Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2105 E. 2019/28 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2105 Esas
KARAR NO : 2019/28
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2017
NUMARASI : 2014/525 Esas 2017/355 Karar
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tarafından sunulan 12/09/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkili davacının, …’un davalı kooperatifteki … numaralı bağımsız bölüme tekabül eden üyelik hak ve hissesinin tamamını noterden kooperatif üyelik hakkı devir sözleşmesi ile devir aldığını, yönetim kurulu başkanı tarafından kendisine üyelik sözleşmesi ve ortaklık senedi düzenlenmiş olduğunu, bunun üzerine müvekkilinin kooperatif aidatlarını ödemeye başladığını, yeni yönetim müvekkilinin kooperatife üye olmadığını bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin, Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde … aleyhine ödemiş olduğu 50.000,00-TL’nin iadesi istemiyle dava açtığını, yapılan yargılama neticesinde yapılan devrin geçerli olduğu, dairenin … tarafından devir suretiyle davacıya geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, kararın temyizden geçerek kesinleştiğini belirterek müvekkilinin kooperatif ortağı olduğunun tespiti ile halen davalı kooperatif adına kayıtlı olan 2 numaralı dairenin tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen, davalı tarafça davaya cevap verilmemiş, dosyaya savunma sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince, Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında, ortaklık devir sözleşmesi, protokol, ortaklık senedi ve ödeme planının birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davacının davalı kooperatif ortağı olduğu sonucuna varıldığı, davacı tarafın ödeme dekontu göz önünde bulundurulduğunda, 50.000,00-TL bir ödeme yaptığı,davacı tarafın her iki şartı yerine getirdiği ve söz konusu taşınmazın tapusuna hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile söz konusu taşınmazın davacı adına üzerindeki takidatlarla birlikte tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili yasal süresinde sunduğu 25.08.2017 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle; Müvekklinin tapu kaydındaki takyidatlarla bir alakasının bulunmadığını, yerel mahkemece bu takyidatlardan bağımsız olarak karar vermesi gerekirken takyidatlarla birlikte tescile karar vermesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dava konusu taşınmazın takyidatlardan ari olarak müvekkili adına kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı tapu iptal ve tescil davasıdır.
Davacının, dava dışı eski ortak … Parselde kayıtlı bulunan …numaralı bağımsız bölüme tekabül eden üyelik hak ve hissesinin tamamını noterden kooperatif üyelik hakkı devir sözleşmesi ile devir aldığı, devirden sonra kooperatife karşı ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiği, fakat yeni yönetim tarafından davacının ortak ve üye yapılmadığının bildirilmesi üzerine, üyelik hak ve hissesinin devri sözleşmesi uyarınca hakkını devreden …’a karşı Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2011/189 esas sayılı dosya üzerinden ödemiş olduğu bedellerin iadesini talep ettiği, yapılan yargılama sonucunda, Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/189 esas ve 2012/285 karar sayılı ilamı ile devrin geçerli olduğu, söz konusu ödemenin yapıldığı, devir konusu dairenin kooperatif tarafından davacı adına tescil edilmemesinde …’un herhangi bir kusurunun bulunmadığı, dava konusu dairenin tapusunun halen kooperatif adına kayıtlı olduğu ve söz konusu devrin yapılmaması hususunun davacı ile kooperatif arasında bir çekişme olduğu belirtilmek suretiyle davanın reddine karar verildiği, bunun üzerine davacı tarafça iş bu davanın açıldığı ve davanın kabulüne karar verildiği, fakat dava konusu dairenin tapusunun üzerindeki takyidatlarla davacı adına tesciline karar verilmesi nedeniyle, kararın sadece davacı tarafça istinaf edildiği, buna göre uyuşmazlığın, tapunun üzerindeki takyidatlarla mı, yoksa takyidatlardan bağımsız olarak mı davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili her ne kadar istinaf dilekçesinde takyidatsız olarak dava konusu taşınmazın davalı adına olan kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de, davacı vekilinin dava dilekçesi incelendiğinde, davacının tapudaki takyidatlarla ilgili bir talebinin bulunmadığı görülmek- tedir. Davacı, davalının açık muvafakatı ile ancak yargılamanın bitimine kadar davasını değiştirebilir. HMK 177/1 maddesine göre Islah yolu ile ise, tahkikatın sona ermesine kadar davasını değiştirebilir veye genişletebilir.HMK’nın Yapılamayacak işlemler başlıklı 357- (1) maddesi “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.” düzenlemesini havidir.Somut olayda davacı vekili ilk defa 21.12.2015 havale tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesiyle dava konusu taşınmazın üzerindeki takyidatların kaldırılması talebinde bulunmuş olup bu beyan davalıya tebliğ edilmemiştir. Daha sonra, 22.12.2015 tarihli duruşmada, davalı vekilinin yokluğunda bu talebini yenilemiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde bulunmayan bu talebi, davayı genişletme niteliğinde olup, davalının açık muvafakatını gerektirmektedir. Dosya içeriğinde, davalının açık muvafakatına rastlanmadığı gibi davacı tarafça bu yönde dava da ıslah edilmemiştir..Davacının, ilk derece mahkemesinde, yukarıda açıklandığı üzere takyidatlarla ilgili usulüne uygun bir talebinin bulunmadığı, istinaf aşamasında da davanın ıslahı veya davayı değiştirme (genişletme) mümkün olmadığından HMK 357/1.son maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine dair aşagıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36.80 TL ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85.70 TL harcın mahsubu ile bakiye 35.60 TL olmak üzere toplam 72.40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı yasanın 361 maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/01/2019