Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1754 E. 2018/841 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1754 Esas
KARAR NO : 2018/841
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2017
NUMARASI : 2014/1026 Esas 2017/752 Karar
DAVA : TAZMİNAT (ÖZEL SİGORTA SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 09/05/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi …’nun davalı sigorta şirketinden Nisan 2012 başlangıç tarihli hayat sigortası yaptırdığını, …’nun ani gelişen rahatsızlık neticesinde 18/04/2013 tarihinde vefat ettiğini, davacıların davalı sigorta şirketine 10/05/2013 tarihinde başvurarak hak edişin taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, sigorta şirketinin 2007 yıhında murise kalp rahatsızlığı teşhisi konulduğu halde kendilerine bildirilmediğinden bahisle ödeme yapmadığını, ancak murise daha önce kalp ile ilgili herhangi bir rahatsızlık teşhisi konulmadığı gibi bu konuda verilmiş bir kalp ilacı da olmadığını, bu husus sigorta şirketine bildirilmesine, 2007 yılındaki kaydın sadece rutin bir kontrol için düşülen bir kayıt olduğunu, yapılan her kontrolün kişinin bu hastalığı olduğunu göstermediği izah edilmesine rağmen sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle murisin ölümü nedeniyle ödenmesi gereken vefat teminatının tespiti ile şimdilik 10.000 TL vefat teminatının öncelikle ölüm tarihinden (18/04/2013) olmadığı taktirde sigortaya başvuru tarihi olan 10/05/2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte veraset belgesindeki miras payları oranında davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların miras bırakanının 10.000 TL vefat teminat bedelli, 18409019 numaralı, 30/04/2012 başlangıç tarihli T….. Bankası A.Ş.Kredi Hayat Sigortası ile sigortalandığını, sigorta teminatının T… Bankası A.Ş.den kullanmış olduğu krediye bağlı olarak T….. Bankası A.Ş.ye teminat olarak verilmiş bir sigorta olduğunu, sertifa üzerinde görüleceği üzere risk olan vefatın gerçekleşmesi halinde sigorta bedelinden öncelikli olarak yararlanacak olanın T…. Bankası A.Ş.Bakırköy şubesi olduğunu, sigortanın bağlı olduğu kredi borcu kalmışsa öncelikli olarak daini mürtein olarak T…. Bankası A.Ş.nin alacağı kapatılacak olup sigorta teminat bedelinden arta kalan bir meblağ söz konusu olursa kanuni varislere intikal edeceğini, TTK.1435/1 maddesi hükmüne göre sözleşme yapılırken gerçek durumu bildiği taktirde sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır koşullarda yapmasını gerektirecek bütün hususları bidirme yükümlülüğünün sigorta ettiren ve sigortalıya verildiğini, akdedilen sigorta sözleşmesinde sigorta şirketinin sigortalama işleminin yapılıp yapılmayacağına karar verebilmesi için geçirmiş olduğu hastalıkları beyan etmenin yanı sıra hastalıkla ilgili tahlillerin, tedavilerin ve kendisine iletilen tanıların beyan edilmesi gerektiğini, oysa sigortalının Sigortalı Adayı Sağlık Beyan formunda sorulan sorulara olumsuz yanıt vererek herhangi bir rahatsızlığının olmadığını beyan ettiğini, murisin ölümü nedeniyle tanzim edilmiş TUİK ölüm belgesinde ölüm sebebinin hipertansiyon ve miyokard infarktüsü olduğunun anlaşıldığını, yine Tuik belgesinde ve Bakırköy Dr.Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde raporundan anlaşıldığı üzere murise hipertansiyon ve hipertansif kalp hastalığı tanılarının daha önce konulmuş bulunduğunu, hayat sigortalarında beyana itimatın esas olduğunu, sigortalının sigorta başvuru ve sağlık beyan formunda önemli herhangi bir rahatsızlık veya hastalık geçirmediğini beyan ettiğini, hastalığın tanısı 2007 yılında konulmuş olup, sigorta poliçesinin 30/04/2012 tarihinde akdedildiğini, vefatın ise 18/04/2013 tarihinde gerçekleştiğini, davalı şirketin temerrüde düşmediğini, bu nedenle faiz oranı ile birlikte tüm faiz taleplerinin reddi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Asliye 10.Ticaret Mahkemesi, 2014/1026 E., 2017/752 K., sayılı kararında özetle; davanın KABULÜ ile 10.000,00 TL nin 25/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal fazili ile birlikte davalıdan alınarak davacılara (miras payları oranında) ödenmesine, şeklinde karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 25/07/207 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Sigortalının sağlık durumu ile ilgili, usulüne uygun olarak sorular sorulduğu, sigortalı murisin sorulara olumsuz yanıt vererek herhangi bir hastalığının bulunmadığını, gayet sağlıklı olduğunu beyan ettiği,
2-Yargıtay uygulamasına göre sigortalının tedavi görmesi, ilaç kullanması gibi hususların sigortalının hastalıklarını bildirmediğinin tespiti bakımından yeterli görüldüğü, sigortalı murisin Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporuna göre hipertansiyon ve hipertansif kalp hastalığı tanılarının aslında sigorta sözleşmesi addedilmeden daha önce bulunduğunun anlaşıldığı, buna rağmen sorulduğunda sigortalı murisin herhangi bir sağlık problemi olduğunu söylememesinin hastalıklarını gizlediğinin başlıca kanıtı olduğunu,
3-Adli Tıp Kurumu raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı,
4-TTK 1435.madde ve Hayat Sigortası Genel Şartları C.2 hükümlerine göre Hayat Sigortalarında sigortalının beyanına itimadın esas olduğu, sigortalının sözleşmenin kurulması açısından önem taşıyan tüm sorulara doğru cevap vermek zorunda olduğu, tazminatın ancak sigortalının doldurmuş olduğu Ön Bilgi Formu ve sağlık beyanındaki bilgilerin doğru ve eksiksiz olması halinde ödeneceği, bu şartlara uymayan sigortalının vefatı nedeni ile mahkemece tazminatın ödenmesine şeklindeki kararın yasaya ve hukuka aykırı olduğu hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava … Bankasından kullandırılan kredinin teminatı olarak sigortalı muris ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen hayat sigortasına dayalı tazminat davasıdır.
