Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2199 E. 2019/699 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2199 Esas
KARAR NO : 2019/699
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2017
NUMARASI : 2015/983 E. 2017/345 K.
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ 18/04/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Taraflar arasında 20/06/2013 tarihinde Dışarıdan Hizmet Tedariki Sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin o sözleşmedeki edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı tarafından 20/03/2014 hakediş tarihli 51.100,03.-TL bedelli Hakediş Tablosunun hazırlandığını ve müvekkiline e-mail olarak gönderildiğini, müvekkilinin de bu tutar üzerinden 31/03/2014 tarihli …. nolu faturayı düzenleyerek davalıya bildirdiğini, bahse konu tutarın 40.000,00.-TL sinin davalı tarafından ödendiğini ancak bakiye 11.100,03.-TL sinin ödenmediğini, bakiye tutarın ödenmesi için müvekkili tarafından davalıya ihtarname gönderildiğini, ancak davalının herhangi bir ödemede bulunmadığını, bu nedenle davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine itirazın iptali ile %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacının, takipte dayanılan belgelerden başkaca belgeyi delil olarak huzurdaki davaya dayanak yapamayacağını, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi ve buna bağlı işleyen bir cari hesabın bulunmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafından davaya konu edilen faturanın taraflar arasında kesinleşmiş ve muaccel hale gelmiş bir fatura olmadığını, davacı tarafından yapılan iş esnasında uygun malzemelerin kullanılmadığını ve bu nedenle de müvekkilinin zarara uğradığını, iş bu zararlar dolayısıyla müvekkilinin kesinti yapma hakkının mevcut olduğunu, davacının faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; davanın kabulü ile davalının İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 11.146,56.-Tl üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan 11.100,03-TL ye yasal faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine, %20 icra inkar tazminatı tutarı 2.220,00.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf taleplerinde;1-Sözleşmenin 11. maddesi uyarınca; Davacı Alt Yüklenicinin, kusuru ile oluşan zararlardan sorumlu olduğunu, davacı, işi ayıplı tamamladığını, davacının ayıplı işleri gösteren fotoğrafların yerel mahkemeye sunulduğunu, davacının aşındırıcı kimyasal temizlik malzemeleri kullanması nedeniyle kromajları paslanan batarya ve havlupanların müvekkil …. depolarında işe yaramaz halde muhafaza edildiğini, bu ayıplı işlerin yerinde keşfen görülmesi talep edildiği halde yargılama safahatında yerel mahkemeyi bu incelemeyi yerinde yapmaya ikna etmenin mümkün olmadığını, 2-Bilirkişi heyetinde, kimyager bilirkişinin yer almaması nedeniyle davada doğru ve haklı bir sonuca ulaşılamadığını, 3-Sözleşmenin 15/son maddesinde de delil şartı esası getirildiğini, buna göre; “Taraflar arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda, işverenin usulüne uygun tutulmuş defter, kayıt ve belgeleri kesin delil mahiyetindedir.” hükmünün kabul edildiğini, davacının kendi defter ve kayıtlarına delil olarak dayanamayacağını, müvekkilin ticari defterlerinde kayıtlı, davacının ticari defterinde kayıtlı olmayan 30/09/2015 tarihli 5.000.-TL bedelli, davacının ayıplı işlerinden dolayı kendisine kesilen faturadan doğan karşı alacaklarının kabul görmediğini, davacı defterlerine göre alacak hesabı yapıldığını, 4-Davalının 20/03/2014 tarihli hak edişine istinaden kestiği 31/03/2014 tarihli 51.000,03.-TL tutarlı faturanın, 40.000.-TL’sinin müvekkil işverence ödendiğini, 27/03/2013 tarihli davacı hak edişine konu işlerin denetimi ekli 27/07/2013 tarihli 357,358 ve 359 sayılı “uygun olmayan hizmet kontrol formları” na göre belirlenen ayıpların karşılığı davacı hak edişinden minimal tutarlarda kesintiye gidilmesinin, sözleşmeye dayalı, haklı bir uygulama olduğunu, müvekkili davacının kusurlu işlerini düzelttirmek için dosyaya sunulmuş olan ve ayrıntıları dilekçede açıklanan faturalarla 3. şahıslara, davacımn hak edişinden kesilenin kat kat üzerinde harcamalar yapıldığını belirterek, yerel mahkeme hükmünün bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi davacı vekiline 14/08/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf dilekçesine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Dava özü itibariyle, tacirler arası hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan ve faturaya dayalı cari hesap alacağının ödenmeyen kısmının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyası ile 02/09/2014 tarihinde 11.100,03.-TL asıl alacak, 46,53.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.146,56.-TL üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 10/09/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 15/09/2014 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize itiraz ettiği, takibi durdurduğu, davalı borçlunun ödeme emrinin usulsüzlüğü nedeniyle yaptığı şikayet sonunda İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 18/12/2014 tarih ve 2014/1168 E. 2014/1263 K.sayılı kararı ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği, bunun üzerine 09/03/2015 tarihinde tekrar ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun 11/02/2015 tarihli dilekçesi ile aynı şekilde takibe itiraz üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair bir belgeye rastlanmadığı, 15/10/2015 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında 20/06/2013 tarihinde “Dışarıdan Hizmet Tedariği Sözleşmesinin akdedildiği” davalı tarafından 20/03/2014 tarihli 51.100,03.-TL bedelli Hakediş Tablosunun hazırlandığı, tutarın 40.000,00.-TL sinin davalı tarafından ödendiği, bakiye 11.100,03.-TL nin ödenmediği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı taraf, hizmetin ayıplı verilmesi nedeniyle hakediş bedelinden davaya konu kesintiyi yaptıklarını ve sözleşmenin 11.maddesi gereğince buna hakkı olduğunu iddia etmektedir. Türk Ticaret Kanununun 23/1-c maddesi uyarınca; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür.Diğer durumlarda TBK’nun 223/2. maddesi uygulanır.” Borçlar Kanununun 223/2. maddesinde ise “alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır.” Hükmüne yer verilmiştir.Davalı her ne kadar davacının sunduğu hizmetin ayıplı olduğunu iddia etmekte ise de buna ilişkin ihbar yapıldığına ilişkin bir belgeye dosyada rastlanmamıştır. Bu na göre, davacının sunduğu hizmet ayıplı olsa da TBK.nun 223/2.maddesine göre, sunulan hizmeti o haliyle kabul etmiş durumdadır. Hizmetin bedeli de tartışma konusu olmadığına göre ilk derece mahkemesinin kararındaki gerekçe yeterli değil ise de sonucu itibariyle doğrudur. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 275,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 86,20 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.18/04/2019