Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/856 E. 2023/1009 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/856 Esas
KARAR NO: 2023/1009 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2022
NUMARASI: 2022/8 E. – 2022/781 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının müvekkili hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. sayılı dosyasından 18.07.2019 tarihinde 30.11.2018 tanzim tarihli 30.06.2019 ödeme tarihli 250.000 TL bedelli senede istinaden kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkil …’in, icra dosyasına konu borcun kapatılmasına yönelik olarak diğer davacı müvekkil …Ticaret Limited Şirketi üzerinden davalı firmaya 19.07.2019 tarihinde … bank Kızıltoprak Şubesi … Çek Nolu 20.11.2019 tarihli 100.000 TL tutarlı çek verdiğini, davalı firmanın müvekkilleri hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. Sayılı dosyadan başlatmış olduğu icra takibine haricen tahsilat bildirimi yapmaksızın devam edildiğini, alacaklı vekilinin İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. sayılı dosyaya göndermiş olduğu 12.09.2019 ile 20.02.2020 tarihli haciz konulması talepli yazılarında borçlu müvekkil davacılar hakkında bir çok sıralı haciz talebinde bulunduğunu, 24.03.2021 tarihli haciz konulması talepli yazısında borçlu müvekkil … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketinin sahibi olduğu taşınmazda yer alan kiracıya İİK 78 haciz müzekkeresi gönderilmesini talep ettiğini, alacaklı vekili haricen tahsilat yapıldığını bilmesine rağmen tamamen kötü niyetli olarak haciz taleplerini sanki haricen tahsilat hiç yapılmamış gibi takip çıkışı tutarı üzerinden talep edildiğini beyanla; menfi tespit davasının kabulüne, … bank Kızıltoprak Şubesi … Çek Nolu 20.11.2019 tarihli 100.000 TL tutarlı çeke ilişkin yapılan ödeme ve ödeme tarihi itibariyle işlemiş faizinin şimdilik 10.000 TL’si bakımından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Karşı taraf vekili Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün 22.12.2021 tarihli taleplerinin reddine ilişkin tensibi sonrası ya da tüm bunların öncesinde kendileriyle irtibata geçmiş olsa gereğinin yapılacağını, vekil olarak karşı tarafa karşı kötü niyetli davranma ihtimalinin söz konusu olamayacağını, hukuki yararın bulunmadığını, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h düzenlemesi ile; hukuk davasını açan davacının, açtığı davada ‘hukuki yarar’ının bulunması dava şartı olarak belirlendiğini, bu düzenlemenin getiriliş amacının, mahkemeye başvurulmasında hali hazırda korumaya değer bir yararın bulunması gerektiğini ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/11/2022 tarihli 2022/8 E. – 2022/781 K. sayılı kararıyla; “icra dosyasına dosya borcunun davalı tarafından dava açıldıktan sonra 25/04/2022 tarihinde icra dosyasına 100.000,00 TL’nin davacı taraftan haricen tahsil edildiğinden, davanın konusuz kaldığını, HMK 331. maddesi uyarınca, hakimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine karar vereceğinin düzenlendiğini, menfi tespit davasına konu borcun sona erdiği ve davanın esasının konusuz kaldığı anlaşıldığından, HMK 326/1 maddesi uyarınca harç ve giderlerin, davacının dava açılmasına sebebiyet vermediği kanaatine varıldığından davalı üzerinde bırakılması gerektiği” gerekçesiyle Davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde;Usul yönünden, Davacının …bank Kızıltoprak Şubesi … çek no’lu 100.000 TL tutarlı çeke ilişkin şimdilik 10.000 Türk Lirası ve işlemiş faiz bakımından şeklinde kısmi harçlandırma yaptığını, takip tarihi, tahsil tarihi bilinen bir alacak kalemine ilişkin yasal faizin hesaplanması mümkünken ve davanın esas değer üzerinden ikame edilmesi gerektiğini, ancak davanın kısmi dava olarak ikame edildiğini, Nitekim, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 28.05.2018 tarih, 2017/1648 Esas, 2018/2994 Karar sayılı kararında menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığının belirtildiğini, davanın usulden reddi gerektiğini. -Esas yönünden; tespiti istenen 100.000 TL tutarında ödemenin takip başlatıldıktan sonra vekil olarak kendilerine bilgi verilmeksizin doğrudan müvekkiline yapıldığını, o dönem şirkette personel değişikliği olduğundan kendilerine bilgi verilmediğini, davadan sonra tahsilat makbuzunun kendilerine gönderildiğini, kendilerince de yeniden dosya kapak hesabı yaptırıldığını, dava ikamesi tarihinde toplam alacağın 407.728,94 TL olduğunu, müvekkilinin takibe devamında usulsüzlük bulunmadığını, davacı tarafın kötüniyetli olup şirketin içini mali olarak boşalttığını, taşınmazlardan birine fiili haciz yapıldıktan sonra kira geliri olduğunun öğrenilmesi üzerine kira üzerine haciz konulduğunu, şu ana kadar 21.000 