Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1836 E. 2018/1898 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1836 Esas
KARAR NO : 2018/1898
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI : 2016/868 Esas, 2017/660 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, 28.07.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket adına, davalı şirket aleyhinde, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile 1.715.223,75 TL alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, kesinleşen takip dosyasında yapılan işlemlerde borçlunun borcu karşılayacak malvarlığının tespit edilemediğini, bu defa takibin iflas yolu ile takibe çevrildiğini, davalı şirkete gönderilen kambiyo senetlerine özgü ödeme emrinin tebliğ edilip takibin kesinleştiğini, davalı borçlu şirketin müvekkili şirkete borçlarının bulunduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Şanlıurfa Suruç Ovası Taşbasan Sol Sahil Sulaması 1.kısım inşaatı ile ilgili CTP komple boru ve fittinglerin üretimi ve işveren davalı şirkete teslimi sözleşmesi kapsamında yapılan işler ve teslim edilen ürünlerle ilgili olarak doğan borçlarını davalı şirketin ödemediğini, takip yapılıp takibin kesinleştiğini, davalı şirketin müvekkili şirkete borçlu bulunduğu hususunun icra dosyaları, sözleşme, kambiyo senetleri, faturalar , ticari defter ve sair delillerle sabit olduğunu iddia ederek, davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, müvekkili firma adına gönderilen ödeme emirlerinin tamamen usulsüz olarak tebliğ edildiğini, bu nedenle müvekkili tarafından zamanında itiraz edilemediğini, savunma hakkını kullanamadığını, ancak menfi tespit davası açılacağını, bu nedenle taraflarına mehil verilmesini talep ederek usulsüz açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Asli Müdahil Necati Şimşek vekili: Davalı şirket ile müvekkili arasında iş kazasından doğan tazminat davasının kesinleştiğini, davalı hakkında devam eden ve kesinleşmiş icra takiplerinin bulunması nedeniyle müdahil olarak davaya kabullerine karar verilmesini istemiştir
İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, icra takibine konu yapılan alacakla ilgili depo kararına esas teşkil eden alacak miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 05.04.2017 duruşma tarihi itibarı ile depo kararına esas teşkil edecek alacak miktarının 2.117.128,11 TL olduğunun belirlendiği, depo kararının 05.04.2017 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği, verilen iki haftalık kesin süre içinde mahkeme dava dosyasına yatırılmadığı, davacı alacaklıya ödenmediği, bu itibarla davalı şirketin İİK 158. maddesi hükmü gereğince iflasına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile, davanın kabulüne, davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili yasal sürede kararı istinaf etmiştir. İstinaf nedenleri olarak, müvekkili şirketin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu ‘nun 23.09.2011 tarihli yazılarından anlaşılacağı üzere, adresinin Akatlar/ Beşiktaş /İstanbul olduğunu, icra takibine konu edilen ve çeklerin verilmesine esas olan 08.05.2013 tarihli sözleşmede bahsedildiği üzere müvekkili şirket adresinin Akatlar – Beşiktaş- İstanbul olduğunu, 2014 tarihli fatura fotokopilerinde de adresin aynı olduğunu, her iki icra takibinin İstanbul İcra Müdürlüğünde yapıldığını, davacı tarafça müvekkili şirketin adresinin kesin olarak bilindiğini, müvekkilinin adresinin Akatlar/Beşiktaş olup, adresinin İstanbul Adli Yargı çevresi içinde olduğunu, müvekkilinin işyeri ve dava konusu tüm işlemlerin bu adreste yapıldığını, davacı tarafın işyerinin neresi olduğunu bildiği halde, sözleşmede İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılınmasına rağmen icra takiplerinde istenilen borcu olmayan müvekkilinin itiraz hakkının ortadan kaldırılması ve icra takiplerinden haberdar etmemek amacı ile müvekkilinin kullanmadığı adrese tebligatların gönderildiğini, usulsüz tebligatla iş bu davanın yürütüldüğünü, temel ilişkinin sözleşme olduğunu, çeklerin sözleşme gereğince davacı şirkete verildiğini, mahkemece menfi tespit davası açmak için mehil dahi verilmediğini, fatura konusu malların teslimine dair hiçbir irsaliyenin ibraz edilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, İİK 171 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yoluyla Takip sonucu, borçlunun borcu ödememesi, itiraz veya şikayette bulunmaması sonucu açılan İflas davasıdır.
