Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2195 E. 2019/72 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2195 Esas
KARAR NO : 2019/72
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2017
NUMARASI : 2014/992 2017/90
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden
Kaynaklanan
KARAR TARİHİ : 24/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirkete antrepo-stoklama-muhafaza hizmeti verdiğini, taraflar arasında verilen hizmete dair fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine görüşme yapıldığını ve görüşmeler neticesinde davalı firma tarafından cari hesap borcuna mahsuben 24/05/2013 tarihinde 15.503,75 TL ödeme yapıldığını, kalan bakiye borç için davalı firma ile görüşüldüğünü ancak borcun ödenmemesi üzerine İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı tarafça icra takibine, faiz miktarına ve oranına haksız ve mesnetsiz itiraz edildiğini belirterek davanın kabulü ile davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacıya borcu bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden alınan hizmetin bedellerinin tam ve eksiksiz bir şekilde ödendiğini, 24/05/2013 tarihinde ödenen 15.503,75 TL tutarındaki ödeme ile taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin sıfırlandığını, davacı şirket tarafından davalıya gönderildiği ve ticari defterlere işlendiği iddia olunan faturaların davalı şirketin bilgisi dahilinde olmadığını, bu nedenle davacı şirkete ait cari hesap ekstresindeki faturalardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, alacağın varlığının tarafların ticari defterlerinden anlaşıldığı, takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan 24.870,00 TL alacaklı olduğu, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu 10/05/2017 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Davacı tarafın iddia ettiği 24.870,00 TL tutarındaki faturanın ibraz edilmediği, faturanın müvekkili şirkete de usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin ispatlanamadığı, tebliğ edilmemiş faturanın da ispat kuvvetinin bulunmadığı,
2-Müvekkili şirketin defterlerinde dava konusu edilen 10 adet faturaya ilişkin bir kayıt bulunmadığı, buna rağmen bilirkişinin genel kuralı tersine çevirerek ” davacı hizmet vermediği halde niye fatura düzenlesin ?” ön kabulü ile düzenlenen raporun hatalı olduğu,
3-Tacirler arasındaki hukuki ilişkide karşı tarafı temerrüde düşürmeye yönelik ihtarların yazılı olarak yapılmasının şekil şartı olduğu, davacının, müvekkiline herhangi bir şekilde fatura tebliğ etmediğinden bu faturaya ilişkin faiz talep edemeyeceği,
4-Ortada hizmet verildiğine, ancak bedelinin tahsil edilemediğine dair somut bir kanıt olmadığı sürece, alacağın likit kabul edilemeyeceği, likit olmayan ve yargılamayı gerektiren bir alacak olması nedeni ile müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği,
5-Taraflar arasında bir dönem ticari ilişki bulunduğu konusunda bir çekişme bulunmadığı, çekişmenin müvekkilinin yaptığı ödemeden daha fazla bir borcu olup olmadığı noktasında toplandığı, dolayısı ile e-posta yazışmalarına bakarak ” taraflar arasında ticari ilişki var öyleyse alacak da vardır.” şeklinde bir sonucu varılamayacağı, ve yazışmaların aleyhlerine delil gibi yorumlanamayacağı hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava fatura dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali davasıdır.
Davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı cari hesaptan kaynaklı 24.870,00 miktar üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf, davalıdan aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanan ve icra takibine konu ettiği 24.870,00 TL alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davacıdan bir dönem hizmet aldığını, bu hizmetin bedelini 24/05/2013 tarihinde 15.503,75 TL olarak ödediğini ve alacak-borç dengesinin sıfırlanması ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiğini, davacıya dava konusu miktardan dolayı borçlu olmadığını, davacı tarafın dayandığı faturaların kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ve fatura içeriği hizmetinin verildiğinin de kanıtlanamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne ve davalının % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir. Mahkemece, tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 02.10.2014 tarihli ve sadece davacı taraf ticari defteri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda; davacı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, ticari defterlere göre davacının davalıdan 24.870,00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulan hesap dökümüne göre, 2013 yılında 25.333,30 TL, 15,989.75 TL ve 13,373.36 TL şeklindeki kayıtların bulunduğu, fakat bu alacak kayıtlarının hangi belgelere dayandığı ve maliyetinin tespit edilemediği, hususları tespit edilmiştir. Daha sonra, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 15/05/2015 tarihli raporda da özetle; davacı kayıtlarında yer alan 10 adet fatura tutarının 25.019,56 TL’nin davalı kayıtlarında açık ve ayrıntılı olarak yer almadığı, ancak buna yakın bir tutarda 25.333,30 TL’lik tek bir alacak kaydı yapıldığı ve aynı gün aynı tutarda borçlandırılarak yıl sonunda hesabın kapanmasının sağlandığı, ayrıca davalının kayıtlarının iddia edildiği gibi sadece 701,20 TL ve 15.503,75 TL‘lik iki fatura ile sınırlı olmayıp 25.333,30 TL, 15.989,75 TL, 13.373,36 TL ve 2.082,23 TL tutarlarında borç-alacak ve 486 TL tutarında borç kayıtlarını mevcut olduğu, davalı defterlerinin, bu tutarların detayını incelmek için yeterli açıklamayı ihtiva etmemekle birlikte, Şubat ayında aradaki 247,45 TL farkla bakiyenin yaklaşık rakamlar olması dikkate alındığında davacı-davalı kayıtlarının paralel olduğu ve davacının davasını destekler nitelikte olduğu, ayrıca aradaki yazışma metinlerinin incelenmesinden de muhasebe kayıtlarını destekler nitelikte görüşmeler yapıldığının anlaşıldığı, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 24.870,00 TL alacağı bulunduğunun tespiti yapılmış, her iki raporun birbirini teyit ettiği anlaşılmıştır.Davacı tarafça dosyaya sunulan ve davalı şirketle yapılan e- mail yazışmalarına göre, 27/05/2013 tarihli yazışmada, cuma günü 15.503,75 TL nin hesaplarına geçtiğini, kalan 25.571, 85 TL lik bakiyelerinin bugün ödenmesi için yardımcı olmasını istediği, davalı şirketten davacıya gönderilen aynı tarihli e-mail de ise, kalan bakiye için mutabakatın sağlanır sağlanmaz ödeme yapılacağının görüşüldüğü, mutabık kalındığında bilgi vermeleri halinde ödeme için tekrar görüşebileceklerini belirttiği, yine bu yazışmalardan davacı tarafın, dava konusu faturaların aslı gibidir onaylı örneğini e-maille davalı şirkete gönderdiğinin anlaşıldığı, davalı tarafın bu yazışmaları inkar etmediği, yazışmaların kendilerinden sadır olmadığını ileri sürmediği, sadece bu yazışmaların, faturaların davacı tarafından kendilerine usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğini kanıtlayamayacağını belirttiği görülmektedir. Sonuç olarak dosyadaki bilirkişi raporları e-mail yazışmaları ve bunlara yönelik mahkeme değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu, alacağın faturaya dayalı olması nedeni ile icra inkar tazminatına hükmedilmesinde herhangi bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurununu esastan reddine karar verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/992 Esas, 2017/90 Karar sayılı 02/02/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince, alınması gereken, 68,20 TL başvuru harcı ile, istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılan (76,00 +85,70+349,61 )= 511,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 321,81 TL harcın talep halinde ve hüküm kesinleşince yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına ,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.24/01/2019