Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1657 E. 2018/1036 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1657 Esas
KARAR NO : 2018/1036
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2016
NUMARASI : 2016/193 Esas, 2016/1245 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 06/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, 25.12.2009 tarihli dava dilekçesinde, şirketleri İzmit Rafineri Müdürlüğünün “Petrokimya Sahası İçindeki Tanklarda Mevcut Bulunan Kimyasalların Bertarafı “ işini, 29.12.2008 tarihli sözleşme ile davalıya verdiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle, Kocaeli Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ‘nün 03.08.2009 tarihli idari yaptırım kararı ile 388.284,00 TL idari para cezası uyguladığını, müvekkili tarafından Kabahatlar Kanunun 17. maddesi gereğince 291.213,00 TL olarak ödendiğini, davalı ile imzalanan sözleşmeye göre , iş kapsamında, 11.07.1993 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan “Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliği “ ve 14.03.2005 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan “ Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliğine “ uyulacağını, müşterinin , sözleşme konusu kimyasalların geri kazanım yapamayacağı kısmını bertaraf ettirme lisansı olan kuruluşlarda bertaraf ettirmeyi taahhüt ettiğini, müşterinin sözleşme konusu kimyasalları insan ve insan sağlığına zarar verecek şekilde amacı dışında kullanmayacağını, aksine hareket ettiği takdirde bu konudaki tüm mali ve cezai sorumluluğun müşteriye ait olduğunu, sözleşme maddelerinden de anlaşılacağı üzere davalının yasal yükümlülükleri gereği sözleşme konusu atıkları , Çevre ve Orman Bakanlığından aldığı belgeli işletme lisansına göre, bu atıklardan 1. kategori atık madeni yağlar kapsamında bulunanları geri kazanacağını, bunun dışında kalan atıkları da lisanslı olan kuruluşlardan bertaraf ettireceğini, ancak davalının sözleşme hükümlerine aykırı hareket ettiğinden para cezası ödemek zorunda kalındığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 291.213,00 TL nin ödemenin yapıldığı 21.08.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, müvekkili şirket adresinin Aliağa – İzmir olduğunu, dosyanın yetkili Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin İzmit Rafineri Müdürlüğü tarafından “ Petrokimya Sahası İçindeki Tanklarda Mevcut Bulunan Kimyasalların Bertarafı “ işini davalı müvekkil şirkete verdiğini, müvekkilinin Çevre Bakanlığından almış olduğu R9 , 35-0007 belge numaralı işletme lisansıyla atık yağların geri dönüşümünü yaptığını, Kocaeli İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün davacıya gönderdiği 03.08.2009 tarihli yazı ekindeki İdari Yaptırımlar Karar Tutanağının müvekkiline gönderildiğini, yazının ilk paragrafında, cezanın davacının tehlikeli nitelikteki solvent ve yalıtım malzemesi, ağır polimer, fuel-oil slacı, atık benzen , tarihi geçmiş boya , atık alkali ve sepetatör atıklarını bu atıkları alma yetkisi bulunmayan müvekkili şirkete verdiğinin tespit edildiği, bu tespitinde , müvekkili firma tarafından Çevre ve Orman Bakanlığına gönderilen faaliyet raporlarının incelenmesi neticesinde yapıldığının beyan edildiğini, aynı konu İle ilgili olarak müvekkili firmaya da 09.10.2009 tebliğ tarihli 388.284 TL idari para cezası uygulandığına dair tebligat yapıldığını, müvekkili şirket