Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/566 E. 2023/752 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/566 Esas
KARAR NO: 2023/752
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2017/441 2019/209
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin dünyaca ünlü tanınmış ”…” markasının sahibi olduğunu, 2006 yılından bu yana 35.sınıfta tescilli olduğunu, dünyaca ünlü fuarlara katıldığını ve yerli ve yabancı dergilerde hakkında çok sayıda haber çıktığını, şirketin sahibinin … Şirketleri olduğunu, 2021 yılında müvekkili şirketin devralındığını ve her ne kadar marka kendi adına tescilli olsa da … şirketi olan … Ltd. Şti. ve … ve … Tic. Ltd. Şti adı ile faaliyet gösterdiğini ve … markasının muvafakat dahilinde tüm saat mağazalarında kullanıldığını, … reklamları ve markasının her üç şirket adıyla anıldığını ve reklamlara konu olduğunu, müvekkiline ait 7 adet mağaza olduğunu, davalı tarafın kötüniyetli olarak müvekkili şirketten ve … markasından haberdar olmasına rağmen 2012 yılında saat emtilarında markanın başvurusunu yaptığını, davalı tarafın müvekkilinin tanınmışlığından kötüniyetli olarak fayda sağlamaya çalıştığını, müvekkilinin markasının 2016-2017 yıllarında ve diğer yıllarda … isimli dergide reklamlarının yayınlandığını, reklam giderlerine ait faturalarında müvekkilinin tanınmışlığını ortaya koyduğunu, 2002 yılından bu yana müvekkilinin 7 tane özel mağaza ve özellikle … AVM mağazalarında faaliyet gösterdiğini, … isimli mağazalarında çok sayıda saat markasının satışını yaptıklarını ayrıca, saat, kalem ve bileklik ürünlerinin farklı markalar adı altında satışa sunulduğunu, davalı taraf adına tescilli marka ile müvekkilinin markasının birebir aynı olduğunu, müvekkilinin … markasına ilişkin üstün hakkı olduğunu, 2017 yılında düzenlenen fuar ile davalı tarafın markasından haberdar olduklarını, davalının kötü niyetli eylemleri ile müvekkiline ait olan … markasını birebir taklit etmek suretiyle tescil ettiğini ve müvekkili markasının tanınmışlığından faydalanarak kar elde etmeye çalıştığını, davalı adına tescil edilen … sayılı ”…” markasının 556 sayılı KHK’nın 7.ve 8.maddesinde belirtilen mutlak ve nisbi red nedenlerinin varlığı nedeniyle hükümsüzlüğüne, markanın müvvekile devrine, aksi halde, her türlü tazminat hakları saklı kalmak üzere markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde;müvekkilinin basiretli tacir ilkesi uyarınca marka başvurusunda bulunduğunu ve markanın resmi marka bülteninde yayınlanmasından sonra tesciline karar verildiğini, dava konusu markaların farklı sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin 14.sınıfta markasını tescil ettirdiğini, oysa davacı tarafın markasının 35.sınıfta tescilli olduğunu, davacı tarafın markasının tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için gerekli kriterleri taşımadığını, var olduğu iddia edilen tanınmışlığın markanın tescil edildiği tarih dikkate alınarak tespit edilmesi gerektiğini, markanın farklı sınıflarda tescilli bir markayı iptal edebilmesi için sektörel tanımışlığı aşan bir tanınmışlık olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/05/2019 tarihli 2017/441 E- 2019/209 K sayılı kararıyla; “….Davacıya ait 11 Ocak 2007 tarihli credit note, 11/03/2009 tarihli teminat mektubu, 01/10/2007 tarihli kira sözleşmesi, 31/12/2010 tarihli ..com.tr web sitesinde yayınlanan haber, 31/12/2010 tarihli en son haber sitesinde yayınlanan yazı, 28/11/2011 tarihinde Türkiye Saat Formu sitesinde yayınlanan yazı, 03/01/2011 tarihinde reklamazi sitesinde yayınlanan yazıda … ibaresi davacı tarafla birlikte anıldığı dikkate alındığında davacının davaya konu … ibaresini markasal kullandığının anlaşıldığı, davacının … ibaresi üzerinde öncelikli hak sahibi olduğuna kanaat getirildiği…Somut olayda taraflara ait markaların aynı kelime / ibareden oluştuğu tescilli oldukları sınıflar dikkate alındığında davalıya ait markanın davacıya ait markayla iltibas yaratacak derecede benzer olduğu sonucuna ulaşıldığı…Somut olayda davacı tanınmışlık iddiasında bulunmuş ise de bu iddiasının yukarıda izahı