Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/664 E. 2023/965 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/664 Esas
KARAR NO: 2023/965
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2022
NUMARASI: 2021/200 .E- 2022/172 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Londra’ da yaşamakta ve orada ticaret ile uğraşmakta olan bir Türk vatandaşı olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu ticaretlere ek olarak geliştirdiği ürün ile ilgili olarak İngiltere Marka Ofisinde 18/11/2016 tarihinde usulüne uygun başvuru yaparak, kendi isminin İngilterede telaffuz edildiği şekliyle, … unsurlu ve şekil ibareli markayı kendi adına tecil ettirdiğini, … ürünlerinin Türkiyede yaygınlaştırmak ve pazarlamak adına 23/11/2016 tarihinde … A.Ş. ile distribütörlük anlaşması yaptığını ve Türkiye’deki satışlarını anılan şirket aracılığı ile gerçekleştirdiğini, davacının ayrıca 28/04/2017 tarihli vekaletname ile kayınbiraderi olan davalı …’i çeşitli iş ve işlemlerde bulunması için vekil tayin ettiğini, ancak davalının kendisine verilen yetki ve görevleri kötüye kullandığını bunun üzerine davacının 09/02/2018 tarihli noter marifetiyle göndermiş olduğu azilnameyle davalının bütün yetkilerinden azlettiğini, daha sonrasında yapmış olduğu araştırma neticesinde dava konusu 13/03/2017 tarih ve … tesil numaralı ” …” markasının TPMK nezdinde davalı … adına tescil edildiğini öğrendiğini, gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu bildirmiş olup, öncelikle davalıya ait … kod numaralı markanın 3. kişilere devir ve temliğinin önlenmesi için kayıtlarına tedbir konulmasına, ayrıca markanın sicilden terkinine, hükümsüzlüğüne veya müvekkil şirkete devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …’ın kendi payını hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte davalı müvekkilinin ablası olan …’a devrettiğini, bu sebeple hukuki ve mali yükümlülükler 30/07/2018 tarihli Türkiye Sicil Gazetesindeki ilana göre dava açma ve ilgili hukuki yükümlülükler artık davacı …’ın bir dahli olamayacağından, huzurdaki davanın şirket yetkilisi … tarafından verilen vekaletnameye dayanılarak açılması hususunda davanın reddinin gerektiğini, ayrıca müvekkilinin adresinin İstanbul olduğunu ve davaya bakmakla yetkili mahkemelerin ise İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu bildirmiş olup davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21.12.2022 tarih ve 2021/200 Esas – 2022/172 Karar sayılı kararıyla; “…Dosyada yer alan mevcut ticaret sicil kayıtlarına göre davacılardan …’ın; davanın açıldığı tarih olan 14 Ocak 2020 itibariyle, diğer davacı … A.Ş.’de herhangi bir payı ve ortaklığının kalmadığı, … A.Ş.Yönetim Kurulu üyeliğinde yer almadığı ya da mevcut yönetim tarafından kendisine herhangi bir yetki devrinin yapılmadığı, şirketin tüm paylarının sahibi, yönetim kurulu üyesi ve şirketi temsile yetkilinin … olduğu anlaşılmakla, şirketi temsil açısından HMK m.54 kapsamında davacıların taraf ehliyetlerinin bulunmadığı, davanın HMK md. 114/1-d maddesi uyarınca aktif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; “Davacı müvekkillerin hükümsüzlük davası açma hakkı bulunduğunu, SMK’nın 25/2. maddesinde; ‘Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.” düzenlemesi bulunduğunu, Marka hükümsüzlüğü davasındaki menfaat, davalının markasının hükümsüzlüğünün tespit edilmesindeki ve bu tespitin davacının hukuki durumuna etkisi ölçüsünde bulunduğunu, sözgelimi başka bir kişi adına tescilli olduğu için söz konusu markayı kullanamayan kişinin, adı geçen markanın hükümsüzlüğünü talep etmek için menfaat sahibi olduğu kabul edilmesi gerektiğini, SMK’nın 6/2. maddesine göre; “Markanın gerçek hak sahibi hükümsüzlük davası açabilir” SMK’nın 6/3.maddesine