Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2258 E. 2019/1740 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2258 Esas
KARAR NO : 2019/1740
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/04/2017
NUMARASI : 2014/497 Esas, 2017/456 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/10/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar murisinin, kullandığı konut kredisine teminat amacıyla davalı nezdinde uzun süreli hayat sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçenin ilk taksitinin murisin banka hesabından 17/09/2009’da tahsil edildiğini, poliçenin ikinci taksitinin murisin hesabında para olmadığı için tahsil edilmediğini, ancak murisin bu durumdan haberdar edilmediğini, ayrıca murise 08/06/2010 tarihinde kanser teşhisi konulduğundan o tarihlerde tedavi gördüğünü ve hesaplarını kontrol etme şansı olmadığını, murisin 19/01/2011 tarihinde yakalandığı kanser hastalığı sonucu vefat ettiğini, bunun üzerine davacı mirasçıların, davalı sigorta şirketine 04/02/2011 tarihli bir ihtarname göndererek poliçe teminat bedelinin ödenmesini istediğini, ancak herhangi bir ödemenin yapılmadığını beyanla şimdilik 8.000 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 04.02.2011 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 23/10/2012 tarihli ıslahla taleplerini, 42.814,63 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında özetle: sigorta priminin 2. yıl taksidi olan 17/09/2010 vadeli 178,52 TL’nin, murisin hesabının müsait olmaması nedeni ile tahsil edilemediğini, primin ödenmemesi üzerine sigorta ettiren ve daini mürtehin olan … A.Ş.’nin bilgi teknolojileri sistemi vasıtasıyla haberdar edildiğini, ayrıca 20/09/2010 tarihinde murisin cep telefonuna, hayat sigortasının 2. yıl taksitinin tahsili için hesabın müsait hale getirilmesi içerikli mesaj gönderildiğini, ancak buna rağmen taksitin ödenmemesi nedeni ile 18/10/2010 tarihinde poliçenin iptal edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi 2014/497 Esas, 2017/456 Karar ve 13/04/2017 tarihli kararı ile, davalı sigorta şirketinin usulüne uygun fesih bildiriminde bulunmadığı ve rizikonun gerçekleştiği belirterek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı vekili yasal sürede istinaf kanun yoluna başvurmuş, istinaf nedenleri olarak; sigorta sözleşmesinden kaynaklanan borç ve hakların sigorta ettiren bankaya ait olup, davacıların husumet ehliyeti bulunmadığını, müvekkili şirketin bildirim yükümlülüğünün davalı sigorta ettiren bankaya karşı olduğunu ve bankaya aralarındaki geçerli uygulama gereği bildirimde bulunduklarını, sigortalıya bildirim yapılması gerekiyorsa sorumlusunun banka olduğunu, sigortalının kendi isteği ile primleri ödemekten vazgeçtiğinin anlaşıldığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davacı vekili istinaf başvurusuna cevabında; uzun süreli hayat sigorta poliçesinin taksitlerin ödenmemesi nedeniyle iptal edilmesi için sigortalıya 6672 Sayılı TTK’nın 1297 maddesi uyarınca ihbarda bulunulması gerektiğini, murisin hesabında para olmadığını, o tarihlerde gördüğü kanser tedavisi nedeniyle hesabını kontrol edemeyeceğini belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı, davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Dava, hayat sigorta poliçesine dayanan tazminat istemine ilişkindir.Davacılar murisi ile davalı arasında toplamda 10 yıllık (uzun süreli) hayat sigorta poliçesinin imzalı olduğu, davalı adına acentesi olan … Ümraniye Şubesi’nin poliçeyi düzenlediği, poliçe gereği ödenmesi gereken primlerin yıllık 178,52 TL. olarak kararlaştırıldığı, prim vadelerinin her yılın eylül ayının 17. günü olduğu, davacılar murisine ait mevduat hesabından prim tahsilatının yapılması konusunda tarafların mutabık olduğu ve poliçe ilk prim taksitinin ödendiği dosya kapsamıyla sabittir. Davalı sigortacı, 17/09/2010 vadeli prim taksitinin ödenmediği gerekçesiyle, 18/10/2010 tarihinde poliçeyi iptal ettiğini gerekçe göstererek ödeme yapmaktan imtina etmişse de, mahkemece davacıların sigorta bedeline hak kazandığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacılar murisi ile davalı sigortacı arasındaki poliçenin tanzim tarihi ve ölüm rizikosunun gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 1297. maddesinde “Bir yıldan uzun süreli can sigortalarında, sigorta ettiren kimse, sigorta primini 1295. madde gereğince vermemiş veya prim tecil edilmiş yahut taksitlere bağlanmış olduğu halde işbu primi veya herhangi bir taksidi vadenin bitiminde ödememiş ise, sigortacı, kendisinin veya akid sıfatıyle hareket eden vekilinin yazı ile sigortacıya bildirilmiş son ikametgah veya meskenine resmi bir ihtarname veya taahhütlü mektup göndererek bir ay içinde söz konusu ücret veya taksidi ödemez ise sigortanın feshedilmiş olacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sözleşme feshedilmiş olur” düzenlemesine yer verilmiştir.Yine Hayat Sigortası Genel Şartları’nın C.1. maddesinin 5. bendinde de aynı yönde düzenleme benimsenmiş bulunmaktadır.Anılan yasa maddesi ile genel şartlarda, primin ödenmesine ilişkin ihtarın biçimi açıkça belirlendiği gibi, bu düzenlemelerde ifade olunan prim ödenmesi ihtarının “sigorta ettirene” yapılacağı ibaresinden prim ödeme borcu altında bulunana ihtar yapılmasının anlaşılması gerektiği de açıktır. Zira lafzi yorumla, ihtarın sigorta ettirene yapılacağı kabul edildiğinde; somut olayda olduğu gibi, poliçede sigorta ettiren olarak yer alan, davalının acentesi konumundaki banka şubesine yapılacak ihtarın yeterli olduğu gibi bir sonuca ulaşılacaktır ki, bu sonuç da sigortacının prim konusundaki ihtar yükümlülüğüne ilişkin olarak mevzuata konulan ve sigortalıyı keyfi uygulamalardan korumayı amaçlayan düzenlemenin bertaraf edilmesine yol açmaktan öteye geçmeyecektir (Yargıtay 17.HD’nin 2016/8451 Esas, 2017/7811 Karar sayılı Kararı).Somut olayda davalı sigorta şirketi tarafından, poliçe prim taksitinin ödenmesi konusunda davacılar murisi sigortalıya yapılmış yazılı bir ihtarın bulunmadığı görülmektedir. Sigortanın acentesi olan bankanın sigorta ettiren sıfatı nedeniyle ona yapılacak bildirimin yeterli olmayacağı, daini mürtehin hakkı olan bankanın davaya muvafatinin de bulunduğu gözetildiğinde, HMK 355 maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle yapılan inceleme sonucunda, mahkemece sigorta bedeline hükmedilmesine dair karar yerindedir.Bu nedenlerle incelenen mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 816,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 627,45 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.03/10/2019