Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1468 E. 2018/418 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1468 Esas
KARAR NO : 2018/418
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2017
NUMARASI : 2011/468 Esas, 2017/397 Karar
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil-Taşınmaz Bedelinin Tahsili
DAVA TARİHİ : 05/09/2007 ( Asıl Dava) – 25/06/2015 (Birleşen Dava)
DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı … vekili 05/09/2007 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılardan .. Şti ile yaptığı anlaşma sonucunda… ( Birinci Etap) ‘dan… metrekarelik 101 numaralı daireyi almak için bununla ilgili ödemeleri yapmaya başladığını ancak davalı şirketten gelen yazıda ..’nin 725 sayılı yasadan yararlanarak kurulan diğer davalı Jetpa Konut yapı Kooperatifi üzerine alındığı, kooperatife müvekkilinin üyeliğinin yapılacağı, bunun için yazı ekinde yolladıkları formları doldurup nufüs cüzdan suretiyle birlikte verilmesinin istendiğini, müvekkilinin 21/07/2004 tarih, 110/204 evrak kayıt numarası ile dilekçesini ve istenilen belgeleri kooperatif başkanlığına sunduğunu, kooperatifin müvekkiline verilmesi gereken daireyi vermeyince müvekkilinin bir müddet beklediğini, kooperatifle görüşmelere başladığını, kendisinin oyalayıcı sözlerle geçiştirildiğini, sonunda müvekkilinin kooperatiften, hakkında hiç bir yasal işlem yapılmadan çıkarıldığını, kendisine dairesinin verilmeyeceğinin bildirildiğini, müvekkilinin kooperatiften çıkarılma gibi bir işlem yapılmadığını, uzun zamandır beklediği, hayal ettiği, kendisine sözleşme ile bildirilen ev verilmeyerek müvekkilinin kooperatif tarafından aldatıldığını, hiçbir gerekçe gösterilmeden, herhangi bir ihtarname yollanmadan kendisine verilmesi gereken dairenin verilmemesinin son derece hukuk dışı olduğunu iddia ederek anlaşmada belirtilen dairenin müvekkili adına tesciline şayet bunun fiilen mümkün değilse yapılacak bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkacak daire bedelinin en yüksek banka faiziyle birlikte ödenmesine veya emsal bir dairenin müvekkili adına tesciline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …. . Kooperatif vekili, davalı kooperatifin 1163 Sayılı kooperatifler kanununa uygun şekilde kurulmuş kooperatif olduğunu, yasanın 99.maddesi gereğince Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek , iş bölümü ve yetki itirazında bulunmuş, davacı tarafın davalı şirketle 11/01/1998 tarihinde konut satış sözleşmesi yaptığını ve tüm ödemelerini de bu şirkete yaptığını beyan ve ikrar ettiğini, davalı kooperatifin yapıldığı iddia edilen sözleşmenin tarafı olmadığını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacının, davalı kooperatifin ortağı olmadığını ve yapılan incelemede bu güne kadar bir ödemesine rastlanılmadığını, davacının ödemelerini diğer davalı şirkete yapması ve bu ödemelerin kooperatife intikal etmemesine rağmen ayrı bir tüzel bir kişiliği olan müvekkili kooperatifin hukuka aykırı olarak borç altındaymış gibi algılanarak tedbirin zuhulen verildiğini, oysa kooperatif ortaklarının yıllarca ve milyarlarca ödeyerek sahip oldukları konutlara kooperatife tek kuruş ödemeden davacının sahip olmaya çalıştığını, davacının davalı şirkete ödediği para için adı geçen şirkete dava açması gerekirken para alamayacağını anlayarak ve diğer davalı şirketle birlikte danışıklı olarak müvekkili kooperatif adına dava açtığını, müvekkili kooperatifin amacının … olarak bilinen ve bu kişinin kurduğu diğer davalı şirketin ve …l’ın müvekkili kooperatife ve ortaklarına zarar vermesini istismar etmesini önlemek, kooperatif ortaklarının sırtından para kazanılmasını önlemek ve konutların bitirilerek hak sahipleri olan ortaklara teslimini sağlamak olduğunu, bu nedenle …ün müvekkili konut yapı kooperatifin ortaklığından -üyeliğinden ihraç edildiğini, davacının davalı şirketle yapmış olduğu sözleşmenin varlığı ve hukuki geçerliliğinin bulunmadığı gibi muvazaalı olduğunu, 11/01/1998 tarihli sözleşmenin hukuken geçersiz bir sözleşme olduğunu, gayrimenkul ile tüm sözleşmelerin şekle bağlı olduğunu, adi şekilde yapıldığından geçersiz olduğunu, davacının ödemelerini şirketin hangi konut kampanyası için yaptığının da anlaşılamadığını, muvaazanın dahi mümkün bulunduğunu, Kooperatifler kanunun 2.maddesine göre kooperatifin ancak ortaklarına konut verme zorunluluğu olduğundan ancak ortaklarına konut verme taahhüdünde bulunabileceğini savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı… Ltd. Şti vekili, müvekkili şirketin davacı ile imzalanan sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, diğer davalı kooperatife tahsis edilen dava konusu arsa üzerinde inşaa edilecek konut için ödemelerin bir kısmının davacı tarafından yapıldığını, müvekkili şirketin bu ödemelere diğer davalı için yaptığı inşaatlarda kullanmasından dolayı diğer davalı kooperatifin mal varlığına aktardığını, dava konusu konutların davalı kooperatifin hakimiyet ve kontrolünde bulunduğunu, bu konutların halen kooperatif tarafından pazarlandığını, müvekkilinin bu konutlarla ilgili hiç bir sorumluluğu ve tasarruf imkanının olmadığını, davacıya daireyi teslim etmeyenin davalı kooperatif olduğunu, davacı tarafından dava dilekçesinde davalı kooperatife üye yapıldığını ve daha sonra kooperatifçe üyelikten çıkarıldığının bildirildiğini davanın öncelikle pasif husumet yokluğu ve zaman aşımından reddi gerektiğini, davaya konu olan Büyükçekmece… köyü, ..) sayılı arsa üzerine inşa edilecek meskenlerin yapımının başlangıçta müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, müvekkili şirketin düzenlediği kampanyalar sonucunda diğer davalı kooperatifin daireleri kooperatifin verdiği yetkiye dayanılarak müvekkili şirket tarafından pazarlanıp satışların gerçekleştirildiğini, zamanla müvekkili şirket tarafından isimleri bildirilen müşterilerden bir kısmının başvurusu üzerine bu müşterilerin davalı kooperatif genel kurul ve yönetim kurulu kararları ile davalı kooperatif tarafından üye olarak kabul edildiğini, fakat daha sonraki yıllarda davalı kooperatifin yönetiminin değiştiğini, yeni gelen yönetimlerinin diğer müşterilere karşı bu yükümlülüklerini yerine getirmemeye başladığını, ayrıca kooperatifin bu yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla işlemler yapmaya başladığını, müvekkili şirket tarafından kendilerine verilen müşteri listeleri yok sayılarak ellerinde hiç liste yokmuş gibi davrandıklarını, davalı kooperatifin müşterilerin üyeliğe kabul için belli süreler koyduğunu ve müşterilerin iş bu süreleri kaçırdığı iddiasıyla üyelik başvurularını reddettiğini ayrıca bazı müşterilerin de çeşitli sebepler uydurarak kooperatif üyeliğinden çıkarıldığını, davacı ile müvekkilinin sözleşme imzaladığını, davacı ödemelerinin bir kısmını yaptığını, müvekkili şirketin diğer müşterileri gibi davacıdan da tahsil ettiği paraları nakden veya iş karşılığı diğer davalı kooperatife intikal ettirdiğini, müvekkili şirketin inşaat yapım işini bıraktığında davalı kooperatife 7.500.000,00 TL- 8.000.000,00 TL değerinde bir inşaat bıraktığını bu nedenle müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülüklerini fazlasıyla yerine getirdiklerini, halihazırda davalı kooperatifin bu inşaatlar üzerinde çalışmaya devam ettiğini bir kısmını satışa çıkardığını, kooperatif genel kurul kararı ile müvekkili şirketin davalı kooperatif namına hareket ederek daire sattığı hususu ve bu kişilerin davalı kooperatifin ortağı olmaları gerektiği hususunun davalı kooperatif genel kurulunca da kabul edildiğini, çeşitli sebeplerle keyfi biçimde hareket eden davalı kooperatifin mevcut yönetiminin müvekkili şirket tarafından verilen listelerde yer alan insanlara eşit davranmak yerine hak ve hukuk tanımaz biçimde farklı farklı uygulamalar sergilediğini savunarak davanın usul ve esattan reddini istemiştir.
