Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1771 E. 2018/867 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1771 Esas
KARAR NO : 2018/867
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2017
NUMARASI : 2015/749 2017/566
DAVA :İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/05/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca davalı … Bölgesinin 30/04/2015 tarih, … sıra numaralı endüstriyel atık su arıtma hizmet bedeli olan 165.573,09-Euro ve 30/04/2015 tarih, 0188490 sıra numaralı evsel atık su arıtma hizmet bedeli olan 132.836,53-Euro bedelli faturaları ödememesi sonucu davalı … hakkında Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğini, faturaların taraflar arasında düzenlenen “Dilovası OSB Atık Su Arıtma Tesisi ve Ana Kolektör Hattı Yapım ve İşletilmesi” işine ilişkin yap işlet devret sözleşmesi ile belirlenen fiyatlar doğrultusunda tanzim edildiğini, sözleşmenin 17/son maddesi uyarınca faturanın kendilerine ibraz tarihinden sonraki 10 takvim günü içinde ödenmesi gerekmesine rağmen, fatura tebliğinden itibaren belirlenen süre içerisinde ödenmediğini, bu nedenle sözleşme uyarınca yapılan hizmet bağlamında çıkartılan faturalara dayalı takibe vaki itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; taraflar arasındaki sözleşmenin işletmeye ilişkin kısmının geçersizliğinin tespiti ve arıtma tesisinin Dilovası OSB ye teslimi, bunun kabul edilmemesi halinde sözleşmeye hakimin müdahalesi ile sözleşmenin 16.2 maddesinde belirlenen garanti taahhüdünün kaldırılması, bunun da kabul edilmemesi haline atık su birim fiyatının 3. İşletme yılından başlamak üzere 1,325 Euro olan fiyatının 1,50-TL olarak uyarlanması talepli Kocaeli 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/223 (Yeni esas Kocaeli Asliye Ticaret 2014/812) esas sayılı dosyası ile açılan davanın derdest olduğu, bu dava sonucunun eldeki bu dava sonucunu etkileyeceği, bu nedenle belirtilen davanın bekletici mesele yapılması, faturalara konu metreküp bedelinin fahiş olduğu, davacının sözleşmenin 23, 23.4, 23.5 maddeleri ile üstlendiği edimleri yerine getirmediği, ekipman kartları bazında bakım sistemi kurmadığı, bu hususun arıtma şirketi kamu güvenliğini tehdit etmekte olduğu ve yine dilekçelerine bentler halinde belirttikleri diğer hususlarda eksiklikler ve sözleşmeye aykırı durumların mevcut olduğu, işletme maliyetlerinin gerçeği yansıtmadığı savunmaları ile davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davanın kısmen kabulüne, davacı tarafça davalı aleyhine Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile yapılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin …numaralı fatura konusu olan 165.573,09.-Euro, 0188490 nolu fatura konusu olan 132.836,53.-Euro asıl alacak yönünden takibin devamına, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarınca EURO cinsinden 1 yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizinin işletilmesine, takip tarihine kadar işleyen faiz yönünden talebin reddine, karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf taleplerinde ;
1-Müvekkili davalı … tarafından Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/812 E. Sayılı dosyasından işbu davanın davacısı aleyhine açılan davada, taraflar arasındaki sözleşmedeki garanti taahhüdünün kaldırılması ve Birim Fiyatın Uyarlanması talep edildiğini, anılan dosyadan verilen kararın henüz kesinleşmediğini, davacı tarafından düzenlene faturalarda yer alan birim fiyatlarının değişmesi ihtimali olduğunu, tarafların aynı olması ve 2014/812 E. sayılı dosyanın sonucunun işbu dosyadaki dava sonucunu etkileyebilecek nitelikte olması nedeniyle bekletici mesele yapılması gerektiğini, 2014//812 E. sayılı dosyasının sonucu beklenmeksizin hüküm kurulmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu,
2-Yargılama aşamasında savunma haklarının kısıtlandığını, Yargıtay içtihatlarının aksine keşif taleplerinin reddedilerek salt mali müşavir raporu dikkate alınarak hüküm kurulduğunu, savunmalarının dikkate alınmadığını, davacının sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmediği yönündeki savunmaları konusunda delil toplanmadığını, teknik konulardaki savunmalarının değerlendirilmesi için uzman bilirkişiden rapor alınmadan reddedilerek salt mali müşavir raporuna dayalı olarak hüküm kurulduğunu,
