Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1373 E. 2018/358 K. 28.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1373 Esas
KARAR NO : 2018/358
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01/06/2017
NUMARASI : 2017/2541 Esas, 2017/2541 Karar
DAVANIN KONUSU : Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
KARAR TARİHİ : 28/02/2018
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakeminin K.2016/31943 karar sayılı 30.12.2016 tarihli kararına karşı sigorta kurumunun itirazı üzerine verilen 08.05.2017 tarih ve 2017/İHK -1543 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti Kararına karşı , itiraz eden vekili tarafından, hakem heyeti kararının hüküm kısmında gösterilen şekilde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/12. madddesi gereğince temyiz kanun yoluna başvurularak karar temyiz edilmişse de, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/542 Esas, 2017/3596 karar sayılı emsal kararları gereğince ve söz konusu emsal ilamların sonuç kısmında , bölge adliye mahkemelerinin açıldığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen hakem heyeti ya da itiraz hakem kararlarının istinaf kanun yoluna tabi olduğu , incelemenin bölge adliye mahkemesince yapılacağı gerekçesi ile dosyanın ilgili bölge adliye Mahkemesine gönderilmek üzere yerel Mahkemesine iadesi yazısına istinaden, dosya saklanmak üzere tevdi edilen İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından gereğince istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiştir.
İDDİA:
Başvuran vekili 05.09.2016 tarihli başvuru dilekçesinde, 24.05.2014 tarihinde Çanakkale ‘de meydana gelen 6,5 şiddetindeki deprem sonrasında müvekkilinin Çanakkale .. Köyü’nde bulunan …Apartmandaki taşınmazının büyük hasar dolayısıyla kullanılamaz hale geldiğini, muhtelif bilirkişi raporlarında , deformasyonların son derece ciddi olduğu, bloklar içerisinde barınma imkanı olmadığı , can güvenliğinin tehlikede olduğu ve acilen tahliye edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, riskli yapıların tespit edilmesine ilişkin tespit ve inceleme raporunda tüm binaların riskli olduğunun bildirildiğini, ayrıca Çanakkale Valiliği İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü bildirisine göre tüm binaların ağır hasarlı olarak sınıflandırıldığını ve can güvenliği açısından tedbiren ivedilikle boşaltılması gerektiğinin tebliğ edildiğini, tüm bu hasarların DASK kapsamında karşılanması gereken zararlar kapsamında olduğunu , on dört müvekkili adlarına yapılan önceki tarihli başvurularına istinaden kabul kararlarının hepsinin haksız ve mesnetsiz temyiz edildiğini poliçe kapsamında 41.000 TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Başvuran vekili, 26.10.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, başvuru bedelleri olan 41.000TL yi 26.650 TL daha yükselterek toplamda 67.650 TL nin temerrüt tarihinden İtibaren işleyecek avans faizi ile başvuran müvekkiline ödenmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, 10.05.2014/10.05.2015 dönemini kapsayan Zorunlu Deprem Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, sigortalının ihbarı üzerine hasar dosyası açıldığını, ekspertiz raporu sonucunda binadaki toplam hasarın 2.500 TL olduğu, yapı için verilen yıkım kararının binanın yapısal kusurundan meydana geldiği , o bölgede ve başka bölgelerde riskli bina tespiti yapılan binalarla ilgili sigortalıların itirazları da dikkate alınarak İTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlilerinden bilimsel görüş istendiğini, bilimsel görüşle birlikte ek rapor talep edildiğini ek ekspertiz raporunda deprem nedeniyle oluşan hasarlar bedeniyle 3.750 TL hasar meydana geldiği , yıkım kararının binanın yapısal kusuruna dayanılarak verildiğini hasar miktarından muafiyet düşülerek 2.350 TL. nin sigortalıya ödendiğini belirtmiştir.