BÜYÜKÇEKMECE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2007/907 ESAS, 2008/153 KARAR VE 20/02/2008 TARİHLİ KARARI İLE; davalının iş bölümü ilk itirazının kabulüne, dava dilekçesinin iş bölümü nedeniyle reddine dosyanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
BİRLEŞTİRİLEN BAKIRKÖY 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/630 ESAS, 2015/521 KARAR VE 01/07/2015 TARİHLİ KARARI ile; Davacı … tarafından davalı kooperatif aleyhine 25/06/2015 tarihinde açılan tapu iptal ve tescil davası Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/468 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Birleştirilen dosyada davacı, dava dilekçesinde, davalı kooperatifin …olarak, … Ltd. Şirketinden …. projesi kapsamında daire satın alan kişiler tarafından kurulduğunu, … şirketinden… projesi kapsamında 13/07/1995 tarihinde .. nolu (sonradan numaralandırmada yapılan değişiklikle dairenin numarasının 4 olan) 98.00 metrekare daireyi 99.000.000 TL peşinat aylık 5.000.000 TL taksit ve 20/09/1995 – 20/10/1995 ve 20/11/1995 tarihlerinde 100.000.000 TL ara ödemelerle oğlu adına velisi olarak satın aldığını, ödemelerini düzenli olarak yapmasına karşın şirketin taahhüt ettiği, satın aldığı daireyi 31/08/1998 teslim edemediğini ve hukuksal yaşanan sorunlar nedeniyle kooperatifleşme sürecinin yaşandığını ve kooperatif üyeliği başvurusunda bulunduğunu, şirket yöneticisi ve kooperatif başkanı …’ün tutuklanması ve tüm mal varlığına el konması nedeniyle türlü olumsuzluklardan sonra genel kurul toplantısı yapılarak yönetim kurulunun oluşturulduğunu, kooperatifin olumsuz çağrışımlar yapan isminin değiştirilerek davalı kooperatif adının alınmasının sağlandığını, inşaatın tamamlanması için alınan karar doğrultusunda tamamını ödemiş olduğu daire bedelinin dışında yeniden kooperatif ödemeleri yapılması koşuluyla inşaatın bitirilmesi çevre düzenlemesinin yapılmasının sağlandığını, daireye ilişkin her hangi bir borcu bulunmadığından 31/10/2008 tarihinde dairenin teslim edildiğini, tarafından kiraya verildiğini, gerekli tadilatlar yapıldığını, aidatların ödendiğini, gerek site yönetimi tarafından kat malikleri toplantısına ve gerekse kooperatif yönetimi tarafından genel kurula davetler aldığını, tüm edimlerini yerine getirmiş olmasına karşın tescil aşamasında kooperatif yönetimi tarafından …’un açtığı ve halen Bakırköy 5. ATM’nin 2011/468 sayılı dosyası üzerinden devam eden tapu iptal ve tescil davasında teminat olarak gösterilip ihtiyati tedbir konulduğunu belirterek dosyaların birleştirilmesine taşınmazın adına tesciline olmadığı takdirde bedelinin tespiti ile tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, dava dilekçesi, davalı tarafa tebliğ edilmeden dosya üzerinden birleştirme kararı verilmiştir.
Birleşen dosya davacı vekili tarafından 07/02/2017 tarihli dilekçe ile, dava konusunun değeri 20.000 TL’den 200.000 TL’ye yükseltilerek aynı tarihli harç makbuzu ile 3.075,00 TL bakiye harç mahkeme veznesine yatırılmış makbuz örneği dosyaya ibraz edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının, celb ve tetkikinde taşınmazın halen davalı kooperatif adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar asıl dava yönünden davacı …’un davalı ..Ltd. Şti’ne yapmış olduğu ödeme nedeniyle taşınmazın maliki olan kooperatifin üyesi olduğunu, ödeme yönünde tüm edimlerini yerine getirdiğinden bahisle taşınmazın kendi adına tescilini talep etmiş ise de, davacının sözleşme yaptığı şirketin … Ltd Şirketi olduğu, taşınmazın maliki olduğu kooperatif üyesi olmadığı, ayrıca … Ltd. Şti ye yapılan ödemenin kooperatife aktarıldığı hususunun kanıtlanamadığı, benzer dosyalarda düzenlenen bilirkişi raporları ve mahkemecelerle verilip Yargıtay tetkikinden geçen kararlara göre kooperatif üyeliğine kooperatife yetkili organlarının karar vereceği bu bağlamda davacının tapu maliki olan kooperatifin üyesi olduğunu ispatlayamadığı ( Bakırköy 4.ATM’nin 2008/225 Esas, 2009/361 Karar sayılı ilamının onanmasına ilişkin Yargıtay 23 HD’nin 2011/1508-1641 sayılı ilamında da belirtildiği üzere) mahkemece değerlendirildiği, değerlendirme sonucunda davacı …’un tapu maliki olan kooperatifin üyesi olmadığı, kooperatif adına herhangi bir ödemede bulunmadığı, bu nedenle davalı … Ltd Şirketine yapmış olduğu, 999 TL ödemenin güncellenmiş karşılığının iş bu şirketten isteyebileceği, birleşen dava yönünden tapu maliki olan kooperatif vekilinin yargılama aşamasındaki beyanlarına göre davacı …’nın kooperatif üyesi olarak tüm edimlerini yerine getirdiği, taşınmazın kendisine tahsis edildiği iş bu hususun bilirkişi raporuyla da sabit olduğu anlaşıldığından birleşen dava yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek asıl dava yönünden davacı … tarafından davalı yeni ünvanı ….Konut Yapı Kooperatifi eski ünvanı …Yapı Kooperatifi aleyhine açmış olduğu davanın pasif husumet nedeniyle reddine, davacı …’un davalı . … Ltd. Şti aleyhine açmış olduğu davanın kısmen kabulüne, 12.440 TL’nin dava tarihi olan 05/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte iş bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dava yönünden davacı … tarafından davalı kooperatif aleyhine açılan davanın kabulü ile, davalı kooperatif adına kayıtlı İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, … parsel üzerinde bulunan A Blok, Kat 1, giriş 3, 4 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapu siciline tesciline, İİK 28.maddesi gereğince hüküm özetinin derhal Büyükçekmece Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar, davacı … vekili ve davalı kooperatif vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
