Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1372 E. 2018/408 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1372 Esas
KARAR NO : 2018/408
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/02/2017
NUMARASI : 2014/897 2017/154
DAVANIN KONUSU : KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; İflas idaresince 28.03.2014 tarih 8538 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilaıı edilen sıra cetvelinde… kayıt no ile kayıtlı vekalet ve avukatlık ücretine dayalı müvekkilinin alacağının red edildiğini, gerekli inceleme yapılmadan ve müflis defter kayıtları dahi tetkik edilmeden verilen İflas idaresinin bu kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, müflis şirket …. A.Ş.nin, Beşiktaş …. Noterliği’nin 06.02.2013 tarih ve .. yevmiye nosunda kayıtlı 2013/4 sayılı Yönetim Kurulu Kararı uyarınca, müvekkilinin Müflis… A.Ş’ye avukat ve hukuk danışmanı olarak atandığını, müflis şirket ile müvekkil arasında yapılan 05.02.2013 tarihli Avukatlık Hizmet ve Ücret Sözleşmesi gereğince, Beşiktaş 25. Noterliğinde düzenlenen vekaletname uyarınca, müflis…A.Ş.’ ye iflas erteleme başvurusu sırasında yoğun bir avukatlık ve danışmanlık hizmeti verildiğini, ayrıntısı dava dilekçelerinde yazılı işlerden dolayı ücretlerin bir kısmının ödenmeden, müvekkilin alacaklarının tamamını tahsil edemeden 16.07.2013 tarihinde şirketin iflasına karar verildiğini, müflis şirket ile müvekkili arasında yapılan Avukatlık Hizmet ve Ücret Sözleşmesi gereğince, avukatlık ücreti olarak, 1 Temmuz tarihi itibariyle 466.379,00 TL müvekkilin alacağı bulunduğunu, 1 Temmuz itibariyle 466.379,00 TL alacağın sıra cetveline, Avukatlık Kanunu 166. maddesinin yaptığı atıfla TTK. 206. madde hükmü gereğince 3. sırada ve rüçhanlı alacak olarak kaydına karar verilmesi gerektiğini, İflas İdaresinin tevsik edici belge olmadığı yönündeki iddiasının aksine, müvekkilin alacağının kaydı talep edilirken, bu alacağın dayanağı olan müflis şiıket ile müvekkil arasında yapılmış vekalet sözleşmesi ve avukat olarak atandığına dair Yönetim Kurulu Kararı da sunduğunu, müvekkil alacağının kaydının kabulüne ve ikinci alacaklılar toplantısına katılmayı talep ve dava etmiştir .
CEVAP:
Davalı müflis idare, vekili aracılığıyla usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmamış, vekili aracılığıyla bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bilirkişilerin avukatlık hizmet sözleşmesini inceleyerek davacının dört aylık alacağı olduğunu belirlediklerini, ancak ticari kayıt ve defterler incelenmeden bu kanaate varıldığını, alacağın Avukatlık Kanunu 166/2’ye göre rüçhanlı olması için gerekli yasal koşulların oluşup oluşmadığının tartışılmadığını, alacağın bu anlamda rüçhanlı olması için avukatın iflas masasına kazandırmış olduğu bir mal veya paradan bahsedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2014/897 E. 2017/154 K. sayılı kararıyla özetle; 404.408,68 TL esas alınarak davacının kayıt kabul davasının kabulü ile bu meblağ üzerinden vekalet alacağının müflisin masasının 3.sırasına alacak olarak kaydına, fazlaya dair istemin reddine, şeklinde karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekilleri istinaf taleplerinde özetle,
1-Karar gerekçesi ve hükme esas alman bilirkişi raporlarından da görüleceği üzere, müflis şirket defter ve kayıtları incelenmeden hüküm kurulduğunu,