3-İcra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu,
4-Kısmen red kararı verilen dosyalarda davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi davacı vekiline 16/08/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine cevap ve 18/08/2017 tarihli HMK.nun 348 maddesi gereğince katılma yoluyla istinaf talebinde bulunarak;
I-İstinaf talebine cevaplarında;
1-Davalının bekletici mesele talep ve iddiasında hiçbir hukuki yararı bulunmamakta olup bu talebinin yalnızca yargılama sürecinin uzatılmasına yönelik olduğunu, ilgili davanın 01.12.2015 tarihinde red ile sonuçlandığını, halen Yargıtay aşamasında olduğunu, Yargıtay incelemesinin sonuçlanmasının uzun sürebileceğini, imtiyaz hakkı sahibinin imtiyaz sözleşmesine konu kamu hizmetini ifa ederken bu hizmeti, hizmetten yararlanan kullanıcıların ödedikleri ücretle finanse etmek zorunda olduğunu, son 3 yıldır hiçbir şekilde ödeme yapılmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin ekonomik geleceğine yeterince zarar verildiğini, sözleşmenin uyarlanması davasının beklenmesinin telafisi güç zararlara uğranmasına sebep olabileceğini, sözleşmenin 29 yıllık olması ve müvekkili şirketin yatırım masraflarının göz önüne alınması halinde alacağını tahsil edememesi halinde faaliyetini sürdürmesinin zorlaşacağının kararda da açıkça ifade edildiğini, hali hazırda müvekkil şirket ile davalı arasında sonuçlanmış 18 adet, derdest 6 adet itirazın iptali davası bulunduğunu, sözleşmenin uyarlanması davasının niteliği ve konusu gereği davalının müvekkil şirkete olan borcunu tamamen ortadan kaldıracak bir hüküm ortaya çıkmasının söz konusu olmadığını,
2-Davalı, Yerel Mahkeme’nin keşif yapmadığından bahisle savunma hakkının ihlal edildiğini iddia etmekte ise de Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarafları ve konusu aynı olan 2015/479 E. sayılı dosyasında tesiste uzman mühendis bilirkişiler eşliğinde keşif yapıldığını, bu dosyadan alınan bilirkişi raporunun dosyada bulunduğunu, Yerel Mahkemenin de bu nedenle keşif yapılmasına gerek duymadığını, gerek usul ekonomisi gerek dava giderlerinin gereksiz yere artmaması açısından bu kararın isabetli olduğunu, davalının soyut iddialar ile müvekkili şirketin tesisi gereği gibi işletmediğini iddia ettiğini, bilirkişi raporunda ise tesis ekipmanlarının ve sistemlerinin bakım-onarım konusunda üzerine düşen sorumlulukların yerine getirildiğinin tespit edildiğini, yürütülen bakım çalışmalarının kayıtlarının işletme ve bakım defterlerine gün gün işlenerek tutularak bilgisayar ortamına aktarıldığını, aksi halde zaten meydana gelebilecek zararlardan kendilerinin sorumlu olacağını, bu zamana kadar davalının bir olumsuzluk tespit ettiğine ve bu olumsuzluğun düzeltilmesine ilişkin yazılı veya sözlü uyarısı/bildirimi olmadığını,
II-Katılma yolu ile istinaf başvurusu taleplerinde;
1-Yerel Mahkemece her ne kadar TBK m. 117 uyarınca davalının temerrüde düşürülmediğinde bahisle işlemiş faiz talepleri reddedilmiş ise de davalı ile müvekkili şirket arasında mün’akid İmtiyaz Sözleşmesi m. 17 ile faturaların teslim tarihinden itibaren 10 gün içerisinde ödeneceğinin açıkça kararlaştırıldığını, davalı aleyhine başlatılan icra takiplerinde de bu süre hesaplanarak faiz hesaplaması yapıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1530/2.maddesi gereğince davalının ihtara gerek olmaksızın temerrüde düştüğü, bu açık kanun hükmü karşısında müvekkili şirketin faize hak kazanacağının kabul edilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
2-Yargıtay 23. HD. E. 2016/2860, K.2016/2783, T. 02.05.2016 sayılı ilamı dikkate alındığında davalı OSB’nin yargı harçlarından muaf olmadığını, davalının istinaf taleplerinin esastan reddine, faiz yönünden taleplerinin kabulü ile hükmün düzeltilerek karar verilmesine, gerekçeli kararın 2. fıkrasında yer alan ‘davalının harçtan muaf olduğu’ şeklinde hükmün kaldırılarak bakiye karar ve ilam harcının davalı tarafça ödenmesine ilişkin yeni bir hüküm fıkrası kurulmak suretiyle düzeltilerek karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davalı ve davacı vekilleri tarafından yani yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı Kocaeli 5. İcra Müdürlüğünün 2015/5618 E. sayılı dosyası ile 03/06/2015 tarihinde işlemiş faiziyle birlikte 2 adet fatura alacağı nedeniyle toplam 298.658,16.