Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/837 E. 2023/1012 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/837 Esas
KARAR NO: 2023/1012
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2023
NUMARASI: 2022/192 E, 2023/31K.
DAVANIN KONUSU: Markanın hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket uzun yıllardır inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, Türkiye’nin birçok yerinde Ankara-Sincan Spor Kompleksi, Antalya – Alanya 200 Yataklı Devlet Hastanesi, Mardin Adalet Binası gibi büyük ve önemli inşaat projelerine imza attığı ve bu sayede ülkemizde sektörünün tanınan isimleri arasına girdiğini, davacı şirket “…” markasıyla halen inşaat proje ve faaliyetlerine devam etmekte olup, kendisine ciddi bir pazar payı oluşturduğunu, davacı aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirket, müvekkilin piyasadaki ünü ve tanınırlığı üzerinden kendisine menfaat sağlamak maksadıyla, kasti olarak “…” ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, davalı tarafın her ne kadar patent kurumuna tescil ettirdiği marka adının “…” olsa bile , bu markanın kullanım şekli olarak her zaman başında yuvarlak bir şekil olduğu ve bu şekliyle markanın ortalama bir tüketici nezdinde “…” olarak görülüp okunacağı izahtan vareste olduğunu, ihtarnameye karşı gönderdiği cevabi metinde, davalı şirket kurucu ortaklarının ve temsile yetkili ortaklarının soyisimlerinin … olduğunu belirterek, kullandıkları markanın tescilli hali her ne kadar “…” olsa da aslında kullanım şeklinin “…” olduğunu beyan ettiklerini, davalı firmanın marka tescil başvurusunda kullandığı marka ve logosu, aynı iş kolunda yer aldığı davacıya ait markanın aynısı olduğunu, iptali istenen markanın davacıya ait … markasının tanınmışlık düzeyinden yararlandığı alenen ortada olduğunu, kötü niyetli marka tescilinde, başvuru konusu tüm mal ve hizmetler yönünden marka başvurusunun reddi gerektiğini, itiraza konu marka ile davacı şirket markaları arasında benzerlik olup, iltibasa yol açma ihtimali yüksektir. bu nedenle marka başvurusu smk m. 6/1 uyarınca reddi gerektiğini, davalı şirketçe tescil edilen marka başında “o” harfini temsili yuvarlak bir işaret ile … manasına gelen “…” markası olduğunu, itiraza konu marka ve davacı markası hem fonetik hem de yazılış olarak neredeyse aynı olduğunu, her iki taraf da inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı şirkete ait … başvuru numaralı, 22.09.2014 tescil tarihli “…” Markasının hükümsüz kılınarak sicilden terkinine, vekalet ücreti de dâhil her türlü yargılama giderinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla vekaleten talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davanın haksız rekabet nedeniyle tazminat talebine ilişkin olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçmiş olduğundan konu ile ilgili zamanaşımı ve ilgili sürelerin davacı tarafından kanunen geçirilmiş olduunu, hak düşürücü sürelere itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, davalı şirkete ait şekil (…) markasının 26/12/2019 tarihinde devir yolu ile tescil sahibinden hem kurum tarafından benzerlik araştırması yapılarak bir benzerlik araştırması yapılarak bir benzerlik bulunmadığı hem de yayından itibaren de davacı şirket dahil hiçbir gerçek ya da tüzel kişinin itirazının olmadıığı ve markanun bu şekli ile devranılmış olduğunu, söz konusu markanın ne davacıya ait … markasıyla ne de başka markalarla hiçbir ilgisi olmadığı gibi devir yolu ile sonradan adına tescil edilen marka tescili nedeniyle davacının kötü niyetli olmadığının açıkça ortada olduğunu, marka hem kurum tarafından benzerlik araştırması yapılarak bir benzerlik bulunmadığı hem de yayınından itibaren de davacı şirket dahil hiçbir gerçek ya da tüzel kişinin itirazının olmadığı ve markanın bu şekli ile bildirilen sınıf ve hizmetlerde tescil edildiğini, türkpatent kurumu nezdinde tutulan kayıt ve belgelerle de sabit olduğunu, şekil marka ilk aolarak … adlı şahıs tarafından başvuru tarihi olan 09/01/2014 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 22/09/2014 tarihinde kendi adına tescil ettirildiğini, davalının … adlı şahıstan devir yolu ile aldığı şeklindeki marka üzerinde de … adlı şahsın tescil başvurusu üzerine sözü edilen markanın hem kurum tarafından benzerlik araştırması yapılarak bir benzerlik bulunmadığı, hem de yayınından itibaren de davacı şirket dahil hiçbir gerçek ya da tüzel kişinin itirazının olmadığı ve markanın bu şekli ile dilekçede belirtilen yer verilen sınıf ve hizmetlerde tescil edildiği de dikkate alındığında da sonradan devir yolu ile adına tescil ettiren davalının benzerlik araştırması yapılan ve benzerlik bulunmadığı gibi davacı dahil hiçbir gerçek tüzel kişi tarafından itiraza uğramayan ve üstelik devir yolu ile sonradan adına tescil edilen marka tescili nedeniyle kötü niyetli olmadığı