Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1745 E. 2018/1605 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1745 Esas
KARAR NO : 2018/1605
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R IİNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2017
NUMARASI : 2014/1313 Esas, 2017/349 Karar
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz
KARAR TARİHİ: 18/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili 07.11.2014 tarihli dava dilekçesinde, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.04.2014 tarih ve 2013/134 Esas, 2014/80 Karar sayılı kararı ile iflasına karar verilen müflis ….ve Tic.A.Ş ‘nin İflas işlemlerinin İstanbul…. İflas Müdürlüğünün …- iflas sayılı dosyasında yürütüldüğünü, müvekkili şirketin müflisten olan 12.546,281,77 USD ve 4.066.586,79 Euro alacağını İflasın açılma tarihi olan 14.04.2014 tarihi itibarı ile efektif satış kuru üzerinden TL ‘ye çevrilerek toplam 38.774.193,61 TL ‘nin müvekkili şirket alacağı olarak alacak kaydının yapılması talepli olarak 02.07.2014 tarihli dilekçenin ekinde alacağın sebebi faturalar ve hesap özetlerinin klasör halinde iflas idaresine sunulduğunu, müvekkili şirket alacağının 161 kayıt no’su altında alacak talebinin tamamının reddine karar verildiğini, oysa faturalar ve hesap özetlerine göre müvekkili şirketin müflisten geçmiş ticari ilişkilerden kaynaklı alacaklarının bulunduğunun açıkça görüldüğünü , 04.03.2014 havale tarihli kayyım heyet rapor eklerinde , sırf müflisin ticari defter ve kayıtlarında da müvekkili şirketin 30.994.666,36 TL alacaklı olduğunun görüldüğünü, iflas idaresinin ret kararında, müflis şirket yetkililerinin alacağın büyük bölümünün zaman içinde verilen çek ve senetlerle ödendiği şeklinde beyanda bulundukları belirtilmişse de , ödemeyi ispat belgesinin istenmediğini, ödeme iddiasının gerçek dışı olduğunu , alacağın reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunun açık olduğunu iddia ederek iflas masasının talebin reddine dair 03.10.2014 tarihli kararının ve sıra cetvelinin kaldırılarak , müvekkili şirket alacağının masaya kayıt ve kabülüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Müflis İflas idare vekili, iflas idaresinin 03.04.2014 tarihli kararı ile ibraz edilen belgelerin incelenmesi neticesinde, alacağın cari hesaptan kaynaklı olması ,cari hesaptan kaynaklı alacağın büyük bir bölümünün verilen çek/senetler İle ödendiğinin beyan edilmesi sebebiyle alacağın varlığının bilirkişi tetkikatı ile açıklığa kavuşacağı , işin hallinin muhakemeyi gerektirdiği gerekçesi ile reddedildiğini, kayıt kabul davasında ispat yükünün alacaklı olduğunu iddia edene ait olduğunu , gerçek alacağın varlığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, İİK 235. maddesi gereğince açılan davanın süresinde olduğu, davacı tarafın müvekkilinin yurt dışında olduğunu bu nedenle ticari defterlerin incelenmesinin mümkün olmadığını ancak şirket hakkında verilen kayyım raporu ve müflis şirketin ticari defterlerinde alacaklarının miktarı az olsa dahi 30.994.666,36 TL olarak kayıtlı olduğunu beyan ettiği, müflis şirketin ticari defterlerinin incelendiği, raporda, müflis şirketin iflas tarihi olan 15.04.2014 tarihi itibariyle davacı şirkete 30.808.661,47 TL borçlu olduğu , müflis ticari defterlerinde kayıtlı olmakla ve HMK 222/4.maddesi ticari defterlerin sahibi aleyhine delil teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 30.808.661,47 TL ‘nin İflas masasına kayıt ve kabülüne , fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar , davalı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, savunmasındaki beyanlarını tekrar ettikten sonra, kayıt kabul davasında ispat yükünün alacaklı olduğunu iddia edene ait olduğunu, davacının defterlerinin yurt dışında bulunuyor olmasını sebep göstererek sunmaktan ısrarla imtina ettiğini, HMK 190. madde uyarınca, ispat yükünün hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu, her iki tarafın ticari defterlerinin birlikte incelenmesi gerektiğini , davada alacağını ispat külfeti altında olan davacının bunu yerine getirmemesi nedeniyle eksik inceleme neticesinde bilirkişi raporuna göre kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır.
İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin , cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir.Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar .İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken , tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek , Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara , alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi , sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İstanbul … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası İle ilgili vermiş olduğu 14.12.2016 tarihli cevabı yazıda, sıra cetveli ilanının 30.10.2014 tarihli Milat Gazetesinde ve 04.11.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi İle ilan edildiği, 2. alacaklılar toplantısının ise 30.06.2016 tarihinde yapıldığı bildirilmiştir.Davanın , 07.11.2014 tarihinde yani cetvelin ilan tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Taraflar arasında, müflis… Tic.A.Ş hakkında, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/134 Esas sayılı dosyasında 14.04.2014 tarihli kararla iflas kararı verildiği, kararın kesinleştiği, davacı ve müflis şirket arasında ticari ilişkinin olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davacının alacak iddiasını ve miktarını ispat edip etmediği, incelemenin yeterli olup olmadığıdır.