Sigortalı murisin dava dışı …Bankasının tüketici kredisi kullandığı, bu kredinin teminatı olarak sigortalı muris … ile davalı sigorta şirketi arasında 30/04/2013 -30/04/2013 dönemi için 10.000,00 TL bedelli sigorta poliçesi düzenlendiği, sigortalının poliçe dönemi içerisinde vefat ettiği, mirasçılarca kredi borçlarının dava dışı dain-i mürtehin … Bankası İncirli Bakırköy şubesine ödendiği, poliçe bedelinin ise davalı sigorta şirketi tarafından sigortalının, sigorta sözleşmesinin kurulması sırasında gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu gerekçesi ile mirasçılara ödenmekten kaçınıldığı, iş bu davanın bu nedenle açıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sigortalının sözleşme sırasında bildirmesi gereken bir hastalığın bulunup bulunmadığı, bu hastalığı kasten gizleyip gizlemediği ile bu hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak mirasçıların poliçe bedeline hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplandığı görülmektedir.
Davalı sigorta şirketi tarafından, sigortalının sigorta sözleşmesinin kurulması aşamasında ölüm nedeni olan hastalığı bildiğini ve buna rağmen sakladığını ve bu nedenle beyan yükümlülüğüne aykırılıktan dolayı , sigorta bedeline hak kazanamayacağı ileri sürülmüş mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece önce sigortacı, mali müşavir ve hukukçudan oluşan bilirkişi heyetinden 07/05/2015 tarihli bilirkişi raporu alınmış, ardından 1. Adli Tıp İhtisas Kurumundan 23 Aralık 2015 tarihli rapor aldırılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporuna göre hipertansiyon ve hipertansif kalp hastalığı tanılarının, aslında sigorta sözleşmesi addedilmeden daha önce bulunduğu iddia edilmişse de, dosyada mevcut adli tıp raporuna göre sigortalıya sözleşme öncesinde hipertansiyon tanısı konduğunun görüldüğü, fakat hipertansif kalp hastalığı tanısına rastlanmadığı ve Adli Tıp Raporunda da sigortalının Hiperkolestorelemi, Hiperlimidemi tanısı ile 2006 yılından itibaren tedavi gördüğü, bu nedenle ilaç kullandığıın anlaşıldığı, ancak 18/04/2013 tarihinde hastaneye ölü olarak getirildiği, bu nedenle laboratuvar sonuçlarının yüksek çıkabileceği, başka bir tetkik yapılmadan ölümün gerçekleşmiş olduğu, zamanında otopsi yapılarak doku- larda makroskopik, histopatolojik ve toksitolojik analiz yapılamadığından, mevcut verilerle kişinin mevcut ölüm sebebi mekanizmasının bilinemediği ve tanısı konulan hastalıkların ölüm olayında etkisi olup olmadığının bilinemediğinin oy birliği ile mütalaa edildiği görülmektedir.
Bu durumda sigortalının, davalı ile dava konusu sigorta poliçe sözleşmesi addedilmeden önce kendisinde bulunan hipertansiyon hastalığının sigortacıdan gizlediği varsayılsa bile, kalp krizi nedeni ile gerçekleşen ölüm ile bu hastalık arasında illiyet bağının dosya kapsamına göre kesin olarak kurulamadığı anlaşılmaktadır.
Oysa sigortacının sigorta beledini ödemekten imtina edebilmesi için gizlendiği varsayılan hastalık ile gerçekleşen ölüm rizikosu arasında var olan illiyet bağının bulunması gerekmektedir.
Somut olayda sigortalının hastalığı ile ölüm rizikosu arasında uygun illiyet bağı kurulamadığından ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusun HMK 1.b.1 maddesi gereğince esastan karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 2014/1026 Esas 2017/752 Karar ve 30/05/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 153,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, adı geçen davalı tarafça peşin olarak yatırılan fazlaya ilişkin harçların talep halinde iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına ,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı yasanın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 09/05/2018