Dosya kapsamından, davacı ve davalı şirket arasında, 08.05.2013 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşmede işverenin davalı şirket, üreticinin ise davacı şirket olduğu, sözleşmenin konusunun, Şanlıurfa Suruç Ovası Taşbasan Sol Sahil Sulaması 1. Kısım İnşaat kapsamında yer alan, CTP komple boru ve fittinglerin üretimi ve işverene teslimi olduğu, 18.maddede İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kabul edildiği, sözleşmede davacı şirketin Akatlar / İstanbul adresinde ikamet ettiğinin belirtildiği, 2011 yılına ait imza sirkülerinde de şirket merkezinin İstanbul/Akatlar olarak belirtildiği, 2014 yılı sevk irsaliyelerinde de aynı adresin gösterildiği, davalı şirket tarafından, dava dışı …bank Salıpazarı Ticari / İstanbul Şubesinde ki çek hesabından, davacı alacaklı adına, keşide tarihi 25.10.2014, miktarı 450.000 TL, keşide tarihi 25.10.2014 miktarı 460.000 TL, keşide tarihi 25.11.2014 miktarı 550.000 TL tutarında üç adet emre yazılı çekin keşide edildiği, çeklerin karşılıksız çıktığı, davacı alacaklının, 25.06.2015 tarihinde, İstanbul… İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyasında, davalı borçlu şirket hakkında, 1.456.401,58 TL asıl ve ferileri toplamı 1.715.223,75 TL alacağın tahsili amacı ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu İle icra takibi başlattığı, takipte davalı şirket adresinin, …Kavacık / Beykoz / İstanbul olarak gösterildiği, ödeme emrinin, işyerinin mesai saatlerinde kapalı olması nedeniyle tebligatın TK 21. maddesine göre yapıldığı, takibe itiraz veya herhangi bir beyanda bulunulmadığı, davacı vekili tarafından, 13.05.2016 tarihinde bu kez aynı alacak için Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yolu İle takip başlatıldığı, ödeme emrinin yine TK 21.maddesine göre tebliğ edildiği, tebligat evrakında muhatabın tevziat saatlerinde kapalı olduğu belirtilerek, mahalle muhtarlığına tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından 28.07.2016 tarihli dilekçe ile iş bu İflas davasının açıldığı, davalı şirketin, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün dosyaya ibraz etmiş olduğu 05.08.2016 tarihli cevabı yazısında belirtilen, adresinin “ .. .. 2/3. Kavacık / Beykoz“ olduğu, söz konusu adrese, dava dilekçesinin, icra takip dosyalarında ki gibi aynı şekilde ve TTK 21.maddesine göre tebliğ edildiği, davalı vekilinin süresinde davaya karşı cevap verdiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında, gerçekleştirilen sözleşme, davalı borçlunun çek hesabından davacı alacaklı adına keşide edilen çekler, icra takip dosyaları konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davada yetkili icra dairesinin ve mahkemenin hangisi olduğu, sözleşme ile belirlenen yetki sözleşmesinin davada ki etkisinin olup olmayacağı, davalının işlerini yürüttüğü adresin yetkili yer kabul edilip edilemeyeceği, tebligatların usulüne uygun olup olmadığıdır.
Öncelikle, 2004 sayılı İİK‘nun 176.maddesinde ki yasal düzenleme kapsamında atıf yapılan İİK.nun 156/son fıkrası uyarınca, İflas isteminin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde, yani hak düşürücü süre içerisinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir. Kambiyo senetlerine özgü İflas yolu ile takipte, iflas davasının ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin bir sene içinde açılması gerekir. (İİK 176, 156/son) Söz konusu yasada, iflas istemenin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene sonra düşeceği belirtilmiştir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçluya 18.05.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise, 28.07.2016 tarihinde yani bir senelik hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Diğer yandan davacı alacaklı tarafından, İİK 43/2.fıkrası gereğince, bir defaya mahsus olmak üzere kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi bırakarak, iflas yolu ile takibe müracaat etmiştir. Kambiyo senetlerine özgü İflas ödeme emrini alan borçlu öngörülen sürede takip konusu borcu ödemez, itiraz ve şikayette bulunmazsa alacaklı ticaret mahkemesine dava açarak takip borçlusunun iflasını isteyebilir (İİK 173. M.) Davanın yasal sürede ve şekil şartlarına uygun açılmış olduğunun anlaşılması sonrasında işin esası incelenmiştir.
