Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/842 E. 2023/1018 K. 23.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/842 Esas
KARAR NO: 2023/1018
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2023
NUMARASI: 2021/592E, 2023/69K.
DAVANIN KONUSU: Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in merhume …’ın vefat ettiği 2016 yılına kadar imam nikahlı olarak kendisi ile birlikte yaşadığını, merhume ile birlikte yaşadıkları sürede, merhumenin eski kocası …’nın silahlı saldırısına maruz kaldığını, neticesinde …’ın hayatını kaybettiğini, müvekkilinin de hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, uzunca bir süre yoğun bakımda kaldığını, müvekkilinin müşteki olarak bulunduğu dosyada merhumenin eski kocası …’nın İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/122 E. – 2017/29 K.sayılı ve 07/12/2017 tarihli kararı ile müebbet hapis cezasına hükmedildiğini, davalı … A.Ş.’nin sevk ve idaresinde bulunan, “…” isimli televizyon kanalında yayınlanan “…” adlı programda “… tarafından canice öldürülen …” başlığı ile müvekkili …’in fotoğrafı kullanılarak merhumeyi ve müvekkilini yaralayan cani …’ymış gibi haberleştirdiklerini, “…” gazetesinin haberinin de yine bu programda kullanılarak söylemlere dayanak teşkil ettirilmeye çalışıldığını, müvekkilinin fail olarak gösterildiğini, müvekkilinin toplumsal linçe maruz kaldığını, sosyal yaşamının her anında bu görselin yaratmış olduğu olumsuz etkiyi iliklerine kadar hissettiğini, davalının sevk ve idaresindeki televizyon kanalında yayınlanan program aracılığıyla müvekkilinin şeref ve haysiyetine, adı, resim ve kişisel değerlerinin tümü üzerinde kişilik haklarına basın yoluyla saldırıda bulunulduğuna ve müvekkilinin toplumsal linçe maruz kalması için hedef tahtasına oturtulduğuna, müvekkili hakkında, toplumda adeta “cani” fikrini uyandıran müvekkilin sosyal ve çalışma hayatındaki itibarını azaltan, toplumdaki kişilerin müvekkilinden kaçılır duruma gelinmesine sebebiyet veren, kırıcı, küçük düşürücü, alay konusu yapıcı, zedeleyici, hayli güç durumlara sokucu hukuka aykırı fiili ile müvekkilinin şeref ve haysiyetine saldırıldığını, müvekkilinin ağır yaralandığı ve merhume …’ın yaşamını yitirdiği olay sonrasında eski işini kaybettiğini, ekonomik olarak zor duruma düştüğünü, uzunca süre yoğun bakımda kaldığından kendisine yeni iş bulduğunu, hali hazırda taksi şoförü olduğunu, müvekkilinin fotoğrafını televizyonda gören yolcuların müvekkiline ağır ithamlarda bulunduğunu ve taksisinden indiğini, müvekkilini tanıyan ve aslında olayı bilen yakın akrabalarının dahi bir an için müvekkilinin merhumeyi öldürdüğünü düşündüğünü ve müvekkili ile ilişkilerini kestiğini, sosyal medyada feminist kadın gruplarının da linçine maruz kaldığını, bu nedenlerle 20.000,00 TL manevi tazminat alacağının haksız fiil tarihinden itibaren uygulanacak kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı tarafından tekzip yayımlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haber yoluyla kişilik haklarına saldırı olduğunu iddia etmediğini, haberin asılsız olduğunun ve bu sebeple manevi zarara uğradığını iddia ettiğini, davacının haberle ilgisinin bulunmadığını, kendi fotoğrafının bu haberde izinsiz şekilde kullanıldığını ve haberde yer alan kişinin kendisi olmadığını idda ettiğini, davacının iddiasının 5846 sayılı FSEK 86.maddesine dayandığı gerekçeleriyle ilgili Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı neticesinde dosyanın mahkememize tevzi olduğunu, davaya süresi içerisinde cevap verilmemiş olmasının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamının inkarı anlamına geldiğini(H.M.K.madde 128). Davaya süresinde cevap vermeyen davalının, davacının kusurlarına yönelik olarak değil, kendisine kusur yüklenemeyeceğine dair delil bildirme hakkına sahip olduğunu, kaldı ki tensip tutanağında belirtilen 2 haftalık sürenin de kesin olmadığını, dava konusu programlara ilişkin olarak yayın videolarını işbu dilekçe ekinde CD ile sunduklarını, davaya konu haberin yazılı ve görsel basında yayıldıktan sonra … programına taşındığını, yayın izlenildiğinde görüleceği üzere, program akışı ve sunucuların beyanlarının yalnızca haberi oluş şekliyle ekrana taşımaktadır ki, programda tartışılan asıl konunun işlenen cinayet değil, …’ın annesinin velayet mücadelesi olduğunu, program esnasında eşi tarafından öldürülen …’ın torununun velayeti ile ilgili ropörtajına