Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1998 E. 2019/291 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1998 Esas
KARAR NO : 2019/291
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2017
NUMARASI : 2015/606 2017/336
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının, davacı bankanın açmış olduğu temizlik işleri ihalesini aldığını ve … isimli şahsı temizlik elemanı olarak görevlendirdiğini, ancak daha sonra iş akdini fesh ettiğini, bunun üzerine işçi tarafından Bursa 9.İş mahkemesinin 2013/171 E. sayılı dosyasında dava açıldığını ve yargılama neticesinde verilen kararın kesinleştiğini, bu kararın icraya konulması sonucu müvekkili tarafından Bursa ….İcra Müdürlüğünün ….. sayılı dosyasına 08/09/2014 tarihinde 24.334,35 TL ödeme yapıldığını, bu sebeple kıdem tazminatı dışında kalan fazla çalışma ücreti yıllık izin alacağı ve fer’ileri için ödenen 10.366,60 TL’nin ödeme tarihi olan 08/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı cevabında; Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen, davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; Davacının rücu edebileceği miktarın kararın kesinleşmesi anına kadar olduğunu, kararın kesinleşmesinden itibaren davacı yönünden sorumluluk doğduğu, kesinleşme tarihinden sonraki gecikmenin davacının kendi temerrüdü olduğu, kendi temerrüdünden dolayı davalının sorumlu tutulamayacağı, bu sebeple hesaplamanın 14/04/2014 takip tarihinden, 20/11/2014 kesinleşme tarihine kadar yapılması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı ….. Bankası A.Ş. Vekili İstinaf Taleplerinde; 1-Dava dilekçesini tekrarla, mahkemeye, 13.455,00 TL kıdem tazminatı dışında kalan ve ödemek mecburiyetinde kaldıkları fazla çalışma ücreti, yıllık izin alacağı ve ferileri ile birlikte icra dairesine ödenen l0.366,60 TL.nin ödeme tarihi olan 08.09.2014 tarihinden itibaren işleyen avans fazi ile birlikte rücuen tahsilini istediklerini, 03.06.2016 tarihli ilk bilirkişi raporunda alacaklarının taleple bağlı olarak 10.366,60 TL. Olduğunun hesap edildiğini, 27.10.2016 tarihli ek raporda da alacaklarının 10.123,47 TL. olarak hesaplandığını, raporların doğru ve denetlemeye müsait olduğunu, raporların itiraza uğramamasına rağmen mahkemece re’sen ve zorlama bir yorumla uzun bir ara karar tesis edilerek ek bilirkişi raporu alınmasına karar verdiğini, en son hükme esas kabul edilen 29.01.2017 tarihli bilirkişi raporu alınarak hüküm tesis edildiğini, kıdem tazminatını talep etmemekle beraber, bu davada kıdem tazminatına işlemiş faiz alacağını talep ettiklerini, müvekkilinin kıdem tazminatına işleyen faiz tutarına katlanmak zorunda olmadığını, bu itibarla, bilirkişi raporunda, kıdem tazminatı talep edilmediği gerekçesiyle kıdem tazminatı faizi hesaplanmamasının hukuka aykırı olduğunu, 2-İşçilik alacakları hususunda işçiye karşı müvekkili bankanın sorumluluğunun asıl işveren-alt işveren ilişkisi nedeniyle yasadan kaynaklandığını, burada müşterek sorumluluk bulunmadığını, davalı firmanın, müvekkili bankanın ödemek zorunda kaldığı miktarın tamamından sorumlu olduğunu, bu sebeple, sanki işçiye karşı ortaklaşa müştereken sorumluluk varmış gibi oranlama yapılarak hesap yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, 3-Yargılama gideri ve vekalet ücretleri hususunda da aynı şekilde oransal hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili bankanın işçilik alacaklarının ödenmemesi hususunda bir kusuru olmayıp, davalı firmanın iş davasının açılmasına sebebiyet verdiğini, bu İtibarla yargılama giderlerinin çok büyük bir bölümünün müvekkili bankaya yükletilmesinin haksızlık olduğunu hakkaniyete de aykırı bulduklarını, 4-Keza mahkeme gerekçesinde “..İş mahkemesi kararının kesinleşmesi ile borç davacı yönünden muaccel hale gelmiştir. Bu tarihten sonraki temerrüt davacının kendi temerrütü olup bu temerrütten dolayı davalı sorumlu tutulamaz. Yani, davacı kendi gecikmesinden dolayı (geç ödemesinden dolayı) sorumluluğu davalıya yükleyemez…” gerekçesinin de tamamen hukuka aykırı olduğunu, zira iş mahkemesinde açılan davada sadece bankalarının değil, davalı … şirketinin de davalı olduğunu ve ikisi aleyhine hüküm kurulduğundan, borcun sadece bankaları yönünden değil davalı …. yönünden de muaccel hale geldiğini, dolayısıyla dosya borcunu hiç ödemeyen …şirketinin gecikmeden sorumlu tutulmayıp bu borcun tamamını ödeyen müvekkili bankanın sorumlu tutulmasının hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkili banka tarafından icra dosyasına 08.09.2014 tarihinde ödeme yapılmış olup, alacağın bu