Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1352 E. 2018/379 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1352 Esas
KARAR NO : 2018/379
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/03/2017
NUMARASI : 2015/1068 2017/122
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ NİTELİKTEKİ HİZMET
SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 07/03/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı şirket ile müvekkili arasında 09.04 2015 -23.06.2015 tarihleri arası Almanya’ nın üç şehrinde (Ulm, Berlin. Köln) ticari hizmet satım ilişkisi kurulmuş ve bu şekilde davalı şirkete çeşitli alanlarda (ulaşım. otel konaklama, havaalanı transferi, yemek servisi v.b) hizmetler sunulmuş olduğunu, bu hizmete karşılık davalı tarafa 3 fatura düzenlenmiş olup davalıdan bunun karşılığında ödeme yapmasını istediklerini, müvekkilinin davalı şirket ile iş yapmaya devam etttiğini, ancak daha sonra davalı şirketin, müvekkiline faturaları ödemeyeceği bildirilmiş olması üzerine İstanbul .. icra Müdürlüğü nde …sayılı dosyası ile icra takibi başlatıklarını, davalı tarafın haksız olarak takibe itiraz ederek takibi durdurduğnu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; Davacının takibe konu ettiği fatura bedelleri müvekkil şirket defterlerinde kayıtlı olmadığını, müvekkili şirkete bu fatura asıllarının ulaşmadığnı, icra takibinin de müvekkili tarafından haber olunmuş ve icra takibiyle birlikte faturalara itiraz ettiklerini, davacının ödenmesini talep ettiği faturaların karşılığı bir hizmetin müvekkil şirket tarafından alınmamış olduğunu, davacının faturanın dayanağı hizmetini ispatlaması gerektiğini belirterek, davanını reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesin talep etmşitir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki 20.576,52 TL lik asıl alacağa ilişkin itirazın iptali ile bu kısım yönünden takibin aynı şartlar ile devamına, fazla istemin reddine, kabul edilen kısım yönünden takdiren %20 oranında hesaplanan 4.115,30 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf taleplerinde;
1-Müvekkili şirketin yetkili temsilcisinin, …’ın vefatından sonra yerine tüm ortakların imzası ile atanan ….olduğunu, dolayısıyla …ve diğer çalışanların, şirketin ödemeleri ve yapılan işler ile ilgili olarak şirketi borç ve yükümlülük altına sokan eylem ve işlemleri yapması, bu eylemlerin müvekkili şirketi hukuken bağlamasının mümkün olmadığını, mail yazışmalarının davacının alacağını ispatlamış bayılamayacağını, faturaların müvekkiline resmi yollardan gelmediğini, hiçbir şekilde kabul edilmediğini aksine itiraz edildiğini, davacının ticari defterlerinin de incelenmesini talep etiklerini,
2-Davacının Alman Vatandaşı olduğunu, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 48.maddesi gereğince teminat yatırması gerektiğini,
3-Davacının takibe konu ettiği fatura bedelleri müvekkil şirket defterlerinde kayıtlı olmadığını, müvekkili şirkete bu fatura asıllarının ulaştırılmadığını, ilk defa icra takibi ile haberdar olduklarını, faturaların karşılığı bir hizmet alınmadığını, davacının müvekkili şirketin %20 ortağı… ile danışıklı işlem halinde olduklarını, bu durumda ispat külfetinin davacı tarafa düştüğünü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesi; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmünün mefhumu muhalifinden süresi içerisinde itirazda bulunulduğu takdirde fatura içeriğinin kabul edilmediğinden davacının faturanın dayanağı hizmeti verdiğini ispatlaması gerektiğini, İstanbul 11. İş Mahkemesi’nin (Maddi hata olduğu, Ticaret Mahkemesi denilmek istendiği kabul edilmiştir) 2016/531 E. 2017/73 K. sayılı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi davacı vekiline 20/06/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 29/06/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Müvekkilinin Alman vatandaşı olduğunu, Türkiye’nin çok taraflı Hukuk Usulüne İlişkin Lahey Sözleşmesi’ne 14.3.1972 tarihinde imza attığını, bu milletlerarası sözleşmenin 23 Mart 1972 tarih, 14137 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak kanundan da üst seviyede yürürlüğe girdiğini ve hüküm kazandığını, diğer devlet Almanya ise bu sözleşmeyi 17 Temmuz 1905’te kabul ettiğini, ayrıntısı dilekçelerinde