Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1986 E. 2019/639 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1986 Esas
KARAR NO : 2019/639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/03/2017
NUMARASI : 2014/601 ESAS – 2017/265 KARAR
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 28.06.2012 tarihli dava dilekçesinde, davacı ile davalı şirketin grup şirketleri arasında geçerli olan, 01.05.2006 tarihli sözleşme hükümleri ve toplantı tutanağı gereğince, para tanımlama ünitelerinin, bakım, yeni ayar ve tamirlerine karşılık 4 ayda bir kesilen hizmet bedelleri fatura tutarlarının , davalı tarafından, ya müvekkili şirketin banka hesap numarasına yatırıldığını ya da müvekkili firmanın, davalı şirketin, grup şirketlerinden Vendörlerde ( satış otomatlarında ) satılmak üzere, 45 günlük vadeyle satın almış olduğu ambalajlı ürünlerin bedellerine karşılık temellük yoluyla mahsup edilme yoluna gidildiğini, müvekkilinin 01.05.2006 tarihli sözleşmenin hitam tarihi 31.05.2012 tarihinden önce ihtarname ile davalıdan, alacaklarını Holdingin grup şirketlerine olan borçlarına karşılık temellük yoluyla mahsup edilmesini talep ederek, sözleşme hükümleri gereğince, ….Ltd.Şti ‘nin Bursa-Burulaş Raylı Sistem istasyonunlarında 15.03.2008-15.03.2012 arasında 4 yıl süreyle çalıştırdığı 23 adet Vendörün bakımına karşılık 21.05.2012 tarihinde kesilen 103.150,93 TL tutarındaki hizmet bedeli faturası, 17.05.2010-17.05.2011 tarihleri arasında bir yıl süreyle Adana Raylı Sistemler İstasyonlarında çalıştırdığı 13 adet vendörün bakımına karşılık 21.05.2012 tarihinde kesilen toplam 16.663,84 TL tutarındaki bakım hizmet faturasının, bakım yeni ayar ve tamirlerine karşılık 21.05.2012 tarihinde kesilen 50.237,32 TL tutarındaki hizmet bedeli faturasının ihtarname ile davalıya gönderilerek taraflarına ödenmesinin istendiğini, davalının 31.05.2012 tarihli ihtarname ile, şirketlerinden olan alacaklar için grup şirketlere olan borçların mahsup işlemine muvafakat ettiklerini, bu çerçevede 22.880,67 TL bakiye alacağın karşılıklı yazışmalarda belirtildiği üzere otomatların tam ve çalışır halde taraflarına teslim edilmesi halinde derhal ödeneceğinin belirtilerek, ihtarname ekinde göndermiş oldukları faturaların kabul edilmeyerek iade edildiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, KDV dahil toplam 170.052,09 TL ‘nin en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşme incelendiğinde, vendör bakım ve hizmetinin davalı müvekkili şirket ile değil, müvekkili şirketin grup şirketlerinden olan … şirketleri ile imzaladığının açıkça görüleceğini, müvekkili şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin, davacının ihtarname uyarınca talep ettiği, grup şirketlerden olan alacak ve borçlarının takas ve mahsup işlemini gerçekleştirdiğini, bunun dışında davacı ile ayrı bir sözleşme imzalamadığını ya da sözleşmeyi devralmadığını, davacının aynı sözleşme nedeniyle değişik şirketlere veya müvekkiline dava açması ve müvekkilini sorumlu tutmaya çalışmasında korunması gereken bir hukuki menfaat olmadığını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacının iddia ettiğinin aksine faturalardan kaynaklanan bir alacak olmadığını, davacının, vendör satımı, bakımı ve işletimi yapan bir firma olduğunu, davalı müvekkilinin grup şirketlerine bu anlamda vendör sattığını, davacının vendörleri ( otomatları ) sattıktan sonra bu vendörlerin işletimlerini de üstlendiğini, vendörün içinde satılan bisküvi, çikolata gazlı içecek vb.gıdaları müvekkili şirketin grup şirketlerinden satın alıp vendörde sattığını, davacının vendör içinde sattığı gıdaların ücretini kendisi aldığı gibi, 2006 yılına kadar söz konusu vendörlerin bakımı için müvekkili şirkete fatura kestiğini, ücretini tahsil ettiğini, müvekkili şirketin, vendör için bakım ücreti ödediğini, içinde satılan gıda malzemelerinden hiçbir kar elde etmediğini, bunun yanında vendör için kira katılım payı, elektrik vb giderleri ödediğini, grup şirketleri ile davacı arasında yapılan sözleşmenin 31.05.2012 