Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1816 E. 2018/1884 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1816 Esas
KARAR NO : 2018/1884
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2017
NUMARASI : 2015/1031 2017/206
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, 14.10.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı şirket arasında yemek ihtiyaçlarının karşılanması konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin yaptığı işleri ve ücret bedellerini, 30.04.2014 tarih 8.844,12 TL bedelli faturayı ve 31.08.2014 tarih ve 5.482,62 TL bedelli faturayı davalı şirkete tebliğ ve teslim ettiğini, ancak davalı şirketin borcu ödemediğini, faturalara herhangi bir itirazda bulunmadığını, müvekkilinin alacağının tahsili amacı ile Körfez İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlattığını, takibe karşı borçlu şirketin haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek, icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, kötü niyetli borca itiraz eden davalı borçludan en az %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davacının ticari işletme sahibi olmadığını, ilişkinin ticari iş niteliğinde olmadığını, yetkili mahkemenin tarafların ikametgahı Körfez olmakla Körfez Mahkemelerinin yetkili olduğunu, miktarın yerinde olmadığını, fatura altına alınan bedellerin elden ve banka kanalı ile ödendiğini, elden yapılan ödemeleri müvekkili eski çalışanının yaptığını, diğer yandan şirket sahibi…hesaplarından, 11.06.2014 tarihinde 3.000,00TL, kredi kartından 08.12.2014 tarihinde 6.000,00 TL, 29.10.2014 tarihinde 2.500,00TL, 01.03.2014 tarihinde 3.000,00 TL olduğunu, davacıya fazladan ödeme yaptıklarının gözlendiğini, bu miktarı kendilerinden talep ettiklerinde kötü niyetli icra takibi başlattığını savunarak davanın usul ve esastan reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, toplanan delillerden taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, bu ilişki kapsamında davacının davalı şirkete yemek hizmeti sunduğu, bu kapsamda düzenlenen faturalardan kaynaklı davalının yaptığını belirttiği ödemelerinde mahsubu sonrasında davacının davalıdan 9.322,56 TL tutarında alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Körfez İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına karşı davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 9.322,56 TL asıl alacak yönünden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %10,50 ticari az olmamak üzere faiz işletilmesine, asıl alacağın %20 si oranında ki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, fatura bedellerinin elden ve banka kanalı ile ödendiğini, davacı tarafından bizzat el yazılı imza ile 41.500,00 TL tutarlı ödemeye ilişkin belge verildiğini, bilirkişinin bir hataya imza attığını, müvekkili firma kayıtlarında olmayan fatura bedelinin toplanıp 11.552,56 TL olan bu bedelden 2.230,00 TL tutarlı taraflarına ulaşmadığı belirtilen fatura bedeli çıkartılarak 9.322,56 TL alacak bedeli bulunduğunu, bilirkişinin kendi belirtmesine göre, fatura değerinin 50.945,76, kabul edilmeyen fatura bedeli 2.230,00TL nin mahsubu sonucu bulunan 48.715,76 TL den ödeme bedeli 41.500,00 TL bedelin mahsubu sonucunda 6.000 TL ödeme kabul edilmese bile 7.215,00 TL çıktığını ,bilirkişinin nasıl hesap yaptığını anlamanın mümkün olmadığını, tazminata karar verilmesininde mümkün olmadığını, bilirkişi raporu alınıp yargılama yapıldığını, alacağın açık ve net olmadığını, faiz talebi reddedilmiş olduğundan kendilerine de tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, yemek sunumuna ait fatura bedelinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında, ticari ilişkinin varlığı, davacının davalıya hizmet verdiği, faturaların bir kısmının ödendiği konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, takip konusu bakiye fatura bedelinin ödenip ödenmediği, raporda hesap hatasının olup olmadığı ve alacağın likit olup olmadığıdır.
Davanın itirazın iptali davası olması da dikkate alınarak öncelikle icra takip dosyasının incelenmesi gerekmiştir. Dosyaya ekli icra takip dosya örneğinin incelenmesinden, davacı alacaklının Kocaeli .. İcra Müdürlüğünün 2… Esas sayılı icra dosyasında başlatmış olduğu icra takibine karşı, borçlunun icra dairesinin yetkisine yaptığı İtirazının alacaklı vekili tarafından kabul edilerek dosyanın Körfez İcra Müdürlüğüne gönderildiği, Körfez İcra Müdürlüğünün… Esas numarasına kayıt olunan dosyada, davalı borçlu şirket aleyhine, davacı alacaklının, 8.844,12 TL fatura alacağı, 655,88TL bakiye fatura alacağı olmak üzere toplam avans faizleri ile birlikte 10.570,69 TL alacağın tahsili amacı ile başlatmış olduğu 20.07.2015 tarihli ilamsız icra takibine dair borçlu şirkete tebliğ edildiği, borçlu şirketin vekili aracılığı İle 30.07.2015 havale tarihli dilekçesi ile yasal sürede borca ve ferilerine itiraz ettiği, alacaklı vekilinin ise İİK 67.maddesi gereğince yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Takip konusu faturalar, “ .. “tarafından davalı şirket adına düzenlenmiş, yemek bedeli, kahvaltı bedeli şeklinde gösterilen faturalardır.