yapılan düzenlemeler karşısında kabulü gerektirir yeterli delilin dosyaya sunulamadığı bu nedenle davacı markasının tanınmış marka olarak kabulünün mümkün olmadığı tanınmışlığa dayalı hükümsüzlük taleplerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşıldığı….Somut olayda davalı tacirin bu sıfatı nedeniyle aynı sektörde faaliyet gösteren markayı bilmediğini iddia edemeyeceğinin izahtan vareste olduğu, tüm bunların yanında kendi tescili öncesi davacı ile ticari ilişki içerisinde olan davalının “…” markasının davacı tarafından kullanıldığını bildiği, bilmesine ve “basiretli tacir” gibi davranma zorunluluğu bulunmasına rağmen davacı markası ile aynı olan ibareyi marka olarak tescil ettirdiği şu hale göre tescilde kötüniyetli olduğu sonucuna ulaşıldığı, tüm dosya kapsamı alınan bilirkişi raporu yukarıda izahı yapılan dava tarihi itibarı ile olaya uygulanması gereken mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde davacının kötü niyetli tescil ve iltibasa dayalı sübut bulan davasının kabulüne karar vermek gerektiği” gerekçesiyle; Davanın KABULÜ ile davalı adına … no ile TPMK nezdinde tescilli “…” markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararı ile davacıya tanınmış markanın sağladığı hakların sağlandığını, davacı markasının 35. Sınıfta “çeşitli mal ve hizmetlerin bir araya getirilmesi” hizmet sınıfında tescilli olduğunu, davacının hangi mal ve hizmetleri bir araya getirip sunduğunun tescilde belirtilmediğini, davacının salt olarak saat satması değil sınırsız olarak hertürlü malı satmasına ve bu mallara ilişkin markanın korunmasına yol açtığını, davacı markasının tanınmış olmamasına rağmen, tanınmış marka korumasına ilişkin haklar bahşedeceğini, müvekkili markasının 14. Sınıfta … markasını ve … markasını tescil ettirdiğini, 35. Sınıfta davacı markasından tamamen farklı olduğunu. -Türk Marka Hukukunda Gerçek Hak Sahipliği için, başvuru veya rüçhan tarihinden önce hak elde edilmesi ve markaların aynı veya benzer olma durumu, markanın kullanılması, marufiyet ve ayırt edicilik kazandırılması koşullarının yerine getirilmesi gerektiğini, en önemli koşulun marufiyet olduğunu, bir markayı bilinirlik düzeyine getirmeksizin, yalnızca ilk defa kullanıma dayalı olarak gerçek hak sahipliği iddiasında bulunulamayacağını, davacı tarafça sunulan delillerin markaya marufiyet (tanınmışlık) kazandırıldığını ve markasal olarak kullanıldığını ispatlamaya yeterli olmadığını, delillerdeki bilinirliğin yoğunluğunun düşük olduğunu. -Mahkemenin kötüniyet tespitinin yanlış olduğunu, kısa adı, … olan “… (… saati)” dünyanın kullanacağı uluslararası zaman dilimi olarak belirlendiğini, yaklaşık olarak 150 yıldır, …’in tüm dünyada, Global Saat Dilimi sistemi olarak kullanıldığını, müvekkilinin buradan esinlendiğini, müvekkilinin “…” ibaresinden, Türkiye’de bir elin parmağını geçmeyen sayıda mağazası bulunan … firma markası sebebiyle haberdar olduğu tespitinin abesle iştigal olduğunu, müvekkilinin sektörde uzun yıllardır tanınan 171’e yakın mağazası bulunan bir firma olduğunu, mahkeme kararında davacı markasının tanınmış olmadığının hüküm altına alındığını. -Müvekkilinin saat üretimi yaptığını, davacının ise başkaları tarafından üretilen saatleri teşhir ederek sattığını, tamamen farklı sektörlerde faaliyet gösterdiklerini. -Taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun yıllar öncesine dayandığını, taraflar arasında herhangi bir çatışma yaşanmadığını, davacının markasını 2006 yılında, davalı müvekkilinin ise 2014 yılında tescil ettirmesine rağmen, dava tarihinin 2017 yılı olduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini. -Mahkemenin 29/03/2018 tarihli duruşmasında ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiğini, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin 09.07.2018 tarih, 2018/1849E ve 2018/1604K sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiğini, iddialarının doğruluğunun kanıtlandığını, hal böyleyken davanın kabulüne karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf süresinden ve istinaf dilekçesinden sonra dosyaya dilekçeler sunmuştur.
