Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2185 E. 2018/2254 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2185 Esas
KARAR NO : 2018/2254
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2017
NUMARASI : 2015/1520 Esas 2017/339 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/12/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin müvekkil şirketten uçak bileti alımı ve konaklama hizmetlerinin sağlanması hususlarında talepte bulunduğunu bu kapsamda davalı adına yapılan alımlara ilişkin olarak faturalar düzenlendiğini ve davalıya tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin güncel fiyatlar üzerinden tüm müşterilerine teklifte bulunduğunu ve karşı tarafın kabul etmesi üzerine hizmet sunduklarını, faturaların elektronik ortamda tebliğ edildiğini, davalının 8 günlük süre içerisinde fatura içeriklerine itiraz etmediğini bunun yanından taraflar arasında 31/08/2015 tarihine kadar dönemi kapsar şekilde cari hesap mutabakatı düzenlendiğini ve varılan mutabakata göre bu dönem itibari ile davalının 137.489,24 TL borçlu olduğunu kabul ettiğini, sonrasında da davalının müvekkili şirketten alımlar yaptığını ve 01/10/2015 tarihine kadar alımların devam ettiğini, söz konusu alacağın tahsili için davalı aleyhinde Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı borçlunun ödeme emrine itiraz ettiğini ve itiraz dilekçesinde hesap mutabakatını kabul ettiğini ancak devamında mutabakatın müvekkilinin usulsüz kayıtlarına dayalı olduğunu belirterek cari hesap mutabakatının geçersiz olduğunu iddia ettiği, söz konusu itirazın kötüniyetli olduğunu, cari hesap mutabakatının sadece müvekkili şirketin kayıtlarına göre oluşturulmadığını, dolayısı ile itirazın haksız ve kötüniyetli olması sebebiyle itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Cari hesabın oluşumunda davacı tarafından müvekkiline verilen kayıtlara göre tanzim edilen faturalara istinaden mutabakatın yapıldığını, söz konusu faturaların davacının tek taraflı ve gerçeğe uygun olmayan düzenlemelere ilişkin olduğunu, davacının bu yolla haksız kazanç elde ettiğini, söz konusu usulsüzlüğün ise örnekleme ile acentanın ödediği bilet fiyatı 1.000,00 TL iken 2.000,00 TL olarak müvekkiline gösterilmek ve üzerine komisyon tutarı da eklenmek suretiyle oluşturulan faturalardan ibaret olduğunu, seyahat acentalarının …’a bağlı olduğunu ve IATA üzerinden satış yapıldığını, IATA ve TURSAB’ın yaptıkları biletleme üzerinden % 9 oranında komisyon ücreti tahakkukuna izin verdiğini, birden fazla komsiyon almanın yasak olduğunu, müvekkilinin bilet fiyatlarını ve buna ödenen vergiler ile komisyon oranlarını bilmesinin mümkün olmadığını, dolayısı ile davacının verdiği bilgileri doğru sayarak işlem yaptığını, ilgili hava yolu ve acenteler tarafından tutulan PURGE denilen bu kayıtların içeriğini bilemeyeceğini, zira bu kayıtlarında müşteriler ile paylaşılmadığını, müvekkili şirketin tesadüfen bir bilete ait kaydı Türk Hava Yolarından talep ettiğinde davacının gerçek kayıtlar üzerinde oynama yaptığını ve bilet fiyatını gerçek fiyatından yüksek gösterdiğini tespit ettiğini, örnek olarak dilekçe içeriğinde göstermiş olduğu biletlemede davacının vergiler dahil 2.091,60 TL olarak ödediği bedele komisyonu ekleyerek fatura etmesi gerekirken bilet fiyatını 3.671,60 TL+komsiyon olarak 3.755,60 TL olarak fatura ettiğini, bu durumun sahteciklik oluşturduğunu, davacının tek bilette 1.580,00 TL haksız kazanç elde ettiğini, konu ile ilgili yapılan araştırma neticesinde davacının müvekkili şirketten 2015 yılı içerisinde 15.763,37 TL fazla fatura düzenlediğinin tespit edildiğini, söz konusu kayıtların davacı yana gösterildiğini ve PURGE kayıtlarının taraflarına verilmesinin talep edildiğini ancak davacı yanca bunun sistemsel bir hata olduğu ve kayıtların paylaşılamayacağının ifade edilerek mutabakattan kaçındığını, bu nedenle davacı tarafından aracılık edilen 2015 yılı uçuş listesi kayıtlarına dair PURGE kayıtlarının celbini talep ettiklerini icra dosyasına sunulan itirazın da bu yönde olduğunu, davacı hakkında TMSF yi dolandırıldığından bahisle