Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1893 E. 2019/449 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1893 Esas
KARAR NO : 2019/449
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2017
NUMARASI : 2016/424 ESAS – 2017/214 KARAR
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 07/03/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 03.12.2014 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatifin …. nolu parselde inşa ettirdiği meskenlerden …… arsa paylı ve …. blok….. kat ….. nolu bağımsız bölümün müvekkili hissesine kura neticesinde tespit edildiğini, müvekkilinin kooperatif üyelerinin yerine getirmesi gereken tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, hiçbir borcu bulunmadığını, davalı kooperatif ile dava dışı kooperatifi inşa eden ….San.Tic.Ltd.Şti arasında İnşaat imalatları ve alacakları konusunda bir niza yaşandığını, karar gereğince müteahhit tarafından davalı adına tapu sicilinde kayıtlı olan taşınmaz üzerine Gebze…… İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyası ile haciz konulduğunu, tapuları davalı kooperatif adına olan taşınmazın kooperatif borcundan dolayı satıldığını, müvekkilinin davalıya hiçbir borcu yok iken ve çekilen kura sonucu ….. kat …. nolu bağımsız bölümün üzerinde hak sahibi iken sırf davalının borcu nedeniyle satıldığından mağdur olduğunu, dairesini alamadığını, müvekkili hariç 7 kişinin de dairesinin bu şekilde satıldığını, 92 üyeli kooperatifin 8 üyesi hakkında böyle bir mağduriyet yaşandığını, üyeler arasında eşittik bulunmadığından ve müvekkilinin bu dairesine aynen kavuşması ihtimali bulunmadığından bu daireye isabet eden bedelin dava konusu yapıldığını ,satışı talep edilen dosyada alınan kıymet takdir raporlarına göre dairenin değerinin 15.02.2010 tarihi itibarı ile 115.000,00 TL olarak tespit edildiğini, aradan geçen senelerde dairenin fiyatının arttığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 135.000,00 TL alacağın dairelerin satıldığı 14.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, öncelikle bu dava ile doğrudan bağlantısı bulunan Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/671 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele olarak değerlendirilerek, kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmesini, dava konusu … blok …numaralı bağımsız bölümün bu dava sonucunda verilen karara göre yüklenici tarafından Gebze ….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası üzerinden satışının gerçekleştirildiğini, 2011/671 Esas sayılı dosyada verilen kararın temyiz edildiğini ve bozulduğunu, icra dosyasının durduğunu, henüz kesinleşmiş alacağı bulunmadığı halde yüklenici firma tarafından kooperatif ortağına devredilmemiş bulunan ve bu nedenle kooperatif adına tescilli bulunan 8 dairenin satışının yapıldığını, karar sonunda borcun kapatılması mümkün iken yüklenicinin daireleri satma yönündeki seçiminin müvekkili kooperatifi ve ortaklarını zarara ve sıkıntıya soktuğunu, davanın haksız olduğunu, müvekkilinin temerrüte düşmediğini, 24.10.2010 olağanüstü genel kurul toplantısında ve 13.06.2013 tarihli genel kurul toplantısında dairelerini kaybeden ortakların mağduriyetinin giderilmesi için mahkeme sonucunun beklenmesi yönünde karar alındığını, ayrıca davacının son yıllarda kooperatifin genel kurullarında alınan aidatları ödememesi nedeniyle bir kısım borcu bulunduğunu, alacağı yönünde kanaat oluşması halinde takas ve mahsup talebinde bulunduklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.GEBZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2014/748 Esas, 2015/803 Karar ve 01.10.2015 tarihli kararı ile, ticaret mahkemesinin müstakilen kurulduğu ve görevli olduğu gerekçesiyle, davanın, mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiş, karar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, davacının 30.07.1996 tarihinde davalı kooperatife üye olduğu, davalıya 3 adet daire tahsis edildiği, dairelerden …. blok ….. kat … nolu bağımsız bölümün davalı kooperatifin üçüncü kişiye olan borcundan dolayı mahkemenin 2016/583 Esas, 2016/528 Karar ( eski Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/530 Esas, 2009/485 Karar nolu ) dosyasında ki alacağa istinaden Gebze …… İcra Müdürlüğünün ……Esas sayılı takip dosyasında 15.04.2010 tarihinde ihale ile satıldığı ve ihalenin kesinleşerek tescil işleminin satın alan adına yapıldığı, her ne kadar üçüncü kişinin icra takibine dayanak teşkil eden alacağa ilişkin davası henüz kesinleşmemiş ise de ihalenin kesinleşerek taşınmazın ihale ile üçüncü kişiye devredildiği, iş bu nedenle mahkemenin 2016/583 Esas, 2016/528 Karar sayılı dosyasının sonucunun beklenmesine gerek olmadığı, 30.01.