Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1630 E. 2018/725 K. 18.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1630 Esas
KARAR NO : 2018/725
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2017
NUMARASI : 2014/968 Esas 2017/156 Karar
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 18/04/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu 03.03.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin uzun yıllara dayalı üyesi olduğunu, müvekkilinin gıyabında ve haberi olmaksızın kendisinin kooperatif üyeliğinden ihracına karar verildiğini, söz konusu ihraç kararının 23.01.2014 tarihinde kooperatif başkanı …’ nın imzalı yazısı ile öğrendiğini, ihraç kararından önce kendisine herhangi bir tebligat yapılmadığını, kooperatife borcunun da bulunmadığını, bu nedenlerle ihracına ilişkin 23.08.2004 tarihli ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı taraf yargılama aşamasındaki beyanlarında; davacının kooperatif üyesi olarak kooperatife olan aidat borçlarını ödememiş olması nedeni ile, kendisine çekilen ihtarnamelere istinaden kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini, yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, davalının uzun yıllardan beri kooperatif ile irtibat kurmamak sureti ile fiilen kooperatif üyeliğinden de ayrıldığını, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bakirköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2014/968 Esas, 2017/156 Karar, 22/02/2017 tarihli kararında özetle,
Sabit görülen davacının davasının KABULÜNE, davacının, davalı kooperatif ortaklığından çıkartılmasına ilişkin 23.08.2004 tarih, 2004/14 sayılı yönetim kurulu kararının İPTALİNE, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ
Davalı vekili yasal süresinde sunduğu 22/06/2017 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Davacının esasen 11-12 yıllık parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesine, kooperatife dahi uğramamasına rağmen, kötü niyetli bir şekilde ve haksız bir biçimde, burada bir menfaat elde edebilirmiyim saikiyle, 10 yıl sonra iş bu davayı açtığı, Yargıtay yerleşik uygulamasına göre de, aidat yükümlülüğü bulunan ortağın, uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde, üyeliğinin sona erdiğini ortağın zımmen kabul ettiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı ve böyle bir davacının açtığı davanın, HMK nın 2. Maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı olduğunun kabul edildiği,
2- -Davacıya ilişkin ihraç kararı ile tebligatların usulen uygun yapıldığı, mahkemenin hatalı değerlendirme yaptığı, mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas alındığının belirtilmesine rağmen bilirkişi raporunda davalının reddi gerektiği sonucuna varıldığı,
3- Genel kurul kararı ile belirlenen alacakları ödediğini, ispat etmesi gereken tarafın davacı olması gerekirken, mahkemenin ispat külfetini müvekkiline yüklediği,
4-Mahkemenin değerlendirmesinin aksine, ihtilafa ait yıllarla ilgili kooperatifin defter saklama süresinin sona erdiği,
5- Davanın 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, 2004 yılındaki ihraç kararına karşı dava hakkının 2009 yılında doğduğu,
6- Davanın, tasfiyeye girmesi sebebiyle tasfiye memuruna yöneltilmesi gerekirken, doğrudan kooperatife yöneltildiği, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptaline ilişkindir.
Davacının, davalı kooperatifin üyesi olduğu, davacının 25/06/2000 tarihinde yapılan 1999 yılı olağan genel kurul toplantısına ve15/07/2001 tarihinde yapılan 2000 yılı olağan genel kurul toplantısına bizzat katıldığı, diger genel kurullara ise katılmadığı, davacının 23/08/2004 tarihli yönetim kurulu kararı ile üyelikten ihraç edildiği, ihraç kararı öncesinde davacıya Bakırköy … Noterliği tarafından … yevmiye nolu 23/06/2004 tarihli ihtarneme ile, ana para + faiz = 15.310,00 TL tutarındaki borcun tebellüğ tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesi, aksi halde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin bizzat kendisine 29/06/2004 tarihinde tebliğ edildiği, Bakırköy … Noterliği tarafından düzenlenen … yevmiye nolu 21/07/2004 tarihli ihtarname ile de, o gün tarihi itibariyle 15.826,00 TL olan borcun, tebellüğ tarihinden itibaren 30 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin 20/08/2004 tarihinde ” muhatap kursa gittiğinden masasına haber bırakılıp arkadaşı Ahmet Muhtara haber verilip Şirinevler mahallesi muhtarlığına tebliğ edilmiştir” tebliğ şerhi ile, aynı adrese tebliğ edildiği, davacının 31/12/2013 tarihli 039561 sayılı ihtarnamesine, kooperatif tarafından cevaben gönderilen 23/01/2014 tarihli yazıda, 23/06/2004 ve 21/07/2004 tarihli ihtarnamelere konu mali sorumluluğun yerine getirilmemesi sebebiyle, 23/08/2004 tarihli yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan ihraç edildiğinin bildirildiği, fakat, bu ihraç kararının davacıya tebliğine ilişkin dosyada herhangi bir belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya, borcunun ödenmesine ilişkin davalı kooperatifce gönderilen ihtarnamelerin, usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ihraç kararının davacıya tebliğ edilip edilmediği, bu nedenle ihraç kararının geçerli olup olmadığı, davacının davalı kooperatife karşı mali yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, davanın süresinde olup olmadığı, davacının uzun süre kooperatife uğramaması sebebiyle eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı ve açtığı davanın HMK 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı olup olmadığına ilişkindir.
