Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1438 E. 2018/646 K. 04.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1438 Esas
KARAR NO : 2018/646
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : …13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2017
NUMARASI : 2014/828 2017/179
DAVANIN KONUSU : ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/04/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında Bayrampaşa, Sefaköy, Güngören, Gaziosmanpaşa, Çağlayan, Kumburgaz-Silivri, Beyazıt İşletme Müdürlükleri için ”El Bilgisayarı / Endeksör ile Endeks Okuma Hizmet Alım Sözleşmeleri” imzalandığını, bu sözleşmelerin eki Teknik Şartnamenin 3.1, maddesine göre; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’ nin 13.a maddesine göre kaçak elektrik kullanıcısının tarih ve saat belirtilerek ve görüntülenerek idareye bildirilmesi halinde ve tahakkuka bağlanması şartıyla bu hizmetin karşılığı olarak kesme-bağlama bedellerinin %100′ ü ödeneceğine ilişkin hüküm bulunduğu, müvekkili şirketin abone kaydı olan milyonlarca kaçak ihbarını, endeksör ile manyetik ortamdan idareye bildirdiği halde kaçak ihbar hizmet bedelinin ödenmediğini, davalının açılan bu dava ile Ekim 2010 – Aralık 2012 dönemi arasında gerçekleşen hizmetler sebebiyle ödenmeyen hizmet bedelleri alacağının avans faizi ile birlikte dava tarihinden itibaren davalıdan tahsiline hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; söz konusu sözleşmelerin 08/10/2010 ve 21/10/2010 tarihlerinde imzalandığını, 08/11/2010 tarihli taahhütnameler ile önceki sözleşme hükümlerinde esaslı değişikliklere gidildiğini, buna göre tahakkuka bağlanmayan okumalardan dolayı talepte bulunulamayacağını, 25/05/2012 tarihli ibranamelerle davalı şirketin ibra edildiğini belirterek davanın reddini istemniştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2014/828 E., 2017/179 K. sayılı kararıyla davacının, davalıdan kaçak ihbar hizmet bedeli alacağı bulunmadığı sebebiyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, yasal iki haftalık süre içinde verdiği 06.06.2017 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere, huzurdaki davanın davacısının …GİRİŞİMİ olduğu, dolayısıyla, bahsi geçen ibraname ve diğer belgelerin ortak girişimi oluşturan üyelerden sadece birisi tarafından imza edilebilmesinin mümkün bulunmadığı, daha açık bir ifade ile, bireysel olarak iş ortaklığını oluşturan her şirketin yetkilisi veya vekilinin aynı zamanda iş ortaklığını temsile yetkili olduğunun ileri sürülebilmesi veya böyle bir kanaatle sonuca gidilebilmesinin hukuken mümkün bulunmadığı, böyle bir durumda yapılması gereken tek şeyin, ortak girişimi oluşturan yetkililerin bir araya gelerek, bir veya birkaç kişiyi ortak girişimi temsile yetkili kılmaları olduğu,
2-Dosya içerisinde mübrez Adana Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün 01.04.2015 tarihli cevabi yazısında; …A.Ş. nin tüm temsilcileri tek tek sayıldığı ve bu yetkililer arasında … isimli herhangi bir temsilci ismine yer verilmediği, bahsi geçen ibraname ve diğer belgelerin ortak girişimi oluşturan üyelerden sadece birisi tarafından imza edilebilmesinin mümkün bulunmadığı, Bilirkişi raporlarının teknik açıdan hatalı olduğu, son dönemlerdeki aynı nitelikteki uyuşmazlıklarda tam tersi yönde bilirkişi raporlarının düzenlenmekte olduğu,
3-Yine…Ltd. Şti. temsilcilerinden …ın imza yetkisinin 21.05.2012 tarihinde iptal edildiği ve yerine … isimli şahsın temsilci olarak seçildiği, dolayısıyla … isimli eski ortağın, şirket hisselerini devrettikten sonra ibraname imzalayarak davalı tarafı ibra edebilmesinin hukuken mümkün bulunmadığı, söz konusu ibranamelerin sonradan sahte bir şekilde düzenlenmiş olduğu, taahhütname ve ibranamelerin tamamında havale tarihi, kayıt numarası ve işlem numarası bulunmadığı, davalı taraf ticaret sicil ve diğer kayıtlara bakmadan, ilgili şahısların yetkili olup olmadıklarına bakmadan ibraname ve taahhütnameler imzattığı, bu nedenle de bahsi geçen bu ibranamelere dayanarak davalı kurum lehine herhangi bir sonuca varılamayacağı,