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU UYUŞMAZLIK HAKEM KARARI :
Hakem heyeti 30.12.2016 tarih ve K-2016/31943 karar sayılı kararı ile, dosya kapsamındaki mevcut Somut verilere ve incelemeye göre , kısmi hasara ilişkin olarak tanzim edilen ekspertiz raporunun aksine bina hakkında yetkili mercilerce yıkım kararı verildiği, dikkate alınarak başvuru öncesi sigortalıya 21.08.2015 tarihinde ödenen 2.350,00 TL nin tenzili suretiyle davacının bakiye tazminat talebinin (70.000,00-2.350 TL )=67.650,00 TL olması gerektiği gerekçesiyle, başvuru sahibinin HMK 107/2. maddesine istinaden artırılan talebinin kabulü İle 67,650 TL DASK Poliçesi tazminatının 21.08.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte …ndan alınarak davacı başvuru sahibine ödenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
UYUŞMAZLIK HAKEM KARARINA İTİRAZ:
Sigorta Kurum vekili tarafından sigorta tahkim Komisyonu uyuşmazlık hakem kararına karşı itiraz edilmiştir. İtiraz nedenleri olarak, yeterli teknik incelemenin nasıl olması gerektiğinin gerekçeli kararda açıklanmadığını, zorunlu deprem sigortası genel şartlarının B.3.1 maddesi gereğince, sigorta tazminatının hesabında tam ve kısmi hasar olmasına bakılmaksızın rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte benzer yapı özellikleri göz önünde bulundurularak binanın piyasa rayiçlerine göre hesaplanan yeniden yapım maliyetinin esas alınacağını, sigorta tazminatının sigorta bedelinden fazla olamayacağını , bilirkişi raporunda binada deprem nedeniyle meydana gelen gerçek zararın belirlenmesi gerekeceğini, sözleşmeye konu binanın mesken olması nedeniyle avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığını, binanın yıkılmasına karar veren kamu otoritesinin yalnızca yıkıma karar verdiğini, binanın deprem öncesi durumu ile deprem sonrası durumu arasındaki deprem güvenliği farklılığına ilişkin bir değerlendirme içermediğini, binanın yapısal sorunları ve mevcut yönetmeliklere uymaması nedeni ile yıkılıp yapılmasının yasal olarak iyileştirme olduğunu zorunlu deprem sigortası kapsamında olmadığını, gerek ekspertiz raporunda, gerekse İTÜ inşaat ve Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinin bizzat yerinde yaptığı inceleme sonucu verdiği bilimsel görüşte yapı taşıyıcı sistemin hafif hasarlı olduğu , kiriş ve bölme duvarların uygun yöntemlerle onarımı sonrasında yapının sahip olacağı güvenlik düzeyi ile deprem öncesinde sahip olduğu güvenlik düzeyi arasında kayda değer bir fark olmayacağının ifade edilerek , binanın yapısal kusurları nedeniyle yıkım kararı verildiğinin tesbit edildiğini, Çanakkale AFAD’ın verdiği yıkım kararı İle deprem arasında bir nedensellik bağı olmadığını belirtmiştir.
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU İTİRAZ HAKEM HEYETİ KARARI:
08.05.2017 tarih, 2017/İHK .1543 sayılı karar ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın , davacı başvuru sahibinin Çanakkale ‘de bulunan taşınmazının 24.05.2014 tarihli Gökçeada’da meydana gelen 6,5 şiddetindeki depremin oluşturduğu zararın Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında olup olmadığına ilişkin olduğunu, davalı sigorta kuruluşu vekilinin , davacının taşınmazında oluşan hasarın belirli bir deprem hadisesine bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararlardan oluşması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, dosyada mevcut ekspertiz ve raporları ve uzman görüşlerinin dikkate alınmadığını ileri sürerek karara itiraz ettiğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun kaynağını sigorta sözleşmesinin oluşturduğu, sigortacının sigorta ettiren ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca sözleşmede açıkça kararlaştırılan veya kanundaki