Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1328 E. 2018/217 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1328 Esas
KARAR NO : 2018/217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2017
NUMARASI : 2016/561 2017/156
DAVANIN KONUSU : KOOPERATİF GENEL KURUL KARARININ İPTALİ
KARAR TARİHİ : 14/02/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı kooperatifin 16/05/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının ve alınan kararların toplantının ve oylamanın usulüne uygun yapılmaması, yönetim kurulu seçiminde sahte vekalet kullanılması nedeniyle hukuka ve usule aykırı olduğunu ileri sürerek iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; dava konusu genel kurul toplantısının usule uygun yapıldığını, sahte vekalet iddiasının gerçek dışı olduğunu, toplantı ve karar yeter sayısının kanuna uygun olduğunu, seçimlerde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, savunarak davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
Müvekkilinin toplantı tutanağını görmeden yasaya ve usule aykırılıkları tespit etmesinin mümkün olmadığını, toplantı tutanağının toplantı bittikten sonra düzenlendiğini ve taraflarına istemelerine rağmen verilmediğini, bu hususlar araştırılmadan karar verildiğini, tutanağın metninden anlaşılan itiraz sebeplerini dava konusu yapmış olmalarına rağmen, mahkemece bu hususun göz ardı edildiğini, tanık dinletme ve toplantı sırasında çekilen görüntülere ilişkin delilleri değerlendirmeden hüküm kurulduğunu, dava konusu usulsüzlüklerin bir çoğunun toplantı tutanağının metninden ve yaşananların tutanağa geçirilmemesinden kaynaklandığını belirterek genel olarak dava dilekçesindeki hususları tekrarla mahkemece yönetim kurulu seçimine ilişkin süreçte müvekkiline demokratik haklarının kullandırılmamasının hukuka aykırı olmadığının değerlendirilmemesi, toplatının sonuna doğru hazırlanan sahte vekaletnameler ile yönetim seçiminin yapılmasına rağmen mahkemece bu hususun araştırılmaması, kararın hukuka aykırı olduğunu ortaya koyduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi davalı vekiline 14/06/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 20/06/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek genel olarak davaya cevap dilekçesi tekrar edilerek 16.05.2016 tarihli genel kurul toplantısının usulüne uygun şekilde yapıldığını, sahte vekâletname düzenlendiği iddiasının gerçek dışı olup kabul edilemeyeceğini, kararların toplantı ve karar yeter sayısı dikkate alınarak alındığını, davacı tarafın her ne kadar rakamsal bazı verilere dayanarak, bazı iddialarda bulunmuş olsa da genel kurul hazirun cetvelini inceleyen hükümet komiserlerinin, toplantı nisabı sağlanmadan genel kurul görüşmelerini başlatmayacağının aşikâr olduğunu, katılımcılardan gelen yazılı ve sözlü tüm beyan ve itirazlara tutanakta yer verildiğini, paraf imza eşliğinde tutanağa eklenen hususların, tutanakla bütün olup metne dâhil olduğunu, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, seçimlerinde de herhangi bir usulsüzlük olmadığını, hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, Kooperatif genel kurul kararlarının iptali isteğine ilişkindir.
Davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu ve 16/05/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına katıldığı ve toplantı sonunda kendisine konuşma için söz verilmediği ve bu nedenle demokratik haklarını kullanamadığına ilişkin itirazlarının bulunduğu, daha sonra toplantıda alınan kararların toplantının ve oylamanın usulüne uygun yapılmaması, yönetim kurulu seçiminde sahte vekalet kullanılması, bu nedenle gerçek sonuçların yazılmadığı nedenleriyle 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53.maddesinde belirtilen 1 aylık süre içinde görülmekte olan bu davayı açtığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık davacının toplantı sonrasında verdiği itirazlarına ilişkin dilekçenin muhalefet şerhi niteliğinde olup olmadığı, böyle ise muhalefet şerhine konu olmayan iddiaların dava konusu yapılıp yapılamayacağı
noktasında toplanmaktadır.
Dosyanın incelenmesi 16/05/2016 tarihli genel kurul toplantısı yapılması için çağrının usulüne uygun olmadığı yönünde bir tartışma bulunmadığı, toplantı nisabının sağlandığının anlaşılması üzerine gündem maddelerinin görüşülmesine geçildiği, gündem maddelerinin sırasıyla görüşüldüğü, gündemin dördüncü maddesiyle 2015 yılı faaliyetine ilişkin yönetim kurulu ve denetim kurulu raporlarının okunmasına müteakip oylama yapıldığı ve yönetim kurulu ve denetim kurulu raporları, bilanço ile gelir gider farkı hesaplarının oy çokluğu ile gereken nisapla kabul edildiği, beşinci maddeyle yönetim ve denetim kurullarının oy çokluğu ile gereken nisapla ibrasına karar verildiği, altıncı madde ile seçimin yapıldığı ve oy çokluğu ile gereken nisapla seçimin sonuçlandığı, altıncı maddenin görüşülmesi ve seçimin tamamlanmasından sonra teklif üzerine yapılan yoklamada toplantı nisabının kaybedildiği gerekçesiyle muhalefet şerhleri alınarak toplantının sona erdirildiği anlaşılmaktadır.
Davacının, genel kurul toplantısının bitirilmesinden önce söz alarak arkadaşları ile birlikte aday olduklarını, gündemin 6.maddesinin görüşülmesine geçildiğinde konuşmak istediklerini ancak divan başkanının buyurun seçime diyerek kendilerine söz verilmediği, konuşma yapılmadan seçime geçildiği, bu usulsüzlük nedeni ile demokratik haklarını kullanamadığı, üyelere aday olduğunu dahi söyleyemediği, itirazlarının sonuçsuz kaldığı yönündeki itirazlarını genel kurul toplantı tutanağına geçirttiği ve ayrıca bir kısım üyelerle birlikte dilekçe verdiği, dava konusu edilen hususlarla ilgili bir muhalefetinin bulunmadığı, bu nedenle dava konusu genel kurul toplantısında toplantı ve karar nisaplarının bulunduğu, genel kurul toplantısının iptalini gerektiren bir neden bulunduğunun ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddi yönündeki ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/02/2018