tarafından Ankara 5. İdare Mahkemesinin 2009/1646 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, müvekkili tarafından yasal itiraz hakları kullanılmasına rağmen , davacı şirket tarafından itiraz edilmeden iş bu davanın açıldığını ,cezai işlem yaptırım tutanağında belirtilen ve müvekkili firmanın almakla yetkili olmadığı bildirilerek isimleri verilen atık ürünlere itiraz ettiklerini, atıkların teslim alındığı sahanın daha önce PETKİM ‘e ait iken sonra davacıya devredilmiş petrokimya tesisinin bulunduğu saha olduğunu, devirden sonra fazla kullanılmayıp ve davacı özelleştirildikten sonra mevcut haliyle kullanılmadığı için tesis alanının başka amaçla kullanılmasına ve bunun için de sahada bulunan tankların sökülmesine karar verildiğini, saha içindeki tankların zamanında Petkim tarafından isimlendirilip numaralandırıldığını , davacıya geçtikten sonrada aynı tank isimleri ile anılmaya devam ettiğini, davacıya geçtikten sonra hiç kullanılmayan bu tankların içinde çok eskiden kalma ve muhtemelen karışık ürünler olduğu için , tankların içindeki ürünlerin gerçek adının tam olarak belirlenemediğini , bu nedenle de tank muhteviyatı ürünlerin tamamımın sistemde tank adlarıyla isimlendirildiğini, söküm işi başlamadan önce ürün muhteviyatı tam olarak belirlenemediğinden müvekkili şirketin tanklardan numune alarak önce kendi laboratuvarında analiz yaptığını, kendi yaptığı analiz sonuçlarına göre tamamının 1.Kategori Atık Yağ olduğunun tespit edildiğini, atık yağların, yönetmeliğin 9.maddesinin “ç” bendine uygun olarak ….ve Tic.Ltd.Şti ne ait lisanslı araçlar ve lisanslı şöförlerle yapıldığını, sistemdeki kayıtlardan kaynaklanan sebeplerle sevk irsaliyesindeki ürün adlarının tank adları ile yazıldığını, müvekkili firmanın bu sevk irsaliyelerini Bakanlığa bildirmekte hiçbir sakınca görmediğini söz konusu alımların 1. Kategori atık yağ olduğunun şüphesiz olduğunu.kaldı ki evveliyatı bir kamu kuruluşu olan davalı şirketin atığı teslim eden ulusal atık taşıma formlarını düzenleyerek onaylayan kişinin konunun uzmanı çevre mühendisi olduğunu, müvekkilinin davacı ile yapılmış olan sözleşme hükümlerine aykırı hiçbir kusuru olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
KÖRFEZ 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2009/775 Esas, 2015/355 Karar ve 19.11.2015 tarihli kararı ile, somut olayın TTK ‘da düzenlenen işlemlerden olduğu Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI :
Mahkemece, sözleşmenin 6.1 maddesinde de taşınacak maddenin atık benzen, saf benzen maddesinden bahsedildiği, ağır polimer, solvent, atık alkalin gibi maddelerden bahsedilmediği, sözleşmenin Petrokimya sahası içindeki tanklarda bulunan kimyasalların temizliğine ilişkin olmasına , sevk irsaliyelerinde çeşitli cins tehlikeli atık olmasına rağmen tehlikeli atıkların yalnızca atık yağ bertaraf lisansı olan şirkete teslim edilmesinde davacının da kusuru olduğu, davacının sözleşmenin konusu olan tanklardaki atıkları davalının taşıması ve bertaraf etmesi ya da ettirmesi konusunda sözleşmenin tarafı olan müşteri için sözleşmenin kuruluşu aşamasında çevre kanununa ve yönetmeliğe aykırılık bulunduğu, yetkisiz müşteri ile yapılan sözleşmenin varlığı karşısında davalının mali sorumluluğu yüklenmiş olması gerekçe gösterilerek davacının sorumluluktan kurtulamayacağının düşünüldüğü, kaldı ki yönetmeliğin 5. maddesinin (f) bendine göre tehlikeli atıkların