Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1505 E. 2018/713 K. 18.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1505 Esas
KARAR NO : 2018/713
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2017
NUMARASI : 2015/1120 2017/84
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 18/04/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı sigortalı müşterisi … Tic. A.Ş.’nin inşaatındaki sigorta konusu spor kompleksinin giriş katındaki KN mühendislik deposunda 29/05/2014 tarihinde hırsızlık meydana geldiğini, bu deponun güvenliğinin davalı şirketce sağlandığını, davalının görevinin hakkı ile yerine getirmediğinden bu olayın sorumlusu olduğunu, olay sonrasında sigortalı ile aralarındaki İnşaat …Poliçesi kapsamında alınan ekspertiz raporuna göre belirlenen 5.837,00-TL zararın sigortalıya tazminat olarak 08/12/2014 tarihinde ödendiğini, bu bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; Müvekkili şirket ile iş sahibi … Tic. A.Ş. Arasında imzalanan sözleşme gereği hizmet verilen alan içerisinde bulunan kasa ve depo, çek senet, işletme veya şahıs kasaları vb eşyaların ve malzemelerin korunmasının öncelikle mal sahiplerinin ve işletmenin kendi sorumluluğunda olduğunun ve müvekkili şirketten çalınması kaybedilmesi halinde bedel talep edilemeyeceğinin belirlendiğini, kaldıki zarara uğrayanın bile talep edemeyeceği bu bedelin davacı tarafından talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, hırsızlığın meydana geldiği yerin depo olması sebebiyle depoların sorumluluğunun sigortalı … Tic. A.Ş. ile sigortacı şirket sorumluluğunda olduğunu bu sebeplerle davacının davasının usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; dava dışı sigortalı ile davalı arasında imzalanan 10/03/2014 tarihli Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesinin 4. Maddesinin (r) bendi gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
TBK.nun 115 maddesi gereğince, Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşmanın kesin olarak hükümsüz olduğunu, borçlunun alacaklı ile hizmet sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç sebebiyle sorumlu olmayacağına ilişkin olarak önceden yaptığı her türlü anlaşmanın kesin olarak hükümsüz olduğunu, uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya. sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağtna ilişkin önceden yapılan anlaşmanın da kesin olarak hükümsüz olduğunu, somut olayda sigortalı ve davalı güvenlik şirketi arasında imzalanan sözleşmenin mahkeme gerekçesine konu hükmünün de geçersiz olduğunu, sözleşmenin ilgili hükümleri incelendiğinde, davalı şirketin 7 gün 24 saat hırsızlık eylemlerine karşı gerekli önlem ve tedbirleri 35 personel ile almayı kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalı şirket tarafindan söz konuşu tedbirler yeterince alınamadığından hırsızlık olayı meydana geldiğini, davalı şirketin sözleşmede belirtilen azamî dikkat ve özeni göstermeyerek ve basiretli bir tacir gibi davranmayarak güvenlik zaafiyeti oluşmasına mahal verdiğini, bu nedenle davalı şirketin hırsızlık olayının meydana gelmesinde kusurlu ve meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, açıklanan nedenlerle İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1120 E. 2017/84 K. sayılı ve 16.02.2017 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi davalı vekiline 02/06/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 14/06/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; sözleşme ile depodan yapılacak hırsızlıklardan sorumlu olmadıklarının kararlaştırıldığını, sitenin genel güvenliğini sağlamakla görevli olan güvenlik şirketlerini site içindeki evlerin içinin ve hatta evlerin içinde olduğu iddia edilen ziynet eşyalarının korunmasından da sorumlu tutmanın, özel güvenlik kurumunun amacı ile de bağdaşmadığını, bu durumda hiç bir özel güvenlik şirketinin bu işi yapamayacağını, ayakta kalamayacağını, site özel güvenlik müessesesinin kişilerin daire içlerinin ve daire içlerindeki ziynet eşyalarının özel olarak gözlenmesi veya başlarında beklenmesi suretiyle özel olarak korumaları için getirilmiş bir müessese olmadığını, sigortalının bir talep ve dava hakkı olmadığından, davacının ödediğini iddia ettiği miktarı müvekkili şirketten talep etmesinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekiline 01/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, hükmün davacı vekili tarafından 24/05/2017 tarihinde yani yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği tazminat bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca sorumlulardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dava dışı sigortalı …. A.Ş.ile davacı arasında İnşaat …Poliçesinin varlığı ile yine dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesinin varlığı ile poliçe ve güvenlik sözleşmelerinin konusu olan mahalde hırsızlık meydana geldiği hususlarında tartışma bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davalının olay nedeniyle sorumlu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Diğer bir ifade ile dava dışı sigortalı ile davalı güvenlik şirketi arasında imzalan Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesinin 4/r.bendi gereğince depoda bulunan eşyaların çalınmasından güvenlik şirketinin sorumlu olmayacağına dair hükmün TBK.nun 115.maddesi çerçevesinde geçerli olup olmadığı tartışmanın temel konusunu oluşturmaktadır.
Dava dışı sigortalı ile davalı tacir olup. TTK.nun 18.maddesi gereğince basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorundadırlar. TBK.nun 26. Maddesi gereğince taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. 27.madde hükmü gereğince sözleşme, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız ise kesin olarak hükümsüzdür.
Bahse konu Özel Güvenlik Hizmetleri sözleşmesinin 4/r.bendi uyarınca tacir olan sözleşmenin tarafları nerelerde güvenlik hizmetinin verileceğini, hangi alanlarda verilmeyeceğini özgür iradeleriyle kararlaştırmışlardır. Bunda TBK.nun 27.maddesine aykırı bir yön yoktur. Tarafların iradesi ile sigortalının deposunda güvenlik hizmetinin verilmeyeceği, buradan yapılacak hırsızlıklardan davalının sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma TBK.nun 115.maddesi çerçevesinde değerlendirilemez. Zira güvenlik hizmeti verilmeyen bir alan için sorumluluğun olduğu kabul edilemez. Özel güvenlik şirketinin güvenlik hizmeti vermesine rağmen, hizmetin verildiği bütün alanlarda meydana gelebilecek hiçbir hırsızlık olayından işin başında sorumlu olmayacağının kabul edilmesi gibi bir durum söz konusu olmadığına göre ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ve fazlaya dair haklar saklı tutulduğundan HMK’nun 361. Maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/04/2018