Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/560 E. 2023/834 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/560 Esas
KARAR NO: 2023/834
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2017
NUMARASI: 2016/144 2017/359
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüz, Haksız Rekabet, Ticaret Unvanının Terkini
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; … markasının ilk defa 1994 yılında ortaya çıktığını, 1996 yılında dernek olarak faaliyete başladığını, arama kurtarma faaliyetlerinin yanında sel ve deprem gibi doğal afetlerde resmi kurumlara yardım eden bir dernek haline geldiğini, 15.01.1999 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Kamu Yararına Çalışan Dernek vasfına sahip olduğunu, müvekkilinin … markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olarak kabul edildiğini, ayrıca … nolu … ve … nolu “…” isimli markaların sahibi olduğunu, … ibaresinin seri marka haline geldiğini, müvekkilinin … ibaresinin ilk ve gerçek sahibi olduğunu, davalı tarafa 17.01.2014 tarihinde unvanını terkin ettirmesi için makul bir süre verildiğini fakat davalı tarafından hiçbir şey yapmadığını ve … markasını kullanmaya devam ettiğini, … ibaresinin müvekkili ile özdeşleştiğini bu nedenle davalı tarafın … markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, … ibaresi üzerinde herhangi markasal bir hakkı olmayan davalı tarafın kullanımlarının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğin tespiti, meni, durdurulması, davalı unvanında yer alan … ibaresinin sicilden terkini ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın unvanının … olduğunu, müvekkili şirketin faaliyetlerinin bu konu ile ilgili olmadığını, kullanımlar arasında iltibas, haksız rekabet ya da karıştırılma ihtimali olmadığını, müvekkilinin inşaat alanında faaliyet gösterdiğini, davacı tarafın dava dilekçesi incelendiğinde kendileri tarafından inşaat alanında faaliyet gösterilmediğinin anlaşıldığını, müvekkili şirketinde markasının tescilli olduğunu, davacı tarafın … şeklinde unvana sahip olduğunu oysa müvekkilinin … şeklinde unvana sahip olduğunu, unvanların ortalama tüketici nezdinde de karıştırılmaya yol açmadığını, emsal olarak gösterilen kararların somut olaya uygun olmadığını, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ 27/11/2017 TARİHLİ 2016/144 ESAS – 2017/359 KARAR SAYILI KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 27.11.2017 tarihli 2016/144 E. – 2017/359 K. sayılı kararıyla; “…toplanan deliller ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi raporu ışığında davacının “…” ibaresini yalnızca dernek adı olarak kullandığı, dernek adının ticaret unvanı konumunda olmadığı, bu nedenle unvan terkini için gerekli koşulların oluşmadığı, davacı tarafa ait “…” markasının Türkiye’de arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele konularında tanınmış marka niteliğinde olduğu ve bu tanınmışlığın markasal nitelikte olduğu, kullanımın ticari olması halinde ayrıca “markasal” nitelikte olmasının aranmaması gerektiğini, davacıya ait “…” markasının tanınmış marka olduğu, MarkKHK m. 9/1-c hükmü çerçevesinde farklı mal ve hizmetlerde de korunacağı, davalı kullanımının ticari olmasının yeterli olduğu, markasal kullanımın gerekmediği, bu doğrultuda davalı tarafa ait “…” esaslı unsurlu ticaret unvanının sicilden terkini için gerekli koşulların bulunduğu” gerekçeleriyle 1-Davacı … tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile; 2-Davalı yanın davacıya ait tanınmış … ibareli markasını ticaret unvanında ve evraklarında markasal kullanmak suretiyle davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine ve durdurulmasına, 3-Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, 4-Masrafı davalıdan alınmak üzere kesinleşen hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına” karar verilmiştir.Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
