Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2179 E. 2018/2138 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2179 Esas
KARAR NO : 2018/2138
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2017
NUMARASI : 2015/847 Esas 2017/229 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/12/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firmanın davalının alt işvereni olduğunu, davalı şirketin buhar kazanı projeleri üzerinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin toplam 4 projenin ilki olan EKTON A 1905 projesinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin ilgili firmanın üretiminin bir parçası olan kaynak ve boru tesisatı gibi işlerde kendi personeliyle çalışmak üzere anlaştığını, müvekkiline çalıştırmakta olduğu personel başına hak ediş ödemesi yapıldığını, davalı firmanın talebi üzerine ve sadece davalıya çalışmak üzere Türkiye’ de firma kuran müvekkilinin, davalı tarafından söz konusu 4 projenin boru kaynak işlerinin taahhüt edildiğini, ancak öncelikli olarak devam etmekte olan EKTON projesi için her ay yapılan haftalık bildirimler uyarınca artan sayıda personel temin edilmesinin istendiğini, bu şekilde bir kaç ay artan sayıda kalifiye personel temini yapılmak suretiyle sözleşmenin devam ettiğini, Nisan 2015 tarihinden itibaren davalı tarafın sözleşmeyle müvekkiline taahhüt etmiş olduğu edimlerini yerine getirmemeye başladığını, proje bazlı iş ve personel temin eden müvekkilinin işçilerinden aynı matbu istifa dilekçesi alınmak kaydıyla işçilerin istifasının sağlandığını ve kendi bünyelerine ya da… Lojistik, … Lojistik gibi benzeri firmalara geçişlerini yaptırmak suretiyle sözleşmesi devam eden müvekkilinin işini fiilen bitirdiğini, davalının dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, müvekkilinin, ..Türkiye firmasını, sadece davalı firmanın talep etmesi ve ona çalışması için kurduğunu, müvekkilinin davalı tarafından zarara uğratıldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL müspet zararının hüküm altına alınmasına talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacıyla düzenli çalışmayı taahhüt ettiği spesifik bir proje bulunmadığını, müvekkilinin davacıya, azami işçi sayısı konusunda taahhüdü bulunmadığını, müvekkilinin davacının işçilerini istifaya özendirmediğini, davacının kendi sigortalı-bordrolu işçileri, yine kendi işvereni olan davacı firmadan istifa ederek ayrıldığını, sorumlusunun müvekkiline yükletilemeyeceğini, davacının iddia ettiği kar kaybının müvekkili şirkete karşı ileri sürülmeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının bir kay kaybı var ise müvekkilinin bundan sorumlu olmadığını, kar kaybı varsa bunu ancak ayrılan işçilere karşı ileri sürebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2015/847 Esas, 2017/229 Karar 17/04/2017 tarihli sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 14/08/2017 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Müvekkili şirketin, sadece davalı şirkete iş yapmak ve hizmet vermek için kurulduğunu, müvekkili şirketin başka hiçbir firma ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, talep edilen personel sayısına göre sözleşmenin yerine getirileceği inancı ile hareket etmek suretiyle hazırlık yapan müvekkili davacının, sözleşmeye vefasına rağmen işçilerinin davalı tarafça istifa ettirilerek … ve … Lojistik firmalarına geçirildiğini, sözleşmenin içinin fiilen boşaltıldığını,
2-Mahkemece MK’ nun 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı uyarınca dahi değerlendirme yapılamadığını, bu durumun davanın esaslı noktalarından biri olduğunu,