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin 200.000,00 TL olduğu, davacının dava konusu taşınmaz için ödemiş olduğu aidatların TEFE oranları ile değerlendirildiğinde toplam güncel değerinin 120.796.90 TL olduğu, davacının eksik ödenen miktarının 2.291,81 TL olduğu, eksik ödemelerin güncel değerlerinin yararlanma tutarının 1.961,64 TL olduğu, yapılan ödemelerin güncel değeri artı eksik ödemenin güncel yararlanma tutarı olmak üzere toplam 122.758,54 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, bekletici mesele yapılması taleplerinin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, dosyanın. halen derdest olup beklenmesi gerektiğini, toplam 8 dairenin yüklenici tarafından, karar nedeniyle satıldığını, satılan dairelerle ilgili sorunların kooperatif genel kurulunda alınan karar gereğince giderileceğini, 8 adet daire ile ilgili alınan kararların, yüklenici firma ile kooperatif arasındaki davanın sonuçlanmasından sonra mağduriyetin giderilmesi yönünde olduğunu, bu nedenle yüklenicinin açmış olduğu davanın sonuçlanması beklenmeksizin davanın kısmen kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, kooperatif üyesi adına tahsis edilen taşınmazın, davalı kooperatif borcundan kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibi sonucu satışı nedeniyle, kooperatif üyesinin açmış olduğu tazminat davasıdır.Dosya kapsamından, davalı kooperatifin 24.09.1993 tarihinde kurulduğu, kooperatif ana sözleşmesinde kooperatifin amaç ve faaliyet konuları arasında, yaptırılan konutların mülkiyetinin sözleşmede yazılı esaslara göre ortaklara aktaracağının yer aldığı, davacının, davalı kooperatifin 30.07.1996 tarihli ve 41 sayılı kararı ile kooperatif üyeliğine kabul edildiği, davalı üye kayıt defterinde davacıya üç daire verildiği, dairelerden bir tanesinin 30.11.2006 tarihinde …. adında ki şahsa satıldığı, … blok…… Kat … nolu dava konusu dairenin ise icra yolu ile…… firması tarafından satıldığı, üçüncü dairenin davacı uhdesinde olduğu, dava dışı yüklenici firma …… Ticaret Ltd. Şti tarafından davalı kooperatif aleyhine, 25.12.1996 tarihli “ Düzenleme şeklinde İnşaat sözleşmesi “ kapsamında 03.05.2007 tarihli dilekçe ile alacak davası açıldığı, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin ( Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2007/530 Esas, 2009/485 Karar sayılı dosyasında, 24.11.2009 tarihli kararla, davanın kabul edilerek, 1.528.384 TL nin ticari faizi ile tahsiline karar verildiği, dava dışı yüklenici firmanın, Gebze…… İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı takip dosyasında toplam 2.681.801,24 TL alacağın tahsili amacı ile mahkeme ilamınını icra takibine konu ettiği, davalı kooperatif adına tapuda tescilli bağımsız bölümlerin, icra dosyasında 2010 yılında yapılan ihaleler neticesinde satıldığı, davalı kooperatifin, Gebze İcra Müdürlüğünün 2010/398 Esas, 2010/591 Karar sayılı dosyasında açmış olduğu ihalenin feshi davasının, 17.08.2010 tarihli karar ile reddedildiği, red kararının Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2010/31340 Esas, 2011/10400 Karar ve 24.05.2011 tarihli ilamı ile onandığı, ilamlı takip konusu, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/530 Esas, 2009/485 Karar sayılı kararı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2010/2234 Esas, 2011/4792 Karar ve 20.07.2011 tarihli ilamı ile, yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak, taraflarca kabul edilerek imza altına alınan ilk 6 adet hakediş hariç tutulup ondan sonra ki imalatlar için düzenlenen tüm hak edişler açısından yerinde ölçümleme