düzenleme sebebiyle Sözleşmenin içeriği haline gelen bir rizikonun gerçekleştiği durumlarda zarara uğrayan kişinin zararını karşılamakla yükümlü olduğu, davaya konu taşınmazın deprem öncesinde sağlıklı olarak kullanıldığı, yıkım kararının ve yıkımla ilgili oluşan zararın depremle ilgili olduğunun anlaşıldığı, yapılan ekspertiz raporunda meydana gelen hasarların 24.05.2014 tarihli Gökçeada merkezli deprem hadisesinin neden olduğunun ifade edildiği, Çanakkale Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünün 29.05.2014 tarihli yazısında da, başvuru sahibinin konutunda deprem sonrası oluşan hasarın ağır hasarlı olarak sınıflandırıldığı, can güvenliği açısından ivedilikle boşaltılması gerektiğinin bildirildiği, sonrasında Çanakkale Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün yıkım kararı verdiği, DASK ekspertiz raporunda sözü edilen, İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü tarafından hazırlanan 24.09.2014 tarihli raporun sonuç bölümünde , yapı taşıyıcı sistemin hafif hasarlı olduğu, kiriş ve bölme duvarlarının uygun yöntemlerle onarımı sonrasında yapının sahip olacağı güvenlik düzeyi arasında kayda değer bir fark olmayacağı ifade edilmiş ise de , davaya konu taşınmazın taşınmaz sahiplerinin kararı İle değil, ilgili kamu otoritesinin deprem nedeniyle aldığı karar İle yıkıldığı , yani deprem ve yıkım arasında doğrudan bir nedensellik bağının bulunduğu, Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının A.3.6. maddesinde, belirli bir deprem hadisesi ile bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararların teminat dışında bırakıldığını, davaya konu hasarın ise zamanla oluşmuş bir hasar olmayıp deprem olayına bağlı olarak doğduğunu, sigortacının amacının gerçek zararın poliçe hükümleri ve teminatları kapsamında karşılanması olduğunu, uğranılan zararın bilirkişilerce belirlendiğini, yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı şirketin hasarın DASK kapsamında olmadığına ilişkin itirazlarının reddi gerektiğini, taraflar arasında sigorta sözleşmesinin akdedildiği , tarafların Sözleşmenin tarafı olduğu, sigorta sözleşmesinin TTK da düzenlendiği, TTK 3. maddede ticari iş olarak belirlendiği ticari işlerde 3065 sayılı Kanunun 2/|| hükmü gereğince avans faizi talep edilebileceği bu bağlamda Somut olayda avans faizi talebinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin itirazlarının reddine karar verilerek, yeniden uyuşmazlık hakem heyeti kararı gibi hüküm kurulmuştur .
İSTİNAF NEDENLERİ (TEMYİZ DİLEKÇESİNE İSTİNADEN):
İtiraz hakem heyeti kararına karşı, sigorta kurum vekili yasal sürede istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf nedenleri olarak, hakem heyeti tarafından Afet sigortaları Kanunu gereğince atanan ekspertiz ile deprem konusunda uzman ve bilimsel eserler vermiş akademisyenlerin verdiği raporlara itibar etmemesinin gerekçesinin açıklanmadığını belirterek uyuşmazlık hakem heyeti kararına karşı yapmış olduğu itirazlarını tekrar etmiş, tüm ülke genelinde 6 milyon konutun riskli olabileceğinin bizzat bakanlık yetkililerince açıklandığını ,tümünün ZDS poliçesine sahip olması durumunda konutların yıkılıp yeniden yapılması finansmanı bir kamu kuruluşu olan DASK tarafından karşılanmak durumunda kalınacağını, itiraz hakem heyetinin avans faizi uygulanması yönündeki kararının da hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, DASK sigorta Poliçesi kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, başvuran İle dava dışı … Sigorta A.