Bakanlıktan lisans almış şirketler dışında 3. kişilerce ticari amaçlarla toplanması , satışı , bertaraf edilmesi, diğer yakıtlarla karıştırılarak yakılmasının yasak olduğu, yalnızca atık madeni yağ geri kazanım belgesi olan davalı şirket ile böyle sözleşme yapılmasının da mümkün olmadığını, sonuç olarak , davacı ve davalının ödemiş olduğu idari para cezasının hukuka uygun olarak tahakkuk ettirildiği, davacının sözleşme hükümlerine dayalı olarak rücu etmesinin yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar, davacı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, iddialar ve ödenen idari para cezası ve mahkeme hükmü belirtildikten sonra, kararın usul ve esas yönünden haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin, 1.4, vb maddeleri gereğince, davalının yasal yükümlülükleri gereğince sözleşme konusu atıkları, işletme lisansına göre , bu atıklardan 1. kategori atık madeni yağlar kapsamında bulunanları geri kazanacağını, bunun dışındaki atıkları ise, lisansı olan kuruluşlarca bertaraf ettireceğini, müvekkilinin idari para cezasını ödemek zorunda kaldığını, noter ihtarına rağmen davalının şirkete ödeme yapmadığı gibi itirazda da bulunmadığını, ayrıca davalı şirketin kendisi hakkında kesilen para cezasına karşı Ankara 5. İdare Mahkemesinin 2009/1646 Esas sayılı dosyasında açmış olduğu davanın reddine karar verilerek kararın kesinleştiğini, mahkemenin red gerekçesinin idare mahkeme kararları olduğunu, sözleşmenin 1.4 maddesinde mali ve cezai sorumluluğun davalıya ait olduğunun açıkça yazılı olduğunu, red kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, idari para cezasının sözleşme kapsamında rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, taraflar arasında, işin başlama tarihi 08.08.2008 olan, davalı şirketin müşteri, işin kapsamının ise, “Petrokimya Sahası İçindeki Tanklarda Mevcut Bulunan Kimyasalların Satış ve Bertarafı” işine ait özel ve teknik koşulların olduğu sözleşme imzalandığı, Sözleşmenin kapsamını belirleyen 1.0 maddenin devamında, 1.2 maddede, kapsamdaki işin tamamlanması için gerekli her türlü ana ve sarf malzemesi ,işçilik , yatay ve düşey taşımalar, işin yürütülmesi için gerekli servislerin ve denetiminde müşteri tarafından temin edilerek, yerine getirileceği, 1.3.maddede, müşterinin işi şartname doğrultusunda yapacağı, 1.4.maddede, iş kapsamında , 11.07.1993 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan “ Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliği “,14.03.2005 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan “ Tehlikeli Atıkların Kontrolu Yönetmeliğine “ uyulacağı, 1.4.1 .maddede, müşterinin zararlı madde ve ürünlerin , normal depolama ve taşıma şartlarında , sızma ,kaçak dökülme, bulaşma ve benzeri yollarla tanker dışına çıkmasını önleyeceği, 1.4.2 maddede, çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek uygun sistem ve Bakanlıktan tehlikeli atık taşıma lisansı alınmış araçlarla taşınıp depolama yapacağı, 1,4.5. maddede, müşterinin şartname konusu kimyasalların geri kazanım yapamayacağı kısmını bertaraf ettirme lisansı alan kuruluşlarda bertaraf etmeyi taahhüt ettiği, 1.4.6 maddede, müşterinin şartname konusu kimyasalların insan ve çevre sağlığına zarar verecek şekilde amacı dışında kullanmayacağı, aksine hareket edildiği takdirde bu konudaki tüm mali ve cezai sorumluluğun müşteriye ait olacağı ve diğer hükümlerin