göre; “Tescilsiz öncelik hakkına dayanan kişi hükümsüzlük davası açabilir”; bu çerçevede eldeki uyuşmazlığa dönülecek olursa, eldeki markanın tescil edildiği 13.03.2017 tarihinde müvekkil …ın diğer müvekkil şirketin sahibi ve temsilcisi olduğunu, Ayrıca, müvekkil … dosyada yer alan diğer delillerimizden de görüleceği üzere … markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, bu halde müvekkil …ın … markasının gerçek hak sahibi olması ve netdil şirketi ile davalı taraf arasında markanın tescil edildiği tarihte vekalet ilişkisinin bulunması nedeniyle, her iki davacı yönünden taraf sıfatı şartının gerçekleştiği ve dava menfaatinin bulunduğunu, SMK’nın 6/9. maddesi talepli davaları menfaati olan herkesin açabileceğini, Türk Hukukunda hakkın kötüye kullanılması yasağının kamu düzeni ile ilgili bir yasak olduğunu, bu nedenlerle, kötü niyet kamuyu ilgilendiren bir husus olduğu için, genel olarak kötü niyetli başvuru, ilgili olan herkes tarafından ileri sürülebileceğini, Dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporlarında davalı şahsın eldeki markayı kötü niyetli olarak tescil ettirdiğinin tespit edildiğini, bu bağlamda, müvekkil …’ın gerçek hak sahibi olduğu … markasını, diğer müvekkil şirket ile vekalet ilişkisi bulunduğu tarihler arasında TÜRKPATENT nezdinde tescil ettiren davalı şahsın kötü niyetli olduğunu, Mahkeme tarafından da kabul edilen kötü niyetli marka başvurunun hükümsüzlüğü ile ilgili olarak davacı müvekkillerin dava açma hakkı olduğu ve taraf sıfatlarının da bulunduğunu, bu halde, bir an için dava açılış tarihinde davacı müvekkillerin temsil yetkisinin olmadığı kabul edilse dahi, davalı şahsın kötü niyetli olması nedeniyle, her iki davacı yönünden taraf sıfatının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davacılardan …’ın; davanın açıldığı tarih olan 14 Ocak 2020 itibariyle, diğer davacı … A.Ş.’de herhangi bir payı ve ortaklığının kalmadığı, … A.Ş.Yönetim Kurulu üyeliğinde yer almadığı ya da mevcut yönetim tarafından kendisine herhangi bir yetki devrinin yapılmadığı, şirketin tüm paylarının sahibi, yönetim kurulu üyesi ve şirketi temsile yetkilinin … olduğu anlaşılmakla, şirketi temsil açısından HMK m.54 kapsamında davacıların taraf ehliyetlerinin bulunmadığı, davanın HMK md. 114/1-d maddesi uyarınca aktif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece davacı …’ın diğer davacı … A.Ş ‘de bulunan hissesini davanın açıldığı tarihten önce devretmiş olması nedeniyle şirkette herhangi bir payı ve ortaklığının kalmadığı, davacı şirket yönünden ise davada geçerli temsilin bulunmadığı gerekçesiyle davada taraf ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dava konusu ”…” markasının davacı …’a ait markalarla iltibas ve karışıklık oluşturduğundan, ayrıca davacının vekaletname verdiği kayınbiraderi olan davalının, davacı markalarıyla kötüniyet oluşturacak şekilde tescil edildiği iddiası ile hükümsüzlük davasının açıldığı, açıklanan olayda davacı …’ın 6769 Sayılı SMK’nın 25/2.maddesindeki menfaati olanlar kapsamında dava açma hakkına sahip olduğunun kabulü ile, ayrıca davacı şirket yönünden gerekli temsil belgelerini sunmak üzere kesin süre verilerek temsil belgesinin sunulması halinde davaya devam edilmesi, aksi halde sadece davacı şirket ile sınırlı olarak red kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu aşamada aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usule aykırı olduğundan davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/12/2022 tarih, 2021/200 E. – 2022/172 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 492,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 110,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 602,00 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/06/2023