Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2039 E. 2019/487 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2039 Esas
KARAR NO : 2019/487
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2017
NUMARASI : 2014/1153 2017/418
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 14/03/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından davalıya muhasebe ve mali danışmanlık hizmeti verildiğini, hizmetin sözleşme kapsamında Ekim 2010-Mayıs 2013 tarihleri arasında ifa edildiğini, hizmetin verildiği vergi dairesi ve SGK vs resmi kurum kayıtları ile de sabit olduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; öncelikle davanın, alacağın sözleşmeden kaynaklanıyor olması sebebiyle müvekkilinin ikametgahı olan Mersin mahkemelerinde açılması gerektiğini, davacının icra inkar tazminatı isteminin de yersiz olduğunu, alacağın likit olmadığını belirterek davanın reddi ile %40 oranında kötü niyet tazminatının verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İlk Derece Mahkemesi; taraflar arasında ilgili yönetmelik uyarınca yapılmış bir sözleşme ve tanzim edilmiş fatura bulunmadığı, davacı kayıtlarında da bu yönde bir fatura kaydı tesbit edilememiş ise de davalı şirketin İstiklal Vergi Dairesi tarh dosyasında ve E-VDO kayıtlarına göre vergi beyannamelerinin Ekim-2010 ile mayıs -2013 döneminde davacı tarafça verildiği, anılan dönem davalı beyannamelerinin davacı tarafça yapıldığı sabit olduğundan Türmob Asgari Ücret Tarifesi esas alınarak 2010 yılı için toplam 1.395,00 TL, 2011 yılı için toplam 5.800,00 TL, 2012 yılı için toplam 6.407,00 TL ve 2013 yılı ilk beş aylık dönemi için verilen beyanname ve formlar nedeniyle de toplam 2.960,00 TL olmak üzere davacının verdiği hizmet karşılığı olarak toplam 16.562,00 TL alacaklı olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf taleplerinde;1-Davacı ile müvekkili şirket arasında bir sözleşme olmadığını, müvekkili şirketin eski sahibi/hakim ortağı (%90 hisse sahibi) …’ in aynı tarihte davacı şirketin de sahibi/ortağı olduğunu, kendisinin de bu sebeple müvekkili şirketin mali hesaplarını kontrol edebilmek ve rahatlıkla denetleyebilmek adına, ücretsiz olarak müvekkili şirketin kayıtlarını kontrol ettiğini, gerçekte bir alacağının olmadığını, bilirkişi incelemesinin de bu iddialarını açık ve net olarak ortaya koyduğunu, 2-Davacı şirketin mali müşavirlik firması bir limited şirket olduğunu, muhasebe hizmeti veren ve mali hayatını bu şekilde idame ettiren ve de çok ortaklı bir şirketin müvekkiline hiçbir fatura kesmemesi, kendi defterlerine alacak kaydetmemesi ve senelerce sürüp giden bu durumun aksini ihtar ya da fiili bir davranışla ortaya koymayan davacının müvekkilinden alacaklı olduğunu, ücret karşılığı müvekkilime hizmet verdiğini iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ücret karşılığı bir hizmet verilmediğini, bir mali müşavirlik firmasının, SMMM sözleşmesi yapılacağını, verdiği hizmete ilişkin fatura kesileceğini, kendi defterlerine de bu faturaları işlemesi gerektiğini, her ay kendisinin verdiği beyannamelere kendi alacağını öncelikle işleyeceğini, aksi halde yani ödeme yapılmaması halinde hizmet verdiği mükellefine ihtaren bildirmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi davacı vekiline 05/09/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf dilekçesine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 31/05/2013 tarihinde 29.000,00.-TL asıl alacak, üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 29/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 06/05/2014 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve yetkiye itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 02/06/2014 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, davacı tarafça davalıya Ekim 2010-Mayıs 2013 tarihleri arasında verilen mali danışmanlık ve muhasebe hizmetlerinden kaynaklanan alacağın ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.Davalı taraf, cevap dilekçesinde sadece yetki itirazında bulunmakla yetinmiş ise de istinaf dilekçelerinde, borçlarının bulunmadığını zira hizmetin bedelsiz verildiğini savunmaktadır. Böylece dava konusu hizmetin verilip verilmediği konusunda bir tartışma kalmamıştır. Uyuşmazlık muhasebe hizmetinin ücretsiz verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.6100 sayılı HMK.nun İspat yükü başlıklı 190/1.maddesi gereğince, İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı yasanın senetle ispat zorunluluğu başlıklı 200.maddesi gereğince, Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.Davalı, davacı tarafından kendisine sunulan muhasebe ve mali müşavirlik hizmetinin ücretsiz verildiğine ilişkin iddiasını yukarıda açıklanan yasa maddeleri doğrultusunda ispatlayamamıştır. Bu sebeple ilk derece mahkemesinin yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı usul ve esas yönünde hukuka uygun olduğundan, davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 368,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye 179,04 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.14/03/2019