düzenlendiği, Kocaeli Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün davacı şirkete 03.08.2009 tarihli gönderdiği tebligatta, davalı şirketin bakanlığa gönderdiği faaliyet raporlarının incelenmesi neticesinde, Bakanlığın, firmanın tehlikeli nitelikteki solvent ve yalıtım malzemesi, ağır polimer, fuel-0il slacı, atık benzen, tarihi geçmiş boya , atık alkalin ve seperatör atıklarını , bu atıkları alma yetkisi bulunmayan şirkete verdiğinin tespit edildiği, 2872 sayılı Çevre Kanunun 20. maddesinin ( v) bendinde, bu kanunda ve ilgili yönetmeliklerde öngörülen yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak tehlikeli atıkları toplayan , ayıran, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan , yeniden kullanan, taşıyan, ambalajlayan ,etiketleyen, bertaraf eden ve ömrü dolan tehlikeli atık tesislerini kurallara uygun olarak kapatmayalara 100.000 Türk Lirasından 1.000.000.00 Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir hükmü ve idari para cezalarına ilişkin tebliğ gereğince 388.284 TL idari para cezasına karar verildiğinin belirtildiği, davacının idari parası cezasını Kabahatlar Kanunun 17. maddesi uyarınca dörtte bir indirimli olarak 291.213 TL olarak itiraz kaydı İle 21.08.2009 tarihinde ödediği, davacının Kocaeli 1. İdare Mahkemesinin 2009/354 Esas, 2012/517 Karar ve 30.05.2012 tarihli kararı ile idari para cezasının verilmesi İle ilgili işlemin iptali nedeniyle açtığı dava sonucunda, davacı şirket tarafından tehlikeli nitelikteki solvent ve yalıtım malzemesi vb ‘yi alma yetkisi bulunmayan şirkete verdiğinin tespitine istinaden davacı şirkete tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, red kararının Danıştay Ondördüncü Dairenin 2012/7095 Esas, 2013/6993 Karar ve 10.10.2013 tarihli ilamı İle onandığı, davalı şirkete ise yine aynı nedenden dolayı 14.09.2009 tarihli idari işlemle 388.284 TL idari para cezası verildiği, davalı şirketin işlemin iptali için açmış olduğu davanın Ankara 5. İdare Mahkemesinin 2009/1646 Esas, 2010/377 Karar ve 19.03.2010 tarihli kararı ile, Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği ‘ne göre, atık yağların geri kazanımı için Bakanlıktan lisans alan şirketin aylık olarak Bakanlığa göndermekle yükümlü olduğu faaliyet raporlarının incelenmesi neticesinde Aralık 2008 ve Ocak – Şubat-Mart- Nisan 2009 dönemlerinde … İzmit Rafineri Müdürlüğünün ‘den lisans kapsamında olmayan solvent yalıtım malzemesi vb tehlikeli atıkları aldığı tespit edildiği, 2872 sayılı Çevre Kanununun 20. maddesi (v) bendi gereğince verilen para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği, davacının idareye ödemiş olduğu idari para cezasından sözleşme kapsamında davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında, imzalanan sözleşme, sözleşme maddeleri, her iki şirkete kesilen idari para cezaları , idare mahkeme kararları yönünden herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davacıya verilen idari para cezası nedeniyle ,davalının sözleşme kapsamında sorumlu olup olmadığı ve davacının talep hakkının doğru olup olmadığıdır.
Mahkemece alınan Çevre Y.Mühendisi tarafından düzenlenen 24.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların iddiası, cevapları, idare mahkeme kararları, dosya kapsamı sonucunda inceleme yapılmış, yukarıda özetlenen ve dosya ile eklerinde bulunan belgelerle ,ilgili yönetmelik maddeleri İle teknik açıklamalarda bulunulmuştur.