kamu davası açıldığına dair basında haberlerin yer aldığını, JUMP adı verilen faturaya dayanak hizmetlerin (bilet+vergi+komisyon) bedellerinin gerçeğe aykırı beyanla fatura bedelinin şişirilmesi sebebiyle geriye dönük olarak yapılan hesaplamada 4.000.000.00 TL civarında alacaklarının olduğunu tahmin ettiklerini belirterek söz konusu kayıtların celbi ile davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Davanın kısmen kabulü ile davalının Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 157.411,27 TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yürütülecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olmakla asıl alacak üzerinden hesaplanan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, şeklinde karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili süresinde sunduğu 25.05.2017 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
1-Hem icra dosyasına yapılan ödeme emrine itiraz dilekçesinde hem de davaya sunulan cevap dilekçelerinde, davacının düzenlendiği faturalar da usulsüzlük yaptığını açıkça belirttiklerini, dolayısı ile sonradan sunulan bir delil olmadığını,
2-Dava konusu edilen olaylar ile ilgili olarak dava açılmadan evvel davacı şirketin eski çalışanı ile ilgili Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/66304 Sor nolu dosyasında soruşturma yapıldığını, bu soruşturma dosyasında ortaya çıkan usulsüzlükler nedeniyle de davacı şirket yetkilileri hakkında da şikayette bulunduklarını, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/81043 sor nolu dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, Mahkemenin sahtecilik iddialarını incelemesi gerektiğini bunun davanın esasına ilişkin olduğunu ve uyuşmazlık konusunu oluşturduğunu, dolayısı ile yapılan soruşturmaların ve açılan alacak davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, yargılama sırasında soruşturmanın ve davanın derdest olduğu bir çok kez belirtilmesine rağmen yerel mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, davanın itirazın iptali davası olması sebebiyle alacağın gerçekte var olup olmadığının taraflarca sunulan deliller değerlendirilerek sonucu gidilmesi gerektiğini,
3-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1016 E.sayılı dosyasında istirdat davası açtıklarını, her iki davanın taraflarının ve dava konusunun aynı olması sebebiyle bekletici mesele yapılması gerektiği,
4-Bunun yanında davacı tarafından düzenlenen faturalara konu PURGE kayıtlarının da Mahkemece celp edilmediğini, sadece ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi suretiyle karar verildiğini, zaten ödeme emrine yapılan itirazlarının ve davaya sundukları cevaplarının da bu kayıtların usulsüz tutulduğu iddiasına yönelik olduğunu, keza savcılık soruşturma dosyalarında alınan bilirkişi raporları ile de bu durumun ortaya çıktığını ve davacının THY ile yapılan sözleşmenin 16. maddesine aykırı davranarak görevlerini ihmal ettikleri ve müvekkili şirketin 26.482,87 TL zarara uğradığının tespit edildiğini,
5-İcra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, zira icra müdürlüğüne yapılan itirazlarında fatura konusu alacağın yargılamayı gerektirdiği ve yargılama ile verilecek hüküm ile borcu ödeyeceğinin belirtildiği, dolayısı ile itirazın kötüniyetli olmadığını icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
Davacı vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı yanın istinaf sebeplerinin reddine, yerel mahkemece temerrüt oluşmadığı gerekçesiyle icra takibinde istenen işlemiş faiz talebi yönünden kabul kararı verilmesi gerekirken aksi yönde verdiği kararın hatalı olduğunu, taraflar arasında cari hesap mutabakatı bulunduğunu, faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu belirterek temerrüt faizi yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava, taraflar arasında yazılı olmayan hizmet alım-satımına ilişkin olarak kurulan ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalara istinaden oluşan cari hesap alacağı dayanak gösterilmek suretiyle başlatılan icra takibine itirazın İİK’nın 67. maddesi kapsamında iptali davasıdır.
