Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2267 E. 2019/1857 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2267 Esas
KARAR NO : 2019/1857
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2017
NUMARASI : 2014/782 Esas, 2017/159 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ:17/10/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı … Ltd. Şti’nin Geniş Kapsamlı İşyeri Sigorta Poliçesi ile davacı şirketin sigortalısı olduğunu, 22/08/2011 tarihinde davalı … ait su borusunun patlamasıyla sigortalının ofisinde su baskını yaşandığını, ofisteki demirbaş ve dekorasyonda hasar meydana geldiğini, belirlenen hasarın KDV dahil 9.764,00 TL’lik kısmının sigortalının muvafakatı ile onarımı yapan … Ltd. Şti’ne, 412,00 TL’lik kısmının ise sigortalıya ödendiğini, davalı … binadaki izolasyon eksikliğinden hasarın meydana geldiğini ileri sürerek alacak taleplerini kabul etmediğini, ancak daha önce binada izolasyon eksikliğinden kaynaklı sorun olmadığını, hasarın davalı idareye ait su borusunda meydana gelen patlamadan kaynaklandığını ve davalının bakım ve denetim noksanlığını bulunduğunu belirtilerek 10.176,00 TL tazminatın 9.764,00 TL’sinin 28/09/2011 tarihinden, 412,00 TL’sinin ise ödeme tarihinden itibaren kısa vadeli avans faizi ile tahsilini dava ve talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında özetle; davaya konu ihtilafla ilgili görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğunu, meydana geldiği iddia edilen hasar sebebiyle davalı idarenin sorumluluğunun bulunmadığını, zararı meydana getiren sebepleri ve kusur durumunun tespiti için binaya ait yapı ruhsatı ve projelerin getirtilmesini, binanın projesine uygun yapılıp yapılmadığının imar mevzuatına ve İski mevzuatına uygun olup olmadığının tespiti için keşif yapılması gerektiğini belirtilerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi 2014/782 Esas, 2017/159 Karar ve 15/03/2017 tarihli kararı ile; hasarın davalıya ait su borusunun patlamasından kaynaklandığı, ancak binada tekniğe uygun su izolasyonu ve drenaj öngörülmediğinden davalının % 50 oranında sorumlu olduğu belirtilerek davacı şirketin onarımı yapan … şirketine ödediği hasar bedelinin 1/2’sinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı şirketin sigortalısına ödediği 412,00 TL’nin ise neye yönelik bir ödeme olduğu anlaşılamadığı belirtilerek bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; mahkemece binada izolasyon eksikliği bulunduğuna dair ikinci heyet raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu, izolasyon yetersizliğine bağlı hasarın duvardan sızarak gerçekleşeceğini, oysa olayda davalıya ait su borusunun patladığını ve sigortalı yere dolduğunu, izolasyon tam olsa da işyerine su dolacağını ve hasara yol açacağını, bu nedenle izolasyon eksikliği ile hasar arasında illiyet bağı bulunmadığını, mahkemece alınan ilk heyet raporu keşfe dayalı ve gerçekçi olup binadaki izolasyonunun yeterli olduğunun ifade edildiğini, bu nedenle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, mahkemece reddedilen 412,00 TL’nin ise bilgisayar onarımına ilişkin olup, eksper raporunda da belirtildiğini, bu nedenle bu kısma yönelik taleplerinin reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulünü istemiştir.Davalı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davalı kurumun yapının İski Deşarj Yönetmeliğine ve inşaat tekniğine aykırı yapılmasından doğan zararlardan sorumlu olmayacağını, hasara sigortalının neden olduğunu, dava konusu bedellerin hangi esaslara göre tespit edildiğinin belli olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalının ancak dava tarihinden başlayacak yasal faizden sorumlu olabileceğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, sigortalıya ödenen hasar bedelinin, hasar sorumlusundan rücuen tahsiline ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı … şirketi ile dava dışı … Ltd. Şti şirketi arasında 12/02/2011 başlangıç, 12/02/2012 bitiş tarihli İşyeri Sigorta Poliçesi düzenlendiği, 22/08/2011 tarihinde