Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1709 E. 2018/840 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1709 Esas
KARAR NO : 2018/840
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2017
NUMARASI : 2016/202 Esas 2017/339 Karar
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN
KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 09/05/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mevcut olan ticari ilişki nedeniyle düzenlenen fatura alacağının tahsili için Kocaeli … İcra Dairesinin …icra dosyası ile takip yapıldığını, borçlunun itirazı üzerinde itirazın durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2016/202 Esas, 2017/339 Karar sayılı kararında özetle; açılan davanın KISMEN KABULÜ ile : Davalının Kocaeli … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak miktarı olan 3.292,20 TL bakımından iptaline, takibin bu miktar asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek devamına,
Takipten önce temerrüt gerçekleşmediğinden 611,30 TL işlemiş faiz bakımından talebin reddine,
Asıl alacak likit olduğundan 3.292,20 TL üzerinden hesabın edilecek % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 28/06/2017 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Yerleşik yargıtay içtihatlarında da açık olduğu üzere sadece faturaların birbirini teyit etmesinin, müvekkili şirketin borçlu olduğunun kabulu için yeterli olmayıp iş bu fatura karşılığı hizmetin alınıp alınmadığı, mal veya hizmet alınmış ise fatura bedellerinin ödenip ödenmediği hususlarının da irdelenmesi gerektiği, huzurdaki dava da da ispat külfetinin müvekkili şirkete değil davacıya ait olduğu, davacı tarafça hizmetin sunulduğunun kanıtlanmasının gerektiği, davacının davasını ispat edemediği ve bu nedenle davanın reddi gerektiği,
2-Genel mahkemece hükme esas alınan 18/07/2016 tarihli raporun da eksik inceleme sonucu düzenlendiği, zira her ne kadar bilirkişi raporunda 2 adet fatura açısından defterlerin birbiriyle teyit ettiği belirtilmişse de, ödeyip ödenmediği hususunun yer olmadığı, ayrıca dava konusu faturalardan biri açısından defterlerin birbirini doğrulamadığının belirtildiği,
3-Müvekkili şirketin davacıya ödeme emrinde belirtilen şekilde bir borcu bulunmadığı, müvekkili şirketin belirtilen dönemler için başka bir şirketle iş sağlığı ve güvenliği hizmet sözleşmesi imzaladığı, davacı taraf ile davalı şirket arasında imzalandığı iddia edilen sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığı, bu durumda yerel mahkemenin öncelikle imza itirazı konusunda bir karar vermesi gerektiği,
4-29/12/2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayınla- narak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nin 14. maddesi uyarınca İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet Sözleşmesinin geçerli olabilmesi için sözleşmenin ilgili sisteme kaydedilmesi gerektiği, fakat ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürlüğününün 14/04/2017 tarihli cevabi yazısında belirtildiği üzere, bakanlığa bildirilmiş herhangi bir sözleşme bulunmadığı,
5-Davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davaya konu iki adet fatura için taraf defterlerinin birbirini doğruladığı, ancak 438474 nolu ( 1.345,20) faturaya ilişkin defterlerin birbirini doğrulmadığı, bu durumda yerel mahkemenin bu fatura yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava fatura alacağına dayalı olarak, İİK 67. maddesi uyarınca başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafın, davalıya karşı Kocaeli .. İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasında, 3 adet faturaya dayalı genel haciz yoluyla takip başlattığı, davalı tarafça takibe itiraz edildiği, takibin durduğu, bu nedenle bir yıllık hak düşürücü süre içinde iş bu davanın açıldığı, dosya kapsamına göre taraflar arasında 06/06/2013-06/06/2014 dönemine ilişkin İş Sağlığı ve Güvenliği OSGB Hizmet Alım Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme kapsamında davacı tarafça davalı adına düzenlenen 3 adet fatura bedelinin ödenmediğinin iddia edildiği ve bu faturalara dayalı davacı tarafça icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın sözleşmenin bakanlığa bildirilmediği bu nedenle geçerli olmadığı, davacıdan herhangi bir hizmet alımının söz konusu olmadığı savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davalı vekili, istinaf başvurusunda, sözleşmedeki imzanın kendilerine ait olmadığını iddia etmiş ise de dava dosyasında mevcut ve süresinden sonra sunulan 08/11/2016 tarihli cevap dilekçesinde, sözleşmeye ilişkin bir imza itirazında bulunmamış olduğu, duruşmada ki beyanların da sözleşmedeki imzaya itiraz konusunda bir açıklamasının olmadığı, mahkemece vergi denetim uzmanından ticari ve defter kayıtlarına yönelik 18/07/2016 tarihli bilirkişi raporu alındığı görülmektedir.
Bilirkişi raporunda özetle; her iki tarafın ticari defterlerinin incelendiği, dava konusu döneme ilişkin taraf ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, 438474 nolu fatura hariç fatura ve kayıtların birbirlerine uyumlu olduğu, defterlere göre taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu tespitleri yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin, 29/12/2012 tarihli Iş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği uyarınca İSG-KATİP sisteminde yapılan incelemede taraflar arasında bakanlığa bildirilmemiş olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak taraflar arasında düzenlenmiş bir hizmet alım sözleşmesinin bulunduğu, dosyada bulunan sözleşme karşısında, davalının, taraflar arasında sözleşme bulunmadığı iddiasına itibar edilemeyeceği, davacı tarafından düzenlenen faturalardan 2 faturanın da davalının defterinde kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 438474 nolu fatura da dahil dava konusu 3 adet faturanın da sözleşme dönemine ait olduğu, fatura bedellerinin ödendiğine dair davalı tarafça delil sunulmadığı gibi, aynı dönemde başka bir şirketten iç güvenliği hizmeti aldındığı iddiasına yönelik belgede sunulmadığı, sözleşmenin İSG -KATİP’ de düzenlenmemesi ve onaylanmamasının taraflar arasındaki sözleşmeyi geçersiz kılmayacağı ve davacı tarafından hizmetin verilmediği anlamına gelmeyeceği, bu durumda davacının davasını kanıtladığı, bu doğrultuda verilen ilk derece mahkemesi kararının esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 2016/202 Esas, 2017/339 Karar ve 11/05/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına ,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı yasanın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 09/05/2018