Davacı … vekili istinaf nedenleri olarak, mahkemenin öncelikle usule aykırı hareket ettiğini, bir kimsenin hem davalının yanında feri müdahil hem de bu davalıya karşı davacı olamayacağını, 09/02/2015 tarihli celsede tahkikatın bittiği bildirilerek sözlü yargılama ve savunmaların alınmasına karar verildiğini, yani davanın bitme aşamasına geldiğini ancak davalı tarafın zorlaması sonucunda feri müdahil olarak davalının kendi yanında talepte bulundurulduğunu, mahkemece ihbara yönelik talebin kabul edildiğini, feri müdahil talebinde bulunduğu güne kadar 7 seneden fazla bir zaman geçtikten sonra birleştirilen dosyanın açılması ve feri müdahillik gibi kötü niyetli işlemler yapıldığında feri müdahilin süresi geçmemiş ise yanında katıldığı davalı tarafın lehine olan delilleri ileri sürebileceğini, yanında katıldığı davalı aleyhine işlem yapamayacağını bu müdahalenin hukuk dışı olduğunu beyan etmelerine karşı davalı vekili tarafından bu sefer tam 20 sene sonra kooperatif aleyhine …’ya dava açtırıldığını, her ikisinin birlikte yürütülmesini anlamanın mümkün olmadığını, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, bilirkişilerin …’nın …’dan para alacaklısıdır demelerine ve hiç bir geçerli belge sunamamasına rağmen mahkemenin mülkiyetin kendisine tesciline karar verdiğini öncelikle belirtilen yönlerden ve birleştirilen dava ile birleştirme kararını kabul etmediklerini, mahkeme kararının gerekçesinde hem kök raporda hem ek raporda belirtildiği hususlarda davacı ….’un dava konusu 98 metre karelik daireden malik olarak adına tescil edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, davalının her celse muvafakat etmedikleri halde savunmasının genişlettiğini yeni belgeler adı altında yazılar sunduğunu, dosyaya sunulan belgelerden davacının kooperatif üyesi olduğunun belgelendiğini, müvekkilinin 1995 yılında kooperatife üye olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkiline yollanan yazıda …’den almış olduğu konut gereğince 775 sayılı yasayla kurulan …Yapı Kooperatifinden yapılacak olan işlemlerle adına tescil edileceği, yeni bir ücret alınmayacağı, hatta tapu harcının ödemesinin dahi söz konusu olmayacağının belirtildiğini, kendisinden istenilen fotoğraf, nüfus kağıdı sureti vs. evrakların verildiğini, 21/07/2004 tarihindeki dilekçe ile yaptığı başvuru üzerine kaydının yapıldığını, müvekkilinin en yüksek ödeme seçeneği ile çok sayıda senet ve o zamanın en büyük miktardaki peşin bedelini ödediğini kendisine borcun yoktur yazısının verildiğini, davalılardan … Kooperatifinin isim değişikliği ile bir devamı olduğunu, davalı kooperatifin kendisini gizlemek için yaptığı isim değişikliği ile müvekkilinin kendilerinde bulunan haklarını talep etmesini engellemeye çalıştığını, 25/04/2004 tarihli genel kurul toplantısında ortaklara 01/06/2004 tarihine kadar süre verilerek ortaklığa başvurulmasının istenildiğini, müvekkilinin başvuruyu süresinde yaptığını, bilirkişi… … başkanlığındaki heyet raporunun sonuç kısmının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, davacının da davalı kooperatife üye olduğunu kabulünün gerektiğinin belirtildiğini, mahkemenin emsal olarak belirttiği kararların dosyayla hiç bir bakımdan örtüşmediğini, mahkeme tarafından müvekkili için bedel hesaplaması kararını verirken yanlış yola girdiğini bunu yaparken bile büyük usulsüzlüklere düştüğünü, mahkemenin 20/03/2017 tarihli celsede Yargıtay 23 HD’nin 6’lı formül diye tabir edilen içtihadı gereğince dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor düzenlenmesine karar verdiğini ancak bu ara kararın bilirkişiye bildirilmeden bilirkişinin ara karardan haberdar olmadan, önceki ara karar gereğince hazırlanan raporun dosyaya sunulduğunu, mahkemenin kendi ara kararını çiğneyerek rapor doğrultusunda karar verdiğini, davalı kooperatifin bir kısım yıllara ait bilgi ve belgeleri gizlemek delil bırakmamak üzere hareket ettiğini, mahkemenin Yargıtay kararları hilafına karar verdiğini, müvekkilinin ödemelerini 1995 yılında yaptığını, dairenin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle kiraların bir kısmının müvekkili hesabına bankaya yatırıldığını, müvekkilinin kaybının dairenin bugünkü bedeli olduğunu, birleştirilen davada belge diye sunulan kağıtların hiç birinin hukuki bir tarafının olmadığını, geçersiz olduğunu, davanın üç aşamalı terditli bir dava olduğunu, talepleri bu kadar açık iken tapu tescil taleplerinin yok sayıldığını, birleştirilen dosyadaki davacının ve aynı zamanda davalının yanında yer alan feri müdahil adına dairenin tescil kararının tamamen dosyadan kopuk, uzak bir karar olduğunu, dairenin teslim tesellümünün söz konusu olmadığını, kooperatif imzasının bulunmadığını, kira sözleşmesinin ise herhangi biri arasında her zaman yapılabilir mahiyette özel bir kağıt olduğunu, dikkat edildiği takdirde başlangıç olarak 07/04/2014 tarihinin atıldığını, 13/12/2016 tarihli raporda belirtildiği üzere önceki kök raporda dairenin müvekkili adına tescilinin gerektiği kanaatinde olduklarının bilirkişilerce belirtildiğini ifade ederek mahkeme kararının dosya içeriği ile tamamen uyuşmaması sebebiyle itiraz ettiklerini, zuhulen verilmiş kararın istinaf incelemesinin yapılarak kararın mevcut deliller doğrultusunda yerinde ve isabetle olmadığının belirtilmesini istemiştir.
