Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1343 E. 2018/210 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1343 Esas
KARAR NO : 2018/210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2017
NUMARASI : 2014/1197 Esas, 2017/51 Karar
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 14/02/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili 06/08/2014 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı sigorta şirketi nezdinde 15/08/2013 tanzim tarihli “Gelir Koruma Sigortası Poliçesi ” düzenlendiğini, söz konusu poliçenin müvekkilinin isteği dışında işsiz kalması halinde belirtilen teminat bedelinin müvekkiline ödeneceğini hüküm altına aldığını, müvekkilinin poliçede belirlenen primi ödediğini, rizikonun gerçekleşmesi halinde ödenmesi taahhüt edilen tutarın 30.000,00 TL olduğunu, sigorta poliçesinin süresi devam ederken rizikonun gerçekleştiğini, müvekkilinin iş akdinin .. A.Ş tarafından haksız şekilde fes edildiğini, iş akdinin sonlandırılmasında müvekkilinin herhangi bir kastı yahut kusuru olmadığını, feshin haksız olduğunu, rizikonun sigorta poliçesi kapsamında bulunduğunu, davada görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla Gelir Koruma Sigortası Poliçesi kapsamında gerçekleşen riziko gereğince müvekkiline ödenmesi gereken 30.000,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili müvekkili ile davacı arasında Gelir Koruma Sigorta Poliçesinin tanzim edildiğini, dava dışı şirketin iş akdini fesih ihbarnamesinde belirtildiği üzere davacı sigortalının kusuru yüzünden feshedildiğinin belirtildiğini, ihbar tazminatının belirsiz süreli iş sözleşmelerinde fesih bildirim sürecine uymaksızın iş akdinin fesheden tarafın ödemekle mükellef olduğu tazminat olduğunu, davacı sigortalıya SGK tarafından ödeme yapıldığını, ancak kanun iş akdinin geçerli neden olmaksızın feshedildiğini kanıtlamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece, davacının iş akdinin feshine ilişkin bildirimle kusuru ile iş akdinin feshedildiğinin bildirildiğini İstanbul 1.İş Mahkemesinin 2014/212 Esas ve 2014/708 Karar sayılı işe iade kararının Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2015/3910 Esas ve 2015/11583 Karar sayılı ilamı ile davacının kusuru olmadan işten çıkarıldığı, kabulü durumunda ise davacının işe iade edildiği için mahkeme kararı ile sigorta poliçesi koruması altındaki hali gerçekleşmemiş olduğu, tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar davacı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir.
İstinaf nedenleri olarak, dava konusu iddialarını tekrar ettikten sonra işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı neden olmadan fes edildiğini ve tazminatlarının da ödendiğini, bu durumda rizikonun gerçekleşmiş olması nedeniyle sigortacının tazminat ödeme yükümü altında bulunduğunu, mahkemenin kabulünün aksine işe iade hususunun gerçekleşmiş olmadığını, müvekkilinin iş veren tarafından işe iade edilmediğini, mahkeme kararın maddi gerçeğe aykırı olduğunu, söz konusu durumun şirketin sözleşmeden kaynaklanan tazminat yükümünü ortadan kaldırmayacağını, bilirkişi raporunun mahkeme kararının haksız ve yasaya aykırı olduğunu, açıkça gözler önüne serdiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasına hükmedilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, Gelir Koruma Sigorta Poliçesi kapsamında tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında uyuşmazlık, davacı ile davalı sigorta şirketi arasında sigorta poliçesinin düzenlendiği, davacının 17/02/2014 tarihli ihbarname ile iş akdinin fes edildiği, davacının dava dışı iş veren şirkete karşı açmış olduğu, dava sonucunda iş mahkemesi tarafından iş akdinin işverence yapılan feshinin geçerli nedene dayanmadığının tespitine ve davacının işe iadesine karar verildiği kararın 23/03/2015 tarihli Yargıtay ilamı ile onandığı konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının sigorta poliçesi kapsamında tazminat talep hakkının mevcut olup olmadığıdır.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenen ve dava tarihi 06/08/2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3.maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması,bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Somut uyuşmazlık, taraflar arasındaki gelir koruma sigorta poliçesinden kaynaklanmaktadır. Sigorta poliçesi 3.kişilere verilen zarara ilişkin değildir. Açıklanan yasal düzenleme kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. 6102 sayılı TTK nun 4. maddesinde, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, bu kanunda düzenlenen ve diğer yasalarda düzenlenmekle birlikte ticari dava olduğu belirtilen davaların ticari dava olduğu düzenlenmiş, aynı yasanın 5.maddesinde ise, ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler olarak, aksine bir hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirtilmiştir. Yasal düzenlemeler kapsamında yukarıda açıklandığı üzere görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olup Ticaret Mahkemesi değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğuna yer verilmiştir. Aynı yasanın 114/1-c bendinde Mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır. Mahkemenin görevi ile ilgili yasal düzenlemeler sonucunda görevle ilgili konular taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Çünkü dava şartlarının mevcut olup olmadığı, mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır ve dava şartı noksanlığı halinde HMK 115. maddesinde davanın usülden reddine karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmiş olması yerinde görülmediğinden, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kısmen KABULÜNE,
2-İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1197 Esas, 2017/51 Karar ve 13/02/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/02/2018