Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1936 E. 2019/259 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1936 Esas
KARAR NO : 2019/259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2016
NUMARASI : 2014/499 2016/1298
DAVANIN KONUSU: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacıların murisi …’in 06/09/2013 tarihinde vefat ettiğini, vefatından önce..Bankası Oto Sanatkarları Sitesi şubesinden iki adet tüketici kredisi kullandığını, bu kredi sebebiyle davalı sigorta şirketi tarafından .. Bankası aracılığı ile iki ayrı hayat sigortası yapıldığını, sigortalının ölümü sebebiyle davacıların banka aracılığı ile sigorta şirketine başvurduğunu, murisin yaptığı ikinci poliçe bedelinin ödendiğini, ancak 6695553-8 numaralı ilk sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminatın sigorta poliçesinin primlerinin yatırılmadığı gerekçesi ile ödenmediğini, davalının tutumunun hukuka aykırı olduğunu, poliçenin 4 yıllık düzenlendiğini, masrafın da muristen alındığını, bakiye primlerin banka hesabından otomatik tahsil edileceğini, nitekim ikinci poliçede böyle bir sorun yaşanmadığını, hesaptan otomatik tahsilat yapıldığını, banka şubesinin de kusurlu davrandığını, sigortalıya gerekli açıklamanın yapılmadığını, ölüm kaydının hesaplara geç intikal etmesi sebebiyle aksayan iki taksit için ayrıca faiz talebinde bulunulduğunu, sigorta şirketinin red cevabı üzerine Tüketici kredisinin ödenerek kapatıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla şimdilik 13.115.-TL tazminatın ölüm tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; daini mürtehin sıfatını taşıyan .. Bankası A.Ş tarafından dava açılması gerektiğini, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, muris için düzenlenen ikinci poliçeden kaynaklanan ölüm teminatının ödendiğini, ancak…numaralı poliçenin prim ödemelerinin zamanında yapılmadığını, ilk yıl prim taksidinin ödendiğini, ikinci yıl taksidinin ödenmemesi üzerine sigortalıya tenzil uyarısı içeren taahhütlü mektup gönderildiğini, sigortalının bir aylık süre içinde ödeme yapmaması sebebiyle poliçenin tenzil hükümlerine tabi tutulduğunu, yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; uyuşmazlığın kullanılan krediden kaynakladığı, davalı sigorta şirketi tarafından murise çıkarılan uyarı mektubunun adres yetersizliği sebebiyle iade edildiği, mernis adresi esas alınarak ikinci bir tebligat çıkarılması gerekirken bu hususun ihmal edildiği, murisin banka hesabında kredi imkanı olduğu, ödenecek sigorta priminin 191,83-TL gibi düşük bir rakam olmasına rağmen bankaca kredili hesaptan karşılanması mümkün olup 100-TL’den daha az bir miktarla kredili mevduata gidilebileceği, 19/03/2013 ve 24/03/2013 tarihleri arasında hesap bakiyesinin primin tamamını ödemeye yeterli olduğu halde işlem yapılmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 13.115.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …ş. Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Sigortalı müteveffa … ile aralarında, 15.03.2013 başlangıç tarihli, 4 yıl süreli … poliçe no’lu Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Sözleşmesi olduğunu, sigortalının 06.09.2013 tarihindeki vefatı nedeniyle lehdar sıfatını haiz .. Bankası A.Ş. tarafından talepte bulunulduğunu, prim ödemelerinin zamanında yapılmamış olması sebebiyle poliçeye konu ölüm ve maluliyet teminatlarının ortadan kalktığını, primlerin yıllık 191,83 TL’ lik taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığını, yalnızca ilk yıl primi olan 191,83 TL’nin ödendiğini, ikinci yıl sigorta priminin ödemediğini, bunun üzerine sigortalının bildirdiği ve TKSG Formu’nda da yer alan “…Girişi Yıldırım/BURSA” adresine 26.04.2013 tarihinde iadeli taahhütlü mektup gönderildiğini, 1 ay içinde ödemede bulunulmadığı için poliçenin 01.06.2013 tarihinde, TTK.nun 1502. maddesi uyarınca, “prim ödemesinden muaf sigorta (tenzil)” hükümlerine tâbi tutulduğunu, PTT üzerinden yapılan sorgulama neticesinde gönderilen ihtarnamenin 07.05.2013 tarihinde iade edildiğinin görüldüğünü, Hayat Sigortası Genel Şartları’nın C.10 maddesi gereğince, sigortalının bildirdiği adrese gönderilen tebligatın sigortalıya ulaşmamasından dolayı bir sorumluluklarının bulunmadığını, yerel mahkeme kararının gerekçesinin aksine, sigortalı/murisin mernis adresini araştırarak tebligat yapma yükümlülüklerinin bulunmadığını,