Davalı T.H…. Kooperatif vekili istinaf nedenleri olarak, asıl dava yönünden verilen kararın hukuka uygun olduğu için istinafa başvurmadıklarını ancak asıl dava ile birleştirilen dosyada verilen kararın usule ve hukuka aykırı olduğunu, birleştirilen davada birleştirme kararının taraflarına tebliğ edilmediğini, birleştirme sonrası yapılan duruşmalarda birleştirmeden hiç bahsedilmediğini, beyanda bulunma haklarının engellendiğini, bir çok usulü hata ve eksikliğe neden olduğunu, birleştirilen dosyanın davacı ve davalıların aynı olmadığını, birleştirilen davada asıl davanın bekletici mesele yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, asıl davanın kesinleşmesi beklenilmeden birleşen davada tescil kararı verildiğini, müvekkili yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin müvekkiline yüklenmemesi gerektiğini, mahkeme kararı nedeniyle tapunun verilemediğini, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin müvekkili kooperatife yüklenmemesi gerektiğini, davanın açılmasına sebebiyet verenin asıl davadaki satılamaz devredilemez tedbir şerhinin tapuya konulması olduğunu, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin fazla hesaplandığını, dava değerinin 20.000 TL gösterildiğini, yargılama sırasında artırılmadığını, 200.000 TL rayiç bedelinin belirtildiğini, eksik harcın ikmal edilmesi gerektiğini, uyap kayıtlarında davacının dava değerini 200.000 TL beyan etmesinin sonucunda toplam 3.075 TL harç yatırdığına ilişkin bir kayıt bulunmadığını iddia ederek birleştirme kararının kaldırılmasına ayrı bir dosya üzerinde yargılama yapılmasını ve yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmesini belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalılardan kooperatif tarafından tahsisi gerektiği iddia edilen dairenin davacı adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde daire bedelinin en yüksek banka faiziyle birlikte tahsiline, birleştirilen dava ise, davalı kooperatif adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından ve özellikle 16/12/2013 tarihli bilirkişi heyet raporundan, sınırlı sorumlu … Yapı Kooperatifinin 23/02/1995 tarihli noterde tasdik edilmiş ve kurucu ortaklarınca imzalanmış olan 94 maddelik Konut Yapı Kooperatif ana sözleşmesinin oluşturulduğu, ilk denetim kurulu üyelerinin ..ve …. olduğu, davalı ….. Ltd. Şti ile diğer davalı… Yapı Kooperatifinin 22/06/1995 tarihinde 10 maddeden oluşan hizmet sözleşmesi imzaladığı, sözleşmenin konusunun, .. Konut Yapı Kooperatifinin Büyükçekmece Belediyesinde tahsis suretiyle aldığı, …mevkiinde imar planına göre .. Parsel numarasında izlenen arsa üzerinde inşası söz konusu konutlar için . … Ltd. Şti tarafından başta mimari olmak üzere statik, tesisat ve elektrik projelerinin hazırlanması ile 775 sayılı kanunun öngördüğü nitelikte iştirakçı temini olduğu,…Toplu Konut Yapı Kooperatifinin 26/06/1996 tarihli olan genel kurul toplantısında kooperatife kabul edilecek ortak sayısının yapılan görüşmeler sonucunda azami 1000 olarak kabul edildiği, kooperatifin. … Ltd. Şti ile yapmış olduğu 22/06/1995 tarihli hizmet sözleşmesinin oy birliği ile kabul edildiği, 28/06/1997 tarihli olağan genel kurul toplantısında 31/12/1996 tarihine kadar …. Ltd. Şti ile daha önce kooperatif ile yaptığı hizmet sözleşmesine dayanarak kabul edilmiş olan ortakların ortaklık pay bedellerinin artırılmasına karar verildiği, davacılardan … ile davalı . … Ltd. Şti arasında 22/09/1997 tarihinde 16 maddeden oluşan … ( 1.Etap) sabit fiyat garantili konut satış sözleşmesinin imzalandığı, satış sözleşmesinde sözleşmeye konu olan konutun Büyükçekmece ilçesi,..Parsel’de kayıtlı arazi üzerine kurulmakta olan .. sitesinde yer aldığının belirtildiği, sözleşmedeki daire bilgilerinin daire no 101, daire alanı brüt 98 metre kare olduğu, davalı şirket tarafından davacı …’a 1998 yılında yazının gönderildiği yazıda, …. ‘den almış olduğu konutun yapılan sözleşmede de belirtildiği üzere davacının evinin olmaması şartıyla ve çok uygun şartlarla satıldığını, prosedür gereği .. arsasının 775 sayılı yasadan yararlanılarak …Kooperatifi üzerine alındığının belirtildiği, işlemlerin bu yasaya göre yürütülmesi için şirket olarak kooperatif ile yaptıkları sözleşme uyarınca…. konut Yapı Kooperatifine üyeliklerinin yapılacağını, bu durumda yapılan ve yapılacak ödemelerin kooperatif hesabına aktarılacağını ve yeniden herhangi bir ödeme alınmayacağının belirtildiği, işlemlerin yürütülmesi için formların doldurulup bir nüfus cüzdanı fotokopisi bir adet ikametgah sureti ve iki fotoğraf gönderilmesinin yeterli olduğunun bildirildiği, davacı … imzası ile davalı kooperatif yönetim kurulu başkanlığına hitaben 21/07/2004 tarihli yazının düzenlendiği yazıda, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini tamamen okuduğunu, hükümleri hak ve ödevlerini aynen kabul ettiğini, kooperatife ortak olmak istediğini beyan ettiğini, davalı kooperatifin nevi değişikliği nedeniyle 24/05/2005 tarihinde noterde düzenlenen ana sözleşmenin 3.maddesinde kooperatifin yeni unvanının …Kooperatifi olarak değiştirildiği, davacı …’un 17/08/2007 günü e-mail dilekçesine cevaben dava dışı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü tarafından 09/10/2007 tarihinde gönderilen cevabi yazıda, daha önceden benzer durumda bulunan vatandaşlar tarafından konunun bakanlığa iletilmesi üzerine kooperatif yönetim kurulundan bilgi istenildiği, kooperatıften alınan 06/09/2006 günlü yazıda, yönetim kurullarının 2003 yılında göreve geldiğini, kooperatif defter ve belgelerinin kendilerine teslim edilmemiş olması nedeniyle kooperatiflerine gönderilen bakanlık talimatları doğrultusunda ne gibi işlem yapıldığını bilmediklerini, eski yönetim kurulunun evrakları teslim etmemesinden dolayı Bakırköy 3.Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, şuan için ortak kaydı yapılacak boş konutun olmadığı, bazı kişilerin 10 yıl sonra ellerinde doğru olup olmadığı bilinmeyen kooperatif eski yöneticilerince hazırlanan belgelerle bakanlık talimatını gerekçe göstererek ortak olmak istemelerinin genel kurul kararına ve kooperatifçilik mevzuatına aykırı işlem yapılmasını gerektirdiği, bu nedenlerle ortaklık iddiasında bulunan kişilerin bu iddialarını yargı nezdinde kanıtlamaları gerektiğinin belirtildiğini, kooperatifin konuya ilişkin cevabi yazısında davacı ile ilgili benzer durumlarda bulunan kişilerin ortaklık durumlarının tespiti amacıyla dava açtıklarının anlaşıldığını, öte yandan kooperatif denetimi sonucunda hazırlanan 14/03/2006 tarihli inceleme raporunda . … Ltd. Şti ve kooperatifin daha önce bakanlık tarafından denetlendiği, raporlar düzenlendiği, incelemede kooperatif ve şirket arasında düzenlenen ortak teminini de içeren hizmet sözleşmesinin yönetim kurulunun kooperatifin asli unsurları olan ortaklar konusunda neredeyse tüm görev ve ilişkilerini başkalarına devretme gibi bir sonucu doğuran nitelikte bir düzenleme olarak değerlendirildiği, 28/06/2002 tarihinde yönetim kurulu üyelerinin değiştiği ancak kooperatife ait defter ve belgelerin teslim edilmemesi üzerine eski yönetim kuruluna ihtarname gönderildiği, suç duyurusunda bulunulduğu, iddianame hazırlanarak dava açıldığı, yargı sürecinin henüz tamamlanmamış olup derdest olduğu, dolayısıyla resmi muhasebe defterlerinin o tarihten sonra oluşturulduğu ve kullanılmaya başlandığı bu nedenle bu tarihte yapılan genel kurul toplantısında kayıtlı 386 ortağın nasıl ortak kaydedildiği, bunların bakanlık talimatı gereği . …Ltd Şti ile sözleşme yapanlardan olup olmadığı, kooperatife ortak olurken anılan şirkete yatırdıkları paraların kooperatife geçirilip geçirilmediği hususların belirlenemediğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında, davacı … ile davalılardan şirket arasında sabit fiyat garantili konut sözleşmesinin yapıldığı, davacının bu sözleşmeye istinaden davalı şirket adına ödemelerde bulunduğu, davalı şirket ve kooperatif arasında 1995 tarihinde hizmet sözleşmesinin oluşturulduğu, davalı kooperatifin 2003 tarihinde yönetim kurulunun değiştiği kooperatifin unvanını değiştirildiği, kooperatifin eski yöneticileriyle ilgili davaların açıldığı konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık, davacının gerçekleştirmiş olduğu işlemler nedeniyle davalı kooperatiften konut talep hakkının olup olmadığı, feri müdahil olan gerçek kişinin, daha sonradan ayrı bir dava açıp açamayacağı bilirkişi raporuna göre davacının üyeliğinin ve konut bedeline ilişkin talebinin yerinde olup olmadığı, birleşen dava yönünden ise, verilen birleştirme kararının davalı kooperatife tebliğ edilip edilmediği, edilmemesinin usulü yönünden etkisinin ne olacağı birleştirilen davanın birleştirme kararı verilmeksizin önceki açılan davanın sonucunun beklenilmesi neticesinde hüküm verilip verilmemesinin yerinde olup olmadığı, davalı kooperatifin birleşen dava yönünden yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumluluğunun yerinde olup olmadığı ile taşınmaz değeri karşılığında harcın yatırılıp yatırılmadığıdır.