İtirazın iptali istemine konu Bursa … İcra Müdürlüğü’nün… E sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklısının … Ticaret A.Ş., borçlusunun .. Tic.A.Ş. olduğu, borçlu hakkında 21/10/2015 tarihinde cari hesap alacağı sebep gösterilmek suretiyle 157.411,27 TL asıl alacak ve 2.264,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 159.675,40 TL alacağın tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek No:7 ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak 22/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 27/10/2015 tarihli dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edildiği, İcra Müdürlüğü tarafından 02/11/2015 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dava, 19/11/2015 tarihinde İİK.’nın 67. Maddesinde düzenlenen 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasında uçak bileti ve konaklama hizmeti alımı hususunda hizmet alım satımına ilişkin yazılı olmayan sözleşme kapsamında, cari hesap mutabakatı sebebiyle başlatılan icra takip dosyasına konu borca dayanak faturaların ve bu fatura içeriklerindeki fiyatlama işlemlerinin, davacı tarafından usulsüz işlemler yapılmak suretiyle oluşturulup oluşturulmadığı, güven ilişkisine bağlı olarak davalının söz konusu faturaları ticari defterlerine işlemesi sebebiyle, söz konusu cari hesap mutabakatından sorumlu olup olmayacağı, bu kapsamda asıl alacak ve işlemiş faiz talepleri yönünden itirazın iptali ve icra inkar tazminatı hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırdığı inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, taraf ticari defterlerininin sahipleri lehine delil teşkil ettiği, her iki taraf ticari defterlerine göre davacıın davalıdan157.411,27 TL alacaklı olduğunun göründüğü, taraflar arasında 137.489,24 TL üzerinde mutabakat düzenlendiğinin belirtildiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesi, tarafların ticari defterlerindeki kayıtlar ile taraflar arasında düzenlenen hesap mütabakatı esas alınarak itirazın iptali ile davalının temerrüte düşmediği gerekçesi ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa faiz yürütülmesine karar vermiştir. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde devam etmekte olan istirdat davası ile Cumhuriyet Başsavcılıklarında soruşturması devam eden hazırlık dosyalarının bekletici mesele yapılması konusundaki taleplerin ise, sonradan ileri sürülen delil olmaları ve karşı tarafın muvafakat vermemesi sebebiyle reddine karar vermiştir.
Dosya kapsamına göre, davalı taraf, ödeme emrine itiraz dilekçesinde ve dava dosyasına sunmuş olduğu cevap dilekçelerinde, davacı tarafından sunulan faturaları ticari defterlerine işlemiş ve bu faturalara göre cari hesap mutabakatını imzaladığını kabul etmiş ise de tüm itiraz ve savunmalarında, cari hesap mutabakatının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından düzenlenen faturalara itibar etmek suretiyle ticari defterlerine işlediğini, davacının usulsüz işlemler yapmak suretiyle olması gerekenden daha yüksek tutarda faturaları düzenlemek suretiyle alması gerekenden daha yüksek tutarda alacak oluşturduğunu, fiyatlamaya ilişkin PURGE kayıtlarının kendisi ile paylaşılmadığını, dolayısı ile içeriğini bilemeyeceğini, söz konusu kayıtların paylaşımının yasak olduğunun ifade edildiğini, bu hususta edinilen bilgiler kapsamında davacı şirket yetkilileri ve çalışanları aleyhinde savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını belirtmiş, mahkemece, fiyatlama bilgilerinin yer aldığı PURGE kayıtları celp edilmeden dosya mali müşavirlerden oluşan 2 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor ve ek rapor alınmış ve taraflar arasındaki cari hesap mutabakatı kapsamında inceleme yapılmış, davalının bekletici mesele yapılmasını talep ettiği dosyaların sonucu beklenilmeden ve sunulan deliller toplanılmadan karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın iddia ve savunma çerçevesinde araştırılıp eksiksiz olarak toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilerek çözümlenmesi usul hükümleri gereğidir.