2-Hükme esas alınan bilirkişi heyeti kök raporunda “davalı ticari defterlerinin binlerce sayfayı içerdiği, bu sebeple de binlerce sayfanın çevrilmesi ve gözle tespitin imkânsızlığı” gerekçesiyle inceleme yapmadığını açıkça dile getirildiğini, ek raporda da sanki inceleme yapılmışçasına beyanda bulunulduğunu, müflis şirket kayıtlarının değerlendirilmediği, bu durumun sorumluluğunun kendilerinde olduğunun ifade edildiğini, oysa İflas idaresinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek müflisin defter ve kayıtlarını ibraz etttiğini, bilirkişilerin ibraz edilen defter ve kayıtların incelenmesi konusunda teknik uzmanlıkları nedeniyle görevlendirildiklerini ancak sunulan delilleri inceleyip ilk derece mahkemesine rapor sunmaları gerekirken, kendi görevlerini taraflara yükleyici ifadelerle rapor düzenledikleri ve bu görevi usulüne ve hukuka uygun şekilde yerine getirmedikleri, bilirkişilerin görevlerini yerine getirmeyip bir de üzerine iflas idaresine sorumluluk yüklemesinin ve ilk derece mahkemesinin de bu hukuka aykırılığı gözardı etmesinin kabul edilemeyeceği gibi ilk derece mahkemesinin bilirkişilerin açıkça inceleme yapmadığını beyan ettiği bir hususla ilgili “alacağın var olduğu” sonucuna varmasının da kabul edilebilir olmadığını, davacının, tüm yargılama safahati süresince alacağının dayanağı olarak gösterdiği sözleşmeye konu hizmeti verdiğini ispat edemediği, davacının, serbest meslek makbuzuna konu hizmeti verdiğini ispat etmeden, sadece müflis ile davacı arasında varolan bir sözleşmeye dayanarak davacının alacaklı olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını, borcun varlığı ya da borcun ödenip ödenmediğini gösterir bir delil olmayıp, sadece taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi ve onlara yüklenen edimleri gösterdiği, bir başka deyişle sözleşmenin bir borçlandırıcı işlem olduğu,
3-Ayrıca bilirkişinin, toplamda 4 aylık alacak olduğu ve bunun 2 ayının ödendiğini raporunda belirtmiş olup, davacı tarafça da zaten bu husus dava dilekçesine ekli serbest meslek makbuzlarıyla da kabul edildiği, serbest meslek makbuzlarının ise, mayıs ve haziran aylarında kesildiği, bu nedenle de makbuz tarihleri mayıs ve haziranı gösteriyor ise, daha önceki aylara ait ücretin ödendiğinin anlaşılması gerektiği, bu durumda bilirkişinin yapması gerekenin, sözleşmenin yapıldığı 05/02/2013 ile 01/07/2013 tarihi arasındaki dönemde son 2 ayı ödendiği sabit olan ücretin, ilk 2 ay ödenip ödenmediğinin müflisin defterlerinin incelenerek tespiti olduğunu, bilirkişi raporu ile de haklılığının anlaşıldığını,
4-Davacının bir alacağı bulunmamakla birlikte, böyle bir alacağı olsa bile bu alacağın rüçhanlı olmadığı, ilk derece mahkemesinin 3. sıraya alacak olarak kayıt kararının da hatalı olduğu, bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi davacı vekiline 07/06/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 21/06/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek
1- Müvekkilinin müflis …A.Ş ile 05.02.2013 tarihli, Avukatlık Hizmet ve Vekalet Sözleşmesi’ni imzaladığını, şirket yönetim kurulunun 06.02.2013 tarihli kararına istinaden de avukat ve hukuk danışmanı olarak atandığını, aylık sabit bir ücret kararlaştırıldığını ancak müvekkilinin yapmış olduğu hizmetler karşılığında hak kazandığı vekalet ücreti alacaklarının tamamını tahsil edemeden şirketin (16/07/2013 tarihinde) iflas ettiğini, iflas masasının da kayıt talebini reddettiğini, bilirkişi incelemesi ile haklılıklarının ispat edildiğini, TMK 6. Maddesine göre herkesin dayandığı maddi olguların, vakıaların delillerini sunmak ve bu vakıaları ispat etmekle yükümlü olduğunu davalı tarafın dava süresince cevap dilekçesi sunmadığı gibi istinaf talebinde bulunurken de herhangi bir hukuki gerekçeye dayanmayan soyut iddialarla yargılamayı geciktirme amacı güttüğünü, davalı tarafın müvekkilin alacaklı olmadığı ve söz konusu alacakların dayanağı hizmetlerin ispatlanmadığı itirazının maddi gerçeklikle örtüşmediğini, yine vekalet ücreti alacağının rüçhanlı olmadığı yönündeki itirazının da Avukatlık Kanunu 166/2.maddedeki açık hüküm gereği hukuka aykırı olduğunu, usul ve yasaya uygun olan İstanbul Anadolu 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/897 E. ve 2017/154 K. Sayılı kararının onanmasına, istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava İİK.nun 235/2.maddesine göre açılmış kayıt kabul davasıdır.