tarihinde geçerli olmak üzere sonlandırıldığını, müvekkili şirketin, davacıya hiçbir zaman … tarafından işletilen vendörler için bakım ücreti ödemediğini, müvekkili şirketin davacının takas ve mahsup talebini kabul ederek 22.880,67 TL olarak belirtilen alacak İle ilgili borçlarının tamamını ifa ettiğini, hal böyle iken, davacının kendisine alacak kalemi oluşturmak için müvekkilinin bilgisi ve onayı olmaksızın yine hizmetin verilip verilmediği dahi belli olmayan geçmişe dönük olarak fatura düzenleyerek alacaklı olduğunu iddia etmesinin hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, tarafların defterleri ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemeleri ile, davacının “ bakım, yeni ayar ve tamir bedeli hizmetine karşılık 50.237,37 TL alacaklı olduğu, bunun dışındaki alacak taleplerinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 50.237,37 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, dava dilekçesinde ki iddialarını tekrar ederek, davanın kısmen kabulüne dair kararın kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, 05.10.2015 tarihli ek raporda dava konusu fatura bedeline ilişkin hizmetin verilip verilmediğinin dosyadaki mevcut delillerle ispat edilemediği açık ve net olarak tespit edilmesine rağmen mahkemece sanki, bilirkişi raporları, ticari defter ve delillerle ispatlanmış gibi karar verildiğini, husumet itirazının ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir sözleşme olmadığını, davacının sözleşme imzaladığı şirketleri dava dışı tuttuğunu, sözleşmenin tarafı olmayan müvekkili şirkete dava açmasında hukuki bir menfaat olmadığından öncelikle davanın husumetten reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, fatura konusu alacağın tahsili istemine ilişkindir.Dosyada birden fazla bilirkişi rapor ve ek rapor alınmış, taraf vekilleri tarafından çok sayıda beyan dilekçeleri ve değişik deliller olarak, ihtarname, fatura örnekleri ve dava dışı şirketlerle gerçekleştirilen sözleşme örneği dosyaya ibraz edilmiştir.Anayasa’nın 138. ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kuralı bağlanmıştır. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. ‘ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki dinlenilme hakkı gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Eksik, şekli ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma ( hukuki dinlenilme hakkının ), ihlalidir. HMK 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantıda ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde kararların doğruluğunun denetlenmesi mümkün olacaktır.Kararın incelenmesinden, tarafların iddia ve savunmaları, hangi delillere dayanıldığı, hangi delilin diğerine neden üstün tutulduğu gibi gerekçelere ve diğer olması gereken gerekçeye yeterince veya hiç yer verilmediği, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delil değerlendirmesi yapılmadığı gibi, usulü itirazlarında açıklanıp değerlendirilmemiş olduğu kanaatine varılmıştır. Karar görünürde gerekçeli bir karar olmakla birlikte, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında, bu şekilde yazılan bir karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir.Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin, kararın gerekçesiz ve delil değerlendirilmesi yapılmadan verilmiş olması nedeniyle kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1- Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin ayrı ayrı KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/601 Esas, 2017/265 Karar ve 09.03.2017 tarihli kararının kararının KALDIRILMASINA,3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı toplam 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, alınması gereken 189,50 TL harcın davalının peşin olarak yatırdığı (117,10 TL + 826,60 TL )= 943,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 754,20 TL harcın talep halinde davalı tarafa iadesine,5- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6- Davacı ve davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/04/2019