2-Yerel Mahkeme tarafından somut verilere aykırı olarak tamamıyla subjektif değerlendirmeler neticesinde, ikinci yıl sigorta priminin murisin banka hesabından otomatik olarak kesilerek ödenebileceği yönündeki gerekçenin de kabul edilemez olduğunu, zira TKSG Formu’nda yer alan “otomatik ödeme talimatı” bölümünün sigortalı/muris tarafından doldurulmadığını, imzalanmadığını, bu nedenle sigortalı/murisin sigorta primlerinin tahsili bakımından otomatik ödeme talimatı verdiği yönünde bir kabulün mümkün bulunmadığını, primlerin ek hesaptan da ödenebileceğine ilişkin sigortalının açık talebi olmadığı sürece bu yönde bir işlem yapılmasının da mümkün bulunmadığını,
3-Sigortalının vefatının poliçe tenzil tarihinden sonra (06.09.2013 tarihinde) gerçekleşmiş olduğundan vefat teminatı ödemesi yapılması mümkün olmamışsa da 705,12 TL’lik tenzil kapitalinin varsilere ödendiğini, başkaca tazminat ödeme yükümlülüklerinin bulunmadığını,
4-Poliçede, … Bankası A.Ş.nin dönülemez lehdar ve dain-i mürtehin olduğunu, bu durumda poliçenin teminatlarını talep hakkının da…Bankası A.Ş.ne ait olduğunu, bu nedenle davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf Dilekçesi Davacılar Vekiline 04/05/2017 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 10/05/2017 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek; tebligatın yasaya uygun şekilde yapılmasının sağlanmasınin davalı yanın sorumluluğunda olduğunu, bu konuda bilirkişi raporunda son derece haklı ve ayrıntılı açıklama yapıldığını, basiretli bir tacir olması gereken davalı firmanın sorumluluğunu yerine getirmemesinden dolayı, tüketicinin maddi zarara uğramasının düşünülemeyeceğini, davalı kurumun, otomatik ödeme talimatının doldurulmadığı iddiasını da kabul etmediklerini, bu iddianın davaya cevap aşamasında ileri sürülmediğini, bu sebeple istinaf aşamasında da ileri sürülemeyeceğini, dinlenemeyeceğini, tenzil kapitalinin dahi dava açıldıktan çok sonra ödendiğini, bunun da kötü niyetli olduklarının gösterdiğini, murisin ölümünden sonra; bankanın kalan borcu mirascı müvekkillerinden tahsil etmiş olup artık bankanın herhangi bir alacağı kalmadığından aktif husumet ehliyetlerinin bulunduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği, bunun üzerine dosyanın İstanbul Bölge Adliyesi 16. Hukuk Dairesine gönderildiği, dairenin 13/09/2017 Tarih ve 2017/3306 E. 2017/2602 K.sayılı kararıyla dairemize gönderildiği anlaşılmakla;Davacıların murisi sigortalı müteveffa …in, dava dışı … Bankası Oto Sanatkarları Sitesi şubesinden tüketici kredisi kullandığı, davalı tarafından 15.03.2013 başlangıç tarihli, 4 yıl süreli … poliçe no’lu Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Sözleşmesi yapıldığı, sigortalı …’in 06.09.2013 tarihinde vefat ettiği, mirasçıların tazminat taleplerinin reddi üzerine bankadan kullanılan tüketici kredisinin ödenerek kapatıldığı, ödemeye istinaden … mirasçıları davacılar tarafından iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davaya konu poliçeye ilişkin pirimlerin 2.taksidinin ödenmemesi nedeniyle yapılan tebligatın yasanın aradığı şekilde geçerli bir tebligat olarak kabul edilip edilemeyeceği, edilmese bile dava dışı bankanın otomatik ödeme talimatını veya kredili mevduat hesabını kullanmak suretiyle davalı sigorta şirketine poliçe prim taksitini gönderme yükümlülüğü olup olmadığı ve bu hususun davaya etkisi hususlarında toplanmaktadır. Davacılar, murisleri tarafından kullanılan kredi borcunu kapatmışlardır. Kullanılan krediden dolayı bankaya herhangi bir borçları kalmamıştır. Bu sebeple, davalı vekilinin dain-i mürtehin ve Aktif Husumet ehliyeti konusundaki itirazları yerinde görülmemiştir.Dosyada bulunan 34-6695553 nolu sigorta poliçesinin incelenmesinde, Hayat Sigortası Genel Şartlarına atıf yapılarak, uygulanacak hükümlerin belirlendiği, primlerin ödenmemesi halinde izlenecek özel bir yol belirlenmediği anlaşılmaktadır. Eski TTK.da bulunmayan, yeni TTK.nun Tebliğler ve bildirimler başlıklı 1416.maddesi gereğince, Sigorta ettiren tarafından yapılacak tebliğler ve bildirimler sigortacıya veya sözleşmeyi yapan ya da yapılmasına aracılık eden acenteye; sigortacı tarafından yapılan tebliğler ve bildirimler ise, sigorta ettirenin veya