16/12/2013 tarihli bilirkişi heyetine ait ön raporda, tarafların iddia ve savunmaları dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgelerin kooperatif genel kurulu kararları taraflar arasındaki ve davalılar arasındaki sözleşme ile sözleşme maddeleri ve kooperatifle şirket sicil kaydına dair bilgi ve belgeler, yazı cevapları incelendikten sonra, davalı kooperatif tarafından ibraz edilen 2004/2005, 2006 , 2007 ve 2008 yılı detay mizanlarını taranması sonucunda davacı … ile ilgili hiç bir hesabın çalıştırılmadığının tespit edildiği, davalı şirket tarafından ibraz edilen 1995,1997,1998 ve 1999 yıllarına ait muavin defter dökümleri ile tüm dosyadaki belgelerin incelenmesi sonucunda, davalı şirketin davacı şahısla ticari ilişkisinin sipariş avansları hesabında takip edildiği, davacının peşinat ile birlikte 25 adet senedin bedelini ödediği, 340 nolu hesap bakiyesinde de davalı şirketin davacı …’a 999,00 TL borçlu olduğunun görüldüğü, davacının adına kayıtlı olan … Bankası Bahçelievler şubesindeki hesabına davalı … tarafından sabit fiyat garantili konut satış sözleşmesinin 16.maddesine istinaden 28/01/1999 – 03/12/1999 tarih aralığında toplam 573,00 TL kira bedelinin yatırıldığı, kooperatif genel kurulunda (26/06/1996 tarihli) kooperatifin ortak sayısının azami 1000 olarak kabul edildiği, davalı şirket ile yapılan 22/06/1995 tarihli hizmet sözleşmesinin oy birliği ile kabul edildiği, sonuç olarak imzalanan hizmet sözleşmesinin kooperatifin 26/06/1996 tarihli genel kurulunun 8.maddesi ile oy birliği ile kabul edildiği, bu sebeple iş bu sözleşmenin kooperatif bakımından geçerli ve bağlayıcı bir metin haline geldiği, davacının iş bu sözleşme uyarınca ödemelerini davalı şirkete yaptığı, davacının şirkete yaptığı ödemelerin davalı kooperatife aktarılıp aktarılmadığı hususunun incelendiğinde, sözleşmenin 8.maddesinde iştirakçilerin maddi birikimlerinin aktarılması yükümlülüğünün davalı şirkete verildiği, davacıya herhangi bir sorumluluk yüklenmediği, dolayısıyla davacının şirkete yaptığı ödemelerin doğrudan davalı kooperatife yapılmış sayılması gerektiği, her ne kadar kooperatife ortak kaydının kooperatifler Kanunu ve Kooperatif ana sözleşmesi uyarınca ortağın başvurusu ve kooperatif yönetim kurulunun kararı ile gerçekleşeceği ön görülmekteyse de, bu şekli işlemlerin yapılmış olmasının sorumluluğunun davacıya yükletilmesinin ve davacının kooperatif ortağı olarak kabul edilmemesinin haklı ve hukuki dayanağının olmadığı davalı şirketin davalı kooperatifin temsilcisi gibi hareket ettiği, aynı durumdaki başka şahısların kooperatife ortak olarak kaydedildiği, dolayısıyla benzer durumdaki şahıslarla davacı arasında farklı işlem yapılmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu, davacının da davalı kooperatife ortak olduğunun kabulünün uygun olacağı, davalı kooperatifte boş daire olup olmadığı, tapu kayıtları bilinmediği, mahkemece üyeliğin tespiti yönünde karar verilip verilmeyeceği ve bu kararın kesinleşip kesinleşmeyeceğinin bu aşamada bilinmeyeceği için bir değerlendirme yapılmadığı, öncelikle davacının kooperatif ortağı olduğunun tespiti ile bu konuda verilen hükmün kesinleşmesi gerektiği, kesinleşmeden sonra kooperatifte boş daire bulunup bulunmadığının davacıya daireye tahsis edilip edilemeyeceğinin tespit edilmesi gerektiği, davacıya daire tahsis edilemeyeceğinin anlaşılması halinde dairenin dava tarihindeki değerinin tespitinden sonra davacının isteyebileceği faiz miktarının hesaplanacağı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporuna karşı davalı …. Ltd. Şti vekili yazılı dilekçesinde, rapordaki beyanlara bir diyeceklerinin olmadığını, meskenlerin yapımı ve pazarlanmasının başlangıçta müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, kooperatif ile imzalanmış inşaat sözleşmesi gereğince iş bu dairelerin yapımına başlandığını belli bir aşamaya kadar yapıldığını, ayrıca kooperatifin verdiği yetkiye dayanarak müvekkili şirket tarafından dairelerin pazarlanıp satışların gerçekleştirildiğini, raporda davalı kooperatifin haksızlığı ve sorumluluğunun tespit edildiğini, muhatabın davalı kooperatif olup müvekkili yönünden davanın husumet yönünden reddini istemiştir.
