Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1802 E. 2018/1848 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1802 Esas
KARAR NO : 2018/1848
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2017
NUMARASI : 2015/986 2017/468
DAVA :İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında davalı firmanın ürünlerinin kalite kontrolünün davacı tarafından yapılması konusunda anlaştıklarını, dosya ekinde sunulan test ve denetim raporlarının düzenlenip davalı tarafa verildiğini, verilen hizmet karşılığında söz konusu 3 adet faturanın düzenlenerek davalı tarafa gönderildiğini ancak faturaların ödenmemesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye borca ve borcun ferilerine yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili ıslah yolu ile verdiği cevabında; davalı taraf ile söz konusu ürünlerin kalite kontrolü amacıyla anlaşma yapıldığını ancak davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, davacı ile yapılan mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere davacının edimini süresinde ifa etmediğini bu nedenle söz konusu borcu ödemediklerini belirterek davanın reddini talep etmiş ise de;
Davalı tarafa dava dilekçesi 04/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davaya cevap vermemiştir. Ancak gecikmiş cevap dilekçesinin ıslahı ile 18/04/2016 tarihinde davaya cevap verilmiş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/06/2017 Tarih ve 2017/17-1093 E. 2017/1090 K.sayılı kararında da işaret edildiği üzere; ıslahın konusunu tarafların yaptıkları usul işlemleri oluşturduğundan taraflardan birinin ıslah yoluna başvurabilmesi için daha önce yapmış olduğu bir usul işleminin bulunması gerekir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 83. maddesinde gerekse 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesinde, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bu nedenle cevap dilekçesinin ıslahı için öncelikle yapılması gereken usul işlemi davaya cevap vermekten ibarettir. Cevap dilekçesinin hiç verilmemiş olması halinde ortada ıslah edilmesi mümkün bir usul işleminin varlığından söz edilemez. Aksi halde, suskun kalınarak hiç cevap verilmemiş olması halinin bir usul işlemi olarak kabulü gerekir. Bu çerçevede süresi geçtikten sonra yapılan ve karşı çıkılan savunmanın da hiç yapılmamış gibi olduğunu ve aynı hukuki sonucu doğuracağını belirtmek gerekir. Usul işleminin ıslahla düzeltilmesi öncelikle geçerli bir hukuki işlemin varlığını gerektirdiğinden, yapılmamış hükmünde sayılan bir usul işleminin ıslahla düzeltilmesi de düşünülemez. O halde davalının davaya cevap vermediğinin kabulü gerekir. Buna göre ise davalının savunması davayı kabul etmediği ile sınırlıdır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davalı tarafın İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2014/23680 sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak yönünden iptali ile 3.536,29 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz (taleple bağlılık) uygulanmak suretiyle takibin devamına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …. Ltd. Şti. Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Mahkemece alınan bilirkişi raporunun olayı adınlatmaya uygun olmadığı gibi eksik inceleme ile verildiğini,
2-Davacının edimini yerine getirirken özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını,
3-Öncelikle hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sadece davacı tarafın defterlerinin incelendiğini, müvekkilinin defterlerinin incelenmediğini, dolayısıyla dosyaya sundukları ve davacı tarafa gönderilen faturaya itiraz yazısının da incelenmediğini,
3-Bilirkişi raporunda, müvekkili şirketle davacı arasında bir yazılı anlaşma olmadığı, bu nedenle ilgili testlerin ne zaman teslim edileceğinin belli olmadığına değinilerek bu durumun davacı lehine yorumlandığını, oysa ki temel borç ilişkilerinden bilindiği üzere, Borçlar Kanunu gereğince bir sözleşme kurulduğunda özel olarak bir vadenin veya şatın belirlenmemesi halinde sözleşme kurulduğu anda tarafların borçları muaccel hale gelmekte, bu andan sonra tarafların derhal borçların ifa ile yükümlü olduklarını, fiyat teklifinin 10.06.2014 tarihinde mailler üzerinden yapıldığını, yurt dışına ihraç edilecek tekstil ürünleri için bazı test hizmetlerininin hızlı hazırlanması gerektiğinin özellikle belirtildiğini, davacının mail yazışmalarında acil olan bu testlerin 13.06.2014 tarihine kadar yapılarak teslim edeceğini taahhüt ettiğini, mail yazışmalarına göre 27.06.2014 tarihinde dahi ifa etmediğini, müvekkilinin bu suretle zarara uğradığını,