4-Bilirkişi raporlarının eksik incelemeye dayalı olduğunu, eksik hesaplama yapıldığını, teknik açıdan da hatalı olduğunu, kamu ihale kanunu ve kamu ihale sözleşmeleri kanunu açısından yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğunu, davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının hatalı ve isabetsiz olduğu, kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
Davalı vekili, 13.07.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; …A.Ş. adına imza atan … , Adana .. Noterliğinin 14.07.2003 tarihli vekaletnamesine istinaden söz konusu belgeleri imzaladığı, diğer davacı … şirketi adına söz konusu belgelere imza atan …’ın ise,Adana… Noterliğinin 22.08.2011 tarihli ve …yevmiye numaralı vekaletname ile söz konusu belgelere imza attığı, imza atan şahısların imza tarihinde davacı şirketleri temsile yetkili olduğu,…ın ibranamelerin düzenleme tarihinden önce…Ltd. Şti den hisselerini devrederek ayrılamasının,sunulan belgelerin sıhhatini etkilemeyeceği, şirket hisise devri sözleşmeleri ile ilgili ortaklar kurulu kararının ilgili ticaret sicil müdürlüğünde ibranamenin düzenlendiği tarihte henüz yayınlanmadığı ve hususu davalı şirketin bilmesinin mümkün olmadığı, cevap verilerek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK. nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava, taraflar arasında düzenlenen, ”El Bilgisayarı / Endeksör ile Endeks Okuma Hizmet Alım Sözleşmeleri’nden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Taraflar arasında, Bayrampaşa, Sefaköy, GOP,Güngören Çağlayan, Kumburgaz-Silivri, Beyazıt İşletme Müdürlüklerinin kapsamındaki endekslerin okunması yönünden Hizmet Sözleşmesi ve ek sözleşmeler imzalandığı, davacı tarafından sözleşme gereği edimlerin ifa edildiği, bu konuda uyuşmazlık bulunmadığı, davacı tarafça, iş emri kapsamında verdiği bir kısım hizmetlerin bedellerinin davalı tarafından ödenmediğinin ileri sürüldüğü, davalı tarafından 25.5.2012 tarihli ibranameler nedeniyle borçlu olmadıkları savunmasında bulunduğu, bu çerçevede, uyuşmazlıktaki temel sorunun, 25.5.2012 tarihli ibranamelerin geçerli olup olmadığı noktasında toplandığı görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinde; yukarıda bahsi geçen sözleşmenin delil olarak gösterilerek davalı kurumdan istenmesi dava dilekçesinde belirtilmesine rağmen istenmediği, dosyada bu sözleşmenin onaylı ve okunaklı bir örneğine rastlanmadığı, dolayısıyla mahkemece alınan bilirkişi raporunda atıfta bulunan sözleşme maddeleri yorumlanamadığından raporun denetlenemediği anlaşılmaktadır.
Kabule göre de; bilirkişi raporunun sonuç kısmının alınarak gerekçe yapıldığı, bu hususların dosya arasında bulunamayan sözleşme içeriğine uygun olup olmadığı hususunun tartışılmadığı, zira Benzer şekilde aynı taraflar hakkında dairemizin 2017/791 E. 2017/1144 K. sayılı kararında da işaret edildiği üzere ibranameye ilişkin itirazlar konusunda gerekçede hiçbir tartışma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasanın 141/III maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde ayrıntılı bir şekilde hükmün kapsamı düzenlenmiş, hükmün hangi hususları kapsayacağı maddeler halinde ve açıkça belirtilmiştir. HMK.nun 297/1- c bendinde “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükümde gösterilmesi” gerektiğine yer verilmiştir. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak (m.33), hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını ,yani kendi kendini denetler. Üst mahkeme de,bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. Hakim hükmün gerekçesini hazırlarken yargı kararlarından (içtihatlardan) ve bilimsel görüşlerden yararlanır (TMK m.1). Gerekçe çok önemli olduğundan, Anayasa’ya “bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı” hakkında açık hüküm konulmuştur (Anayasa m.141/3) (Prof.Dr.Baki Kuru,Prof.Dr.Ramazan Arslan, Prof. Dr.Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku 22. Baskı,sayfa 472).
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1a,6. maddesi gereğince yukarıda açıklandığı üzere sözleşmenin dosyaya getirtilerek HMK.nun 297.maddesine uygun yeni bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/828 E. 2017/179 K. 15/03/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/04/2018