Ş arasında, başlangıç tarihi 04.04.2014 , bitiş tarihi 04.04.2015 olan Konut Finansmanı Evim Paket Sigorta Poliçesi düzenlendiği, başlangıç tarihi 11.06.2014, bitiş tarihi 10.05.2015 olan DASK sigorta poliçesinin düzenlendiği, Poliçede riziko adresinin, …. Merkez / Çanakkale olduğu, kullanım şekilinin mesken olarak belirtildiği, poliçede sigorta bedelinin 70.000,00 TL olduğu, bağımsız bölümün başvuran tarafından 09.04.2008 tarihinde satın alındığı, Çanakkale Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünün 24.05.2014 tarihli Çanakkale Belediye Başkanlığına hitaben yazılan yazısında 24 Mayıs 2014 günü Gökçeada’nın 40 km batısında büyüklüğü 6,5 olan deprem meydana geldiği, ön hasar tespit çalışmalarının yapıldığı, hasar tespit ekipleri tarafından , 29.05.2014 tarihli Afet Etkisi Belirleme Formunda, … daireden oluşan …hane numaralı ……tarafından kullanılan dairelerin kolonlarında kesit azalması , bölme duvarlarında geniş hasar ve kirişlerde sıva beton kopmalarının tespit edildiği, ağır hasarlı olarak tespit edildiğini , ağır hasarlı olarak sınıflandırılmış can güvenliği açısından tehlike oluşturabilecek söz konusu yapı sahiplerine 7269 sayılı Kanunun 13. maddesi doğrultusunda tehlikenin giderilmesi için gerekli tebligatların yapılmasının istendiği, 06.06.2014 tarihinde, binaların tedbiren boşaltılmasına dair tebligatların yapıldığı, 31.10.2014 tarihli DASK ekspertiz raporunda, sigortalı konutun , zemin+5 normal kattan oluşan bir binanın zemin katında yer aldığı , yaklaşık 100 metre kare yüz ölçümlü poliçe İle uyumlu bir daire olduğu, deprem hadisesinde konutta muhtelif hasarların meydana geldiğinin beyan edildiği, yapılan ekspertiz çalışmasında, salon ve tüm odalarda derin çatlakların , sıva ve beton kopmalarının mevcut olduğunun tespit edildiği, dış cephedeki bölme duvarlarında çatlaklar , ezilmeler ve taşıyıcı sistemde ayrılmaların gözlemlendiği, kirişlerde çatlakların görüldüğü, meydana gelen hasarlara deprem hadisesinin neden olduğu kanaatine varıldığı, olay sonrasında konut için yıkım kararı çıktığının öğrenildiği, İTÜ İnşaat Mühendisliği bölümü tarafından 24.09.2014 tarihli rapor sonucunda , yapı taşıyıcı sistemin hafif hasarlı olduğu, kiriş ve bölme duvarlarının uygun yöntemlerle onarımı sonrasında yapının sahip olacağı güvenlik düzeyi İle deprem öncesinde sahip olduğu güvenlik düzeyi arasında kayda değer bir fark olmayacağının düşünüldüğü bilgilerinin yer aldığı bu bilgilere istinaden binanın yapısal kusurları nedeniyle , depremden birgün önceki durumuna getirilebilmesi için yapılacak masraflar dikkate alınarak hasar hesaplaması yapıldığı, 22.12.2014 tarihli Çanakkale Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/23 D.İş , ve davacı talebi üzerine düzenlenen 2015/5 D.İş sayılı dosyalarına sunulan inşaat bilirkişisi tespit raporlarında ise, hasarların 24.05.2014 tarihinde vuku bulan depremde oluştuğu, bloklarda meydana gelen yapısal hasarların , deformasyonların son derece ciddi ve boyutlarının oldukça önemli olduğu , esaslı bakım ve onarım yapılarak kullanılmalarının mümkün olamayacağı , içinde barınılması halinde can ve mal emniyeti bakımından son derece sakıncalı olacağının belirtildiği, başvurana tazminat olarak 2.350 TL ödendiği, davacının davalıya 07.09.2015 tarihli noter ihtarı göndererek adına bankaya yatırılan 2.350 TL yi diğer tüm yasal hakları saklı kalmak kaydı İle çekeceğini bildirdiği ve iş bu hakemde ki talepte bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında, sigorta Poliçesi, poliçe içeriği , meydana gelen deprem, başvurana talep öncesi yapılan ödeme ve yukarıda özetlenen olayların gelişimi konusunda bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, meydana gelen hasarın deprem nedeni ile mi meydana geldiği, yoksa binanın yapısal özelliğinden mi kaynaklandığı, riziko ve hasarın DASK sigorta Poliçesi kapsamında olup olmadığı ve kabul edilen tazminata avans faizi kararının yerinde olup olmadığıdır.
Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyeti tarafından alınan 24.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda, başvuru sahibine ait konutun dava dışı ..Sigorta A.Ş tarafından vadeli Konut Finansmanı Evim Paket Sigorta Poliçesi kapsamında ödenmesi öngörülen 148,60 TL prim karşılığında deprem riskine karşı teminat altına alındığı , tapuda kayıtlı başvuru sahibine ait konutun sigorta bedelinin 100 metre kare, bina inşaat yılının 2000 ve sonrası Çelik betonarme karkas yapı Ve 100 metre kare konut alanı esası üzerinden yönetim plan tarihi 24.06.2004 olan ve 2 nolu bağımsız bölüm de sigortalının arsa payı 2/94 olan konutun başvuru sahibine satış tarihinin 09.04.2008 olduğu, poliçe ön yüzünde gösterilen sigorta bedelinden hasar anında iş bu bedelin %2 sinin muafiyet olarak tenzil edileceğine işaret edildiği, konuta ilişkin İTÜ İnş. Fakültesi tarafından tanzim edilen 24.09.2014 tarihli raporda sigortalı konutun içinde yer aldığı binanın hafif hasarlı uygun yöntemlerle onarımla deprem öncesi hale getirilmesinin mümkün olduğunun belirtildiğinin anlaşıldığını, 23.10.2014 tarihli ekspertiz raporunda, konutun salon ve tüm odalarında derin çatlak sıva ve beton kopmaları oluştuğu ve dış cephe duvarlarında çatlak ezik taşıyıcı sistemde ayrılmalar ve krişlerde kesme çatlaklarının bulunduğunun tespit edildiği , ekspertiz tarafından İ.T.Ü deprem raporunda binanın hafif hasarlı olduğu tespiti dikkate alınarak konutta meydana gelen ( alçı- sıva- kartonpiyer ve boya badana masrafları) kısmi hasar şeklinde saptandığı, Çanakkale Valiliği İl Afet Acil Durum Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucunda 04.06.2014 tarihli ön hasar tespit çalışmaları kapsamında binanın ağır hasarlı olduğuna karar verildiği,06.06.2014 tarihinde iş bu rapor kapsamında ağır hasarlı bina hakkında yıkım kararı verildiği, sigortalıya konutun boşaltılması gerektiğine dair tebligat yapıldığının tespit edildiği, Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının A.1 maddesi uyarınca bu sigorta İle depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar İle deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak ,tsunami veya yer kaymasının sigortalı hasarlarda neden olacağı hasarları sigorta bedeline kadar … ( DASK) tarafından teminat altına alındığının belirtildiği, genel şartların A.4 de sigorta bedelinin tespiti başlıklı düzenlemede ise, sigorta bedelinin tespitinde sigorta edilen meskenin yapı tarzı için Hazine Müsteşarlığı ‘nca yayımlanan , zorunlu deprem sigortası tarife ve talimatında belirlenen metre kare bedeli ile aynı meskenin brüt yüzölçümünün çarpılması sonucu bulunan tutarın esas alınmakta olduğunun belirtildiğini, 2015 yılı yapı yaklaşık birim maliyetleri, yapının mimarlık hizmetlerine esas olan sınıfı dikkate alınarak inşaat genel giderleri ile yüklenici karı dahil belirlenen kriterlerinin R.G nin 06.05.2014 tarihli nüshasında yayınlandığı, 2014 yılı yapı yaklaşık birim maliyetleri hakkında tebliğ gereğince apartman tipi konutların bina metre kare birim fiyatının 700,00 TL olarak belirlendiğinin anlaşıldığı, buna göre başvuranın 100.00 metre kare yapısının 70.000,00 TL olacağı, taraflar arasındaki poliçede anılan sigorta bedelinin esas alındığının görüldüğünü, İTÜ raporunun Çanakkale Valiliği İl Afet Acil Durum Müdürlüğü kararı gereğince dikkate alınmasının mümkün olmadığını, başvuru öncesinde sigortalıya 21.08.2015 tarihinde ödenen 2.350 TL nin tenzili sonucu bakiye tazminat bedelinin ( 70.000,00-2.350,00 =) 67.650,00 TL olması gerektiği, zorunlu deprem sigortası genel şartlarına göre DASK ‘ın en erken kısmi ödemenin yapıldığı 21.08.2015 tarihinde temerrüde düştüğü belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir.
