Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1467 E. 2018/685 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1467 Esas
KARAR NO : 2018/685
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2016
NUMARASI : 2015/102 2016/932
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 11/04/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin taahhüdü altında yaptlan Topkapı- Çobançeşme arası D-100 karayolu şerit düzenlemesi ve yan yol inşaatı devam ederken 20/06/2016 tarihinde 154.000 KWA kablo güzergahı boyunca 100 metrede bir elle sondaj kazıları yapılarak kabloların tabii zemin ve mevcut asfalttan 80cm-110cm arasında bir derinliğe gömüldüğünün tespit edildiğini, ancak hasarın oluştuğu bölgede kabloların 20 cm derinlikte olduğunun ortaya çıktığını, kazı sırasında kablo ile temas edildiğini, ve bu durumun TEİAŞ yetkilileri İle 20.6.2006 tarihinde tutanak attına alındığını, bu durum karşısında aleyhlerine 56.389, 46 TL tutarında alacak davası açıldığını, davanın Bakırköy 8. Asliye Hukuk mahkemesinde görüldüğünü, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, 39.742,62 TL’ nin avans faizi ile birlikte hükmedilen tutarın müvekkilince İlgili İdareye ödendiğini, bunun üzerine davalı … şirketine Beyoğlu 8. Noterliği aracılığıyla 29.12.2014 tarihinde İhtarname gönderildiğini ve ödeme yapılmasının ihtar edildiğini ancak şirketin ödeme yapmaktan kaçındığını belirterek huzurdaki davanın açıldığını beyan etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; davacı ile aralarında.. sigorta sözleşmesi yapıldığını, sigorta sözleşmesinde teminat altına alman hususların poliçe genel ve özel şartları ile belirlendiğini, poliçede yer alan Munich Re 102 klozunun kazı İşleminin başlamasından önce sigortalının tüm yetkililerle bağlantı kurarak yeraltındaki kablo ve akşamın yerini tam olarak tespit etmesi ve zarar görmelerini engellemek için gerekli önlemleri alması gerektiğini düzenlediğini, ancak bu şekilde gerçekleşen zararın kapsam dahilinde olduğunun hüküm altına alındığını, kapsam dahilinde olan zararların da a şıkkında belirtilen muafiyet oranları dikkate alınarak tazmin edileceğinin belirlendiğini, davacının talebini oluşturan tazminata İlişkin olarak Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.7.2013 tarih ve 2013/387 Esas sayılı kararı ile davacının kazı yapılacak mahalle iigili detaylı inceleme yapmadan kazıya başladığı ve ilk hasar sonucunda TEİAŞ’ tan gözlemci talep etmediğini, kazı başlamadan evvel yetkililerle bağlantı kurmadığım gerekli önlemleri atmadan kazı faaliyetini başlatması karşısında Munich Re 102 klozu uyarınca ödeme yapılmasının söz konusu olamayacağını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf (süre tutum) taleplerinde; usul gereği, gerekçeli istinaf dilekçelerini yasal süresi içerisinde vereceklerini belirterek karara karşı istinaf yoluna başvurduklarına dair derkenarı alabilmek için işbu süre tutum dilekçesini sunduklarını belirterek;
Yerel mahkemece verilen kararın dosya içeriğine, mevcut delil durumuna aykırı, haksız, maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun olduğu, aleyhlerine olan işbu kararın eksik inceleme sonucu verildiği, dolayısıyla, usul ve yasaya aykırı olduğundan istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş, gerekçeli istinaf dilekçesi istinaf süresi olan 2 haftalık süre içinde verilmemiş, İstinaf (süre tutum) dilekçesi davalı vekiline 15/05/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf (süre tutum) talebine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava; davacı sigortalının, yol inşaatı sırasında yapılan kazılarda dava dışı TEİAŞ’a ait kablolara verilen zararın ilgili kuruma mahkeme kararı gereğince ödenmesi nedeniyle davacı sigortalının aralarındaki sigorta poliçesi gereğince ödediği hasar bedelinin ödenmesi talebine ilişkin rücuen tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesinin kararının 25/11/2016 tarihinde verildiği, gerekçeli kararın 19/12/2016 tarihinde yazıldığı, davacı vekilince istinaf dilekçesinin 30/04/2017 tarihinde verilerek hükmün istinaf edildiğinin belirtilerek gerekçeli kararın tebliğinden sonra gerekçeli istinaf dilekçelerini vereceklerini belirterek süre tutum talebinde bulundukları, gerekçeli karanı davacı vekiline 02/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, 2 haftalık istinaf süresi dolduktan sonra dava dosyasının istinaf incelemesi için 28/06/2017 tarihinde dairemize gönderdiği, bugüne kadar gerekçeli istinaf dilekçesinin verilmediği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı vekilince gerekçeli istinaf dilekçesi verilmemiş ise de Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 30/05/2017 Tarih ve 2017/33666 E. 2017/12649 K.sayılı kararında da işaret edildiği üzere davacı tarafın, süre tutum dilekçesinde “verilen kararın dosya içeriğine, mevcut delil durumuna aykırı, haksız, maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun olduğu, aleyhlerine olan işbu kararın eksik inceleme sonucu verildiği,” belirtilerek istinaf yoluna başvurduğunu açıklamaktadır. Davacının süre tutum dilekçesi olarak adlandırılan dilekçesinde, kısa da olsa, istinaf sebeplerini bildirmiştir. Bu nedenle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesinin 1. fıkrasına göre, davalının dilekçesinde bildirdiği sebepler ile sınırlı olarak başvurunun esasına yönelik inceleme yapılması gerektiğinden istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesinin doğru olmayacağı kabul edilerek yapılan hukuki incelemede;
Dava; yol yapım çalışması sırasında dava dışı TEİAŞ’a ait kablolara zarar verilmesi nedeniyle ödenen tazminatın “inşaat all risks” sigortası kapsamında sigortacı tarafından, sigorta poliçesine istinaden karşılanıp karşılanmayacağı hususundadır.
Taraflar arasında imzalanan Poliçenin Münich Re 102 klozunda diğer şartlar ile birlikte davacıya işlerin başlamasından önce sigortalının ilgili yetkililer ile bağlantı kurarak yer altındaki mevcut kablo, boru vb.donanımların yerlerinin tam olarak saptaması bunların hasarlarını önlemek üzere gerekli önlemleri almak koşuluyla bu tür kablo, boru ve donanımlarda meydana gelecek kayıp ve hasarların temin edileceği gibi sorumluluklar yüklediği, davacının üzerine düşen sorumluluğu tam anlamıyla yerine getirmediği, alınan bilirkişi raporunun somut olaya uygun olması nedeniyle ilk derece mahkemesince hükme dayanak alınarak yazılı şekilde verdiği kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf taleplerinin bu nedenle esastan reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 153,3 TL harcın davacı tarafça peşin olarak karşılanan harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, bakiye fazla harcın talep halinde iadesine,
3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/04/2018