Mahkemece alınan 28/12/2015 tarihli ve 07/04/2016 tarihli asıl ve ek raporların, dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.
Davacının üyelikten çıkarılmasına dayanak gösterilen ve yukarıda bahsi geçen 23/06/2004 ve 21/07/2004 tarihli ihtarnamelerde, borç miktarlarının farklı olduğu, bu farklılığın nedeninin açıklanmadığı, ana para ve faiz borcunun ayrı ayrı dökümüne yer verilmediği, ihraç kararının da, ikinci ihtarnamede de belirtilen bir aylık süre beklenilmeden verildiği, bu yönlerden ihraç kararının kooperatifler kanununu 16 ve 27. maddeleri ile, kooperatif ana sözleşmesinin 14 maddesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği, öte yandan, yönetim kurulunun ihraç kararının davacıya tebliğ edildiğinin dosyadan anlaşılamadığı ve davalı tarafından tebliğin kanıtlanamaması karşısında, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmaktadır.
Buna karşılık davacı en son, 15/07/2001 tarihinde yapılan 2000 yılı olağan genel kurul toplantısına katılmış ve bu genel kuruldan sonra, dava tarihine kadar hiçbir genel kurul toplantısına katılmadığı gibi, kooperatifle hiçbir ilişkisi olmamış, bu süreler boyunca dosyada mevcut kayıtlardan davacının aidat yükümlülüğünün bulunmasına rağmen bu yükümlülüklerin yerine getirdiğine dair delil de sunmamıştır.
Aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte, ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi, üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına gelir. Böyle bir ortağın açtığı davanın TMK’nun 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmelidir.(Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4514 E. 2012/5564 K. 28.09.2012 t.)
Somut olayda; davacı hakkında davalı kooperatif yönetim kurulunca 23.08.2004 tarihinde ihraç kararı verildiği, her ne kadar davalı kooperatif yönetim kurulunun 2004 tarihli ihraç kararı davacıya tebliğ edilmemişse de bu tarihten 04.03.2014 dava tarihine kadar, davacının herhangi bir aidat ödemesinin bulunmadığı, davacı tarafından bu yönde bir iddianın ileri sürülmediği, davacının son olarak 15.07.2001 tarihinde yapılan 2000 yılı olağan genel kurula katıldığı, bu tarihten sonra genel kurullara katılmadığı gibi isminin de hazirun listelerinde yer almadığı, ihraç kararından önceki yukarıda bahsi geçen ihtarnamelerin, davacıya tebliğ edildiği, buna rağmen ne ihtarnamelere itiraz etme şeklinde, ne de kooperatife karşı mali yükümlülüğü bulunup bulunmadığı noktasındaki sorunun çözümüne yönelik girişimde bulunmadığı, bu tarihten sonra aidat ödemek veya başka bir suretle kooperatifle hukuki ilişkiye girdiğini iddia ve ispat edemediği hususlarının tümü gözetilerek, mahkemece ihraç olgusunun davacı tarafından eylemli olarak benimsendiğinin kabulü gerektiği, kendisine bizzat tebliğ edilen 23/06/2004 tarihli ihtarnameden 10 yıl sonra bu davayı açmasının, TMK 2.maddesinde belirtilen iyi niyet kuralına aykırı olduğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle, HMK 353.1.b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜNE,
2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/02/2017 Tarih ve 2014/968 E. 2017/156 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Harç peşin alındığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden ,hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca takdir edilen maktu 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-HMK 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra,yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatıran tarafa iadesine,
8–Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yolu başvurusu kabul edilen davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Davalı tarafça yapılan 34.40 TL istinaf yargılama gideri ile 31.40 TL İstinaf karar harcı, 85,70 TL İstinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 146,10 TL yargılama giderlerinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1.b.2 ve 361.1 Maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/04/2018