Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1828 E. 2018/1849 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1828 Esas
KARAR NO : 2018/1849
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2017
NUMARASI : 2014/809 2017/697
DAVA : KOOPERATİF GENEL KURUL KARARININ İPTALİ
KARAR TARİHİ: 08/11/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının (eski soyadı Uysal) davalı kooperatifin 834 numaralı üyesi olduğunu, yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen aidat borcunu yerine getirmediği gerekçesi ile ihraç edildiğini, oysa İstanbul …Noterliğinden gönderilen 04/10/2007 tarih ve… yevmiye nolu ihtarnamenin müvekkiline tebliğ edilmediğini, ihraç kararından 18/12/2012 tarihinde haberdar olduklarını, ayrıca ihtarnamedeki borç miktarının da doğru olmadığı ve yanlış hesaplandığı kanaatinde olduklarını, ihraç kararının Yargıtay içtihatlarına ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 16.ve 27.maddelerine aykırı olarak verildiğini belirterek haksız ve hukuka aykırı olan ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; davacının 13/10/2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edildiğini, kooperatif yetkilileri ve personliyle 2012 yılı içerisinde 3 ayrı tarihte (29/02/2012 – 18/06/2012 – 15/11/2012) bizzat görüştüğünü, 26/07/2012 tarihinde de onun namına arayan Av. …’e detaylı bilgi verildiğini, davacının yasaya uygun olarak hesaplanan iade alacağını da kabul etmediğini, fahiş miktarda alacak talebinde bulunduğunu, bu nedenle 13/08/2008 tarih ve 77 sayılı yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkartıldığını, kararın kesinleştiğini, İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/725 D.iş Sayılı dosyasında ödeme yeri tayin edildiğini, çıkarılan kararın yasaya uygun olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davacının davasının kabulü ile, davalı kooperatif yönetim kurulunun 13/10/2008 tarihli 77 sayılı ortaklıktan çıkarılma kararının iptaline karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı S.S. İstanbul Ayakkabıcılar Aykosan Küçük San. Sitesi Yapı Kooperatifi Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Davacıya posta yoluyla tebligat yapılamadığını, davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle ilanen tebligat yapıldığını, Kooperatifler Kanununun 18.maddesi gereğince “Her ortağın üyelik haklarının, ada yazılı ortaklık senedi ile temsil olunması şarttır. Bu senede kooperatifin unvanı, sahibinin adı ve soyadı, iş ve konut adresi, kooperatife girdiği ve çıktığı tarihler yazılır, Bu hususlar, senet sahibi ile kooperatifi temsile yetkisi olan kimseler tarafından imzalanır …” şeklinde olup, isim değişikliğinin kooperatife derhal bildirilmesi gerektiğini, davacının dosyaya sunduğu belgelerden anlaşılacağı üzere; “…L” olan soyadını “…” olarak değiştirmesi ve bunu kooperatife bildirmemesi nedeniyle ihtarnamenin tebliğ edilemediğini,
2-Davacı her ne Kadar 18.12.2012 tarihinde kooperatif üyeliğinden çıkarmaya muttali olduğunu ileri sürmüşse de, 29.02.2012, 18.06.2012, 15.11 2012 tarihlerinde müvekkili kooperatifle bu konuyu bizzat görüşmüş olup durumundan haberdar olduğunu,
3-Kooperatif üyeliğinden kaynaklanan borçların TBK.nun.89/1 (818 sayılı BK.nun.73/1) maddesi uyarınca götürülecek borçlardan olup miktarı ve vadesi kooperatif genel kurulunca belirlenen üyelik borçlarının, borçlunun temerrüde düşürülmesine gerek olmaksızın kooperatif merkezinde ödeneceğini, her ortağın kooperatife karşı olan borcunu takip etmekle ve ödemekle mükellef olduğunu, hakkındaki çıkarma kararından 5 yıl sonra dava açarak, çıkarmadan ve borçlarından haberdar olmadığını ileri süren davacının samimi olmadığını, iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu şekilde çıkarma kararının eylemli olarak kabul edildiğini, kaldı ki 5 yıl geçtikten sonra dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu,
4-Mahkemenin, davanın mülkiyet hakkına ilişkin olduğu şeklindeki gerekçesinin de hatalı olduğunu, zira Kooperatif ve ortağı arasındaki hukuki ilişkinin anasözleşmeden kaynaklanan şahsi bir hak oluşturduğunu, mülkiyet hakkının Kooperatifçe ortağa tahsis edilen taşınmazın tescili, tüm borçların ödenmesi ve ferdi münasebete geçilmesi ile mümkün olduğunu, bu nedenle ortakların haklarının “şahsi hak” kavramı ile sınırlı olduğunu, davacının mülkiyet hakkına dayalı olduğu varsayılarak, davacı yana üstün yarar atfedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu,
5-Davacı, ortağı olduğu kooperatife karşı bildirim yükümünü yerine getirmeyerek posta yoluyla iletişim imkanını kendi kusuru ile ortadan kaldırdığını, davacıya yönelik bildirimlerin bu nedenle Kooperatifler Kanununun 27.maddesi gereğince ilanen yapıldığını belirterek Yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf Dilekçesi Davacı Vekiline 21/08/2017 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Dilekçesine Cevap Verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesi kararı davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Uyuşmalık, kooperatiften ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Öncelikli sorun, üyelikten çıkarmanın usuli işlemlerinin doğru olarak yerine getirilip getirilmediği noktasında toplanmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 1.Maddesi; Kazaî merciler, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile vakıf yükseköğretim kurumları, il özel idareleri, bele-diyeler, köy hükmî şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak elektronik ortam da dâhil tüm tebligat, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılır, hükmünü içermektedir.
