Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/895 E. 2023/1132 K. 19.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/895 Esas
KARAR NO: 2023/1132
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/09/2022
NUMARASI: 2022/343 Esas – 2022/823 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 19/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Hollanda şirketi ile müvekkili … arasında 18.09.2019 tarihli Franchise Sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme gereğince müvekkilinin sözleşmede belirtilen ödemeler karşılığında davalının … markası altında sandviç, pizza ve salataların arzını kapsayan restoranların kurulumunu ve işletilmesi için sisteme dahil edildiğini, sözleşme süresinin 20 yıl olarak öngörüldüğünü, müvekkilinin sözleşmede öngörülen süre içinde davalıya ait marka altında tüm gerekleri yerine getirerek restoranı işletmeye başladığı ve bu süreçte her türlü edimlerini eksiksiz yerine getirmiş olmasına karşılık, davalı tarafça haksız ve hatta sözleşmede öngörülen usule aykırı bir biçimde sözleşmenin feshi yoluna gidildiğini, davacı müvekkilinin, 20 yıllık bir sözleşme imzaladığı ve bu nedenle franchise ödemesinde bulunduğunu, ancak davalının haksız feshi nedeniyle 18.09.2019 tarihinde imzalanan ve hüküm sonuç doğuran sözleşmenin 18.09.2039 yılına kadar geçerli olduğunu, bu nedenle davalı tarafın sözleşmeyi haksız fesih tarihi olan 15.10.2021 tarihinden 18.09.2039 tarihine kadar oluşan her türlü zararın karşılanmasının usul ve yasal bir bir zorunluluk olduğunu, davacının bu çerçevede her yıl elde ettiği karın sözleşmenin kalan süresine göre hesap edilerek tazminat olarak ödenmesine hükmedilmesinin gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL Yoksun Kalınan Kar Tazminatı (HMK 107. maddesi uyarınca Belirsiz Alacak) ile 1.000,00 TL Fiili Zarar Tazminatı (HMK 107. maddesi uyarınca Belirsiz Alacak) alacaklarının akdin feshi tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların ticari ilişkisinin ve uyuşmazlığın temelini oluşturan belgenin … numaralı ve 18.09.2019 tarihli Franchise Sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin 8/d paragrafında, sözleşmenin Franchise Veren tarafından feshedilmesi halinde, sözleşmenin 10. maddesi ve bu madde özelinde 10/h maddesinde belirtildiği üzere Franchise Alanın feshe itirazı olması halinde tahkime başvurması gerektiğini düzenlendiğini, sözleşmenin 10/a maddesi incelendiğinde ise tahkimin International … yani Uyuşmazlıkların Çözümünde Uluslararası Tahkim Merkezi’nin yetkisinde olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle öncelikle işbu hususun dikkate alarak davanın reddedilmesinin gerektiğini, Franchise Sözleşmesi taraflar arasında yürürlükte olduğu süreçte davacının sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması nedeniyle davacıya çeşitli bildirimlerin yapıldığını, sözleşmenin, davacı yanın Sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması nedeniyle ve sözleşmede belirtilen usullere uygun olarak feshedildiğini, davacı yanın iddialarının bu anlamda temelsiz kaldığını, nihayetinde tahkim şartı nedeniyle davanın reddine karar verilmesine, bağlayıcı hukukun Hollanda hukuku olduğu hususunun dikkate alınmasına, Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davacının davasının reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/09/2022 tarih ve 2022/343 Esas – 2022/823 Karar sayılı kararıyla; “…Tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının çözümünü hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmalar tahkim sözleşmesi olarak adlandırılmakta olup yalnızca iki tarafın iradeleriyle tasarrufta bulunabilecekleri konularda tahkim sözleşmesi yapılabilir. İster bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde isterse bir tahkim şartı şaklinde yapılsın tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlar geçerli bir tahkim iradesinin varlığı ve