Mahkemece, alacaklı tarafından İflas avansının mahkeme veznesine depo edilmesi sağlanmış ve İİK 173. madde düzenlemesi kapsamında aynı yasanın 166. maddesi gereğince gerekli ilanlar yaptırılmıştır. Diğer yandan, 173/3.maddesinde belirtildiği şekilde, faiz ve icra masrafları dahil olmak üzere, davacının depo emrine esas olacak alacağı ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 27.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda, ayrıntılı şekilde alacak, ferileri, faiz ve icra masrafları teker teker hesaplanmış ve sonuç olarak 05.04.2017 duruşma tarihi itibarı ile depo kararına esas alacağın 2.117.128,11 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Mahkeme tarafından, İİK 173/3. fıkrası gereğince, İİK 158. maddesinde düzenlenen biçimde davayı takip eden davalı vekiline , 04.05.2017 tarihinde söz konusu meblağın mahkeme veznesine depo edilmesi için ihtarda bulunulmuştur.Ancak verilen süre veya daha sonraki aşamada davacı alacaklının alacağı ödenmediği ve dolayısı İle depo emri yerine getirilmediğinden davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.İİK 173/3. fıkrasında “….yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini 158. madde uyarınca emreder.Bu emir yerine getirilmezse borçlunun iflasına karar verilir …” düzenlemesi mevcuttur .
Diğer yandan davalı vekili müvekkilinin işyeri adresinin Akatlar / Beşiktaş olduğunu, tebligatların usulsüz , davanın yetkisiz yerde açıldığını iddia etmiştir.
Dosya içerinde mevcut olan ve yukarıda ifade edilen İTO ait Sicil kaydında davalı şirket adresi dava tarihinde, Kavacık / Beykoz / İstanbul ‘dur. Davalı A.Ş dir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK nun 329. vd maddelerde A.Ş ‘ler düzenlenmiştir. 354.maddede, şirketin tescil ve ilanı, tescil ve ilan olunan esas sözleşmede , şirketin ticaret ünvanı ve merkezininde bulunulacağı, 36.maddede, tescil ve ilanın üçüncü kişilere etkisi, 40.maddede, her tacirin, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde ticaret işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yeri ticaret siciline tescil ve ilan ettireceği, 355.maddede, tüzel kişiliğin sicile tescil ile kazanılacağı düzenlenmiştir.
2004 sayılı İİK 154.maddenin üst başlığı ise, “ İflas Yolu İle Takip “ olup ilk maddede yetki düzenlenmiştir. Maddede, İflas yolu ile takipte yetkili merciinin, borçlunun muamele merkezinde bulunan icra dairesi olduğu, 154/3.fıkrada ise, borçlu ile alacaklının yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesinin dahi İflas takibi için yetkili sayılacağı, İflas davaları için yetki sözleşmesinin yapılamayacağı, İflas davasının mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılacağına yer verilmiştir. Maddedeki İflas davasının açılacağı yetkili yer mahkemesinin yetkisi, mutlak yetki olup, kamu düzenine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1- ç bendinde, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Yani aynı yasanın 115.maddesinde belirtildiği gibi, mahkemece, davanın her aşamasında ve kendiliğinden araştırılması gerekir. Bu açıklamalar sonrasında somut olay değerlendirildiğinde, dava, davalı borçlunun sicil adresinin yetki çevresinde bulunan Asliye Ticaret Mahkemesin de açılmıştır. Bu anlamda yasaya aykırılık yoktur. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında İflas yolu ile icra takibinin ise, aynı madde kapsamında, anlaşma ile tayin edilen icra dairesinde başlatılmasında da bir usulsüzlük mevcut değildir. Şirketlerin ticari merkez adreslerini değiştirmesi veya işlerini bir başka adresten takip etmeleri, şirketin iç ilişkisi olup, üçüncü kişilerin yasa ile belirlenen haklarının önüne geçmesi beklenemez .
6099 sayılı yasa ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunun 35/4 bendinde “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlarda ki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yani, davalı şirketin ticari sicil kaydında ki adresine tebligat yapılmasında da bir usulsüzlük görülmemiştir.Keza, yargılama aşamasında ,aynı adrese aynı şekilde yapılan tebligata karşı davalı tarafça cevap verilmiştir. Tebligat,TK 21. maddeye göre yapılmıştır. 11.01.2011 tarihinde kabul edilerek, 19.01.2011 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı “ Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunnun, 5.maddesi ile 7201 sayılı 21.maddesine, birinci fıkradan sonra gelmek fıkra eklenmiştir. Söz konusu yasal düzenlemeler kapsamında yapılan tebligatların usülüne uygun olduğunun kabulü gerekmiştir.
Açıklanan tüm nedenler, yasal düzenlemeler kapsamında, depo emrini yerine getirmeyen davalı şirket hakkında, İİK 173.maddesi gereğince İflas kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/868 Esas, 2017/660 Karar ve 21.06.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE ,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,40 TL olmak üzere toplam 36,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile İİK nun 164. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/11/2018