Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1334 E. 2018/218 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1334 Esas
KARAR NO : 2018/218
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2017
NUMARASI : 2016/139 2017/136
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ (KREDİ SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 14/02/2018
KARARIN YAZILDIĞI T : 15/02/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kooperatifin ortağı olan davalı … ile müvekkil kooperatif arasında 22.02.2011 tarihinde 445 no.lu Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmenin ayrılmaz parçaları olan Kredi Borç Senetleri ile de davalıya kredi sağlandığını, ancak davalının 3366, 3786 ve 3830 no.lu kredi borç senetleri ile sabit olan kredi borcunu ödemediğini, aleyhinde 10.12.2014 tarihinde Kocaeli… İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyası üzerinden haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalının bu icra takibine karşı sadece sabit olan alacağın tahsilini geciktirmek maksadıyla süresi içinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlunun itiraz sebeplerinin gerçek durumu yansıtmadığını, itirazı sırasında senetlerdeki imzalarını inkar etmediğini, ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; kredi sözleşmesi ve eklerinde bulunan imzanın müvekkiline ait olduğu hususunun doğru olduğunu, ancak sözleşme eklerine ilişkin imzanın müvekkilinden hile ile, gerçek irade ve bilgisi dışında alındığını, sözleşme ve eklerinin imzalandığı tarihte davacı kooperatifin başkanı olarak görev yapmakta olan …’ın müvekkilinin kooperatife duyduğu güveni kötüye kullanarak, kooperatifle ilgili mutad işlerden olduğunu ileri sürerek hile ile imza alındığını, bu şahsın takibe konu krediyi kendi uhdesine alarak zimmetine geçirdiğini, müvekkilinin bu durumdan daha sonra haberdar olduğunu, …’ın anılan eylemleri başka kooperatif üyelerine karşı da işlemiş olduğunu, Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/218 E., 2015/518 K. sayılı kararı ile nitelikli zimmet, resmi belgede sahtecilik ve sair suçlardan mahkum edildiğini, müvekkilinin hiç kullanmadığı bir bedelin davacı tarafından talep edilmesinin haksız olduğunu, ilgili olarak kooperatifin bağlı bulunduğu Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğinde müfettişlerce denetim yapıldığını ve hangi ortakların gerçek borçlu olduklarının açıklandığını, kredi sözleşmesi ile kredi kullanan ve imzaladığı sözleşmeyi de inkar etmeyen davalının, kooperatifte böyle bir olayın meydana gelmesini borcunu ödememek için bir fırsat olarak gördüğünü ve onun için takibe itiraz ettiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davanın kısmen kabulü ile davalının Kocaeli … İcra Dairesinin …sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 9.370,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek devamına, asıl alacağın fazlaya ilişkin miktarının ve takip talebindeki işlemiş faiz alacağı bakımından talebin reddine, asıl alacak likit olduğundan 9.370,00 TL üzerinden hesap edilecek % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
1-Usul yönünden ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesiz olduğunu, zira neden borç senetlerindeki vade tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmediğini ve akdi faiz oranına değer vermediğini belirtmeyerek yasal faiz oranını kabul ettiğini ve neden nihai bilirkişi raporuna uymayarak rapordan neden ayrıldığını da gerekçelendirmediğini, HMK 27/2-c, HMK 297/1-c ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3 hükümlerine açıkca aykırı hareket ettiğini,
2-Esas yönünden ise; İlk derece mahkemesinin … no’lu kredi borç senetleri ile alacaklarını ispat eden bilirkişi raporlarını yanlış değerlendirdiğini, takibe konu alacaklarının hatalı hesaplandığını, borcun %5’lik faizle birlikte ödeneceğinin açıkca kararlaştırıldığını, henüz temerrüde düşmeden ödenmesi lazım gelen bir faiz olan bu faiz türünün, hem bilirkişi raporlarında hem de mahkeme kararında dikkate alınmayarak sadece senetlerdeki ödünç verilen anapara tutarları dikkate alınarak müvekkili kooperatifin alacağının eksik hesaplandığını, mahkemece temerrüt faiz başlangıç tarihinin davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesi ile takip tarihi olarak kabul edilmesinin sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin gerekçesiz olarak temerrüt faizi oranının yasal faiz oranı olarak tahsiline karar verdiğini, müvekkil kooperatif ile davalı-borçlu arasında kararlaştırılmış bulunan 3366, 3786 ve 3830 No’lu Kredi Borç Senetlerinin 5.maddesi hükmü gereğince faiz oranının %14 olarak kabul edilmesi gerektiğini, Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2017 Gün ve 2016/139 E. 2017/136 K. sayılı kararının ortadan kaldırılmasına ve davalı borçlunun itirazının tamamen iptali ile icra takip talebindeki alacak tutarı olan 10.065,62 TL’nin …No’lu Kredi Borç Senetlerindeki vade tarihlerinden itibaren %14’lük temerrüt faizi ile birlikte davalı borçludan tahsiline karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi davalı vekiline 21/04/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine cevap verilmemiştir.