yazılı şekil şartıdır. Tahkim sözleşmesinin tabi olduğu şekil 1958 tarihli New York Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre geçerli tahkim şartından bahsedebilmek için taraflarca imzalanmış yazılı bir anlaşma, karşılıklı mektup teatisi veya telgraf aranmaktadır. Tahkim anlaşmasının geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradelerinin şüpheye ve karışıklığa yer vermeyecek şekilde açık ve kesin olması gerekir. Sözleşmenin franchise veren tarafından feshedilmesi ve franchise alanın feshe itiraz etmesi durumunda öncelikle tahkime başvurulması gerektiğinin taraflar arasında imzalanan sözleşmede açık bir şekilde düzenlenmiş olması ve tahkim mercinin de net bir şekilde belirlenmiş olması nedenleri bir arada değerlendirildiğinde taraflar arasında imzalanan tahkim şartının açık ve kesin olduğu ve diğer şekil şartlarını da taşıdığı mahkememizce kabul edilerek huzurda görülen uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 Sayılı HMK’nın 413. maddesi ve 116/1-b. maddesi uyarınca açılan davanın usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Tahkim anlaşmasının geçerli olması için tahkim iradesinin açıkça belirtilmiş olması, yazılı şekilde ve tahkime elverişli bir konuda yapılmış olması ve anlaşmada uyuşmazlık konusunun açıkça belirtilmesi gerektiğini, geçerli bir tahkim anlaşması yoksa uyuşmazlığın devlet mahkemelerinde görülmesinin zorunlu olduğunu, Türk hukukunda eşitlik halinin bozulması durumunda tahkim sözleşmesinin geçersiz hale geldiğinin kabul edildiğini, zira Yargıtay bir kararında “Tahkim sözleşmesinde veya bir sözleşmede yer alan tahkim şartında taraflardan sadece birine hakem heyetin seçme hakkının tanınması halinde taraflardan bir lehine yargılamada üstünlük sağlanmış olacağından böyle bir tahkim sözleşmesi veya tahkim şartı geçerli değildir” diyerek eşitliğin bozulmasının tahkim sözleşmesinin geçersiz hale getireceğini belirttiğini, Genel işlem şartlı şeklinde global şirketin, küçük bir işletme olan müvekkilime “take it or leave it – istersen imzala, imzalamazsan git” mantığı ile dayatılan sözleşmede yer alan tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğunu, Taraflar arasındaki 30.11.2018 tarihli Franchise Sözleşmesinin Anlaşmazlıkların Tahkimi başlıklı 10. maddenin alt bentlerinde düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; Tahkim Sözleşmesi yönünden taraflar arasında bir eşitliğin söz konusu olmadığını, Franchise veren davalı şirket tahkim yoluna başvurmaksızın doğrudan dava açma hakkına sahip olmasına rağmen müvekkile bu imkanın tanınmadığını, Taraflardan birisine tahkime gitme hakkı tanıyıp; diğer tarafa tahkime gitme hakkı tanımayan kayıtlar da taraflar arasındaki eşitlik dengesini bozduğu için asimetrik tahkim kaydı olarak kabul edilir. Sözleşme içeriği incelendiğinde davalı şirketin dava açma hakkı olmasına karşın müvekkilin tahkim dışında bir imkana sahip olmaması taraflar arasında eşitlik bulunmadığının açık bir göstergesidir. Tahkim kayıtları iki tarafa da eşit haklar yüklemelidir. Taraflardan birine tahkim yoluna izin verirken; diğer tarafa izin vermeyen kayıtlar asimetriktir ve geçersiz oldukları kabul edilmektedir. Söz konusu düzenlemenin, tahkim kaydının geçersizliğine sebep olduğunun ileri sürülebilmesi için, bir tarafın dava açma hakkını elinden alan asimetrik tahkim kaydı niteliğinde olması gerekmektedir. Türk hukukuna göre tahkim iradesinin açık ve kesin olması gerekir. Açık ve kesin olmayan kayıtlar geçersizdir. Asimetrik tahkim kayıtlarında da açık bir iradenin bulunmadığı bu sebeple geçersiz olduğu kabul edilmektedir. Özetle ifade etmek gerekirse taraflar arasında imzalanmış olan franchise sözleşmesinde tahkim iradesinin açıkça belirtilmediği, taraflar arasında eşitlik bulunmadığı ve bu nedenle geçerli bir tahkim sözleşmesinin mevcut olmadığını önemle ifade etmek isteriz. Huzurdaki davaya konu franchise sözleşmesi imzalanırken global ölçekte faaliyet gösteren davalı ile müvekkil arasında ciddi anlamda eşitsizlik bulunduğu, hakim durumda olan franchise verenin genel işlem niteliğindeki ve tamamen kendi lehine düzenlemeler içeren sözleşmenin imzalanması müvekkilin hak arama özgürlüğünü aşırı şekilde kısıtladığı ve bu nedenle hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu açıkça görüldüğünü.