Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2071 E. 2019/498 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2071 Esas
KARAR NO : 2019/498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2017
NUMARASI : 2016/152 2017/602
DAVA : ALACAK (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkiline ait Balıkesir Asfaltı 6. Km üzerinde bulunan Ticaret Borsası Depolarında paketlenmiş yonca emtialarının Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile davalı … şirketi nezdinde sigortalandığını, olay günü meydana gelen yangında emtiaların tamamının yanarak hasarlandığını, yapılan ihbar üzerine sigorta şirketince eksper incelemesi yaptırılarak hasarın tespit edilmesine rağmen sigortacı tarafından ödeme yapılmadığını belirterek 7.000 USD tazminatın 20/02/2015 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra talebini, 243.972,53 USD olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava dilekçesine süresinde cevap vermemiştir. Dosyaya cevap süresinden sonra sunduğu 27/12/2016 tarihli dilekçesinde, hasarın poliçe kapsamı dışında kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; kızışmaya bağlı olarak meydana gelen zararın poliçe teminatı kapsamında bulunmadığı, kızışma sonradan yangına dönüşmüş olsa dahi meydana geliş biçimi nazara alınarak 1 ay kadar kapalı depo içine yağan yağmur sularının sızması sonucu meydana geldiği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf taleplerinde; 1-Poliçede; yangın riskinin teminat kapsamına alınmasına rağmen yangına neden olan kızışmanın teminat kapsamı dışında bırakılmasının çok ince bir sigortacılık tekniği olup, bilinebilmeyi gerektirdiğini, bilirkişilerin bilgilendirme eksiği vurgusunun bu ince çizgiye dayandığı, kızışmanın teminat kapsamı dışında bırakılmasının çok ince teknik bir ayırım olup poliçede çok detaylı bir biçimde ifade edilmesi gerektiğini, işin uzmanı bilirkişilerin dile getirdiği bu nüansın mahkemece gözardı edildiğini, üstelik poliçede yine ana teminatın bir başka klozu olan dahili su teminatı da bulunduğunu, bina içine giren suların doğrudan sebep olacağı zararları kapsayan bir teminat olduğunu, dolayısıyla yağan yağmur sularının sızması sonucu meydana geldiği anlaşılan her tür zararın karşılanmasını öngören bir teminatın poliçede bulunduğunu,2-Mahkemenin bilgilendirme konusunda TTK.nun 1423/2. maddesine dayandığını, oysa bu düzenlemenin çok genel bir hüküm olduğunu, sigortacılık konusunda bilgilendirme ile ilgili esas hükümlerin “Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik” hükümlerinde yer aldığını, kararda, ihtilafı asıl ilgilendiren mevzuat olan Yönetmelik hükmünden tek bir kelime ile dahi bahsedilmediğini, poliçeye konan ve ana teminatın kapsamına çok yaklaşan özellikler taşıyan çok özel bir istisna hükmünün özellikleri konusunda sigortalının poliçe haricinde hiçbir biçimde bilgilendirilmediğini, 3-Mahkemenin red kararını, cayma hakkının kullanılmamış olmasına bağladığını oysa problemin cayma hakkının kullanılmış olup olmadığı değil, özel istisna hükmü konusunda sigortalının gereği gibi bilgilendirilmemiş olduğunu, 4-Kızışma gibi hem sigortacılık hem de ziraat tekniğinin inceliklerinin bilinmesini gerektirir bir hususta re’sen karar verilmesi, işin uzmanlarından bu konuya özgü düzenlenen rapor esas alınmadan karara varılmasının yanlış olduğunu, davada çözüme kavuşturulması gereken temel problemin olayda alevli yanma/yangın bulunup bulunmadığının tespiti olduğunu, dosyanın bu nedenle (kızışma konusunda fikir verebilecek) teknik bir uzman olan Ziraat Mühendisi ve sigortacılıkta kızışmanın ne anlama geldiği konusunda fikir verebilecek teknik uzman olan sigortacı bilirkişiye tevdi edildiğini, bu teknik bilirkişilerin düzenledikleri 04.02.2017 tarihli Bilirkişi raporununda kızışmanın mevcut olmadığı sonucuna varıldığını, 5-Olayın gerçekleştiği yerin meskun bir mahal olduğunu, metruk yada nadir uğranılan bir yer olmadığını, sadece müvekkiline değil, birçok firmaya hizmet veren gelen geçenin çok olduğu ve herkesin işinin olduğu bir yer olduğunu, 24 saat koruma ve kontrol eden kişiler bulunduğunu, sadece mal geliş zamanlarında değil, yem ihtiyacının doğduğu her zaman giriş