Davalı vekili istinaf taleplerinde;
Dava konusu Kredi sözleşmesi ve eklerinde bulunan imzanın müvekkile ait olduğu hususu doğru olmasına rağmen takip konusu sözleşme ve eklerine ilişkin imzaların müvekkilinden hile ile gerçek irade ve bilgisi dışında alındığını, davacı Kooperatifin başkanı olarak görev yapmakta olan… isimli kişinin, müvekkilinin kooperatife duyduğu güveni kötüye kullanarak, müvekkilinden Kooperatifle ilgili mutad işlerden olduğunu ileri sürerek hile ile imza aldığını, müvekkilden hileli davranışı ile beyaza imza alan … isimli kişinin takibe konu krediyi kendi uhdesine alarak zimmetine geçirdiğini, müvekkilin ise bu durumdan daha sonra haberdar olduğunu, bu şahsın başkaca kooperatif üyelerine karşı da aynı eylemleri bulunduğundan Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2013/218 E., 2015/518 K. ve 15.12.2015 tarihli kararı ile nitelikli zimmet, resmi belgede sahtecilik ve sair suçlardan mahkum edildiğini, dolayısıyla müvekkilin, hiç kullanmadığı bir kredinin kendisinden iadesinin talep edildiği haksız icra takibine itirazı sonucu ikame edilen itirazın iptali davasının kabulüne karar verilmiş olmasının açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, diğer taraftan, müvekkil ile davacı arasındaki hukuki ilişkinin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerince ele alınması gereken bir mahiyette olduğundan dava konu ihtilafın Tüketici Mahkemelerinin Görevi içerisinde olması hususu da istinafa konu hükmü ayrıca hatalı kıldığını, öncelikle istinafa konu kararın kaldırılarak dosyanın görevli tüketici mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/139 E. 2017/139 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi davacı vekiline 21/04/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı ve davalı vekilleri tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı Kocaeli .. İcra Müdürlüğü’nün.. E. Sayılı dosyası ile 10/12/2014 tarihinde 10.065,62.-TL asıl alacak, 3.438,86.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.504,48.-TL üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 15/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 17/12/2014 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, 29/04/2015 tarihinde alacaklı vekilinin dosyada işlem yaptığı ve takibe itirazın bu tarihte öğrenildiğinin kabulü ile davacının 18/12/2015 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır.
Dava, kooperatif tarafından üyesi davalı aleyhine kredi borcu nedeniyle yapılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davalının takibe konu senetlerden dolayı borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalının, davaya bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki itirazının 1163 sayılı Kooperatifler kanununun 98.maddesi ile davanın kooperatif ile üyesi arasındaki bir dava olduğu dikkate alındığında yerinde olmadığı gibi soruşturma dosyasındaki ve Ağır ceza mahkemesindeki ifadelerinden 10.000,00.-TL civarında kredi kullandığı ve senetlerdeki imzaların kendisine ait olduğunu söylemesi karşısında imzaların hile ile kendisinden alındığı ispatlanamadığından davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
İcra dosyasına bir örneği sunulan … No’lu Kredi Borç Senetlerinde 1 nolu bentte vade tarihine kadar geçen günler için % 5 oranında hesaplanacak ve kapitilize edilecek faizle birlikte ödemenin taahhüt edildiği, 5.bentte de % 14 oranında faiz belirlendiği, her ne kadar bilirkişilerce diğer borç senetlerinde faiz oranının boş bırakıldığı yazılmış ise de bu senetlerde de ilgili faiz oranlarının bulunduğu, senet yazılarıyla çakışmış olması nedeniyle boş bırakıldığı izlenimi oluştuğu, bilirkişilerin bu yöndeki tespitlerinin hatalı olduğu anlaşılmakta ise de; davacının kambiyo senetlerine mahsus takip yapması gerekirken ilamsız icra takibi yaptığı, ilamsız icra takibi yolu seçildiğine göre vadeden itibaren faiz talep edilebilmesinin mümkün olmadığı, bunun talep edilebilmesi için takipten önce TBK nun 107. Maddesinde belirtilen şekilde borçlunun temerrüde düşürülmesi gerektiği, bu nedenle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, kooperatif ve üyesi arasındaki ilişkinin ticari ilişki olmadığından 6102 sayılı yasanın 8/1. Maddesinin uygulanacağı gözönüne alınarak takipten sonra da yasal faize hükmedilmesi yönündeki ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 06/06/2016 Tarih ve 2015/5132 E. 2016/3439 K.sayılı benzer içtihadı da bu yöndedir. Bu nedenle davacı vekilinin itirazlarının reddi gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı ve davalı tarafların istinaf başvurularının esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak davalı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harcın, peşin olarak davalı tarafından yatırılan 160,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davacı ve davalı taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.14/02/2018