17.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasında 2014 yılında ticari ilişki olduğu, herhangi bir sözleşme bulunmadığı, davacının davalıya yemek hizmeti verdiği, ibraz edilen 2014 dönemine ait ticari defterlerin dava konusuna ilişkin olarak ve karşılaştırmalı incelendiği, davacının işletme defterinin usulüne uygun olarak açılış tasdiklerinin yapıldığı, takip ve dava konusu yapılan faturaların kayıtlı olduğu, takibin iki fatura toplamı üzerinden değil kalan alacak üzerinden yapıldığı, davacı kayıtlarına göre 10 adet fatura düzenlendiği toplam fatura tutarının 50.945,76 TL olduğu, işletme defterinde tahsilatlar görülmediğinden defter üzerinden kalan alacak tutarının tespit edilemediği, davacı iddiasına göre kalan alacak tutarının 9.500,00 TL olduğundan davacının fatura alacağına karşılık 41.445,76 TL tahsilat yaptığı, davalı tarafın ödeme tutarını belgelemesi gerektiği, davalı tarafın ibraz ettiği 2014 dönemine ait yevmiye defterine göre iki yarı hesapta izlendiği, iki faturanın kaydedildiği ve faturaların bedeli 7.528,27 TL bankadan ödeme kaydının yapıldığı, ikinci hesapta beş faturanın kaydedildiği ve faturaların bedeli 31.518,72 TL nin bankadan ödeme kaydının yapıldığı, hesabın kapatıldığı, davacı kayıtlarına göre, 10 adet fatura düzenlediği fatura tutarının 50.945,76 TL olduğu, davacı iddiasına göre fatura alacağına karşılık 41.445,76 TL tahsilat yapıldığı, kalan alacak tutarının 9.500,00 TL olduğu, davalı defter kayıtlarına göre ise 7 adet fatura karşılığı ödenen tutarın 39.392,46 TL olduğu herhangi bir borcunun kalmadığı, taraf kayıtlarının birbirini teyit etmediği, davacının kayıtlarında yer alan ,31.01.2014 tarihli 2.977,56 TL bedelli, 28.02.2014 tarihli 6.345,00 TL bedelli ve 2.230,00 TL olmak üzere toplam 11.552,56TL bedelli faturaların davalı kayıtlarında yer almadığı, davalının kendisine ulaştırılmadığını iddia ettiği 31.10.2014 tarihli ve 2.230,00 TL tutarlı fatura bedeli çıkarıldığında ( 11.552,56 TL -2.230,00 TL =) 9.322,56 TL davacı alacağının olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davalı vekili rapora itiraz etmiş ödemelerin dikkate alınmadığını beyan etmiştir.
11.10.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalı tarafından bankaya ibraz edilen banka ekstrelerinin incelendiğini ve kök raporda hesap ekstresinde zaten 31.518,72 TL banka ödemeleri olarak gösterildiğini, davacının bizzat kendi yazdığı ödemelerden kastettiğinin belirli olmamakla birlikte mevcut bilgisayar çıktısı olan listede de toplam 50.945,76 TL ödemeye karşılık 41.500 TL ödeme olduğu listenin kredi kartı ve bankadan gelen havalede içinde olmak üzere hesap bu yazıldığı, bu hesaba göre 9.445,76 TL alacak olduğunun görüldüğünü, kök raporda değişiklik getirecek bir durum olmadığı ifade edilmiştir.
Mahkemece, ilk rapor sonucuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222. maddesinde ticari defterlerin ibrazı ve delil olması düzenlenmiştir. Somut olayda her iki defter kayıtları birbirini teyit etmemektedir. Ancak davalı defterlerinde yer alan ödemeler toplamı 39.392,46 TL iken davacı ödemelerin toplam 41.445,76 TL olduğunu kabul etmiş, toplam 10 adet fatura düzenlediğini ve fatura bedellerinin toplamının ise 50.945,76 TL olduğunu belirterek, fatura bedellerinden ödenmeyen bakiye bedelinin tahsilini talep etmiştir.Her ne kadar fatura düzenlemek tek başına o fatura konusu alacak veya hizmetin karşı tarafa sunulduğunu ispata yeterli olmasa dahi, davalının kendi ticari defter kayıtlarında iki ayrı hesapta toplam 7 adet faturanın kaydedildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere, davalı faturalardan 31.10.2014 tarihli ve 2.230,00 TL bedelli faturanın kendisine ulaştırılmadığını iddia etmiştir. Bu durumda davacının bu fatura bedeline hak kazandığını ispat edemediğine yönelik kabul şekli doğru olduğu gibi bu konudada zaten uyuşmazlık yoktur. Davalı defterlerinde kayıtlı olmayan faturalar , 28.02.2014 tarihli 6.345,00 TL bedelli ve 31.01.2014 tarihli 2.977,56 TL bedelli faturalardır. Esasen davalı vekili cevap dilekçesinde ki savunmasında, faturaların tebliğ edilmediğini değil ödemede bulunulduğu savunmasında bulunmuştur. Bu durumda, davacının kabul ettiği ödeme haricinde ki fatura bedellerinin ödendiğini ispat külfeti davalı üzerinde iken davalı bu savunmasını ek raporda açıklandığı üzere değişiklik yapılacak şekilde ispat edememiştir. Diğer yandan davalı vekili, alacağın tespiti için bilirkişi incelemesi yapıldığını tazminat kararının doğru olmadığını da istinaf konusu yapmıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere, dava bakiye fatura alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı İtirazın iptali davasıdır. 