Bilirkişi raporuna karşı davacı vekili yazılı beyanında; bilirkişi raporunun sonuç kısmındaki ilk 7 maddesine bir diyeceklerinin olmadığını, 8.şıkkın b maddesinde bir hususun gözden kaçırıldığını, kooperatifte boş dairenin bulunduğunu, müvekkiline verilen daireye taraflarınca ihtiyati tedbir konulduğunu, dolayısıyla kooperatifin iş bu dairenin elinden kaçıramadığını belirterek dairenin bedel tespiti ile faiz hesaplanmasına gerek kalmadığını, kooperatif adına kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bilirkişi raporuna karşı davalı … Konut Yapı Kooperatifi vekili yazılı beyanında, hizmet sözleşmesinin kooperatifler kanununa aykırı olduğunu, bir çok bilirkişi tarafından zikredildiğini, bilirkişi raporunun baştan sona somut delil ve belge olmaksızın subjektif yorumlara dayanılarak hazırlandığını, Yargıtay’ın bozma kararları doğrultusunda yeni bir bilirkişi tarafından inceleme yapılmasını talep ederek kooperatifin 1995 – 2002 yılları arası defterlerinin incelenmediğini, bulunduğu yeri bildirmelerine rağmen bu defterler incelenmeyerek eksik inceleme yapıldığını, Yargıtay 23 HD’nin emsal bozma kararında ödemelerin ne şekilde intikal ettiğini, banka kayıtlarına vb. bakılmadığı için eksik incelemeden bozulduğunu, defterler incelendiğinde davacının parasının müvekkili kooperatife aktarılmadığının görüleceğini, bilirkişilerin ayrıca davacının müvekkili kooperatif defterlerinde adı ve ödemesinin olmadığını da tespit ettiklerini ancak bu hususun raporda yazılmadığını, gerek mahkemenin bilirkişi incelenmesinde gerek emsal 30’a yakın dosyada değişik bilirkişilerce yapılan incelemelerin hiç birinde müvekkili kooperatife ….. Ltd. Şti’nin topladığı tüm paraları aktardığına ilişkin bir tespitin bulunmadığını, davacının ödemelerinin senetler şeklinde diğer davalı şirkete yaptığını, şirketin kooperatif ortağı olmayanların senetlerini başka inşaatlarında ve başka işlerinde ödemeleri için ciroladığını, bu senetlerin bedellerinin müvekkile aktarılmadığını, .. … Ltd Şti’nin 2003 yılında gönderdikleri ihtarlar sonunda ne davacının şirkete daireyi sattığını iddia ettiği şahısların kimlik bilgileri ve adres, telefon vb. bilgilerinde müvekkili kooperatife intikal ettirilmediğini, şirketle sözleşme yapan davacı gibi şahıslardan bir kısmının 2002 yılı öncesinde kooperatife ortak olmayı kabul ettiklerini, ortaklık başvuru dilekçesini imzaladıklarını ve davalı şirketin bunların paralarını kooperatife aktardıklarını ortak olmayan şahısların ise paralarının aktarmadığını, aktarılan paralara ilişkin şahısların 2002 yılı öncesinde kooperatife ortak yapıldığını ve aktarılan meblağların kooperatifin ticari defterlerinde tek tek ortak adı ve yatırdığı meblağlar belirtilmek suretiyle gösterildiğini, oysa davacının kooperatifin 1995-2002 yılları arası ticari defterlerinde hiçbir ödemenin olmadığını, kooperatife ortak kaydı yapmadığını, ayrıca davalı şirketin ticari defterlerinde de şahsın yaptığı ödemelerin müvekkili kooperatife intikal ettirilmesi ile ilgili hiç bir husus bulunmadığı gibi bilirkişiler tarafından da bu hususun tespit edildiğini, davacının hiç bir başvurusu olmadan hiç bir para intikali olmadan ortak sayılmasının açık kapı ve eşitlik ilkesine açıkça aykırı olduğunun, dosyaya sunmuş oldukları İstanbul Defterdarlığı Baş Kontrolü ve şirket arasında yapılan inceleme tutanağında, iştirakçilerden şirket tarafından temin edilen ancak kooperatife aktarılmayan 18.222.151,00 TL olduğunu, bu aktarılmayan bedelin kooperatife ortak olmayan iştirakçilere ait olduğu için aktarılmadığının tespit edildiğini, yine inceleme tutanağında hizmet sözleşmesinin 31/12/1997 tarihinde rızaen fesih edildiği, fesih tarihi itibariyle şirketin kooperatife inşa ettiği bir kısım imalat harcamaları ile hizmet sözleşmesinde ön görülen faaliyet giderleri ve ücret bedelleri ile birlikte 685.000.000.000 TL bedelli fatura keserek hizmetin tasfiye edildiği, şirketin iştirakçilerden temin ettiği toplam tahsilatın 703.222.121.000 TL olduğu, kooperatifin mal varlığına intikal eden inşaat nedeniyle yansıtılan miktarın ise 303.154.428.396 TL olduğu, yani 400.067.722.604 TL’nin kooperatife aktarılmadığının vergi dairesinin tutanağında sabit olduğunu, davalı şirketin bedel için dava açtığını, müvekkilinin müştereken ve müteselsilen sorumluğu olduğu yönündeki bilirkişi görüşünün müvekkiline intikal eden ve yatırılan hiç bir bedel olmamasına rağmen abesle iştigal ettiğini belirterek emsal Yargıtay bozma ilamları doğrultusunda müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiş, dilekçesine ekli olarak aynı davalılar hakkında dava dışı Bülent Oğuz tarafından açılan dosyayla ilgili Yargıtay 23 HD’nin 2013/4343 Esas, 2013/7751 Karar ve 05/12/2013 tarihli emsal bozma ilamını ve emsal dosya bilirkişi rapor örneklerini ibraz etmiştir.
Birleşen dosya davacı … 18/05/2015 tarihli celseye katılarak zapta geçen beyanında, kendisinin şirketten tedbire konu yapılan bağımsız bölümü satın aldığını, 3. Blok , A3 4 Nolu bağımsız bölümü satın aldığını, bedelini önce şirkete daha sonra da kooperatifleşme aşamasında kooperatife ödediğini, dairenin kendisine 2008 yılında teslim edildiğini, 2008 yılından beri bağımsız bölümde tasarruf ettiğini, tedbir nedeniyle bu güne kadar tapusunu alamadığını beyan ederek tedbirin kaldırılmasını talep etmiş mahkemece celse ara kararının 3 nolu bendinde birleşen dosya davacısının müdahillik talebinin kabulüne karar verilmiştir. Müdahale talebinde bulunan … tarafından 25/06/2015 tarihinde ise yani müdahillik talebinden yaklaşık bir ay sonra ayrı bir dosyada tapu iptal ve tescil davası açılmıştır. 21/12/2015 tarihli celsede taraf vekillerinin hazır olduğu, birleşen dosya hakkında zapta mahkemece gerekli bilgilerin yazıldığı, dosyanın incelendiğinin belirtildiği, davacı vekili tarafından dava dilekçesinin taraflarına tebliğ edildikten sonra mehil verilmesi talebinde bulundukları davalı kooperatif vekilinin ise aynı celsede birleştirilmeyle ilgili herhangi bir beyanda bulunmaksızın dosyanın ek rapora gönderilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
13/12/2017 ek bilirkişi raporunda sonuç olarak, tarafların bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları yargıtay bozma kararları emsal dosyalarda alınan bilirkişi raporları ve diğer tüm iddialar bilgi ve belgeler ile birleştirilen dosyanın incelenmesi neticesinde; birleşen dosya yönünden dava konusu 98 metre kare daire için birleşen dosya davacısı … Askar ile davalı Jet-Pa arasında 13/07/1995 tarihinde sözleşme yapıldığı, iş bu daire için … ‘ya peşinat dahil 06/08/1995 – 20/11/2003 tarih aralığında 10.004.00 TL ödeme yapıldığı, sözleşmenin 16.maddesi gereğince …’nın müşterinin Jetkent-2 sitesindeki konutunun 31/08/1998 tarihinde teslim etmeyi tahahhüt ettiği dava konusu A Blok, Blok No:3, Daire no: 4 olan dairenin davalı kooperatif tarafından birleşen dosya davacısı … Askar imzasına 31/10/2008 tarihinde teslim tutanağı ile teslim edildiği, tapusuz olarak daireyi teslim alan davacının iş bu daireyi dava dışı kiracı … isimli kişiye bir yıl süre ile 07/04/2014 tarihinde aylık 600.000 TL kiraya verdiğinin anlaşıldığı, esas dava yönünden ise dava konusu 98 metre kare daire için davacı … ile davalı … arasında 22/09/1997 tarihinde sözleşme yapıldığı, iş bu sözleşme için peşinat dahil … ya ne kadar ödendiği gerek sözleşmede gerekse dosyada belge olmadığından belirlenemediği ancak kök raporda 999 TL ödeme yapıldığının belirtildiği, sözleşmeye …’nın uymaması ve müşterinin …sitesindeki konutu teslim etmemesi üzerine konutun kira bedeli karşılığı olarak davacı … adına kayıtlı olan banka hesabına 28/01/1999 – 03/12/1999 tarih aralığında toplam 573 TL kira bedeli yatırıldığı, dava konusu dairenin sahibi olduğunu teyit etmek için davalı kooperatif yönetim kurulu başkanlığına hitaben 22/07/2004 tarihinde yazı sunduğu, kooperatifin bütün hak ve ödevlerini kabul ettiğini belirttiği, sonuç olarak dava konusu dairenin maliki olarak halihazırda davalı kooperatifin gözüktüğü esas dava dosyasında davacı ile davalı … arasında sözleşme yapıldığı, iş bu daire için davalı … ya peşinat dahil davacının 999 TL ödeme yaptığı, buradan da anlaşılacağı üzere davacı …’un dava konusu dairede malik olarak olması gerektiği, birleşen dosya davacısı ile davalı arasında 13/07/1995 tarihinde sözleşme yapıldığı, daire için peşinat dahil davacının ödeme yaptığı, dairenin adı geçenin davacıya 31/10/2008 tarihinde teslim tutanağıyla teslim edildiği, davacının kiraya verdiği, esas dosya davacısı … ile birleşen dosya davacının mevcut belgelere göre aynı daire için yapılan sözleşmeden dolayı davalı .. dan alacaklı olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporu, somut belgeler dışındaki tespitler haricinde yeterli görülmemiştir.