Aynı yasanın ilanen tebligat başlıklı 28.Maddesi gereğince; önceki maddelerde anlatılan şekilde tebligat yapılamıyan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamıyan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. (Değişik ikinci cümle: 19/3/2003-4829/9 md.) Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir.
25.01.2012 tarih ve 28184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin İlanen Tebligatla esasları düzenleyen ve adresin meçhul olması başlıklı 48.maddesine göre; bu yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır. Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. İlânen tebligat, bu maddedeki usuller izlendikten sonra başvurulacak son çaredir.
Yine aynı yönetmeliğin 49.maddesinde ilanen tebligat usulü, 50.maddesinde ilanın nasıl yaptırılacağı, 51.maddesinde ilanın içeriği belirtildikten sonra 52. Maddesinde de İlan yoluyla tebliğin, son ilan tarihinden itibaren yedi gün sonra yapılmış sayılacağı, ilan yoluyla tebliğ yapılmasına karar veren merciinin, işin gereğine göre daha uzun bir süre tayin edebileceği ancak bu sürenin onbeş günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
1512 sayılı Noterlik Kanununun Tebligat işleri başlıklı 70.maddesi; “Tebliği istenen her nevi kağıt, Tebliğat Kanunu hükümlerine göre muhatabına tebliğ olunur. Tebliğ tutanağı dairedeki nüshaya bağlanır. Tebliğin yapıldığı veya yapılamadığı ilgilisine verilecek nüshasına yazılıp onaylanır.” hükmünü içermektedir.
Türkiye Noterler Birliğinin 1989/86 sayılı genelgesi her ne kadar ilgili meslek kurumlarını bağlasa da, ilgili birlik tarafından bazı kişi ve kuruluşlardan birliklerine yapılan başvurularda yasal açıdan gerekli olmasına rağmen bazı noterlerin ilanen tebligattan kaçındıklarının öğrenildiği, kanun gereği noterliklerde tebligat işlemlerinin Tebligat Kanun ve Tüzüğüne göre yapılması yasa gereği olduğu, yine aynı nedenle yasal şartların oluşması halinde noterlerin de ilanen tebligat yapmaları gerektiği, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28 nci maddesine göre, adresi meçhul olanlara ilanen tebligat yapılmasının zorunlu olduğu, yine aynı maddeye göre bu kanunun diğer maddeleri mucibince tebligat yapılamayan veya ikametgahı, meskeni ve iş yeri de bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılacağı belirtilerek buna göre işlem yapılması noterlere emredilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra somut olaya gelince: Davacının davalı kooperatifin, üyesi olduğu, davalı kooperatifçe davacı üyenin parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle toplam 11.480.-TL borcun ödenmesi için İstanbul 13.Noterliğinin 28/11/2014 tarih ve 21281 yevmiye nolu ihtarname çıkartıldığı, ihtarnamenin noter vasıtasıyla tebliğe verildiği, tebligatın adreste tanınmadığından bila ikmal iade edildiği, bunun üzerine davalı kooperatif tarafından 21/08/2008 tarihinde 1.İhtarname, 01/08/2008 tarihinde 2.ihtarnamenin ilanen tebliğ edildiği, ödemenin yapılmaması üzerine yönetim kurulunun 13/10/2008 tarih ve 77 sayılı kararı ile davacı üyenin kooperatif üyeliğinden ihracına karar verildiği, bu kararın da 21/10/2008 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, davacı üyenin de bu karardan 18/12/2012 tarihinde haberdar olduğunu söyleyerek 18/03/2013 tarihinde huzurdaki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, davalı kooperatifin, üyelikten ihraç kararının Tebligat Kanununun ve yönetmeliğinin yukarıda değinilen hükümlerine göre noterlikçe tebliğinin yapılmasını sağlamak yerine bizzat kendisinin yapmış olması usul ve yasaya aykırı olup, davacı üyenin ihracına ilişkin bu tebligat hüküm ve sonuç doğurmaz. Bu nedenle her ne kadar davacının soyadını değiştirmesi ve bunu davalı kooperatife bildirmemiş olmasının bu sonuçlara yol açtığı ve ilandan 5 yıl sonra dava açılmasının iyiniyetli olmadığı vb.ileri sürülmüş ve davada tartışılmış ise de, bu husus ancak geçerli bir tebligatın varlığı halinde değerlendirilebilecek bir husus olup, yasanın emredici hükümlerine aykırı olarak yapılmış geçersiz tebligatları geçerli hale getirmez. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361. Maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/11/2018