anlatıldığı üzere sözleşme uyarınca teminat yatırılması zorunluluğunun bulunmadığını, İlgili e-yazışmalardan da görüleceği üzere hizmetin verildiği, faturaların kabul edildiğini, borca ilişkin herhangi bir itiraz da yapılmadığını, davalı taraf istinaf dilekçesinde söz konusu faturaların ticari defterlerinde yer almadığını iddia etmiş ise de, birinci derece mahkemesinin aldığı bilirkişi raporuna göre; müvekkili ile yapılan işlerin davalı tarafın 2015 yılı ticari defter kayıtları ve muavin defter dökümünde borç olarak kayıtlı olduğunu, müvekkilinin davalı yandan söz konusu faturalar karşılığı 20.576,52 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalı yanın bu bilirkişi raporuna karşı hiç bir itirazı veya beyanı olmadığından davalı HMK madde 281 uyarınca bilirkişi raporunu kabul etmiş sayılacağını, davacının süreci uzatmak istediğini, bu nedenle HMK madde 351. Maddesi yollamasıyla 329. Maddesinin uygulanmasını talep ettiklerini belirterek davalının haksız ve kötüniyetli istinaf başvurusunun usul ve esas yönünden reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, taraflar arasındaki ticari iş ilişkisi nedeniyle davacı tarafından sunulduğu iddia edilen ulaşım, konaklama, havaalanı transferi, yemek servisi vb.hizmet bedellerinin ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olup, taraflar arasındaki ticari ilişkinin mevcudiyeti hususunda bir uyuşmazlık bulunmamakla beraber, sorun, bahse konu hizmetlerin verilip verilmediği, davacının şirket ortağı .. ile danışıklı işlem halinde bu borcun yaratıldığı iddiası ile temsil ve imzaya yetkisi olmayan ortağın şirketi borç altına sokup sokamayacağı hususlarında toplanmaktadır.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 13/10/2015 tarihinde 22.472,15.-TL asıl alacak, 568,88.-TL faiz olmak üzere toplam 23.041,03.-TL üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 14/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 21/10/2015 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair bir belgeye rastlanmadığı, davacının da 30/10/2015 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle istinaf dilekçesine davalı vekili her ne kadar davacı tarafın Alman Vatandaşı olması nedeniyle teminat yatırması gerektiğini ileri sürmekte ise de pek çok Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere Türkiye’de açılan davalarda Alman vatandaşı olan davacıların; Türkiye, üye devletlerin teminattan muafiyetine ilişkin 01.03.1954 günlü “Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi”ne 1972 yılında (1574 sayıl Kanunla) katıldığı, bu sözleşmeye Türkiye gibi Almanya’nın da taraf olduğu gibi Türkiye ile Almanya arasında teminattan muafiyete ilişin hükümler içeren ve Türkiye tarafından 15.05.1930 gün ve 1622 sayılı Kanunla onanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Devleti Arasında Hukuki ve Ticari Mevaddı Adliyeye Müteallik Münasebatı Mütekabileye Dair Mukavelename”nin 2.maddesi uyarınca da Alman vatandaşı olan davacılar dava açarken teminat göstermekten muaftırlar. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa da (cari hesap ilişkisine dayanan) ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafından da inkar edilmeyen mail yazışmalarından da anlaşıldığı üzere zaman zaman dava dilekçesinde belirtilen yurt dışı organizasyon veya iş gezileri vb.nedenlerle davacı tarafından trafnsfer, yemek vb. bir takım hizmetlerin verildiği, bu hizmetlere ilişkin faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak bu miktarın 20.576,52.-TL olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, her ne kadar şirket ortaklarından …’ın davacı ile danışıklı işlem halinde oldukları iddia edilmiş ve ortağın şirkete zarar verdiği ileri sürülmüş ise de bu konuda açılmış bir dava bulunmadığından bu iddiaları huzurdaki davada tartışma olanağı bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu konuda tazminat davası açma hakkı her zaman mümkün olduğundan buna yönelik istinaf talepleri de yerinde bulunmamış, ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 153,3 TL harcın davalı tarafça peşin olarak karşılanan harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, bakiye fazla harcın talep halinde iadesine,
3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.07/03/2018