2004 sayılı İİK nun 67/2. fıkrasında, bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görünürse alacaklının diğer tarafın talebi üzerine tazminata mahkum olacağı düzenlenmiştir. Yasa koyucu, alacaklı yararına icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için takibe yapılan itirazın haksız olmasını yeterli görmüş iken, borçlu yararına kötü niyet tazminatına karar verilebilmesi için, takibin haksız olması ile birlikte kötü niyetli olmasını da birlikte aramıştır. Bununla birlikte, icra takibine yapılan itirazların haksız olması da tek başına icra inkar tazminatına karar verilmesi için yeterli kabul edilmemektedir. Birde takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya tayin ve tahkik edilmesi mümkün nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması lazımdır. Somut olayda olduğu gibi faturaya dayanan alacak likittir. Bilirkişi raporu alınmış olması alacağın likit olma özelliğini ortadan kaldırmaz, alacak miktarının borçlu tarafından bilinmesi veya bilinebilir nitelikte bulunması yeterlidir. Şu halde, davalı vekilinin, davacı alacağının tamamının ödendiğine dair ve incelemenin yetersizliği ile icra inkar tazminatına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Her ne kadar, alacağın reddedilen kısmı yönünden kendileri lehine de kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de İİK 67.maddede yukarıda ifade edildiği üzere, takibin reddedilen kısmı yönünden haksız olması yeterli olmayıp ayrıca kötü niyetlide olması gerekmektedir. Ancak davacının kötü niyetli olduğuna dair dosya içerisinde soyut iddiadan başka bir delil mevcut değildir.
Davalının bir diğer istinaf nedeni ise, kabul edilen miktara göre bilirkişinin hesap hatası yaptığıdır. Söz konusu iddianın incelenmesi gerekmiştir. Buna göre, bilirkişi raporunda, davacının toplam 10 adet ve 50.945,76 TL bedelli fatura düzenlediği, davalı tarafın bu faturalardan 31.10.2014 tarihli ve 2.230,00 TL tutarlı faturanın kendisine ulaştırılmadığını beyan ettiğinin tespiti üzerine bu bedelin ve davacının faturalara karşılık davalının ödediğini kabul ettiği bedelin ( 2.230,00 TL ( ulaştırılmadığı iddia edilen fatura bedeli) +41.445,76 TL ( davacının ödendiğini kabul ettiği fatura bedelleri tutarı) =) 43.675,76 TL nin, fatura toplamı olan 50.945,76 TL den mahsubu ve ( 50.945,76 TL – 43.675,76 TL =) 7.270,00 TL bedelin tespiti gerekirken, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan üç fatura bedeli toplamından, davalının kendisine ulaşmadığını belirttiği fatura bedelinin mahsubu sonucu bulunan bedelin hükme esas alınması hatalı olmuştur. Öncelikle davacının net fatura alacağının tespiti ve ödemelerin mahsubu sonucu bulunan miktarın kabulü gerekirken, hatalı hesabın hükme esas alınarak davalı aleyhine hüküm tesisi hatalı olmuştur. Ancak yapılan bu hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE,
2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1031 Esas, 2017/206 Karar ve 07.04.2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-a )Davanın kısmen KABULÜNE,
Körfez İcra Müdürlüğünün 2015/1366 Esas sayılı dosyasında davacı tarafça başlatılan icra takibine karşı davalının yapmış olduğu İtirazın kısmen iptaline, takibin 7.270,00 TL asıl alacak üzerinden devamına,
b)Takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %10,50 ticari orandan az olmamak üzere artan oranlarda faiz işletilmesine,
c)Takibin devamına karar verilen asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davacının fazla talebinin reddine,
e)Davalının kötü niyet tazminat talebinin, davacının İİK 67.maddesi gereğince reddedilen miktar yönünden takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu sübuta etmediğinden reddine,
f)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 496,62 TL harçtan peşin olarak yatırılan 180,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 316,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
g)Davacı tarafından yapılan ve dökümü gösterilen 644,48 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre taktiren 2/3 ne denk gelen 429,66 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
f) Davalı tarafından yapılan ve posta gideri olarak kullanılan 40,50 TL yargılama giderinin 1/3 ne denk gelen 13,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
g) Davacı kendisini vekille temsil temsil ettirdiğinden 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
h)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere 153,30 TL harcın, davalı tarafından peşin olarak yatırılan (85,70 TL +180,00 TL =) 265,70 TL harçtan mahsubuna 112,40 TL harcın hüküm kesinleştiğinde talep halinde davalı tarafa iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu 41,80TL İstinaf yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2.bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/11/2018