gerektiğinde sigortalının ya da lehtarın sigortacıya bildirilmiş son adreslerine yapılır.Yasa maddesinin gerekçesinde ise: TTK.nun 1416.maddesi sigorta sözleşmesinde yer alan kişiler arasındaki tebliğ ve ihbarların nereye ve kime ve ne şekilde yapılacağına ilişkindir. Her ne kadar uygulamada bazı sigorta genel şartlarında konu düzenlenmişse de bunun genel bir hüküm niteliğinde kanunda yer almasının uygun olacağı düşünülmüştür. Diğer taraftan, sigortacının, sözleşmede yer alan diğer kişilerin yerleşim yerini öğrenmeye mecbur tutulmasının yerleşim yeri ve mesken değişikliklerini sigortacıya bildirmekle yükümlü bulunan diğer tarafın bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması karşısında sigortacıya ağır bir külfet yüklemek demek olacağından tebliğ ve ihbarların bilinen son adrese yapılması gerektiği de ayrıca düzenlenmiştir. Benzer bir hükme Alman Sigorta Sözleşmesi Kanununda rastlamak mümkündür, denilmiştir. Hayat Sigortası Genel Şartlarının, Tebliğ ve İhbarlar başlıklı C.10.maddesi gereğince, sigortalı ve sigorta ettirenin bildirimleri, sigorta şirketinin merkezine noter eliyle veya taahhütlü mektupla yapılır. Sigortacının bildirimleri de sigorta ettirenin ve sigortalının poliçede gösterilen adresine aynı surette yapılır. Bu adreslerin değişmiş olması halinde ise, sigorta ettiren bunu sigorta şirketine bildirmek zorundadır. Aksi takdirde sigortacı tarafından yapılacak tebligatın sigorta ettirene ulaştırılmamış olmasından doğacak kanuni sonuçlar doğrudan doğruya sigorta ettirene ait olur.Taraflara imza karşılığında, elden verilen mektup veya telgraf ile yapılan bildirimler de taahhütlü mektup hükmündedir, düzenlemesi karşısında; Davalı sigorta şirketinin prim borcunun 2.taksidinin yatırılmaması sebebiyle bu durum, davacıya iadeli taahhütlü mektupla bildirilerek sonuçlarının hatırlatıldığı, tebligatın sigorta poliçesinde beyan edilen adrese çıkartıldığı, ancak tebliğ edilmeden iade edildiği anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketine, davacının mernis adresini araştırma yükümlülüğünü yüklemek bu düzenleme karşısında mümkün değildir. Mahkemenin bu konuda ki gerekçesi yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerindedir. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında, dava dışı bankanın, kredi borçlusunun kredili mevduat hesabını kullanıp onu borçlandırarak veya otomatik ödeme talimatı ile primi tahsil etmemesini gerekçe göstererek bu durumdan davalıyı sorumlu tutması hukuki değildir. Diğer bir ifade ile kredi borçlusu ile dava dışı banka arasındaki bankacılık işlemlerinin sonuçları, taraf olmaya sigorta şirketine bağlanamaz. Dosyadaki TKSG formunun incelenmesinde, muris tarafından dava dışı bankaya ödeme talimatı verilmediği, buna ilişkin kısmın boş olduğu görülmektedir. Dava dışı bankanın böyle bir talimat almadan resen sigorta poliçesi prim bedeli ödemesi mümkün değildir. Bu durumda davalının sorumlu tutulması ve zararın davalıdan tahsiline yönelik karar yerinde olmamıştır. Bu gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olmadığından davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılarak davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvusunun kabulü ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/12/2016 Tarih ve 2014/499 E. 2016/1298 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2a-Davacının davasının REDDİNE,
2b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu 44,40 TL Başvuru harcı ile 44,40 TL Maktu Peşin harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan toplam 249,20 TL’den mahsubu ile bakiye 160,40 TL bakiye harcın, kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
2c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
2d-Davalı tarafça yapılan masraf bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına
2e-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T göre hesaplan maktu 2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 981,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 792,20 TL harcın, kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafından istinaf incelemesi için peşin yatırılan toplam 189,50 TL harcın, davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1-b.2 ve 361. Maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/02/2019