TL tahsilat yapıldığını. -Mahkemenin “Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe ” kısmında HMK 331 maddesine atıfla; davanın açıldığı tarih itibarıyla tarafların haklılık oranın gözetildiğinden bahisle; davacı yan lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de müvekkili üzerine bırakılmasına şeklinde usul ve yasaya aykırı hüküm kurulduğunu, davanın ikamesinde tam tersine karşı taraf vekilinin kötü niyetli hareket ettiğini, 2019 yılında açılmış bir takipte öncesinde bu iddialarını öne sürmezken tahsil olanağı olduktan sonra hukuki yola başvurarak kötü niyetli hareket ettiğini, dava açıldıktan kısa bir süre sonra davacıdan 194.174,92 TL reddiyat yapıldığını, haricen tahsile ilişkin icra müdürlüğünde işlemler gerçekleştirildiğinde, karşı tarafın borcunun ortadan kalkmadığını, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını davanın reddi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin ve yargılama gideri, vekalet ücretinin müvekkili üzerinde bırakılmasının hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılarak davanın usulden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Davalı alacaklı vekilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına ibraz ettiği, 25/04/2022 tarihli dilekçesinde; takipten sonra dosya borçlusu … tarafından 19/07/2019 tarihinde 100.000 TL tutarında haricen ödeme yapıldığı, dosyaya bildirilmesinin atlandığı, borçlunun kiracısı …’un daha önce doğrudan dosyaya ödediği kira bedellerinin icra müdürlüğü hesabından ödeme dönmesi nedeniyle, Nisan Ayı kira bedeli 3.000 TL 31/03/2022, Mart ayı kira bedeli 3.000 TL 07/03/2022 tarihinde doğrudan kendilerine ödenerek haricen tahsil edildiğini beyanla, toplam 106.000 TL’nın tahsil harcının belirlenmesini ve kapak hesabının yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. Dosyada bulunan tahsilat makbuzundan borçlu davacı … tarafından Karşıyaka … İcra Müdürlüğü’nün hesabından İst. Anadolu İcra Müdürlüğü hesabına 194.174,92 TL ödeme yapıldığına dair 29/04/2022 tarihli tahsilat makbuzu düzenlendiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Ödeme iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesince davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin usule yönelik istinaf başvurusunda; davacı tarafça 100.000 TL ödeme iddiasında bulunulmasına rağmen 10.000 TL üzerinden, menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını ve davanın reddi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürmüştür. Davacı vekilinin dava dilekçesinde, müvekkili … İnşaat …Ltd. Şti. tarafından, 19/07/2019 tarihinde davalı alacaklıya 100.000 TL ödeme yapıldığını, davalı alacaklı tarafça icra dosyasına bildirilmeyerek takibe devam edildiğini ileri sürdüğü, dava dilekçesi ekinde sunulan 17/12/2021 tarihli talep evrakından, borçlu vekili sıfatıyla 100.000 TL ödemeye ilişkin tahsilat makbuzunun da dilekçe ekinde sunularak, borçtan mahsubunun talep edildiği, İcra Müdürlüğü’nün borçlu vekilinin talebini 22 Aralık 2021 tarihli yazısı ile reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne yazılan 03/11/2020 tarihli haciz müzekkeresinde ve haciz tutanağında borç miktarının davacı ödemesi düşülmeden yazıldığı anlaşılmıştır. Davalı alacaklı tarafça ….k tarafından yapılan 100.000 TL ödeme icra dosyasına davadan sonra 25/04/2022 tarihinde bildirilmiştir. Alacaklı tarafça icra takibinin ödeme mahsup edilmeksizin devam ettirildiği anlaşıldığından, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Davalı tarafça icra takibinden sonra davadan önce yapılan ödemenin, icra dosyasına bildirilmemesi nedeniyle dava açıldığı, dava değerinin aslında 100.000 TL olduğu, davacı tarafça 10.000 TL üzerinden kısmi dava olarak açıldığı, davalı alacaklının davacı tarafın ödeme iddiasını davadan sonra doğrulayarak icra müdürlüğüne bildirdiği anlaşılmıştır. Kural olarak menfi tespit davasının kısmi dava şeklinde açılması usule uygun olmayıp, mahkemece davacı vekiline dava değeri olan 100.000 TL üzerinden harcın tamamlatılması, bu miktar üzerinden yargılamaya devam edilmesi, daha sonrada davanın kabulüne karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılması gerekirken, mahkemece kısmi dava üzerinden” karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi” yerinde değilse de; istinaf edenin davalı olması göz önüne alındığında, istinaf başvurusunun aleyhine sonuç doğurması mümkün bulunmadığından, davalının ileri sürdüğü istinaf sebeplerinde hukuki yararı bulunmadığından, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken harç peşin alınmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 82,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacılara verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.