DELİLLER; Türk Patent ve Marka Kurumundan gelen cevabi yazı incelendiğinde, hükümsüzlüğü istenen 28/12/2012 başvuru tarihli, … tescil nolu “…” ibareli markanın 14.sınıfta ” Kuyumculuk eşyaları – taklitleri dahil- altınlar mücevherler kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar, saatler ve zaman ölçme cihazları – kronometreler ve parçaları saat kordonları dahil” … Anonim Şirketi adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. … tescil nolu “…” ibareli markanın 35.sınıfta “reklam acente hizmetleri… Büro hizmetleri… İş idaresi konusunda danışmanlık hizmetleri… İthalat ihracat acente hizmetleri.. sanatçılar için menajerlik hizmetleri, ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri, açık arttırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri…., müşterilerin malları elverişli şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetler…” sınıfında davacı … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu FSHHM’nin 2017/131 D.İş sayılı dosyasında, marka patent vekili …’dan alınan 01/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda, aleyhine tespit istenen tarafın … adresinde yapılan incelemede, işyerinin … A.Ş.’ye ait olduğu, … markasının 35. Sınıf kapsamında herhangi bir tabela etajer veya panoda kullanılmadığının görüldüğünü, mağaza vitrininde sergilenen bir takım saatler üzerinde … markasının yer aldığının görülüğünü, 14. Sınıf kapsamında kalan kullanım açısından tespit isteyen davacı tarafın marka haklarının ihlal edilmediği, karşı tarafın 14. Sınıfta tescilli … sayılı markasına dayanılarak kullandığı beyan edilmiştir. Mahkemece Akademisyen …, Marka-patent vekili … ve sektör temsilcisi …’den alınan 01/03/2018 tarihli raporda; davacının davalı tarafın … markasının başvuru tarihi (28. 12.2012) itibariyle markasının tanınmış olduğunu ispatlanması gerektiği, davalı tarafın markasının 14. Sınıfta yer alan kuyumculuk ve saat emtialarında tescilli olduğu, davacı tarafın markasının ise 35 inci sınıfta yer alan hizmetlerde ve özellikle “Müştetilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi bizmetleri” nde tescilli olduğu, 35(07). Sınıfın genel bir sınıf olup, tabela asma hakkı veren bir sınıf olduğunu, her ne kadar davacı tarafın … markası 14. üncü sınıfta tescilli olmasa da tescil belgesi kapsamında … ibareli tabela asmasına engel bulunmadığını, davacı tarafın … tabelası altında farklı markalı saatlerin satışını yaptığı, bu durumda 14 üncü sınıfta yer alan emtialar ile 35. inci sınıfın “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri.” nde tescilinin aynı esas unsura sahip markanın (…) kullanımının tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açabileceğinin söylenebileceğini, davacı tarafa ait … markasının davalı tarafın marka başvurusundan önce tanınmış marka olduğu hususunun ispatlanamadığını, dava dilekçesinin 10. ekinde yer alan faturalar incelendiğinde davalı tarafın 29.01.2008 tarihinde … ve … nol, faturalar ile … ve … marka saatleri davacı tarafa sattığının anlaşıldığını, davacı tarafın 08.11 201 tarihli dilekçesi ekinde sunmuş olduğu çok sayıda fatura incelendiğinde; 28.11.2012 tarihli davalı tarafından davacıya kesilen fatura, 28.11.2012 tarihli davalı tarafından davacıya kesilen fatura, davacı tarafından davalıya kesilen 7.04.2008, 19.03.2008 tarihli, 17.03.2008 tarihli 13 adet fatura, 16.05.2008 tarihli fatura, 20.02.2008, 12.02.2008, 25.01.2008, 24.01,2008 tarihli faturalardan, davalı tarafın 28/12/2012 tarihli marka başvurusundan önce, taraflar arasında çeşitli marka saatlerin alım ve satımı konusunda ticari ilişki bulunduğunu, tarafların aynı alanda faaliyet gösterdiği ve birbirinden haberdar olduğunu, davalı tarafın marka başvurusu esnasında kötüniyetli olduğu, kötüniyetli marka tescili sebebiyle davalı adına tescilli … nolu … markasının hükümsüz kılınabileceği kanaatinde oldukları beyan edilmiştir. Mahkemece Akademisyen marka uzmanı Doç. Dr. …, Sektör Bilirkişi … ve marka vekili …’dan alınan 13/11/2018 tarihli raporda; davacı markası ve davalı markaları karşılıklı incelendiğinde ortalama tüketiciler/hizmet alıcıları tarafından ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğu, yine davacının iştigal alanıyla davalı markalarının sınıf içeriklerinin birebir örtüştüğü, davacı markasının 35. sınıf kapsamında, davalı mallarının satışını (toptan, perakende, online) kapsadığı, davaya konu markalarda sınıfsal farklılıklar bulunmakla beraber sınıflar arasında bağlantı kurma ihtimalide bulunduğu, davacı tarafın … ibaresiyle mağazacılık sektöründe saat satışı yaptığı, davalı tarafın ise … markasıyla saat ürettiği, öyleyse … tabelasını gören tüketici aynı zamanda … markalı saati gördüğünde ürünün kaynağı konusunda yanılgıya düşeceği, halkın, malların veya hizmetlerin aynı işletmeden veya ekonomik olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğini düşünmesi durumunda, Topluluk Marka Tüzüğü 8/1-(b) bendi anlamında karıştırılma ihtimali ortaya çıkacağı, bir marka ailesi veya markalar serisi söz konusu olduğunda, karıştırılma ihtimali daha özel olarak, tüketicinin mal ve hizmetlerin kaynağına veya menşeine ilişkin olarak yanılgıya düşmesi veya hatayla markanın başka bir firmaya ait- bir marka ailesinin veya markalar serisinin parçası olduğunu düşünmesi olasılıklarından kaynaklandığı, sonuç olarak; davacı tarafın … markası üzeriride öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğu, davalı adına 14. Sınıfta tescilli … dosya numaralı “…” ibareli markanın, davacıya ait … dosyh numaralı “…” ibareli marka ile iltibas yaratacak düzeyde benzer olduğu, kötü niyet ve hükümsüzlük hususları hukuki yorum gerektirdiğinden bu hususta tüm takdirin mahkemeye ait olduğu beyan edilmiştir.
GEREKÇE: Davacı vekilinin 35. Sınıfta tescilli … ibareli markasından kaynaklanan haklarına dayanarak ve davalının aynı ibareyi içeren 14. Sınıftaki … markasının kötüniyetli tescil edildiğini ileri sürerek hükümsüzlük talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmış, bu kapsamda davalı vekilinin istinaf süresinden sonra ibraz ettiği beyan dilekçeleri incelemeye alınmamıştır.Taraf markalarının “…” ibareli olduğu, görsel, işitsel ve kavramsal olarak ayniyete yakın benzerlik bulunduğu, taraf markalarının büyük/küçük harflerle yazılmasının farklılık yaratmadığı anlaşılmaktadır. Davacı markasının 24/06/2006 başvuru tarihinden itibaren 35. Sınıfta tescilli olduğu ve dosyaya sunulan faturalardan, 35. sınıf kapsamında, saat emtiası alım satımı hizmetlerinde kullanıldığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve davacının 29.01.2008 tarihinden itibaren davalıdan saat emtiası satın aldığı, davalıya düzenlediği faturalarında … ibaresini ticaret unvanının üzerinde büyük harflerle yazarak markasal olarak kullandığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin yargılamada ve istinaf dilekçesinde, davacı markasının tanınmışlığı (marufiyeti) ispat edilemediğinden ve taraf markaları farklı sınıflarda tescilli olduğundan hükümsüzlük koşullarının oluşmadığını, davacı markasına tanınmış marka koruması sağlanamayacağını ileri sürmüştür. Mahkemece davacı markasının tanınmışlığının ispat edilemediği kanaatine varılmıştır. Tanınmış markaların tescilli olduğu sınıflar dışında genişletilmiş korumadan yararlanacağı anlaşılıyorsa da; sınıfsal benzerlik incelemesi yönünden yapılan karşılaştırmada, mal ve hizmetlerin aynılığı ve/veya benzerliğinden anlaşılanın; mal ve hizmetlerin beraberce kullanılması, birbirini tamamlaması olduğu, söz konusu mal ve hizmetlerin orta düzeyde tüketiciye hitap ettiği, ortalama tüketicilerinin sunulan mal ve hizmetlerin sunuluş biçimi, giderdikleri ihtiyaç, davalı markası ile üretilen malın davacının markasıyla hizmet verilen mağazada/internet sitesinde vs satılması, markaların ayniyet derecesinde benzer olması gözetildiğinde, ortalama tüketiciler tarafından bu sözcük duyulduğunda duraksamadan davacının markası olarak algılayabileceği, iltibasa neden olabileceği kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin, davacının markasının tanımlayıcı olduğu ve zayıf marka olduğuna yönelik istinaf sebebi ise yerinde görülmemiştir. Taraf markalarının benzer olduğu, kullanıldığı sınıflar arasında da benzerlik bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki göz önüne alındığında, davalının davacı markasının ayniyet derecesinde benzerini adına tescil ettirmesinin, MK 2. Madde ve TTK 18. Madde gereğince kötüniyetli davranış olduğu, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-İstinaf aşamasında davacının avansından kullanıldığı anlaşılan 28,43 TL posta ve tebligat masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/05/2023