09.05.2012 tarihinde kabul edilerek, 18.05.2012 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan ve yayım tarihinden üç ay sonra yürürlüğe giren 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanununun birinci maddesinde amaç ve kapsam düzenlenmiş, maddede, Kanunun amacının , binalarda deprem sonucu meydana gelebilecek maddi zararların karşılanmasını teminen yaptırılacak zorunlu deprem sigortası İle sigorta şirketlerince teminat verilemeyen veya teminat verilmesinde güçlükler bulunan çeşitli afetler ve riskler sonucu meydana gelebilecek maddi ve bedeni zararların karşılanabilmesini teminen sunulacak sigorta ve reasürans teminatlarına ilişkin usul ve esasların belirlendiği belirtilmiştir.Aynı yasanın 3. maddesinde, … düzenlenmiş, maddede, bu kanuna göre sunulacak sigorta Ve reasürans teminatlarının Bakanlık nezdinde kurulan kamu tüzel kişiliğe haiz … tarafından verileceği, 7. maddede ise, kurum tarafından verilecek teminatlara yer verilmiş ve zorunlu deprem sigortası teminatının münhasıran Kurum tarafından verileceği belirtilmiştir.Yasanın üçüncü bölümünde Zorunlu Deprem Sigortası üst başlığı İle 10. maddede kapsam ve sigorta yapma zorunluluğu düzenlenmiş, düzenlemenin 1. fıkrasında , 23.06.1965 tarihli ve 634 sayılı KMK kapsamındaki bağımsız bölümler , tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane , büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler İle doğal afetler nedeniyle Devlet tarafından yaptırılan veya sağlanan kredi ile yapılan meskenlerin zorunlu deprem sigortasına tabi olduğu belirtilmiştir.Yasal düzenleme kapsamında, zorunlu deprem sigortası teminatının … ( DASK ) tarafından münhasıran verileceği belirtilmiştir.Dava konusu sigorta poliçesinde, DASK’ın sigortalı beyanı doğrultusunda poliçede yazılı bağımsız bölümü / meskeni Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları doğrultusunda azami yazılı sigorta bedeline kadar sigorta edeceği, ayrıca taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde ilgili mevzuata ve projeye aykırı olarak inşa edilen , tadil edilen veya zayıfladığı kabul edilen binalar , yetkili kamu kurumu tarafından yıkılmasına karar verilen binalar ve mesken olarak kullanılmaya uygun olmayan , bakımsız , harap veya metruk binaların sigorta kapsamı dışında olduğu belirtilmiştir.Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının A.6. maddesinde, her bir hasarda, sigorta bedelinin %2 si oranında tenzili muafiyet uygulanacağı, …nun hasarın bu şekilde bulunan muafiyet miktarını aşan kısmından sorumlu olduğu, hasarın tespiti B.2 maddesinde, bu sözleşme ile sigorta edilmiş binalarda meydana gelen zararın nedeni, niteliği ve miktarının …nun veya yetkili kimselerin belirlemelerine göre taraflar arasında yapılacak anlaşma İle tespit edileceği, tarafların zarar miktarında anlaşamadıkları takdirde , zarar miktarının hakem bilirkilerce esaslara uyulmak suretiyle saptanacağı, B.5. maddede ise, tazminatın hesabı düzenlenmiş, düzenlemede, sigorta tazminatının hesabında rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte , binanın piyasa rayiçlerine göre bulunan yeni inşa bedelinin esas alınacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, başvurana ait konutun deprem sonucu ağır hasar gördüğü, idare tarafından ağır hasarlı olduğunun tespiti ile ivedi şekilde tahliye kararı ve devamında yıkım kararı verildiği, bu tespitin ekspertiz raporunda da açıkça desteklendiği, gerek başvuran gerek yargılama harici alınan tespit bilirkişi raporlarında da hasarların deprem sonucu olduğu, ciddi ve önemli boyutlarda bulunduğu, esaslı bakım ve onarım yapılarak kullanımlarının mümkün olamayacağının , can ve mal emniyeti açısından son derece sakıncalı olacağının belirtildiği, davalı kurumun ileri sürdüğü İTÜ İnş.Mühendisliği bölümü tarafından hazırlanan ve hasarın hafif hasar olduğu ve onarıma ilişkin görüşü içeren raporun tüm dosya kapsamı ve idare kararları ve tespitlerine uygun olmadığı , sonuç olarak başvuran talebinin sigorta poliçe kapsamına ve Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarına uygun olduğu anlaşıldığından davalı kurum vekilinin buna ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.Ayrıca davalı kurum vekili, riziko adresinin konut olduğunu, kabul edilen tazminata yasal faiz kararı verilmesi gerektiğine dair istinaf talebinde bulunmuş ise de, başvuran ve davalı kurum arasındaki ilişki ticari nitelikteki sigorta sözleşmesinden kaynaklandığına göre, başvuran tacir olmasa dahi 6102 sayılı TTK nun 3 ve 19/2. maddesi gereğince davalının tazminat ödeme borcu ticari nitelikte bir borçtur.Yasal düzenleme kapsamında başvuran tarafından avans faizi talep edilebilecektir. Sonuç olarak , davalı kurumun faize ilişkin istinaf nedenlerininde yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan tüm nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1- İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/2541 D..iş esas, 2017/2542 D.iş karar ve 01.06.2017 tarihli kararı ile saklanmasına karar verilen , Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 08.95.2017 tarih ve 2017/İHK -1543 karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı İle İstinaf Kanun Yolu başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 153,3 TL harcın , peşin olarak yatırılan 185,70 TL harçtan mahsubu İle bakiye 32,4 TL harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/02/2018