yer verilmiş olup davacı …’İn isminin dahi geçmediğini, davacının iddia ettiği gazete kupürünün de programda kullanıldığını ancak ekranda verilen görüntüde fotoğraf altındaki ismin okunamadığını, bununla beraber, cinayeti işleyen eş …’ya ait gerçek fotoğrafların ekranda net olarak görülecek şekilde verildiğini, dolayısıyla ilgili haber sebebiyle sorumlu olmadıklarınını, bir sorumluluk söz konusu olacaksa bu yapımcının sorumluluğu olduğunu bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: “Toplanan deliller ve alınan raporlara göre davalının, davacıya ait fotoğrafı, davacının izni olmaksızın yayınladığı, yayın içeriğine göre, davacı fotoğrafının eski eşini öldüren kişinin haberinde kullanılarak kişilik haklarının ihlal edildiği ve manevi zarara uğratıldığı, davalının ticari ve ekonomik kapasitesi, haberin içeriği ve yayının kapsamı ile davacının talep ettiği manevi tazminatın tümüne hükmetmek gerektiği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır. Davacı, her ne kadar feri olarak tekzip talebinde bulunmuşsa da, Basın Kanunu çerçevesinde söz konusu talebin Sulh Ceza Mahkemelerinden istenebilecek mahiyette olması, talep hukuki nitelemede hata olarak kabul edilerek ilan talebi olarak görülse dahi aradan geçen zaman nedeniyle haberin güncelliğini kaybetmesi nedeniyle davacının hukuki yararının bulunmaması” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu yayında davacının ismi dahi kullanılmasızın yalnızca davacının resmi bulunan gazete kupürüne yer verildiğini, davacının kişilik haklarının ihlal edilmediğini, dava konusu yapılan haber/yazı da kamu görevi olan haber verme hakkının doğal uzantısı ve “hukuka uygunluk kriterleri içerisinde”, “toplumsal ilgiyi haiz“, “gerçek” ve “güncel”, olaylara ilişkin olarak olayın vukuu buluş anında “gerekli ve yeterli inceleme yapılarak” “görünen gerçekliği” ile kaleme alındığını ve kamuoyuna duyurulduğunu, huzurda dava konusu yapılan haber konusu ve hedefi davacının şahsı olmadığını, dava konusu yapılan söz konusu yayın ile davacının hedef alındığı ve itibarının zedelendiği iddiasının gerçekten uzak olduğunu, gazetecinin de maddi gerçeği araştırmak ve ortaya çıkarmak göreviyle yükümlü olmadığını, böyle bir görevin gazeteciye yüklenmesinin, onun fonksiyonunu aşan bir yükümlülüğü yüklenmesi anlamını taşıdığını, beyan edildiği üzere yalnızca gazete kupürü kullanıldığını, davacı hakkında herhangi beyanda bulunulmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı iddiasında, …’de yayımlanan “…” isimli programda “…” başlığı ile kendisinin fotoğrafının kullanılarak merhumeyi yaralayan kendisiymiş gibi haber yapıldığını, … gazetesinde de …’ın eski eşi … tarafından öldürüldüğü haberine yer verilerek kendisinin fotoğrafının …’nın fotoğrafı gibi kullanıldığını belirterek, ulusal yayın yapan haber kanalında kendisinin cinayet faili olarak gösterilmiş olması nedeni ile TMK 25.maddesi geregince manevi tazminata hükmedilmesine ve davalının tekzip yayımlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Bakırköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/262 esas, 2021/309 karar sayılı ilamı ile Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, karar istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta; davacının iddiası, kendi fotoğrafının cinayet şüphelisinin fotoğrafı yerine kullanılması nedeni ile TMK 25.maddesi gereğince kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat ve tekzip istemine ilişkindir. Davacı, eserden kaynaklanan haklara dayanmamaktadır.Görev hususu kamu düzenine ilişkin olmakla her aşamada re’sen dikkate alınır. İlk derece mahkemesince Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesi ile karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın HMK 355, 353/1.a.3 md gereğince kaldırılması gerekmiştir.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin resen dikkate alınan sebepler ile kabulüne, kararın kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin resen dikkate alınan sebeplerle KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/03/2023 tarih, 2021/592 E, 2023/69 K. sayılı kararının HMM 355, 353/1.b.3 md gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 492-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 145-TL posta masrafı olmak üzere toplam 637-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 30-TL istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/06/2023