Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1673 E. 2018/718 K. 18.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1673 Esas
KARAR NO : 2018/718
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2017
NUMARASI : 2014/1094 Esas 2017/146 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 18/04/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekilinin 14/07/2014 Tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde müvekkili şirketin davalı şirkete danışmanlık hizmeti verdiğini, söz konusu ticari ilişki çerçevesinde müvekkili şirketin cari hesap ekstresi çerçevesinde davalıdan takip tarihi itibariyle 198.321,57.- TL tutarında alacaklı olduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhine Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davalıya ödeme emri gönderildiğini, davalının söz konusu takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine yargılama ve avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin 06/08/2014 Tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında daha önceden bir ticari ilişki kurulmuşsa da dava konusu icra takibine dayanak gösterilen cari hesap ekstresinde belirtilen 88.368,00 TL bedelli faturaya ilişkin herhangi bir anlaşma yada hizmet alımı söz konusu olmadığını, taraflar arasında önceden kurulan ticari ilişki çerçevesinde davacıdan 18.800,00TL tutarında hizmet satın alındığını ve bedellerinin (10.000.- TL sinin davacı şirketin imza yetkilisi …’a, 6.000,00TL’sinin davacının ortağı olan …’in akrabası… hesabına bakiye 2.880,00,TL nin ise davacı hesabına nakden) ödendiğini ancak bu bedellerin de icra takibine mükerrer olarak konu edildiğini, belirterek huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2014/1094 Esas 2017/146 Karar sayılı ve 21/02/2017 tarihli kararında özelte,
1-Davacı vekilinin davasının KISMEN KABULÜNE,
2-Davalının Bakırköy …. İcra Müd’nün… esas sayılı dosyasına vaki itirazının 113.763,91-TL’lik asıl alacak yönünden iptaline, takipten önce temerrüt oluşmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren talepnamedeki koşullarla faiz uygulanmasına, takibin yine talepnamedeki sair şartlarla devamına,
3-Davalının, hükmedilen alacağın 113.763,91-TL’nin %20’ı olan 22.752,78-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Fazlaya ilişkin istemin reddine, şeklinde karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davalı vekilin yasal süresinde sunduğu, 07/06/2017 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin her ne kadar HMK 140 çerçevesinde davacının sunmuş olduğu ve müvekkili şirket tarafından hiçbir şekilde kabul edilmeyen e- postaların incelemeye esas alınmasının ve bu doğrultuda hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu,
2-Dosya içerisinde yer alan kök raporda, davacının alacak iddiasında bulunduğu bedellerin ispata muhtaç kaldığının açıkça belirtilmesine rağmen posta iletisi olduğu dahi tespit edilemeyen bir metin ve kendilerinin hiç bir şekilde kabul etmedikleri ve teslim almadıkları elektronik postalara dayanarak karar verilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğu,
3-Yerel mahkemece müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava tacirler arası hizmet ilişkisinden kaynaklanan faturaya dayalı İİK 67. Maddesi gereğince başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça davalıya danışmanlık hizmeti verdiği, söz konusu ticari ilişki çerçevesinde, cari hesap ekstresi çerçevesinde davalıdan takip tarihi itibariyle 198.321,57 TL tutarında alacaklı olduğu, bu alacak nedeniyle davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ..E. sayılı dosyasında icra takibi yaptığı, davalının söz konusu takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, davalı tarafça cevap olarak icra takibine dayanak gösterilen cari hesap ekstresinde gösterilen 88.368,00 TL bedelli faturaya ilişkin herhangi bir anlaşmanın yada hizmet alımının söz konusu olmadığı, taraflar arasında önceden kurulan ticari ilişki çerçevesinde davacıdan 18.000,00 TL tutarında hizmet alındığının, ve bedellerinin ödendiğini, bu bedellerin dahi icra takibine mükerrer olarak konu edildiği ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak 29/06/2015 havale tarihli asıl ve 24/10/2016 tarihli ek rapor alındığı her iki raporda özetle; her iki taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, davacının ticari defterlerinde davalıdan 195.616,00 TL alacaklı göründü, davalı taraf ticari defterlerinde ise davacıya cari hesap bakiyesi yönünden herhangi bir borcunun görünmediği, buna göre tarafların yasal defterlerinin birbiriyle örtüşmediği, sadece 11.800,00 TL bedelli ve 7.800,00 TL bedelli her ikisi de 18.10. 2012 tarihli faturaların taraflar arasında itilaflı olmadığı, ihtilaf ve takip konusu iki adet fatura içeriği olan hizmetlerin davacı tarafça davalıya verildiğine ilişkin herhangi bir sözleşme ya da teslim belgesi bulunmadığı, hizmetin verildiğine ilişkin davacı tarafın sunduğu, 12/12/2014 havale tarihli dilekçe ekindeki e mail yazışmalarının bulunduğu, mahkemece e-mail yazışmaları delil olarak kabul edilecekse davacının takip konusu fatura bedeli kadar alacaklı olduğu, fakat e mail yazışmaları delil olarak kabul edilmemesi halinde davacının hizmet verdiğine dair iddasını kanıtlamak zorunda olduğu sonucuna varıldığı mahkemenin de e-mail yazışmalarını delil olarak kabul edip davanın kabulüne karar verdiği görülmektedir.