Davacı vekili, davalı İflas idaresinin müflisin ödeme iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/134 Esas sayılı dosyada yapılan yargılama sırasında , bizzat müflis şirkete ait defter ve kayıtlara göre ve özellikle 04.03.2014 havale tarihli kayyım heyet ve ekleri arasındaki satıcılar dökümünde ,yurt dışı 420 kodu altında ; Farımex S.A 30.994.666,36 TL şeklinde tespit olduğunu belirterek dosyaya alacak iddiasını ispata ilişkin tüm belge ve bilgileri ibraz etmiştir.
06.04.2016 tarihinde ibraz edilen bilirkişi raporunda, davalı şirketin yasal defterlerinin incelendiği, davalı şirketin ticari defterlerin usulüne uygun tutulmuş olduğu, kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalı şirketin davacı şirket ile olan cari hesap ilişkisini mal alımları için USD, Euro Ve Jpy (Japon Yeni) olarak 420 uzun vadeli satıcılar ana hesabının alt hesabında üç farklı hesapta mal iadelerinden dolayı da ayrı bir hesap olmak üzere toplam 4 ayrı hesapta takip etmiş olduğunun tespit edildiği, taraflar arasında çok eski yıllara dayanan ticari ilişkinin olduğu , davalı şirketin USD – EURO- JYN cinsinden tutulan cari hesapların rapora eklenmiş olduğu, söz konusu cari hesapların döviz cinsi bakımından ayrı ayrı icmal raporları oluşturulmak üzere davacı şirketin alacağına ilişkin tespitler sonucunda, cari hesap icmal tablosuna göre davalı şirketin 14.04.2014 İflas tarihi itibarı ile, mal satışından dolayı 12.073.942,97 USD, 25.568.989,03 TL, mal iadelerinden dolayı – 308.464,74 USD , – 653.235,78 TL, mal satışından dolayı 1.989.604,68 EURO , 5.850.631,52 TL , mal satışından dolayı 2.033.120,00 JPY , 42.276,70 TL olmak üzere toplam asıl alacak tutarının 30.808.661,47 TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı vekili rapora itiraz ederek, davacı şirketin ticari defterlerini sunmaktan imtina etmesi nedeniyle huzurdaki davanın reddine karar verilmesini, sadece müflis şirketin ticari defterlerine dayanılarak tanzim edilen rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmesi halinde eksik inceleme ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olacağını belirtmiştir.
Davalı vekili 27.04.2017 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında, müvekkili şirketin yurtdışı menşeili İsviçre’de olduğunu bu nedenle defterlerini sunamadıklarını , İsviçre ‘de ticari defter sistemi olmadığını , şahıs tarafından defterlerin tutulduğunu, şahsın trafik kazası geçirip kayıtlara ulaşılamadığını, bu nedenle alacaklarının çok fazla olmasına rağmen davalı kayıtlarını kabul ederek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece rapora göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin savunması ve istinaf dilekçesinde belirttiği üzere, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190/1. fıkrasında, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu belirtilmiştir. Benzer düzenlemeye, TMK’nun 6. maddesinde , kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça , taraflardan herbirinin , hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür ifadeleri ile yer verilmiştir. Her iki tarafta tacirdir. Davacı taraf zapta geçen beyanında, müvekkili şirketin yabancı menşeili şirket olduğunu, söz konusu kayıtlara ulaşmadıklarını davalı kayıtlarının kabul edilmesini talep etmiştir. Bilirkişi raporunda , davalı müflis şirketin ticari defter ve kayıtlarının usülüne uygun düzenlendiği ve delil niteliğinde olduğu belirtilmiştir. HMK ‘nun 222. maddesinde ticari defterlerin ibrazı ve delil olması düzenlenmiştir. Düzenlemede, ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş , açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu , bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılmayacağına yer verilmiştir. Somut olayda , usulüne uygun olarak tutulan davalı müflis ticari defter kayıtlarına göre, davalı tarafın davacı şirkete ticari ilişki kapsamında borçlu olduğunun kabulü kaçınılmazdır. Çünkü kendi ticari defter ve kayıtlarında davalı müflisin davacı şirkete İflas tarihi itibarı İle ödenmemiş borçları mevcuttur.Davalı tarafça , bu bedellerin ödendiğine dair bir iddia veya belge ibraz edilmemiştir .Aynı şekilde, müflis şirketin iflas erteleme davasının görüldüğü İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/134 Esas sayılı dosyası için düzenlenen kayyım rapor örneğine ekli “ … A.Ş Aralık /2013 320 -420 Satıcılar Dökümü” başlıklı listede ,mevcut şirketler arasında davacı şirkete ve şirketin 31.12.2013 tarihi itibarı İle 30.994.666,36 TL alacak miktarına da yer verildiği açıkça görülmektedir. Bütün bu deliller kapsamında ,davacının alacak iddiasını kanıtlayamadığı ve ayrıca davacı defterlerinin de incelenmesi gerektiği iddiası yerinde değildir. Aksinin kabulü , somut olay anlamında HMK 30. maddede düzenlenen usul ekonomisi ilkesine de uygun düşmeyecektir.
Açıklanan tüm nedenler ve özellikle usulüne uygun şekilde tutulmuş olan davalı müflis ticari defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamı sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulü yerinde bir karar olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1313 Esas, 2017/349 Karar ve 27.04.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi ile İİK 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18