olamayacağının ortada olduğunu, davalı şirketin şekil( …) markasının …’dan Eskişehir … Noterliğinin … yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile “bütün hak ve yetkileri ile birlikte geri dönülmemek üzere” devraldığını, şekil (…) markasının sahibi ve kullanıcısının davalı olduğu davalı şirket tarafından kullanılan tüm ürünlerde söz konusu markaların dışında herhangi bir başka marka kullanılmadığını, Patent kurumu tarafından da benzerlik araştırması yapılarak bir benzerlik bulunmadığının sabit hale geldiğini, davalı şirkete tescilli markanın ortalama tüketici nezdinde karıştırılması ihtimalinin de bulunmadığı hususlarının göz önüne alındığında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm itiraz beyan ve delillerinin saklı kalmak kaydıyla davacının 17/05/2006 yılında … marka numarası ile tescil ettirdiğini iddia ettiği markasının şekil şeklinde olduğunu, davalının ise devir yolu ile tescil ettirdiği markasının şekil … şeklinde marka olduğunu, Türkpatent kurumu tarafından da benzerlikj araştırması yapıldığı ve bir benzerlik bulunmadığının sabit hale geldiği, bu noktadan hareketle de iltibasa yol açma ihtimalinin hiçbir şekilde bulunmadığı gibi ortalama tüketici nezdinde karıştırılması ihtimalinin de bulunmadığı hususlarının da dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin şekil (…) şeklindeki maraksının hali hazırda davalı şirket adına tescilli olup davalı şirketin yasal olrak bu ad ve şekildeki markasını marka adı olarak kullanılmasının önünde hiçbir yasal engel bulunmadığı gibi kullanmasının da yasal hakkı olup bu kapsamda hiçbir şekilde marka hakkına tecavüz söz konusu olmadığını, tüm itirazlarının saklı kalmak kaydıyla hükümsüzlük ve terkin talepli davanın sonucu mahkemein diğer tazminat talepli … esas numaralı dava sonucuna direkt etki edeceğinden sözü edilen tazminat talepli dosyada taraflarınca iş bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını, haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle usule ilişkin itirazlarının dikkate alınarak usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esasa ilişkin itirazlarının da dikkate alınarak esastan reddine, davacının davalı şirkete ait … başvuru numaralı 22/09/2014 tescil tarihli “…” markasının hükümsüz kılınarak sicilden terkinine yönelik talebinin reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: “…. davalı adına tescilli 2014/01639 numaralı markanın hükümsüzlüğü talebinde bulunulduğu, dosya içerisine getirtilen ticaret sicil kayıtlarında davalı şirketin adresinin Eskişehir de olduğu nitekim tebligatın da Eskişehir ilindeki adresine yapıldığı, SMK nun 156/5. Maddesi uyarınca “3. Kişiler tarafından Sınai Mülkiyet Hakkı Sahibi Aleyhine Açılacak davalarda yetkili mahkeme davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir.” hükmü gereğince yetkili mahkemenin davalı şirketin merkezinin bulunduğu, Eskişehir Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu, davalı vekilince süresi içerisinde usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulduğu anlaşıldığından yetki itirazının kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, Dava dilekçesinde de detaylı bir şekilde açıklandığı üzere davalı taraf markasını “…” olarak değil “…” olarak tescil ettirdiğini, markanın kullanım şekli olarak her zaman başında yuvarlak bir şekil olduğu ve bu şekliyle markanın ortalama bir tüketici nezdinde “…” olarak görülüp okunacağını, “…” ibaresini kullanmakta hak sahibi olmadığından bahisle işbu dava konusu oluştuğunu, müvekkili şirketin “…” ibaresi üzerindeki mevcut hakkına dayanarak huzurdaki dava İstanbul Anadolu Mahkemeleri nezdinde ikame ettiğini, SMK 156/3. Maddesinin uygulanması gerektiğini, davacının yerleşim yerinin yetkili olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/152 E., 2022/363 K. sayılı kararın bu yönde olduğunu, müvekkili şirketin kendi sinai mülkiyet hakkına dayanarak davalının sinai mülkiyet hakkına karşı, bu hakkı dava konusu ederek, dava açtığı düşünülecek olsa dahi, hem SMK madde 156/3 hem de 156/5 yetkili mahkeme belirlenebileceğini, kesin yetki olmadığını ve birden fazla yetki kuralı söz konusu olduğun davacı tarafın seçimlik hakkı bulunduğunu, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/9576 E. ve 2022/14045 K. sayılı kararının bu yönde olduğunu, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar usul ve yasaya aykırı olup mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yetkisizliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. SMK 156/5.maddesine göre; “Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir.” Somut uyuşmazlıkta, uygulanacak olan yasa maddesi SMK 156/5 maddesidir. Davalı marka sahibinin yerleşim yeri Eskişehir yargı çevresinde olmakla ilk derece mahkemesince yetkisizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/06/2023