Mahkemece dosyaya ibraz edilen Yargıtay 13. HD’nin 2010/12700 Esas, 2011/2612 Karar ve 23/02/2011 tarihli bozma ilam örneğinde belirtilen şekilde hesap bilirkişisinden rapor alınması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
23/03/2017 tarihli Emekli Banka Bölge Müdürü, Muhasebe Uzmanı olan bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, tarafların iddia ve savunmaları mahkemece bilirkişiye verilen görev tanımı, incelenen bilgi ve belgeler, bir önceki bilirkişi raporu ayrıntılı şekilde açıklandıktan sonra, 16/12/2013 tarihli heyet raporunda davalı şirketin kanuni defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı şirketin davacı ile olan ticari ilişkisinin … muhasebe kodlu alınan sipariş avansları hesabında takip edildiği ve davacının peşinat ile taksit senetleri olmak üzere toplam 999,65 TL tutarında ödemesinin gerçekleştiğinin belirlendiğini, yine aynı heyetçe 13/12/2016 tarihinde düzenlenen ek raporda davacı … ile davalı şirket arasında 22/09/1997 tarihinde sözleşme yapıldığı, iş bu sözleşme gereğince davalı şirkete peşinat dahil toplam 999 TL tutarında ödeme yapıldığı hususunda görüş ve kanaatin bildirildiğini, mahkemenin 30/01/2017 tarihli celsesinde verilen ara kararında yargıtay 13.HD’nin emsal ilamında yer verilen şekil ve koşullar nazara alınarak davacı tarafça 25/09/1997 tarihinde ödenen 999 TL’nin 05/09/2007 dava tarihi itibariyle ulaşacağı karşılığının belirlenmesi hususunda yapılacak hesaplamalarda TUİK tarafından belirlenerek ilan olunan enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün belirlenmesi gerektiğini verilen görev doğrultusunda davacı tarafça davalı şirkete 25/09/1997 tarihinde yapılan 999 TL tutarındaki ödemenin 05/09/2007 davalı tarihi itibariyle karşılığının belirlenmesinde yukarıda belirtilen kriterlerin nazara alınması gerektiği ifade edilerek söz konusu değerlendirmeler ortalamasının 12.440,17 TL’ye tekabül ettiğini bir başka anlatımla davacının 25/09/1997 tarihinde yapılan 999 TL tutarındaki ödemesinin 05/09/2007 dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün 12.440,17 TL tutarında nazara alınması gerektiği belirtilmiştir.
Davalı, … Ltd Şti vekili bilirkişi raporuna ve davaya ilişkin beyan ve itiraz dilekçesinde sonuç olarak, olayda müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, kusurlu tarafın her iki davacının haklarını teslim etmeyen davalı kooperatif olduğunu, asıl ve birleşen davalar yönünden müvekkili şirket açısından davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davacı vekili ise bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazında, müvekkili …’un malik olması gerektiği kanaatler doğrultusunda müvekkilinin kooperatif ortağı olarak kabul edilip dava konusu dairenin müvekkili adına tesciline karar verilmesini, ayrıca usulsuz ve hukuk dışı yollarla davaya feri müdahil olarak katılan ve hiç olmayacak şekilde birleştirilen davada müdahilin bir alacağının var olduğuna kanaat getirilirse bunun hesabının çıkarılarak müdahale talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dosya davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen dilekçe ile talebini tekrar ettikten sonra, asıl taleplerinin taraflarına teslim edilen ve halen müvekkilinin kiracısının oturduğu dairenin taraflarına tesciline karar verilmesi olduğunu, tapu tescil taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise davacının dava konusu taşınmaz için yapmış olduğu tüm ödemelerin taşınmazın rayiç değerinin güncellenmesi için gereğinin yapılmasını talep etmiştir.
Davalı kooperatif vekili 08/05/2017 tarihli celsede zapta geçen beyanında davacının müvekkili kooperatife herhangi bir üyeliğinin söz konusu olmadığını ödemesinin bulunmadığını, kooperatife üye olanın birleşen davanın davacısı olan … olduğunu, kendisinin ödemeleri yaptığını bu nedenle asıl davada aleyhlerine açılan davanın reddini isteyerek birleşen dava yönünden ise müvekkil kooperatifin tapuyu devredememesinin nedeninin tedbir kararından kaynaklı olduğunu belirterek taraflarına sorumluluk yüklenemeyeceğini ifade etmiştir.
