminatının ölüm tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili, 22.07.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, toplam 121.157,00 TL tazminatın 12.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, sigorta şirketinden tazminat talep hakkının öncelikle rehinli alacaklıya ait olduğunu, davacıların tazminat isteyebilmeleri için rehinli alacaklı olan …bank A.Ş’den dava ve tazminatın tahsil edilebilmesine dair muvafakatnameyi dosyaya ibraz etmeleri gerektiğini, davacıların iddiasının aksine, imza alınmamasının söz konusu olmadığını, davacılar murisinin 05.04.2010 tarihli formu imzalamak süretiyle tamamen sağlıklı olduğunu beyan ettiğini, sigortaya ilişkin sigorta sertifikası düzenlendiğini, yapılan araştırmada, sigortalının 21.02.2008 tarihinde, kronik myeloproliferatif hastalığının teşhis ve tedaviye başladığı tarih olduğunu, sigorta sözleşmelerinin beyan yükümlülüğünün asıl olduğu sözleşmeler olduğunu, 6102 sayılı TTK.nın 1498. ( eski 1290 m.) ve hayat sigortası genel şartlarının C.2 maddesinde sigortalıya sigorta sözleşmesi kurulmadan önce doğru ve eksiksiz beyanda bulunma yükümlülüğü getirdiğini, oysa müteveffanın sigorta sözleşmesi kurulmadan önce doğru ve eksiksiz beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, sigorta tazminatı ödemesinin hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, davalı sigorta şirketince gerek sigorta poliçesinin düzenleniş biçimi, gerek sigortalının geçirdiği hastalık, tedavi edildiği rahatsızlık ve ölüm hikayesi de dikkate alındığında, müteveffanın bilgilendirme formunu bilerek isteyerek, daha da önemlisi kasıtlı olarak doldurduğu ve gizlediği bir hususun varlığının bilirkişi heyetince belirlenemediği, sigorta katılım sertifikasına göre yapılan bilirkişi hesabı sonucunda davacıların talep edebileceği vefat tazminat tutarının 121.157,00 TL olarak belirlendiği, tazminat talebinin yasal koşulları oluştuğu gerekçesi ile, ıslah dilekçeside gözetilerek davanın kabulü ile 121.157,00 TL alacağın 12.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacılara (dosyaya sunulan mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında) ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar davalı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir.
İstinaf nedenleri olarak, mahkeme tarafından murisin ölümüne neden olan rahatsızlığı ile ölümü arasında illiyet bağı bulunmadığına karar verildiğini, gerekli bilgi ve belgelere göre hastalık nedeniyle takip edildiğinin tespit edildiğini, nitekim bu hususun bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, müteveffanın beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hastalıklarını beyan etmeyerek müvekkili şirketin haklarını kullanmasına mani olduğunu, sigortalının hayati risk taşıyan bu derecede ciddi hastalıklarını beyan etmiş olsa idi sigorta başvurusunun kabul edilmeyeceğini , gerekçede belirtilen illiyet bağının bulunmadığı hususunun kabul edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, “Uzun Süreli Kredi Grup Hayat Sigorta Poliçesi“ kapsamında vefat tazminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacıların murisi … İle davalı sigorta şirketi arasında, başlangıç tarihi 05.04.2010, bitiş tarihi 05.04.2016 tarihli , 6 yıl süreli vefat teminat bedeli 121.157,00 TL, daini mürtehin …bank Çarşı Güneşli Şubesi olan uzun süreli kredi grup hayat sigortası düzenlendiği, sigortanın dava dışı …bank’tan kullanılan krediye istinaden düzenlendiği, hayat sigortası başvuru ve sağlık beyan formunun 05.04.2010 tarihli olduğu, formda belirtilen hastalıklara ilişkin cevaba sigortalının hayır yanıtını verdiği ve formda imzanın yer aldığı, sigortalı …’ın 11.02.2012 tarihinde vefat ettiği, 1962 doğumlu sigortalının vefatı ile geride davacı … çocuklarının kaldığı, sigorta şirketinin, sigortalının beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle davacıların vefat tazminat talebini reddetmesi sonucunda iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında, müteveffanın kullanmış olduğu kredi, krediye istinaden davalı sigorta şirketi ile yapılan hayat sigorta poliçesi konularında bir uyuşmazlık yoktur, uyuşmazlık, davacıların daini mürtehin kaydı bulunan poliçeye istinaden dava dışı bankanın muvafakatı olmaksızın iş bu davayı açıp açamayacakları, açabileceklerinin kabulü halinde ise müteveffanın sözleşmenin yapılması sırasında beyan yükümlülüğünü ihlal edip etmediği ve vefat ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği iddia edilen hastalıklar arasında illiyet bağının olup olmadığıdır.
05.04.2010 tarihli yıllık kredi başvurusu ve sağlık beyan formundaki imzanın müteveffanın eli ürünü olup olmadığına dair bilirkişi raporları alınmış, 27.01.2014 tarihli, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesine ait raporda ve ayrıca 27.10.2014 tarihli grafoloji heyet bilirkişi raporunda imzanın … isimli şahsın eli mahsülü olduğu belirtilmiştir.
Dava dışı kredi kullanılan …bank A.Ş Güneşli Şubesinden, müteveffanın kullanmış olduğu kredi ve ödeme bilgileri sorulmuş, banka 05.01.2015 tarihli cevabı yazı ile eklerini ibraz etmiştir.İncelenmesinden, kredi taksitlerinin ödenmiş olduğu anlaşılmıştır.