… tarafından düzenlenen asıl ve ek raporlarda, davacı tarafından sunulan e-mail yazışmalarının delil olarak kabul edilmesi halinde, dava konusu alacağın dayanağı fatura muhteviyatlarının davacı tarafça davalıya verildiğinin kabulünün gerektiği, e- mail yazışmalarına gelen davacı tarafça davalıya danışmanlık hizmeti olarak aylık 2.000 EURO ödediği, davacının davalıya hizmet verdiği, davalının da bu hususu kabul ettiği, 14/03/2012 tarihinde e-mail ekinde yer alan yazıda, davacı tarafın, davalıya 18 aylık hizmeti karşılığında, 33.000 EURO hak ettiği, 4.000 EURO tahsilat yapıldığı, bakiye alacağın 29.000 EURO olduğu, yol masrafı olarak 7.000 TL ödendiği hususlarına yer verildiği, davacı tarafın danışmanlıkla ilgili hak ettiği tutar olan 33. 000 EURO’ ya 2012 yılı Haziran ayına kadar geçen sürede 6 ay x 2000 EURO = 12.000 EURO eklendiğinde, davacının 33.0000 EURO + 12.0000 EURO = 45.000 EURO alacağı, 14/03/ 2012 tarihli elektronik posta ekinde davacı tarafın davalıdan 4.000 EURO tutarında tahsilat yaptığını kabul ettiği, söz konusu tahsilat tutarının davacı alacağından tenzil edildiğinde, davacı alacağının 45. 000EURO – 4.000 EURO = 41.000 EURO – 1167,70 EURO ( 14/03/2012 tarihinde banka havalesi ile ödenen 2.880,00 TL / 2.4685 efektif satış kuru karşılığı ) ödeme = 39.833,30 EURO takip tarihi itibariyle alacak kalanı olacağı… tespitlerinin yapıldığı, mahkemenin de bu tespitlerin yapıldığı bilirkişi raporunu hükme esas alarak, bu tespitler doğrultusunda, davanın kısmen kabulune karar verdiği görülmüştür.
Her ne kadar mahkemece bilirkişi raporları hükme esas alınmış ise de, yukarıda açıklanan bilirkişi tespitlerinin yeterince acık olmadığı, e-mail yazışmaları ile ilgili açıklamaların detaylandırılmadığı, bu yazışmalarda davacının davalıya vereceği danışmanlık hizmeti karşılığının aylık 2.000 EURO olduğu, hizmet süresinin de 32 ay boyunca sürdüğüne dair olguların, davacının kendisinin yazdığı e- mailler dışında, hangi e- maillerde, ücret ve sürenin bu şekilde olduğunun net olarak belirlenmediği, bilirkişi tespitlerinde davalının danışmanlık hizmeti olarak davacıya aylık 2.000 EURO ödeneceğini kabul ettiği belirlemesinin hangi e- mailde bulunduğunun belirtilmediği, dosyaya sunulan e- maillerde davacı beyanı dışında bu hususlara rastlanmadığı, bu nedenle bilirkişi raporundaki bu tespitlerin açıklanmaya muhtaç olduğu görülmektedir.
Öte yandan dosyada mevcut 29 Haziran 2015 havale tarihli mali müşavir bilirkişi raporunun 5. Sayfasında da, dosyaya sunulan e- mail yazışmalarının davacı tarafça sunulan 12/12/2014 havale tarihli dilekçeye verilen beyanları destekler mahiyette olduğunun belirtildiği, yine e-mail yazışmalarında, davacı tarafça davalıya verilecek danışmanlık hizmetleri tutarının aylık 2. 000 EURO olarak belirlendiği tespiti yapıldığı, fakat bu tespitlerin hangi e- mail yazılarından yola çıkarak yapıldığının ayrıntılı olarak belirtilmediği, davalının 2.000 EURO karşılığı danışmanlık hizmeti aldığını kabul ettiği sonucuna hangi e- maillerden varıldığının belirtilmediği görülmektedir. Oysa her iki bilirkişi raporunda, e- mail yazışmalarının delil olarak kabul edilmesi olasılığında bu tespitlerin yapıldığı, mahkemenin de bu e- mail yazışmalarını delil olarak kabul ettiği ve bilirkişi raporlarında yapılan tespitlere itibar ederek bu deliller çerçevesinde karar verdiği, fakat bilirkişi raporlarında, bu tespitlerin net bir şekilde hangi e-mail yazışmasına göre yapıldığının açıklanmadığı, genel bir değerlendirme ile bu sonuca varıldığı, bu hali ile bilirkişi raporlarının yeterli olmadığı, hem e- mail yazışma içeriklerine, hem de dosya kapsamına bu halleriyle uygun olmadığı, bu nedenle mahkemece eksik araştırma ve inceleme sonucu karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı tarafın istinaf başvurusunun bu yönlerden kabulü ile, HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekirse her iki bilirkişiden oluşacak heyetten yukarıda açıklanan ve e- mail yazışmalarına dayanarak yaptıkları tespitlerin gerekirse tek tek hangi e- maile yazısına göre yaptıklarını açıklamak suretiyle, dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte yeni bir rapor alındıktan sonra karar verilmesi için, dosyanın mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1094 Esas, 2017/146 Karar sayılı 21/02/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6. Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/04/2018