çıkışın yapıldığı bir yer olduğunu, eksperin sadece mal giriş tarihlerine bakarak 1 aylık bir süre belirlediğini, oysa sadece mal giriş tarihine bakılarak buraya sanki sadece mal girişleri sırasında uğranıldığı sonucuna varılmasının kesinlikle doğru olmadığını, bu nedenle mahkemenin gerekçeli kararında, yaklaşık 1 aylık süre zarfında deponun açık tutulmadığı, havalandırmasının yapılmadığı, bir nevi nemlenmeye zemin hazırlandığı gerekçesinin doğru olmadığını, böyle olsa bile riziko mahallinin havalandırma eksikliği gibi bir nedenin TTK.nun 1429.maddesinde düzenlenen poliçede aksine bir sözleşme olmaması nedeniyle Sigortacı, sigorta ettirenin, sigortalının, lehtarın ve bunların hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararları tazmin ile yükümlüdür hükmüne göre konu tazminat tutarının hiçbir kasıtı olmayan müvekkiline tazmini gerektiğini, 6-Bir olayda mahkemenin bilirkişi görüşününe ihtiyaç duyuyor ise verilen rapordaki görüşlere uymak zorunda olduğunu, uymaması halinde sebeplerini açıkça belirtmesi gerektiğini, 7-Davalının davaya cevap vermediğini, bu durumda münkir sayılacağını ve ancak inkarı çerçevesinde bildirimde bulunabileceğini, öte yandan sigortacılık kanunu ve medeni kanun hükümleri gereğince davalının iddiasını kanıtlamak zorunda olduğunu, davalının bu konuda hiçbir delili yokken, davanın kabulünün yasal düzenlemelere aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi davalı vekiline 22/08/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf dilekçesine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Uyuşmazlık, taraflar arasındaki imzalanan 08/05/2014 tarihli Ticari Paket Sigorta Poliçesi uyarınca davacı sigortalının deposunda meydana gelen yangın nedeniyle oluşan hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin tazminat davasıdır. Taraflar arasında sigorta poliçesinin kurulması ve hasara neden olan olayın varlığı (Yangın) veya niteliği, sebebi (kızışma) hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, 13/02/2015 tarihinde meydana gelen yangının oluş biçimine (kızışma) göre poliçe özel klozu da nazara alındığında teminat kapsamı içerisinde olup olmadığı, davalı … şirketinin bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili, mahkemenin bilgilendirme konusunda TTK.nun 1423/2. maddesine dayandığını, oysa bu düzenlemenin çok genel bir hüküm olduğunu, sigortacılık konusunda bilgilendirme ile ilgili esas hükümlerin “Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik” hükümlerinde yer aldığını istinaf konusu yapmış ise de söz konusu yönetmelik 28.10.2007 Tarih ve 26684 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 14/02/2011 Tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü girmiştir. Poliçenin imzalandığı tarih 09/05/2014 olup, olay 13/02/2015 tarihide meydana gelmiştir. O halde 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması zorunludur.Yargıtay 17.Hukuk dairesinin 2015/10782 E. 2016/1632 K., 2016/10580 E. 2017/8051 K., 2016/16351 E. 2017/8265 K., 2016/18373 E. 2017/9923 K.vb içtihatlarında da işaret edildiği üzere; 6102 sayılı TTK’nın 1423/1. maddesinde “Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda davacı taraf, poliçedeki hükümler konusunda yeterli derecede aydınlatılmadığı itirazında bulunmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 1423/2 maddesinde, aydınlatma açıklamasının yapılmaması halinde, sigortalının 14 gün içinde poliçeye itiraz etmesi gerektiği, anılan sürede itiraz edilmemesi halinde poliçenin yazılı şartlarla geçerli olacağının benimsendiği; yukarıda ifade olunan nedenlerle, davaya konu hasarın taraflar arasındaki Ticari Paket Sigorta poliçesi ile verilen teminatın kapsamına girecek şekilde gerçekleşmediği, zira kızışma sebebiyle oluşacak hasarların teminat dışı bırakıldığının poliçede belirtildiği, davacının, ilgili klozun kapsam ve şartlarına poliçe tanziminden sonraki 14 gün içinde itiraz ettiğine dair iddia ve delil de getirmediği gözetildiğinde, davacının hasar talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 36,80 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,60 TL olmak üzere toplam 72,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/03/2019