28.04.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, muris tarafından 05.05.2010-04.05.2016 vade tarihlerinde taksitler halinde ödenmek üzere dava dışı …bank Çarşı Şubesinden 6 yıl vadeli kredi kullanıldığı, söz konusu hayat sigorta poliçesinin düzenlenmesinin sebebinin iş bu davacıların miras bırakanı tarafından vefat öncesinde kullanılan kredi olduğunun anlaşıldığı, poliçenin vefat tarihinde geçerli olduğu, müteveffanın serebra vadküker hastalık sonucu vefatına rağmen sigortacıdan bu rahatsızlığın gizlenildiğinin davalı tarafça ileri sürüldüğü, sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme yükümlülüğü ile ilgili 6762 sayılı TTK nun 1290. maddenin mal sigortalarına ilişkin olmakla birlikte hayat ve kaza sigortalarında da uygulandığından sigorta ettirenin aktin kurulması aşamasında sigortacıya doğru bilgi vermekle yükümlü olduğu, müteveffanın hastane yada bir sağlık kurumunda kredi kullandığı 07.04.2010 tarih itibarı İle kendisinde bilinen ve kesin teşhis ve tanısı konulmuş ve ayakta veya yatarak tedavi gördüğü aynı zamanda ölümüne neden olan rahatsızlığı ile ölümü arasında bir illiyet bağı bulunduğu hususunda rapor içeriğinde yer alan tıbbi görüş kapsamında da hiçbir tereddüde yer verilecek şekilde saptanamadığı, nakdi kredi tablosunun incelenmesinden kredi tutarının vade tarihlerinde ödenmiş oldukları bilgisinin yer aldığı, bu durumda davacıların davalıya karşı dava ve talep hakkına sahip oldukları , sigorta katılım sertifikası uyarınca müteveffanın vefat tarihi itibarı ile vefat teminat tutarının 121.157,00 TL olduğu belirtilmiş, kalp ve damar cerrahisi doktor bilirkişisi tarafından ayrıca rapor düzenlenmiştir.
Mahkemece raporlara göre davanın kabülüne karar verilmiştir.
Sigorta poliçesinde daini mürtehin olan rehin alacaklısının öncelikle tazminat hakkı bulunması nedeniyle, dava tarihinde adı geçen banka şubesinden ,davacıların açmış oldukları davaya muvafakat edip etmedikleri sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir ise de ,banka cevabı yazısı ve bilirkişi raporundan kredi borcunun ödenmiş olduğu anlaşıldığından davacıların dava açma haklarının varlığının kabülü gerekmiştir.
Sigorta Sözleşmesi, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK nun 1263.maddesinde, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK. nun 1401.maddesinde, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para İle ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Tüm sigorta sözleşmelerinin gerçekleştirilmesinin ana amacı, kişinin can veya mal varlığına gelebilecek tehlikelere yani rizikolara karşı güvence sağlayabilmektir. Sigorta akti hiçbir şekle bağlı değildir. 6102 sayılı TTK 1424. maddede, sigortacının sigorta sözleşmesinin yapılmasından itibaren imzalanmış poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlü olduğu, 1425.maddede ise poliçenin içeriği düzenlenmiş, maddede, sigorta poliçesinin tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içereceği, rahat ve kolay okunacak biçimde düzenleneceği ifade edilmiştir. TTK.nun 1435. maddesinde, sigorta ettirenin sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.6102 sayılı TTK ‘nun altıncı kitabının , ikinci bölümünde can sigortaları üst başlığı ile, 1487 vd maddelerde hayat sigortası düzenlenmiş, 1498.maddede ise, sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğünün ihlali başlığı ile, maddede, sigortacının, yenilemeler de dahil olmak üzere, sözleşmenin yapılmasından itibaren beş yıl geçmişse, sigorta ettirenin sözleşmenin yapılması sırasında beyan yükümlülüğünü ihlal etmiş olması nedeniyle sözleşmeden cayamayacağı, sadece prim farkı isteyebileceği belirtilmiştir. Yasanın ilgili maddesi taraflar arasındaki sözleşme tarihinde yürürlükte değildir. İş bu maddenin 6762 sayılı sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TTK‘da karşılığı yoktur. Diğer yandan aynı düzenlemeye Hayat Sigortaları Genel Şartları C.2.2. bendinde de yer yer verilmiştir. Mülga 6762 sayılı TTK.nın 1365 ve 6102 sayılı TTK nun 1439.maddede ise, bildirme yükümlülüğünün ihlali İle ilgili yaptırım düzenlenmiş, 1439 maddesinin ikinci fıkrasında, beyan yükümlüsünün ihlali İle gerçekleşen riziko arasında bağlantının bulunması halinde sigortacının tazminat ve bedel ödeme borcunun ortadan kalkacağına yer verilmiştir. Somut olayda, müteveffanın ölüm nedeni olarak gösterilen rahatsızlığının aniden gelişen bir rahatsızlık olduğuna dair rapor karşısında, beyan yükümlülüğüne aykırı davranıldığını kabul etmek veya ölümü ile beyan yükümlülüğüne aykırılık olduğunun kabülü halinde illiyet bağının varlığından da söz etmek mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, davacıların murisi sigortalının vefat sebebi ile poliçe başlangıç tarihinden önce tespit edilen ve tedavi edilen hastalık veya rahatsızlıklar arasında bağlantı, ve beyan yükümlülüğünü ihlali ispat edilemediğinden ve durumda ise, mülga 6762 sayılı TTK ve gerekse de karşılığı 6102 sayılı TTK hükümleri ile Hayat Sigortaları Genel Şartları gereğince davacıların açmış olduğu davanın subuta erdiğine dair mahkemenin kabülü yerinde görüldüğünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/579 Esas, 2017/726 Karar ve 13.07.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken, 68,20 TL başvuru harcı ile, istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılan 2.155.70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.966,20 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/01/2019