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davalının tahkim ilk itirazının kabulü ile uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerektiğinden 6100 Sayılı HMK’nın 413. maddesi ve HMK’nın 116/1-b. maddesi uyarınca açılan davanın USULDEN REDDİNE” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında 18.09.2019 tarihli franchise sözleşmesinin bulunduğu, davacının sözleşmede belirtilen ödemeler karşılığında davalının … markası altında sandviç, pizza ve salataların arzını kapsayan restoranların kurulumunu ve işletilmesi için sisteme dahil edildiğini, sözleşme süresinin 20 yıl olarak öngörüldüğünü, davacının davalıya ait marka altında tüm gerekleri yerine getirerek restoranı işletmeye başladığı ve bu süreçte her türlü edimlerini eksiksiz yerine getirmiş olmasına karşılık, davalı tarafça haksız ve sözleşmede öngörülen usule aykırı bir biçimde sözleşmenin feshi yoluna gidildiğinden bahisle tazminat istemiyle işbu davayı açtığı; ilk derece mahkemesince davalının tahkim ilk itirazının kabulüyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşmıştır. Taraflar aralarında bir tahkim sözleşmesi yaparak veya yaptıkları sözleşmeye bir tahkim şartı ekleyerek uyuşmazlık çözüm yolu olarak tahkimi belirleyebilirler. Tahkim anlaşması, yalnızca tahkime elverişli konularda yapılabilir. Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya ikisi tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar ise tahkime elverişli değildir (HMK m. 408). Bu hususlar dışındaki konular kanunda aksine hüküm olmadıkça tahkime elverişlidir. 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ile milletlerarası tahkime ilişkin usul ve esaslar düzenlenmekteyken, bu Kanun’un uygulama alanı dışında kalan uyuşmazlıklar bakımından ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri geçerlidir. Nitekim HMK m.407’de, Milletlerarası Tahkim Kanun’un tanımladığı yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklar hakkında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun tahkime ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Her iki kanunda da belirtildiği üzere, tarafların tahkim iradesi karşılıklı olarak açık ve kesin bir şekilde ifade edilmelidir. Yargıtay’ın tahkim iradesinin açık ve kesin olması hususunda ölçüsü ise; tahkim sözleşmesinde/şartında, tahkim iradesinin hiçbir şüpheye yer vermeye ölçüde ortaya konması, hatta mahkeme ibaresinin hiçbir suretle yer almamasıdır. Somut olayda taraflar arasındaki Sözleşme’nin 8.maddesinin d paragrafında “Sözleşmenin franchise veren tarafından feshedilmesi ve franchise alanın feshe itirazı olması halinde sözleşmenin 10. maddesi ve bu maddenin h paragrafında belirtildiği üzere tahkime başvurması gerektiğinin” düzenlendiği; Sözleşme’nin 10/a. maddesinde ise tahkimin International … (…) yani Uyuşmazlıkların Çözümünde Uluslararası Tahkim Merkezi’nin yetkisinde olduğunun kararlaştırıldığı görülmüştür. Buna göre, tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlardan geçerli bir tahkim iradesinin şüpheye ve karışıklığa yer vermeyecek şekilde açık ve kesin olarak bulunduğu, yazılı şekil şartına uyulduğu, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu yani uyuşmazlığın iki tarafın iradesine bağlı işlerden olduğu, tahkim mercinin de net bir şekilde belirlenmiş olması karşısında taraflar arasındaki tahkim şartının geçerli ve uygulanabilir olduğu anlaşılmakla; mahkemece davanın tahkim ilk itirazı nedeniyle reddedilmesi isabetli olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/07/2023