-Euro üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 10/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 10/06/2015 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 27/07/2015 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Taraflar arasında Dilovası OSB Atık Su Arıtma Tesisi ve Ana Kollektör Hattı Yapım ve İşletmesi Projesi adı altında sözleşme imzalandığı, sözleşme ile idare tarafından yapılması planlanan atık su arıtma tesisinin ve atık su arıtma kollektörünün yapılarak, tesisin 29 yıl süre ile işletilmesi, işletim süresi içerisinde gereken kapasite artırımı, bakım ve onarımların yapılması ve süre sonunda her türlü borçtan ari, bakımlı ve kullanılır durumda idareye devrinin kararlaştırıldığı, davacının dava konusu sözleşmedeki imalatları yaptığı, tesisin çalışır durumda olduğu, davalının 2010-2014 arası hizmet bedellerini ödediği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/479 E. sayılı dosyasına konu olan, sözleşmede belirlenen atık su birim fiyatının ve dolayısıyla sözleşmenin uyarlanması davasının bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediği, söz konusu tesiste keşif yapılarak alınacak yeni bir rapora ihtiyaç olup olmadığı, icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceği ile faiz başlangıcı ve davalı OSB’nin harçtan muaf olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 21.maddesi gereğince OSB tüzel kişiliği, bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır, hükmünün, iş bu davanın da yasanın uygulanması nedeniyle açılan bir dava olup, maddedeki “her türlü” ibaresinin yargılama harçlarını da kapsadığı sonucuna varıldığından, davacı vekilinin katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesindeki buna yönelik istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2016/1966 E. 2016/6402 K.sayılı kararı da bu yöndedir.
Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/812 E. 2015/973 K. sayılı dosyasında görülen, Dilovası OSB tarafından … şirketi aleyhine açılan davada taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki atık su garantisinin sağlanamadığı gerekçesi ile sözleşmedeki garanti taahhüdünün kaldırılması ve birim fiyatın uyarlanmasına ilişkin davanın red ile sonuçlandığı, hükmün temyizi üzerine Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 15/02/2018 Tarih ve 2017/56 E. 2018/589 K.sayılı kararı ile usulden bozularak dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği, hükmün henüz kesinleşmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin 29 yıllık olması, davacının yatırım masrafları nazara alındığında davacının alacağını tahsil edememesi halinde faaliyetini sürdürmesinin zorlaşacağı, uyarlama davasının kabul edilmesi halinde fazladan ödenen miktarın mahsubu yada istirdatının mümkün olması nedeniyle ilk derece mahkemesinin bu davayı bekletici mesele yapmamasına yönelik kararında ve gerekçesinde bir isabetsizlik görülmediği gibi keşif ve yeni bir bilirkişi raporu alınmasına yönelik taleplerin de alacağın faturaya bağlı olması ve ilgili dosyadaki rapor ve belgeler dikkate alındığında davacı davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin faize ilişkin istinaf taleplerine gelince; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 17. Maddesindeki “…ilgili faturanın kendisine ibraz tarihinden sonraki 10 takvim günü içinde fatura bedelini ödeyeceği..”ne ilişkin hükmün muacceliyet ile ilgili olduğu, işlemiş faiz talebi için ayrıca Türk Borçlar Kanununun 117. Maddesi gereğince mutlaka ihtar gönderilmesi gerektiği, yasanın aradığı anlamda temerrüt gerçekleşmediğinden işlemiş faiz talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik olmadığı gibi faturaya bağlı alacağın likit/belirlenebilir olması nedeniyle İİK.nun 67/1-2 maddesi gereğince asıl alacak miktarı olan yabancı paranın takip tarihindeki kur fiyatı üzerinden hesap edilen TL karşılığı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Vekalet ücretinin de doğru hesaplandığı gözetildiğinde davalı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince davacı ve davalının istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı ve davalı tarafın istinaf başvurularının esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı ve davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/05/2018