2004 sayılı İİK’nın 235/1. Maddesi gereğince Sıra cetveline itiraz edenler cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. İstanbul Anadolu …İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyasında davacının alacağının masaya kayıt talebinin reddine dair kararın ve sıra cetvelinin davacı vekiline 08/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 03/04/2014 tarihinde 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldıktan sonra yapılan incelemede;
Davacı, müflis şirket ile imzalanan ve inkar edilmeyen 05/02/2013 tarihli avukatlık hizmet ve ücret sözleşmesine dayanmakta olup bu sözleşmeye göre ödenmeyen vekalet ücreti alacaklarının bulunduğunu iddia etmiş, alacağının sıra cetveline kayıt ve kabulünü talep etmiş, davalı iflas idaresi ise davacının alacağını kanıtlayamadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı iflas idaresi, istinaf dilekçesinde, bilirkişilerin müflis şirket ticari defterleri incelenmeden, sadece davacının sunduğu sözleşme ve makbuzlara göre inceleme yaptıklarını, mahkemenin eksik ve yetersiz inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi raporunu baz alarak yanlış karar verdiğini, dava konusu alacağın rüçhanlı alacak niteliğinin bulunmadığını, davanın alacağını kanıtlayamadığını ve ispat yükünün davacıya ait olduğunu istinaf dilekçesinde ileri sürmüştür.
Taraflar arasında, 05/02/2013 tarihli avukatlık hizmet ve ücret sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin 3. Maddesine göre, 1 ve 2. Maddelerinde belirtilen görev karşılığı aylık 75.000,00 EURO vekalet ücreti ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafından sunulan makbuzları 08.05.2013 ve 13.06.2013 tarihlerine ait oldukları, bu makbuzlara göre toplam 137.465 EURO brüt ödeme yapıldığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun, kalan 4 aylık ücretin ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece, davalı taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması ve rapor hazırlanması için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından dosyaya 13.11.2015 tarihli asıl ve 07.03.2017 ek bilirkişi raporlarının sunulmuş, raporlarda, davalı ticari defterlerinin hacmen incelenmesinin mümkün olmadığı belirtilerek davacının sunduğu sözleşme ve makbuzlar üzerinde inceleme yapılarak sonuca varılmıştır.
İlk derece mahkemesi de davalı tarafın TMK.6.maddesine göre iddiasını ispatla yükümlü olduğunu ve davacı yanın ortaya çıkan ücret alacağına karşılık ödemenin yapıldığını ispatlayamadığını kabul ederek yazılı şekilde hüküm kurmuştur. Oysa davalı taraf müflis şirkete ait tüm defter ve belgeleri ibraz ettiğine göre onun borçlarının bulunmadığı yönündeki itirazlarının bu belgelerin incelenmesi ile açığa kavuşturulması mümkündür. Davalı taraf üzerine düşeni yaparak defter ve belgeleri ibraz etmiştir. Bu aşamadan sonra bilirkişinin görevi olan ödeme belgelerinin de çıkartılarak sunulması davalıya yüklenemez. Defter ve Belgelerin çok olması incelenemeyeceğine dair yeterli gerekçe olamaz. Davacı ile davalının defter ve belgelerinin karşılıklı olarak söz konusu sözleşme dönemi ve sonrası için incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz ve denetlemeye elverişli olmayan bilirkişi heyetinin davalı ticari defterlerinin binlerce sayfayı içerdiği, bu sebeple de binlerce sayfanın çevrilmesi ve gözle tespitin imkânsızlığı ve TMK.nun 6.maddesine atıf yapılarak müflis şirketin defter ve belgeleri incelenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1a,6. maddesi gereğince yukarıda açıklandığı üzere gereği için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/897 E. 2017/154 K. 15/02/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/03/2018