DAİREMİZİN 02/04/2021 TARİHLİ 2018/2009 ESAS – 2021/706 KARAR SAYILI KARARI:Dosya kapsamındaki TPMK kayıtlarından, davacı tarafça 04/04/2013 tarihli başvuru üzerine, Kurum tarafından verilen 08/08/2014 tarihli karar ile davacının … ibareli markasının “arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele” konularında tanınmış marka olarak tespit edildiği ve özel sicile kaydedildiği, markanın ilk olarak … tescil numarasıyla tescil edildiği, 28/05/2001 başvuru tarihli, … sayılı … markasının tüm mal ve hizmet sınıflarında davacı dernek adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekindeki RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 14/06/2011 tarihli yazısından davacı Dernek tarafından hazırlanan spotun “kamu yararına yönelik spot” olarak kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. … markasının tanınmışlık başvurusu, her ne kadar 2013 yılında yapılmışsa da, dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerden, 17 Ağustos 1999 depremindeki arama-kurtarma faaliyetleri ile tüm Türkiye’de tanınır hale geldiği anlaşılmaktadır. Mülga 556 sayılı KHK’nın 9. ve 61. maddelerinde, tek başına ticaret unvanı tescil ettirilmesinin marka hakkına tecavüz teşkil edeceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde de, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilinin haksız rekabet teşkil ettiğinin düzenlendiği, TTK’nın 52.maddesinde ticaret unvanlarının, başkalarınca haksız kullanımı veya tesciline karşı koruma getirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin inşaat hizmetleri faaliyet alanı ile iştigal ettiği, davacı derneğin faaliyetlerinin ciddi bir kısmının da çöken binaların altında kalan kişilerin kurtarılmasını içerdiği ve davacı markasının bu hizmet sınıfında tanınmış olduğu, davalı kullanımının tanınmış markanın tanınmışlığından faydalanma ve itibarına zarar verme ihtimalinin bulunduğunun tespit edildiği, bu durumda MarkKHK m.9/1-c maddesi kapsamında, davalının ticaret unvanının çekirdek unsuru … ibaresinin, davacının tanınmış markasından kaynaklanan haklarının ihlali niteliğinde olup, unvan terkini için gerekli koşulların oluştuğu kanaatiyle, ilk derece mahkemesince davalı ticaret unvanının terkine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesince, 2 numaralı hükümde, davalının … ibareli tanınmış markasının ticaret unvanında ve evraklarında markasal kullanılmak suretiyle, davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği açıklanmışsa da, ticari evraklarda davalının … ibaresini markasal kullandığı yönünde bir delil dosya kapsamında mevcut değildir. Mahkemece 18/07/2017 tarihli duruşmada, davacı vekiline davalı kullanımına ilişkin beyanda bulunmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin de 25/07/2017 havale tarihli dilekçesi ve dilekçe içeriğinde, sahibinden.com internet sitesinde, akutinsaat.sahibinden.com linkinde yer alan ilan içeriklerine yer verdiği görülmüştür. Davacı tarafça dilekçe içeriğinde yer verilen internet görselleri, süresinden sonra sunulduğundan HMK 141. Madde gereğince iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olup, mahkemece değerlendirilemeyeceği gibi, mahkemece de kararda delil olarak dikkate alınmamıştır. Dosya kapsamında davalının ticaret unvanının çekirdek unsuru “…” ibaresini, markasal olarak kullandığı ispatlanamadığından, salt tescilli ticaret unvanı kullanımı da, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacı tarafın markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik davasının ve hükmün ilanı talebinin reddine, unvan terkini talebinin kabulüne karar verilmiş, kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
YARGITAY 11.HD’ NİN 2021/4768 ESAS, 2022/8755 KARAR SAYILI 07/12/2022 TARİHLİ BOZMA İLAMI: “Davacı tarafa ait … numaralı … markasının tüm emtia ve hizmetlerde tescilli olduğu ve … markasının Türkiye’de arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele konularında tanınmış marka olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirket ise inşaat alanında faaliyet göstermekte olup, davalı şirket tarafından inşa edilen yapıların çökmesi, yeterli dayanıklılığa sahip olmaması ihtimallerinde, davacı dernek faaliyetini zorunlu kılacak sonuçların ortaya çıkması ihtimali de vardır. Bu gibi hallerde, davalı şirket kullanımı davacı dernek markasının itibarına zarar verebilecektir. Davalı kullanımının markasal kullanım niteliğinde olması nedeniyle davacının tanınmış nitelikteki … markası ile iltibas yaratacağı, toplumun büyük bir