6100 sayılı HMK’nın 25. maddesinde taraflarca getirilme ilkesi düzenlenmiştir. Buna göre; “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hakim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
(2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hakim kendiliğinden delil toplayamaz”.
Aynı Kanunun 141.maddesinde iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi hususu hükme bağlanmıştır. Anılan Yasa hükmüne göre; “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.
(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.”,
Davalı tarafından yargılamanın en başından itibaren ve hatta ödeme emrine itiraz dilekçesinde, davacının usulsüz işlemler yaparak, alması gerekenden fazla alacak oluşturmak amacıyla fatura düzenlediğini, fatura konusu fiyatlamanın taraflarınca bilinemeyeceğini, davacıya bu hususta yapmış oldukları başvurunun reddedildiğini ve bilgilerin paylaşılmadığını, mahkemece PURGE kayıtlarının celp edilmesi sonrasında borç miktarının ortaya çıkacağı ileri sürülmesine rağmen davalının bu talebi dikkate alınmamıştır.
PURGE kayıtlarının celp edilmesi ile fiyatlamanın faturadaki kayıtlar ile aynı olup olmadığı hususlarının karşılaştırılması ve bu hususta mali müşavir bilirkişilerden rapor alınması gerekirken, bu deliller toplanmadan dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış olması ve bu rapora göre karar verilmesi hatalı olmuştur.
Bunun yanında davacının usulsüz işlemleri ile ilgili olarak sonradan delil ikame edilmiş olması gibi bir durum da söz konusu olmadığı gibi savcılık soruşturma dosya numaralarının ve iade davasına ilişkin bilgilerinin sunulmaması hususunun HMK 145. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekilinin daha önce maddi hususlarını öne sürmüş olduğu, bir hususta sonradan savcılık soruşturması yapılmış olması ve bu soruşturmalara ilişkin olarak delillerin toplanması ve ilgili savcılık soruşturma dosyalarının bir örneğinin getirtilerek incelenmesi ve dava konusu alacak ile ilgili olduğunun anlaşılması halinde bu soruşturma dosyalarının bekletici mesele yapılıp yapılmaması gerektiği hususuda değerlendirilmelidir. Kaldı ki bu husus HMK 31. maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma görevinin de bir sonucudur.
Davacı yanın istinaf sebepleri açısından ise, yukarıda yazılı eksiklikler giderildikten, PURGE kayıtları ve savcılık soruşturma dosyaları getirtilip yapılacak incelemeden sonra, ilk derece mahkemesince yine davanın kabulü yönünde hüküm kurulacak ise taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hizmet alım satımına ilişkin olduğu da gözetilerek cari hesap mutabakatı ve mutabakata konu faturaların davalı yan ticari defterlerinde de kayıtlı olması gözetilerek faturaların ticari defterlere işlendiği tarihte dikkate alınarak, TTK 1530/4.a. maddesi uyarınca davacı yanın temerrüt faizi talebi hakkında karar verilmesi gerekirken bu hususta inceleme yaptırılmaksızın karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, taraf delilleri tam toplanmadan ve deliller tam olarak değerlendirilmeden, eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulması, hükmün esasını etkileyecek nitelikte bulunduğundan, iddia ve savunmanın incelenebilmesi açısından, uyuşmazlığın esasının çözümünde etkili olduğu hususunda tereddüt bulunmayan PURGE kayıtları, Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1016 E.sayılı dosyası ve savcılık dosyalarının örneklerinin getirtilerek incelenmesinden sonra davacının temerrüt faizi talebide dahil purge kayıtları ve diğer deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak bu eksiklikler tamamlandıktan sonra karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, her iki vekilin istinaf başvurusunun kabülu ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiğine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Her iki taraf vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1520 Esas, 2017/339 Karar sayılı 13/03/2017 tarihli tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,
4- Davacı yönünden, istinaf harçları peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5-Davalı yönünden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere 153,30 TL harcın, davalı tarafından peşin olarak yatırılan (85,70 TL +2.740,00 TL =)2.825,70 TL harçtan mahsubuna 2.672,40 TL harcın hüküm kesinleştiğinde talep halinde davalı tarafa iadesine,
6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353 1.a.6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/12/2018