Mahkemece, yukarıda ifade edildiği şekilde emsal Yargıtay ilamları da göz önünde bulundurularak hüküm tesis edilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ve Kooperatif ana sözleşmesinin ilgili maddelerinde Kooperatife üyelik biçimi belirlenmiştir. Somut olayda, asıl dava dosyasının davacısı olan … tarafından davalı kooperatife üyeliğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge yoktur. Adı geçen davacı dava dilekçesinde kabul edildiği üzere diğer davalı şirket ile arasında sabit fiyat garantili konut satış sözleşmesini imzalamıştır. Dosya içerisindeki bilirkişi raporlarının her birinde ayrı ayrı ifade edildiği üzere davacının tüm ödemelerini davalı şirkete yapmıştır. Davacı ödemelerinin kooperatife aktarıldığına dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir. Davacının sözleşmesinin 1997 tarihinde gerçekleştirildiği, birleşen dosya davacısının ise daireyle ilgili sözleşmesini daha önceki tarihlerde 1995 tarihinde gerçekleştirdiği, ayrıca dava konusu dairenin birleşen dosya davalısına kooperatif tarafından teslim edildiği sabittir. Asıl dosya davacısı ile davalı şirket arasında gerçekleştirilen sözleşme nispi nitelik taşımaktadır, kooperatifi bağlayıcılık özelliğinin bulunmamıştır. Çünkü davalı şirket ile davalı kooperatif arasındaki gerçekleştirilen hizmet sözleşmesinin daha sonraki aşamalarda karşılıklı olarak fesih edilmiştir. Bir an için hizmet sözleşmesinin fesih edilmeyip ayakta olduğu kabul edilse dahi asıl davacı tarafça usule uygun şekilde üyeliğe ilişkin işlemleri yaptırdığına dair dosyada yeterli bilgi ve belge mevcut değildir. Dosya içerisindeki çok sayıda emsal dosyalara ilişkin bilirkişi raporları, mahkeme kararları ve Yargıtay ilamları sonucunda asıl dosya davacısının kooperatife üyeliğinin kabulü mümkün olmayacağından davacının davalı kooperatife karşı açmış olduğu davasının reddinin yerinde olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Davalı şirket ise, asıl dosya davacısı ile sözleşmeyi gerçekleştiren ve ödemeleri kabul eden taraftır. Ve bu ödemeleri diğer davalı kooperatife intikal ettiğini ispat edemediğinden davacının daire satışı için ödemiş olduğu bedelin güncel değerinin yine Yargıtay emsal bozma ilamlarında belirtildiği gibi iade etmekle yükümlü olduğundan mahkemenin asıl ve birleşen dava yönünden kabulünün yerinde ve dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Çünkü yukarıda ayrıntılı şekilde ifade edildiği ve davalı kooperatif vekilinin de kabulünde olduğu gibi birleşen dosya davacısı sözleşme tarihinden sonra daireyle ilgili ödemelerini gerçekleştirmiş yapılan ödemelerin davalı kooperatif hesabına aktarıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda, kooperatif üyesi olduğu anlaşılan birleşen dosya davacısının daireyle ilgili ödemeleri gerçekleşmiş olması nedeniyle davalı kooperatif adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile kendisi adına tescili talebi yerinde görülmüştür ve bu kabul şekline göre mahkeme hükmü doğrudur.
Açıklanan nedenlerle, istinaf eden tarafların işin esasıyla ilgili olarak yapmış oldukları istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer yandan istinaf eden davacı vekili tarafından her ne kadar feri müdahil olan tarafın ayrıca başka bir dava açması ve iş bu davaların her ikisinin de birleştirilmesinin yerinde olmadığı iddia edilmiş ise de, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK’nın 3.ayrımında davanın ihbarı ve davaya müdahale üst başlığı altında 66.maddesinde feri müdahile düzenlenmiş, yasal düzenlemede 3.kişinin davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar feri müdahil olarak davada yer alabileceği düzenlenmiştir. Yasanın hiç bir düzenlenmesinde feri müdahilin ayrıca ve bağımsız bir davayı açamayacağına yönelik bir hususa yer verilmemiştir. Somut olay bazında yasal düzenlemenin değerlendirilmesi neticesinde, birleşen dosya davacısının davalı kooperatif yanında asıl dava dosyasında feri müdahile talebinde bulunmasında herhangi bir hukuka aykırılıktan söz etmek mümkün değildir. Çünkü asıl dosya davacısının taleplerinden biri olan dava konusu taşınmazla ilgili olarak, birleşen dosya davacısı ve aynı zamanda asıl dosyada feri müdahil olarak yer alan davacının da sözleşmesi mevcut olup hatta adı geçen davacıya taşınmaz teslim edilmiştir. Bu durumda, birleşen dosya davacısının tapu kaydının adına tescil edilmesini talep eden asıl dosya davacısının karşısında tapu maliki davalı kooperatif yanında feri müdahile talebinde bulunarak yer almasında bir usulsüzlük mevcut değildir. Birleştirilen dava açısından ise, mahkemenin asıl davayı sonuçlandırıp kesinleşmesini bekledikten sonra birleşen dava hakkında karar verilmesi yönüne ilişkin iddialar ise yerinde değildir. Çünkü her iki dosyadaki dava konusu edilen taşınmazlar aynıdır. HMK 166.maddesi gereğince davalının birleştirilmesine dair şartlar somut olayda gerçekleştirmiştir. Bu sebeple, tarafların buna ilişkin istinaf nedenlerinin de yerinde olduğunun kabulü mümkün olmamıştır. Davalı kooperatif ise, istinaf nedeni olarak her ne kadar kendilerinin adlarına kayıtlı olan taşınmazı birleşen dosya davacısı adına tapuda tescil etmemelerinin kendi kusurlarından kaynaklanmadığını, üzerindeki tedbirden dolayı olduğunu bu sebeple yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacaklarını iddia ederek istinaf talebinde bulunmuş ise de, 6100 Sayılı HMK.nın 326.maddesinde yargılama giderlerinden sorumluluk düzenlenmiş 1.fıkrada kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği ifade edilmiştir. Somut olayda, birleşen dava yönünden davacının davalı hakkında açmış olduğu davanın kabulü söz konusu olduğundan mahkemenin aksine hüküm verilmiş gibi davalı kooperatife yargılama giderlerinden muaf tutması beklenemez. Aynı yasanın 312.maddesinde davalının davanın açılmasına kendi hal ve davranışları ile sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise, yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilemeyeceği düzenlenmiştir. Somut olay kapsamında yasanın bu düzenlenmesinin davalı yararına uygulanmasının mümkün olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Davalının bir diğer istinaf nedeni ise, birleştirme kararının taraflara tebliğ edilmediğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamından birleştirme kararının adı geçen davalı tarafa tebliğine dair herhangi bir bilgi ve belge olmamakla birlikte gerekçeli karar içeriğinde açıklandığı üzere mahkemece duruşma zaptından dosyaların birleştirilmiş olduğunun taraf vekillerinin huzurunda okunduğu taraf vekillerinin bu konuda beyanlarının sorulduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça yargılamanın başından ve ya en azından birleştirilen davanın açıldığı tarihten hüküm tarihine kadar geçen süre içerisinde birleştirilen dosya ile ilgili gerekli tebligatlar yaptırılarak ihtiyaç duyulması halinde buna ilişkin yazılı beyanda bulunabilme hakkı mevcut iken asıl dava dosyasının 2007 yılında açılıp hükmün ise 2017 yılında verildiği ve aradan 10 yıllık bir süre geçtiği göz önünde tutulduğunda ve özellikle HMK 30.maddede düzenlenen usul ekonomisi ilkesi nedeniyle sırf birleştirme kararının davalı tarafa tebliğ edilmemiş olması gerekçesiyle hükmün kaldırılmasında geriye dönük olarak herhangi bir hukuki yararın mevcut olmadığı somut olayın özelliği itibariyle davalı kooperatif vekilinin beyanda bulunma hakkının engellendiğinden söz etmenin ise mümkün olamayacağı kanaatine varıldığından davalı kooperatifin buna ilişkin istinaf nedenlerinin açıklanan nedenlerle yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Bekletici mesele yapılmasına dair istinaf nedeni ise yukarıda açıklanan aynı gerekçelerle yerinde görülmemiştir çünkü her iki dosyada dava konusu edilen taşınmazlar aynıdır. Sonuç olarak mahkeme gerekçesinde de ifade edildiği üzere birden fazla sayıda ve aynı nitelikte emsal dosyalar, emsal dosyalarda alınan bilirkişi rapor örnekleri ve Yargıtay ilamları dikkate alındığında gerek davacının gerekse davalı kooperatifin istinaf başvurularının reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1- Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/468 Esas, 2017/397 Karar ve 08/05/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı … vekili ile davalı .. Kooperatifi vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacı … ve davalı kooperatiften tahsili ile hazineye irat kaydına, davalı kooperatif tarafından fazla yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuranlarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı yasanın 361/1.bendi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Temyiz Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/03/2018