3-Karara dayanak alınan bilirkişi raporunun hukuki değerlendirme bölümünde, sözleşmede herhangi bir işçi sayısı gösterilmediğinden bahisle davadan da talepte bulunulamayacağı şeklinde oldukça yanlış eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını, çalıştıracak personel sayısının davalı tarafça belirlendiğini, son zamanlarda davalı şirketin işçilerini başka firmalardan temin ettiğini, kendi işçilerinin davalı firma tarafından istifa ettirilerek diğer firmalara geçirildiğini, bunun dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bu nedenle şirketin iş yapamaz hale gelip zarara uğradığını, davanın müspet zararın karşılanmasına ilişkin olduğunu, taleplerinin hiçbirinin değerlendirilmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava, sözleşmeye aykırı davranıştan dolayı uğranılan müspet zararın tazminine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflar arasında alt işverenlik sözleşmesinin kurulduğu, bu sözleşmeye göre davacının yüklenici, davalının işveren konumunda bulunduğu, yüklenici davalının davacıya ait iş yerindeki değişik üretim ve destek işleri için eleman temin edeceği, personelin vasıf ve sayısının davalı tarafça belirleneceği, sözleşmenin eki niteliğindeki teknik ve idari şartnamenin 2.03 maddesine göre, işverenin talep etmesi halinde yüklenicinin işverenin istediği yetenek ve vasıflara sahip personeli en geç iki hafta içinde temin ederek iş yerinde çalışmaya hazır edeceği, işverenin talep etmesi halinde yine yüklenicinin, işverenin talep ettiği sayıda personeli azaltacağı şeklinde düzenleme bulunduğu, davacı şirket çalışanlarının bir kısmının 2015 yılı 3 ve 4. Aylarında istifa ederek ayrıldığı, ancak davalı şirkete hizmet veren başka firmalarda çalışmaya devam ettiği konularında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın istifa eden işçilerin davalı şirket tarafından kasıtlı olarak istifa ettirilip ettirilmediği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre davalı şirket tarafından davacıya belirlenmiş işler için belirlenmiş süre ve sayıda işçi çalıştırılacağının taahhüt edilip edilmediği, davacı şirket bünyesindeki işçi sayısının azalması nedeni ile davacı şirketin iş yapamamasından dolayı uğradığı zarar olup olmadığı ve bu zarardan davalı firmanın sorumlu tutulup tutulamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemece diğer delillerin toplanmasının yanı sıra taraf tanıkları da dinlenmiş ve bilirkişiden ayrıca rapor alınmıştır.
Her ne kadar davacı tarafça, işçilerinin davalı şirket tarafından bilinçli olarak istifa ettirilerek başka firmalara geçirildiği iddia edilmiş ise de, istifa eden işçilerin tanık olarak alınan beyanlarına göre, davacı firma ile ücret ve değişik konulardaki anlaşmazlıktan dolayı kendi iradeleri ile istifa ettikleri ve diğer firmalara geçtikleri, davacı firma tarafından kendilerine yönelik bu yönde bir telkin veya talimat verilmediği, bu beyanlarının aksinin de davacı tarafça kanıtlanamadığı görülmektedir.
Taraflar arasında alt işverenlik sözleşmesi incelendiğinde; sözleşme de süre öngörülmediği, davalı şirketin davacıya, belli bir süre çalıştıracağı belli bir personel sayısının taahhüt edilmediği, teknik ve idari şartnamenin 2.03 maddesine göre de çalışacak personel sayısının artırılmasınında, eksiltilmesininde davalı işverenin talebine uygun olarak gerçekleştirileceğinin düzenlendiği, bu durumda davalı işverence çalıştırılacak personel sayısının eksiltilmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğinin kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacı şirketin, davalı ile yaptığı sözleşme kapsamında, sözleşme içeriğinde belirlenen hizmetin verilmesi amacı ile kurulduğunun ispatlanamadığı, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda herhangi bir hüküm bulunmadığı , bundan dolayı da davalı şirketin dürüstlük kuralına aykırı davrandığının ileri sürülemeyeceği aşikardır.
Somut olayda, davacı şirket sözleşme kapsamında zarara uğradığını, zarara uğramış ise bu zararın, davalının sözleşmeye aykırı davranışından kaynaklandığını ispat edememiştir. Bu sebeple ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı yasanın 361/1.a maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/12/2018