tarih itibariyle muaccel olduğunu ve faiz hesabının da bu tarihten itibaren yapılması gerektiğini belirterek Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.03.2017 tarih ve 2015/606 E. 2017/336 K.sayılı kararının kaldırılarak müvekkili bankanın ödemek zorunda kaldığı 10.366,60 TL. alacağının tümünün hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf Dilekçesi Davalı Tarafa 31/07/2017 Tarihinde TK’nun 35. Maddesine Göre Tebliğ Edilmiş, İstinaf Dilekçesine Cevap Verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla; Dava, rücuen tazminat davası olup, davacı banka ile davacı şirket arasında 23/02/2009 tarihli kalorifer ve temizlik işlerinin yaptırılması hususunda sözleşme imzalandığı, sözleşmenin her yıl yenilendiği ve en son 01/07/2011 tarihinde yapılan protokol ile 01/09/2012 tarihine kadar uzatıldığı, sözleşmenin 4/B-g maddesinde davalının işle ilgili çalıştıracağı personel bakımından İş Kanunu, Vergi Kanunları, Sosyal Sigortalar Mevzuatı ve ilgili sayılı yasalar, tüzük ve nizamname hükümlerinin uygulanmasından doğacak her türlü hukuki sorumluluğun doğrudan davalı şirkete ait olacağı belirlendiği, davalı şirket çalışanı olan, davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme ve protokolde adı yazılı işçi… tarafından, davalı şirket ve davacı bankaya yönelik olarak kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti için Bursa 9.İş Mahkemesinin 2013/171 E. sayılı dosyasında açtığı dava sonunda mahkemece; 13.455,00 TL kıdem tazminatı, 1.305,00 TL yıllık izin ücreti, 2.466,49 TL brüt fazla çalışma ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiği, hükmün 20/11/2014 tarihinde kesinleştiği, ilamın dava dışı işçi tarafından davacı banka ve davalı şirket aleyhine Bursa …..İcra Müdürlüğünün ….. sayılı dosyasında icraya konulduğu, takipte; 13.366,20 TL kıdem tazminatı ve 1.022,89 TL işlemiş faizi, 1.100,64 TL net yıllık izin ücreti ve 13,21 TL işlemiş faizi, 2.080,44 TL fazla mesai ücreti ve 22,19 TL işlemiş faizi, 360,60 TL harç, 417,15 TL yargılama gideri, 2.067,18 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 20.450,50 TL’nin tahsili talep edildiği, davacı tarafından icra dosyasına 08/09/2014 tarihinde 24.334,35 TL yatırıldığı ve davacı tarafından kıdem tazminatı haricinde olan ödemelerin (10.366,60.-TL) rücuen tahsiline karar verilmesinin talep edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davacının kıdem tazminatı nedeniyle ödenen faiz ve buna bağlı olarak oranlama yapılmak suretiyle bulunan yargılama gideri ve vekalet ücretinin de hesaplanarak bulunan miktardan davacının sorumlu olup olmadığı, diğer bir ifade ile davacı tarafından talep edilmeyen kıdem tazminatı için ödenen faiz ve (oransal) yargılama giderinden davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. TBK.nun Asıl borca bağlı hak ve borçların sona ermesini düzenleyen 131.maddesi (eski 113); “Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.” hükmünü içermektedir. Dosyadaki sözleşme ve protokollerin incelenmesinde, kıdem tazminatına ilişkin faizlerin saklı tutulduğuna dair bir hüküm bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde “…..bankası A.Ş.yönetim kurulunun 12/12/2012 tarih ve 409 sayılı kararı ile şubelerinde görev yapmış temizlik elemanlarının kıdem tazminatlarının yasal koşullarının varlığı halinde banka tarafından karşılanacağı, bunun dışındaki her türlü ödeme konusunda asıl işverene rücu edilmesinin kararlaştırıldığı” belirtilerek, bu yönetim kurulu kararı uyarınca icra dosyasına yatırılan bedelden, kıdem tazminatına ilişkin miktarı talep etmemekle beraber faizini ve diğer (buna tekabül eden) ferileri istemiştir. Buna göre; davacı, bünyesinde çalıştırdığı işçinin kıdem tazminatını üstlendiğine ve ödediği kıdem tazminatı miktarını davalıya rücu etmediğine göre, kıdem tazminatı için ödediği işlemiş faizi talep etmesi mümkün değildir. İşçi tarafından açılan davada, yapılan yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline karar verildiği, davacı banka tarafından yargılama giderlerininde ödendiği, ilk derece mahkemesince, kıdem tazminatı miktarı ile diğer alacaklar arasında oran kurmak sureti ile ödenen yargılama giderlerinden ne kadarının davacı tarafından talep edilebileceğinin bu şekilde tespit edildiği, ilk derece mahkemesi bu şekilde hazırlanan bilirkişi raporunu esas alarak hüküm kurduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 36,80 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,60 TL olmak üzere toplam 72,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.21/02/2019