Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1659 E. 2018/866 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1659 Esas
KARAR NO : 2018/866
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24/11/2016
NUMARASI : 2014/355 E. 2016/850 K.
DAVA :ALACAK (Ticari Satım/Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/05/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı 05.09.2014 tarihli dava dilekçesinde özet olarak; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 08.08.2008 tarihinde Proje Pazarlama Sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmede tarafların yükümlüklerinin belirlendiğini, davalının Kurtköy’de bulunan Sultanpark projesine 2006 yılında başladığını, müvekkilinin, sözleşme imzalanıncaya kadar kendi çabaları ve … firmaların desteğini de alarak gerçek müşterilere 2 adet daire satabildiğini, tüm bu olumsuzluklara rağmen müvekkilinin sözleşmeyi imzaladığını ve üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmeye başladığını, bu faaliyetler neticesinde 1 yıl sürede 11 daire satıldığını, 2,5 yılda sadece 2 daire satılan Sarıgazi projesinde satılan dairenin 17 adet olduğunu, durum böyle olduğu halde davalının, 20.08.2009 tarihinde haklı bir gerekçe göstermeden sözleşmeyi 01.09.2009 tarihi itibariyle feshettiğini, 08.08.2008 tarihinde imzalanan sözleşmenin 12 aylık bir sözleşme olduğunu, tarafların birbirlerine, sözleşme bitim tarihinden 30 gün önce sözlü ve yazılı bildirim yapmaması nedeniyle sözleşmenin 1 yıl daha uzadığını, sözleşmenin 5. maddesinde, davacı şirketin sözleşmeyi feshetmesi halinde müvekkil şirketin projenin tamamını pazarladığı takdirde elde edeceği kazancı, o güne kadar hak edişleri mahsup edilmek suretiyle davalı şirketten isteyebileceğinin belirtildiğini, davalının herhangi bir öncelik ihtarı bulunmadan sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle zarara uğradığını öne sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL’nin davalı şirketten 20.08.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; yanlar arasında imzalanan 08.08.2008 tarihli sözleşmeye istinaden davacının işi fiilen bırakmasıyla 2009 Eylül ayında sona eren bir sözleşmeye istinaden 5 yıl geçtikten sonra dava ikame ettiğini, davacının dosyaya sunduğu 08.09.2009 tarihli Toplantı tutanağında, “Tarafların ticari ilişkiye devam kararı almaları halinde cari sözleşmenin yeniden düzenlenmesi için avukatlar marifetiyle sözleşme taslağının oluşturularak en kısa sürede sözleşmenin düzenlenip taraflarca imza edilmesine ” karar verildiğini, müvekkilinin 16.09.2009/12241 yevmiye sayılı ihtarnameyle yeni sözleşme taslağının hazırlanıp müvekkiline gönderilmesinin istendiğini, ancak davacının herhangi bir sözleşme taslağı göndermediğini, ayrıca müvekkil şirketin davacıya gönderdiği 28.08.2009/19164 yevmiye sayılı ihtarnamesiyle, sözleşmedeki yükümlülüklerinin yerine getirmesi konusunda uyardığını, tarafların, söz konusu tutanakla sözleşmenin feshedilmediğini ve yürürlükte olduğunu yeni bir irade beyanıyla ortaya koyduklarını, bu nedenle sözleşmenin müvekkil tarafından tek taraflı olarak 20.09.2009 tarihinde feshedildiği durumunun gerçeği yansıtmadığını, Sultanpark projesinde 110 daire Sultanlar Karat projesinde ise 128 adet daire mevcut olduğunu, davacının beyanına göre 08.08.2008 tarihinden davacının işi fiilen terk ettiği 2009 Eylül ayına kadar geçen 13 aylık sürede toplam 28 daire satışı gerçekleştirdiğini, satılan dairenin 17 adedinin Sultanlar Karat sitesinde, 11 adedinin ise Sultanpark projesinde olduğunu,davacının gerekli performans gösteremediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
1-Sözleşmenin 20.08.2009 tarihinde fesih edildiğini, fesih süresinin adli tatil süresi içine denk geldiğini, bu nedenle zamanaşımı süresinin 07.09.2014 tarihinde sona ereceğini, davanı ise 05.09.2014 tarihinde açıldığını bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının geçersiz olduğunu,
2-Taşınmazın değerinin belirlenmesinden SPK onaylı … AŞ. tarafından yapılması gerektiği, yerel mahkemece bu yönde bilirkişi ataması yapılmadığı, bu nedenle bilirkişi heyetinin usulüne uygun teşekkül ettirilmediği, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılmasını istinaf yoluyla talep etmiştir.
İstinaf dilekçesi davalı vekiline 18/01/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararların tahsili talebine ilişkin belirsiz alacak davasıdır.
Taraflar arasında 08/08/2008 tarihli Proje Pazarlama Sözleşmesinin düzenlendiği, Sözleşme ile davacı şirketin, davalı işverenin inşa etmekte olduğu taşınmazların satılması ve kiralanması için gerekli pazarlama faaliyetlerini yürütmesi, gerekli organizasyonları yapması, işverenin ihtiyaç duyacağı danışmanlık hizmeti verilmesinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin davalı tarafından noter ihtarnameleri dikkate alındığında 01/09/2009 tarihinden geçerli olarak feshedildiği, fesih beyanının davacı tarafça 25.08.2009 tarihinde öğrenildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun; zamanaşımı süresinin başlangıcı ve dolayısıyla talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Sözleşmenin akdedildiği tarihte yürürlükte olan mülga Borçlar Kanununun 126/4 maddesi gereğince ticari tellallık ücreti davası hariç tellalık akdinden doğan bütün davalar 5 yıllık zamanaşımı süresine, Ticari tellalık ücretinin ise Mülga Türk Ticaret Kanununun 106. Maddesine göre bir yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, dava konusu alacak davası da 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Sözleşmenin davalı tarafından 01/09/2009 tarihi itibariyle fesh edilmiş olması nedeniyle zamanaşımı süresinin 01/09/2014 tarihinde dolduğu, davanın açıldığı tarihin 05/09/2014 olması ve zamanaşımı def’inin davaya cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi karşısında ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı vekili sözleşmenin 20/08/2009 tarihinde fesih edildiğini, 5 yıllık zamanaşımı süresinin 20/08/2014 tarihinde dolduğunu ancak bu tarihin adli tatile denk gelmesi sebebiyle davanın adli tatil bitimi olan 07/09/2014 tarihine kadar uzadığını nitekim davanın da 05/09/2014 tarihinde açıldığını bu nedenle zamanaşımı süresini dolmadığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, adli tatil süreleri usul hukukuna ilişkin olup, buradaki düzenlemenin maddi hukuka ilişkin zamanaşımı sürelerine uygulanmasının mümkün olmaması karşısında buna yönelik istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/05/2018