Öncelikle, her bir taraf eylemlerinin, Çevre Kanunun ilgili maddesine aykırı olduğu, idari mahkeme kararları İle sübuta erdiğinden tartışma konusu yapılmasına gerek bulunmamaktadır.Yukarıda ayrıntılı şekilde idare mahkeme kararlarında ve idari yaptırım kararlarında, eylemlerin ne olduğu belirtilmiştir.Taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme kapsamında değerlendirilmesi doğru ve yerinde olacaktır.Tarafların kabulünde olduğu üzere ,özgür iradeleri ile imzalanan bir sözleşme mevcuttur.Sözleşmede, taraflara yüklenen edimlerin yerine getirilmesi ise sözleşmenin niteliği gereği olup kaçınılmazdır.Taraflar arasında düzenlenen ve kapsam üst başlığını taşıyan Sözleşmenin 1.4. maddede, davacı veya müşteri olan davalı ayrımı yapılmaksızın , iş kapsamında yukarıda ifade edilen yönetmeliklere uyulacağı belirtilmiştir.Bu maddenin gerek başlığı, gerek lafzı veya ruhu itibarı ile bu sorumluluğunun yalnızca davalıya ait olduğunu kabul etmek mümkün değildir.Aksi takdirde, maddenin üst başlığına, sözleşmenin 7.0. bendinde belirtildiği gibi , müşterinin sorumlulukları ifadesi eklenmesi veya , bir kısım maddelerde belirtildiği gibi açıkça madde metninde müşteri ifadesi kullanılması gerekirken bu ifadenin kullanılmadığı görülmektedir.Bu anlamda ve özellikle sözleşmenin diğer maddelerinin düzenlenme şekli itibarı İle yönetmelik hükümlerine aykırı hareket sonucu kesilen para cezasından davalı müşterinin sorumluluğu kabul edilemez.İdari yaptırım kararında, davacı şirkete, Çevre Kanununa muhalefet gerekçesi ile yönetmelik hükümleri uyarınca, belirtilen atıkların, söz konusu atıkları alma yetkisi olmayan şirkete vermiş olduğunun tespiti üzerine verildiği ifade edilmiştir.Davacının iddiasını dayandırdığı bir diğer madde ise, 1.4.6.maddedir, davacı söz konusu madde gereğince, tüm mali ve cezai sorumluluğun müşteri olan davalıya ait olduğunu iddia etmiştir.Ancak söz konusu maddenin ilk cümlesi, müşterinin şartname konusu kimyasalları insan ve çevre sağlığına aykırı kullanmayacağına ilişkindir. Verilen idari para cezasının gerekçesi ise yukarıda ifade edildiği üzere, madde metni İle ilgisi yoktur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 18. maddesinde ( 6098 sayılı TBK 19. maddesi ) bir akdin şekli ve şartları tayinde , iki tarafın gerek sehven gerekse de akitteki gerçek maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmayarak , onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır.Zaten söz konusu madde bir bütün halinde okunduğunda dava konusu cezai içermediği de açıktır.Sözleşmenin tarafları kendi lehlerine olan hükümleri yorumlayarak talepte bulunamaz. Sözleşmenin ,gerek madde gerekse de bir bütün olarak yorumlanması gerekecektir. Aksi takdirde, sözleşme taraflarının yasal düzenleme de ifade edildiği üzere gerçek ve ortak iradelerinden söz etmek mümkün olmayacaktır. Diğer yandan yukarıda ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere yönetmelik hükümlerine uyulacağı her iki tarafın edimleri arasındadır.Aksinin kabulü de zaten Çevre Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine aykırılık teşkil edecektir.İlgili kanun ve yönetmelik hükümlerinin her iki tarafa da edimler yüklediği kanun maddelerinde açık olduğu gibi ,gerekse de idari mahkeme kararlarında da belirtilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK 20, 6098 sayılı TBK nun 27. Maddesinde, kesin hükümsüzlük üst başlığı İle, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine aykırı veya imkansız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda da, sözleşmeye yalnızca davalının yönetmelik hükümlerine uyacağı maddesinin konulması imkansız olacaktır. Çünkü Çevre Kanununda davacıya da edimler yüklenmiştir. Her iki taraf kendi kusurları ve ihmalleri ve ihlalleri neticesinde idari para cezası ile cezalandırılmıştır. Ve yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, böyle bir cezadan sözleşme hükümleri uyarınca davalının sorumlu olacağının kabulü mümkün görülmediğinden ve özellikle sözleşme hükümleri, tarafların iştigal konusu, Çevre Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümleri gereğince mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatine varıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/193 Esas, 2016/1245 Karar ve 13.12.2016 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL başvuru harcı İle yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,40 TL olmak üzere toplam 36,20 TL harcın davacıdan tahsili İle hazineye irat kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi ile aynı Kanunun 361/1. bendi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/06/2018