Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/627 E. 2023/898 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/627 Esas
KARAR NO: 2023/898
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/01/2023 T.li ara karar
NUMARASI: 2022/915 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in 2012 yılında sürücü belgesinin kaybolmasının ardından müvekkilin bilgisi dışında, müvekkilin ismi ve kimlik bilgileri kullanılarak; sahte şekilde düzenlenerek hazırlanan sürücü belgesi ile haksız ve müvekkili zararlandırıcı şekilde lehdar gösterilerek yerine ciro edilerek çek tedavüle sokulduğunu, müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya ile kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığını, icra işlemlerine ilişkin olarak sahtecilik başta olmak üzere usulsüzlüklere ilişkin soruşturmada kesin hüküm verilinceye kadar gerçekleştirilecek olan işlemlerin tedbiren durdurulmasını, müvekkilinin davalı ile arasında hiçbir şekilde bir ticari ilişki bulunmadığı gibi hiçbir hukuki ilişki de bulunmadığından davalı taraflarca gerçekleştirilen işbu haksız ve hukuka aykırı eylemleri sebebiyle fazlaya ilişkin her türlü hak, dava ve alacakların saklı kalmak kaydıyla, İİK 72. Madde gereğince müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile icra işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesinin 02.01.2023 Tarihli ara kararında; “… İİK’nın 72/3. fıkrası uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir. İİK 72/3. Fıkrası HMK’nın 209/1. Maddesine göre özel nitelikte olduğundan ancak teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına karar verilebilir. Davacı tarafında bu yönde bir talebi yoktur bu nedende mahkememizce davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece ihtilafın senet sahteciliği olduğu ve HMK madde 208 gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği yok sayılarak, yüzeysel inceleme ile talebin reddedildiğini, Müvekkilinin 2012 yılında sürücü belgesini kaybederek yeni sürücü belgesi çıkarttığını, aradan uzun bir süre geçtikten sonra adına telefon hatları alındığını öğrendiğini ehliyet çıkartılması işlemleri nedeniyle trafik şubesine gittiğinde, kendisi adına çok sayıda trafik cezası olduğunu gördüğünü, müvekkilinin kimlik bilgilerinin kullanılmak suretiyle aleyhinde birçok idari işlem ve cezai işlem tesis edildiğini öğrendiğini, müvekkilin ismi ve kimlik bilgileri kullanılarak; sahte şekilde düzenlenerek hazırlanan sürücü belgesi ile haksız ve müvekkili zararlandırıcı şekilde lehdar gösterilerek yerine ciro edilerek çek tedavüle sokulduğunu, “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.” sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, işbu davaya konu kambiyo takibine dayanak usulsüzlükler nedeniyle İstanbul C. Başsavcılığının 2022/178461 Sor. Nolu dosyası üzerinden şikayetçi olunduğunu, 6100 sayılı HMK’nun 209/1. maddesinde; “Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme tabi tutulamaz” düzenlemesi olduğunu, HMKnın 208. maddesin senede karşı sahtecilik iddiasının bulunması halinde senet aslının celbi ve saklanması için gerekli tedbirlerin alınması düzenlendiğini, HMKnın 209.maddesinde yazı inkarı halinde bu konuya ilişkin itiraz yönünden karar verilinceye kadar senedin hiçbir işleme esas alınamayacağı düzenlendiğini, Senet üzerinde müvekkilinin adı ve soyadına ilişkin yazı incelemesi ve bu süreçte sahtecilik iddiasına konu senetle ilgili işlemlerin yargılama sırasında devamının engellenmesi yönünden kesin karar verilinceye kadar icra işlemlerinin durdurulması amacıyla tedbir kararı verilmesini gerektiğini, “Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2013/12815E. ve 2013/21816K.” sayılı kararının dikkate alınması gerektiğini, sahtecilik soruşturması sonuçlanana kadar ivedilikle icra takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Resmi Belge Hükmündeki Belgeler” başlıklı 210.maddesin ve aynı Kanunun 204.maddesinde resmi belgedeki sahteciliğe ilişkin müeyyide çerçevesinde; bu durumda sahtecilik iddiası ile ilgili uygulanacak hükümler yönünden “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22.01.2003 Tarih, 2003/112-3E. ve 2003/28K.” sayılı kararında imza itirazı ve sahtecilik iddiasının şikayete konu edilmesi halinde yapılan soruşturmanın takibe olan etkisi yönünden HMK hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlandığını, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 Tarih, 2014/1128E. 2016/774K. Sayılı İlamı”nda; 6100 sayılı HMKnın 209/1. maddesi gereğince amir hükmü ile icra takibinin olduğu yerde duracağı, bu durumda sahtelik davası konuna kadar icra takibinin durdurulması gerektiğini Hakimin 6100 sayılı HMKnun 209/1.maddesini resen nazara alması gerektiği, İcra ve İflas kanununda hüküm bulunmayan durumlarda genel nitelikte olan hukuk muhakemeleri kanunun uygulanacağını ve takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilebileceği hüküm altına alındığını, Savcılık şikayeti de göz önünde bulundurularak HMK’nın ilgili hükümlerinin uygulanmasının zorunlu olduğunu, senette müvekkilimizin el ürünü imzası ve yazısı bulunmadığını, cironun sahte olduğunu, lehtar olarak yazıldığından da haberi ve bilgisi olmadığını belirterek yazı ve imza sahteciliği olduğu gözetilerek sahtecilik soruşturması sonuçlanana kadar ivedilikle icra takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME Dosyada bir sureti mevcut davaya konu … AŞ Bağcılar/İstanbul şubesine ait 10.09.2012 tarihli 38.750TL bedelli çekte keşidecinin … olduğu, lehtar cirantanın … olarak yazılı olduğu, sırasıyla diğer cirantaların …LTD ŞTİ, …, …, … olarak yer aldığı, çekin 10.09.2012’de ibraz edildiği, karşılıksız kaşesi olduğu görülmüştür. Davacı yanca delil olarak sunulan; – İstanbul Anadolu 9.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/271E, 2014/566 K sayılı , 27.11.2014 Tarihli ilamı incelendiğinde; mağdurun …, sanğın … olduğu, sanık hakkında “trafik idari para cezası tutanağı düzenlenirken mağdura ait sürücü belgesinin ibraz edilerek mağdur adına belge düzenlenmesini sağladığı gerekçesi ile resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkumiyet kararı verildiği , kararın onanarak kesinleştiği, – İstanbul 24.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/1370E, 2015/130 K sayılı 24.03.2015 Tarihli ilamında katılanın …, sanığın … olduğu, sanık hakkında “18.05.2012 tarihinde müştekinin kaybolan ehliyetini bularak üzerindeki fotoğrafı çıkartıp kendi fotoğrafının yapıştırdığı, kimliği polise ibraz ettiği “gerekçeleri ile resmi belgede sahtecilik suçu yönünden mahkumiyet kararı verildiği, kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. – Uyap’ ta bir sureti mevcut İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının takip talep örneği incelendiğinde; davalı yanca davacı ve dava dışı cirantalar ve keşideci hakkında 37.750TL asıl alacak ve ferileri ki toplam; 42.017,44TL nin tahsili talebi ile kambiyoya dayalı olarak 25.09.2012’de takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.
GEREKÇE Davacı, davaya konu çekteki imza ve yazının sahte olduğunu, çeke dayalı hiçbir borcu olmadığını iddia ederek menfi tespit kararı verilmesini, icra işlemlerinin durdurulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 02.01.2023 Tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, HMK 209. maddesine dayanarak, takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. İİK 72/3 maddesinin menfi tespit davalarında uygulanması gereken özel hüküm olup sahtelik iddiasının ileri sürülmesi doğrudan HMK 209. Maddesinin uygulanmasını gerektirmemektedir. Somut uyuşmazlıkta; davacı yanca dava konusu imza/yazı sahteciliği ile ilgili şikayetçi olunması tek başına yaklaşık ispat için yeterli olmayıp dosyaya sunulan ceza mahkemesi kararları incelendiğinde; kararların senette imza sahteliğine ilişkin değil, davacının ehliyetinin 3.kişilerce kullanılması, ehliyette sahtecilik yapılmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mevcut delil durumuna göre ihtiyati tedbir isteminin reddinin yerinde olduğu, ihtiyati tedbirin yargılamanın her aşamasında talep edilebileceği de dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.09/06/2023