sigortalı işyerinde su baskını nedeniyle bir kısım eşyanın ve işyerinin hasar gördüğü, davacı … şirketinin sigortalı işyerinde onarım yapan şirkete 9.764,50 TL, davacı sigortalıya 412,00 TL ödediği, ödenen bedelin de rücuen tahsili için eldeki davanın açıldığı görülmektedir.Mahkemece, sigortalıya ait binada tekniğe uygun izolasyon ve drenaj öngörülmediğinden zararda sigortalının da %50 oranında müterafik kusuru bulunduğu, sigortalıya ödenen 412,00 TL hasar ödemesinin ise neye ilişkin olduğunun belli olmadığına değinilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Öncelikle çözülmesi gereken sorun, hasardan davalı kurumun sorumlu olup olmadığı, sigortalının zararın meydana gelmesinde ya da artmasında müterafik kusuru bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Mahkemece dava konusu binanın kanalizasyon ve drenaj şebekesinin onaylı projesi ile davalı kurumca düzenlenen hasar tespit tutanakları getirtilerek alınan ikinci heyet raporunda; sigortalıya ait işyerinin bulunduğu binada tekniğe uygun su izolasyonu ve drenajın öngörülmediği, bu nedenle tarafların hasardan % 50’er oranda sorumlu olduğu belirtilmiştir.TBK’nın 52 maddesi uyarınca zarar gören, zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir ya da tamamen kaldırabilir.Alınan bilirkişi raporunda, hasarın davalıya ait su borusunun patlamasından meydana geldiği, ancak sigortalının işyerinin bulunduğu binada tekniğe uygun izolasyon ve drenaj öngörülmediğinden, zararın doğmasında veya artmasında sigortalının da % 50 oranında müterafik kusuru bulunduğu anlaşıldığından, tarafların hasardan sadece karşı tarafın sorumlu olduğuna yönelik istinaf talepleri yerinde değildir.Bunun yanında ilk alınan bilirkişi raporunda izolasyonun yeterli olduğu belirtilmişse de, binaya ait projeler incelenmeden sözkonusu sonuca varılması doğru görülmediğinden, mahkemece bu yönden rapora itibar edilmemesinde usule aykırılık görülmemiştir.Yine yapılan bilirkişi incelemesinde; davacı … şirketinin, sigortalı işyerindeki hasarı gideren şirkete ödediği hasar bedelinin, zarar görenin uğradığı gerçek zarar olduğu tespit edildiğinden, davalı tarafın zarar bedeline yönelik istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir.Öte yandan mahkemece davacı şirketin sigortalıya ödediği 412,00 TL’nin neye ilişkin olduğunun belli olmadığı gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı … şirketi sigortalıya ödenen bu bedelin de rücuen tahsili gerektiğini ileri sürerek karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. Dosyaya sunulan ekser raporunda 412,00 TL’nin bilgisayar onarım ücreti olarak belirlendiği ve sigortalıya ödendiği görülmektedir. Ancak bu kısma ilişkin herhangi bir belge veya fatura sunulmamıştır.Rücu davaları; gerçek zararının giderilmesi amacına yönelik olup, zenginleşmeye bir vesile teşkil etmemelidir. Dolayısıyla zarar sorumlusundan halefiyet ilkelerine dayalı olarak talepte bulunan davacı da, ödediği meblağın tamamını değil, ancak zarar görenin uğradığı gerçek zararı, zarar sorumlusu bulunanlardan isteyebilir.Somut olayda, davacı … şirketi eksper raporunda belirtilen 412,00 TL bilgisayar onarım ücretini de sigortalıya ödemişse de, bu kısma ilişkin herhangi bir belge veya fatura sunulmamıştır. O halde bu kaleme yönelik zarar ispatlanamadığından mahkemece bu miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi de yerindedir.Dava dışı sigortalı ile davalı İSKİ tacir olup, mahkemece ödeme tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasında da usule aykırılık görülmemiştir. Yukardaki açıklamalar doğrultusunda tarafların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya ygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 36,80 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,60 TL olmak üzere toplam 72,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, “Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/15984 E. 2017/14522 K. 24/10/2017 tarihli kararı gereği” Davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.17/10/2019