Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1750 E. 2018/863 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1750 Esas
KARAR NO : 2018/863
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2017
NUMARASI : 2014/793 2017/151
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/05/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili adli yardım talepli dava dilekçesi ile; Taraflar arasında imzalanan Yapı Denetim Sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedilmesi nedeniyle mahrum kaldığı kâr ve uğradığı zararlar nedeniyle fazlaya dair haklarını saklı tutarak 32.000.000,00.-TL Maddi, 500.000,00.-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; davacının adli yardım talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, sözleşmeler ve mevzuat hükümleri gereği kendiliğinden sona eren dava konusu sözleşmelerin haksız feshinden bahsedilemeyeceğini, hakedişler ödendiği halde sebepsiz zenginleşmeye neden olunacak tarzda fahiş tazminat talebinin hukuken yerinde olmadığını, kazanç kaybı ve zarar iddialarının yersiz olduğunu, manevi tazminat talebinin de koşulları bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; nispi harcın yatırılmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
Mahkemece 07/11/2016 tarihli duruşmaya katılmadığımızdan dolayı dosyanın istemden kaldırılmasına karar verildiğini ve aradan üç ayı aşkın bir zaman geçmiş olmasına rağmen yenilenmeyip takipsiz bırakılmış olması nedeniyle, HMK’nın 150/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, oysa 07/11/2016 tarihinde yapılan bir duruşma olmadığını, adli yardım taleplerinin reddine dair mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu uluslar arası anlaşmalar gereği ve dava dilekçesinde belirtilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kararları gereğince adli yardım taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini zira icra takipleri nedeniyle tüm bankalardaki kredi hesaplarının kat edildiğini, kefillerin malvarlıklarını kaybettiklerini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
İstinaf dilekçesi davalı vekiline 19/07/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, Tacirler arası hizmet alım sözleşmesi olup, taraflarca imzalanan yapı denetim sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebinden ibarettir.
Davacı adli yardım talebinde bulunmuş, bu talebi mahkemenin 27/05/2015 tarihli ara kararı ile reddedilmiştir. Bu karara karşı HMK.nun 337/2.maddesi gereğince itiraz kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşmiş olup artık istinaf konusu yapılamaz. Her ne kadar 11/06/2015 tarihinde bu ara karardan rücu edilerek adli yardım taleplerinin kabul edilmesi yönünde talepte bulunulmuş ise de bunun yeni bir talep gibi değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle kararın tebliğ edilmediğinden bahisle kesinleşen bir kararın canlandırılarak tekrar kanun yolu hakkı kazanmanın yasayı dolanma anlamına geleceğinden adli yardım talebine ilişkin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Her ne kadar gerekçeli kararda 07/11/2016 tarihli duruşmaya davacının katılmaması nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verildiği belirtilmesine rağmen, istinafa konu edildiği üzere bu tarihte duruşma yapılmadığı, dosya üzerinde karar verildiği, gerekçeye yanlış aksettirildiği anlaşılmakta ise de zaten 27/05/2015 tarihli ara kararda gerekli ihtarların yapıldığı, ayrıca duruşma açılmasına gerek olmadığı bu nedenle 27/05/2015 tarihli celsede eksik harcın yatırılması için 2 hafta kesin süre verildiği, bu süreye rağmen hancın ikmal edilmediği ve mahkemece; gerekçede yanlışlıklar bulunsa da sonucu itibariyle doğru olduğu, yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin buna yönelik taleplerinin de reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/05/2018