4-Müvekkiline taahhüt edilen hizmet vadesinde ifa edilmediği için geciken ifanın kabul edilmediğini,
5-Müvekkiline gönderilen faturalara süresinde itiraz edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf Dilekçesi Davacı … Vekiline 23/08/2017 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 06/09/2017 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek; Davalı şirket ile yapılan görüşmelerde test ve raporlara ilişkin herhangi bir termin verilmemiş olduğundan söz konusu hizmet, müvekkil şirket çalışanlarınca iş yoğunluğu göz önüne alınarak işleme alındığını, termini olmayan bir işin gecikmesi söz konusu olamayacağından hizmetin zamanında verilmediği hususundaki iddiayı kabul etmediklerini, sipariş veren tarafından bir tarih verilmiş olması halinde test raporlarının istenilen tarihte sunulduğunu, davalının böyle bir tarih vermediğini, düzenlemiş oldukları faturalara itiraz edildiği iddia edilmiş ise de yazının kime hangi tarihte yazıldığının belli olmadığını, TTK.nun “Fatura ve Teyit Mektubu” başlıklı 21/2 maddesi uyarınca “ Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü gereğince kime hitaben yazıldığı, tarihi, sayısı olmayan itirazın usulüne uygun olmadığının bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu, faturalara TTK 21/2 maddesi uyarınca 8 gün içerisinde itiraz edilmediğinden, dava konusu alacağın kesinleşmiş ve muaccel hale geldiğini, davalı yanın istinaf gerekçeleri haksız ve mesnetsiz olduğundan davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesi kararı davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı/borçlu tarafından yapılan itirazın İİK.nun 67.maddesine göre iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 01/09/2014 tarihinde 3.536,29.-TL asıl alacak, 42,83.-TL faiz olmak üzere toplam 3.579,12.-TL üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya tebliğ edildiğine ilişkin tebligat parçası dosyada bulunmasa da, davalı tarafça 04/09/2014 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına, faize ve yetkiye itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 23/10/2015 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı kabul edilmiştir.
Davalı taraf icra takibine itirazında icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ve bu husus mahkeme gerekçesinde tartışılmamış ise de;
Davanın taraflarının ikamet adreslerinin Bağcılar olduğu, Bağcılar ilçesinin de Bakırköy adliyesine bağlı olmasına rağmen icra takibinin yetkisiz İstanbul … İcra müdürlüğünde başlatıldığı anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davalarının dinlenebilmesi için yetkili icra müdürlüğünde başlatılmış bir icra takibinin varlığı şarttır. Zira itirazın iptali davalarına bakmaya yetkili olan mahkeme, takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 06/10/2004 Tarih ve 2004/4124 E. 2004/13816 K.vb içtihadı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.11.2013 Tarih ve 2013/10-395 E. 2013/1568 K.sayılı Kararı)
Buna göre icra takibi yetkili icra dairesinde başlatılmadığından, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle İİK.nun 50 ve 67.maddeleri ile HMK.nun 114/2.maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf taleplerinin esas yönünden incelenmeksizin sırf bu nedenle kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf taleplerinin esasa ilişkin yönler incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/05/2017 Tarih ve 2015/986 E. 2017/468 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3a-Davanın dava şartı yokluğundan İİK.nun 50 ve 67.maddeleri ile HMK.nun 114/2.maddesi gereğince usulden REDDİNE,
3b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu 35,90 TL Başvuru harcı ve 35,90 TL maktu peşin harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan harçtan mahsubu ile talep halinde kalan bakiyenin iadesine,
3c-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereği 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
3d-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerlerinin üzerinde bırakılmasına,
3e-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
4-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu istinaf karar harcı ve 98,10 TL başvuru harcının, davalı tarafından peşin yatırılan harçtan mahsubu ile, fazla alınan harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafça yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcı + 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve 30,80 TL istinaf yargılama giderleri ile toplam 164,80 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b, 2 ve 362/1-a. Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.