yapılması, yanlar arasındaki ödeme tutarına dair uyuşmazlığın giderilmesi ve tüm hakedişler nazara alınarak saptanacak yüklenici alacağından stopaj miktarı ile ödeme tutarının indirilmesinden sonra kalan bedel üzerinden hükme varılması gerekçesi ile kararın bozulduğu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/583 Esas, 2016/528 Karar ve 23.06.2016 tarihli kararı ile, bozma ilamı sonrasında, 1.366.025,32 TL alacağın dava tarihi 03.05.2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline şeklinde yeniden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı kooperatifin iş bu davanın sonucunun beklenmesini talep ettiği, davacının ise, kendisine tahsis edilmesine rağmen, icra takibi sonucunda satılan daireye dair tazminat talebinde bulunduğu, davalı kooperatif vekilinin kabulünde olduğu üzere, henüz kooperatif genel kurulu tarafından, tahsis edilen daireleri satılan üyelerin mağduriyetine yönelik somut bir karar alınmadığı, aradan geçen süre içinde yalnızca mağduriyetin giderileceğine dair karar haricinde, mağduriyetin ne şekilde veya ne zaman giderileceğine dair henüz bir karara varılmadığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında, davacının davalı kooperatif üyesi olduğu, davacı adına tahsis edilen dairelerden birinin, dava dışı yüklenici firmanın davalı kooperatiften alacağı için başlattığı icra takibi sonucu satıldığı, ilamın bozulmasına rağmen yeniden hüküm kurulduğu ve hükmün henüz kesinleşmediği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davacı üyeye tahsis edilen dairenin haczi ve satışına neden olan mahkeme hükmünün bozulması sonucunda verilen yeni kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmeyeceği ile kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.08.05.2014 tarihli yapılan keşif sonucunda düzenlenen 18.06.2015 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda, defterlerin uygun tutulduğu , davacı adına 3 adet daireye ait aidat tahakkukunun yapıldığı, üç daire için, 1996 yılından, 2014 yılı dahil toplam 176.775,00 TL, daire başı ödemenin 58.925,00 TL olduğu, 2013 ve 2014 yılı aidat borçlarının ödenmediği, bakiye 9.592,29 TL olduğu, 09.10.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında, sahipli olan ancak tapuların alınmaması nedeniyle kooperatif adına kayıtlı olan 8 dairenin … firması tarafından icra yolu ile satılması sonucunda zarara uğrayan daire sahibi 8 ortağın mağduriyetinin giderilmesi için daire bedellerinin ödenmesi ve bu amaçla para toplanması aidat konularının görüşülmesine geçildiği, 8 ortağın mağduriyetinin giderilmesi için daire bedellerinin ödenmesi konusu genel kurulda ortaklar arasında görüşülerek dairesi satılan ortaklar tarafından açılan davalar sonucuna göre işlem tesis edilmesinin oylamaya sunulduğu, 17.06.2013 tarihli olağan genel kurul toplantısında, davada dairesini kaybeden 8 üyenin mağduriyetinin giderilmesi için davanın sonucunun beklenmesi kararı alındığı, alacaklının son iki yıl aidat ödemeleri yapmamış olduğu geriye kalan tüm ödemeleri yaptığı ve alacağının oluştuğu, bu alacağa göre, denkleştirici adalet ilkesine uyarınca hesabın ortalamasının 116.225,81 TL olduğu belirtilmiştir.Taraf vekilleri rapora itiraz etmiştir.24.10.2016 havale tarihli ek raporda, bilirkişiler tarafından, kök rapordaki düşüncelerini değiştirecek bilgi ve belgenin olmadığı, kök rapordaki görüşlerini koruduklarını ifade etmişlerdir.21.12.2016 tarihinde ikinci kez keşfen inceleme yapılmıştır.30.01.2017 tarihli 2. bilirkişi heyet raporunda, davacının davalı kooperatife 30.07.1996 tarihli kararla üye olarak kabul edildiği, davalı kooperatif defter kayıtlarına göre, davacının 1996 yılından 03.12.2014 dava tarihine kadar ödemesi gereken aidatlar ve yapmış olduğu ödemelerin bulunduğu, normal daire için aidat olarak ödenmesi gereken toplam tutarın 59.316,87 TL olması gerektiğinin anlaşıldığı, davacının dava tarihinde davalıya 2.991,81 TL borçlu olduğu, davacının dava konusu taşınmaz için ödemiş olduğu aidatların TEFE oranları ile değerlendirildiğinde dava tarihi itibariyle güncel değerin 120.796,90 TL olduğu, dava tarihi itibarı ile rayiç değerin 200.000,00 TL, yapılan ödemelerin güncel değerinin 120.796,90 TL, yararlanma tutarının 79.203,10 TL, davacının eksik ödeme tutarının 2.991,81 TL, (79.203,10 *2.991,81)/120.796,90 =1.961,64 TL, yapılan ödemelerin güncel değerinin,120.796,90 TL +eksik ödemenin güncel yararlanma tutarının 1.961,64 TL=122.758,54 TL olarak toplam tazminat tutarının belirlendiği belirtilmiştir.Mahkemece bilirkişi rapor sonucuna göre karar verilmiştir.Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğu gibi, rapora karşı açık bir istinaf nedenide ileri sürülmemiştir.Bütün yapı kooperatiflerinin amacı, ortaklarını işyeri veya konut sahibi yapmaktır. Başka bir anlatımla, kişiler yapı kooperatifine kooperatifin türüne göre işyeri, yada konut edinmek amacıyla ortak olurlar. Yapı kooperatifi, akçalı yükümlülüklerini yerine getiren ortağına oturmaya elverişli konut vermek zorunda olup, aksi halde tazminattan sorumludur. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23.maddesi hükmüne göre, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Ortaklık statüsünden doğan objektif haklara sahip olma ve bunların korunmasını isteme hakkı mutlak eşitlik kapsamındaki haklardandır. Somut olayda, davacıya tahsis edilen dava konusu daire, dava dışı yüklenici firmanın alacağı nedeniyle icra takibi neticesinde satılmıştır. Davalı kooperatif genel kurul kararlarında, zararların giderilmesi için davanın sonucunun beklenilmesi, daire bedellerinin ödenmesi şeklinde karar alınmış, ancak yeni bir daire tahsisine dair bir karar alınmamıştır. Bu durumda taraflarca ileri sürülmemiş olsa dahi, öncelikle kooperatifin elinde davacıya tahsis edilebilecek bir konutun bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak belirlenmesi ve bunun mümkün olmadığının tespiti halinde ise tazminat ödemesi gerekecektir. Bu anlamda, davacıya tahsis edilecek bir konutun olmadığı iş bu davada anlaşıldığından tazminat ödenmesinde bir usulsüzlük mevcut değildir. Diğer yandan davacıya tahsis edilen daire, icra takibi neticesinde 2010 yılında satılmış ve ihale kesinleşmiştir. Satıma neden olan, dava dışı yüklenici lehine verilen ilam bozulmuş olmakla birlikte, eksik inceleme sonucu bozulan karar neticesinde yeniden hüküm tesis edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 165. maddesinde bekletici mesele düzenlenmiştir. 165/1. fıkrada, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılamayı bekletilebileceği belirtilmiştir. Somut olayda, bekletici mesele yapılması istenen dava da, dava konusu, davalının dava dışı yüklenici şirkete eser sözleşmesinden kaynaklanan borcudur. Davacıya tahsis edilen daire dava konusu olmadığı gibi, davalı şirketin, dava dışı yükleniciye borçlu olmadığı veya daha az miktarda borçlu olduğunun sübuta ermesi ve icra dosyasına yapılan ödemelerin iadesi söz konusu olsa dahi, davacı adına tahsis edilen dairenin yeniden davalı kooperatif adına tescili ve davalı kooperatif tarafından davacı adına yeniden tahsis edilmesi mümkün görülmemektedir. Kaldı ki, davalı da böyle bir savunma ileri sürmemiştir. Taşınmazla ilgili ihale, yargı kararı neticesinde kesinleşmiştir. Şu halde, davalı kooperatifin, icra dosyasına ödenen bedele yeniden hak kazanılabileceği düşünülse dahi, iş bu dava dosyasında verilen hükme bir katkısı olmayacaktır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 23. maddesindeki eşitlik prensibi gereğince, bekletici mesele yapılması kararında, somut olayın özelliği gereği hukuki yarar veya gereklilik olmadığı gibi, adil de olmayacak, yalnızca mağduriyetin artmasına ve yargılamanın gereğinden fazla uzamasına katkı sağlayacaktır.Açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ve kooperatif aleyhine, dava dışı yüklenicinin açmış olduğu alacak dava sonucunun bekletici mesele yapılmasında, davanın gelmiş olduğu aşamada dikkate alındığında, gerekli şartları taşımadığı gibi hukuki yararda olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/424 Esas, 2017/214 Karar ve 17.03.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince, alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan, davalının peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/03/2019