kesiminde … sözcüğünün, derhal davacı … göstereceği, inşaat hizmetlerinin ya da inşaat malzemelerinin, davacının 1’den 45’e kadar bütün sınıflarda tescilli … markası kapsamında kaldığı, ayrıca … sözcüğünün dava konusu ticari faaliyette kullanılması durumunda ilgili toplum kesiminin derhal davalı ile davacı arasında bağlantı kuracağı, davalının mal veya hizmetlerinin davacıdan geldiği zannının ortaya çıkacağı veya ortalama tüketici kitlesinin davacı ile davalı arasında işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünecekleri, davacı derneğin unvanının da … olduğu, dolayısıyla işletmesel bağlantı ihtimalinin dahi ortaya çıkacağı kabul edilerek böylece davalının eyleminin 556 sayılı KHK’ nın 9 ve 61. maddeleri karşısında davacının marka hakkına tecavüz ve TTK anlamında haksız rekabet oluşturduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
GEREKÇE Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi, ticaret unvanından … ibaresinin terkini istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde HMK 353.1.b.2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı temyiz kanun yoluna başvurmuştur olmakla davacı vekilinin temyizi isteminin kabulüne, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilerek Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce bozma sonrası yapılan incelemede oyçokluğu ile bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamında davalının … ibaresini markasal kullandığı kabul edilmiş olmakla öncelikle bu hususun ve delil ibraz süresine ilişkin kanuni düzenlemenin değerlendirilmesi gereklidir. Somut uyuşmazlıkta; mahkemenin öninceleme duruşmasında taraflara delil ibraz için 2 haftalık süre verilmiş ise de, sürenin kesin olduğunun belirtilmediği gibi süreye uymamanın sonuçlarına yönelik herhangi bir ihtarat yapılmadığı görülmektedir. Bu konudaki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2017/7-2097 K. 2017/894 T. 03.5.2017 ilamında; “Somut olayda, 01.12.2011 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasına davalı vekilinin katılarak delillerini bildirmek için süre talep ettiği, bunun üzerine mahkemece davacı ve davalı yönünden ara kararlar oluşturulduğu, davalı tarafın tanıkları dahil delillerini bildirmesi için iki haftalık kesin süre verildiği ancak davalı vekili duruşmada hazır olmasına rağmen kesin sürenin sonuçlarının ihtar edilmediği görülmüştür. Dolayısıyla davalı vekiline delillerini bildirmesi için verilen kesin sürenin usulüne uygun olmadığı görüldüğünden usulüne uygun bir kesin süre verildiğinden söz edilemez.” şeklindeki kararı ve yine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin E. 2021/3193 Esas, 2022/5472 Karar sayılı, 5.9.2022 tarihli ilamında; “davalı vekiline delillerini sunması için gelecek celseye kadar süre verilmesine dair 2 numaralı ara karar oluşturulmuştur. Davalı vekilinin mazeretinin kabul edilmiş olması ancak ara kararın davalı vekiline tebliğ edilmemiş olması ayrıca vekile verilen mehilin kesin bir süreyi içermemesi nedeniyle mahkemenin, davalı vekilinin delillerini süresinde ibraz etmediği yönündeki kabulü doğru değildir. Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda davalıya iddiasını ispat için kesin süre içeren mehil verilerek buna dair ihtaratın usulüne uygun tebliği sağlanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken …” şeklindeki kararlarında belirtildiği üzere mahkemece verilen sürenin usulüne uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.Davacı yanca sunulan … ibaresinin kullanımını içerir internet kullanımları yönünden davalının itirazda bulunmadığı da dikkate alındığında davacı vekili tarafından sunulan delillere göre davalının … ibareli kullanımlarının markasal kullanım olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenle bozma ilamına uyularak; davacıya ait … numaralı … markasının tüm emtia ve hizmetlerde tescilli olduğu ve … markasının Türkiye’de arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele konularında tanınmış marka olduğu, davalı şirketin ise inşaat alanında faaliyet göstermekte olup, davalı şirket tarafından inşa edilen yapıların çökmesi, yeterli dayanıklılığa sahip olmaması ihtimallerinde, davacı dernek faaliyetini zorunlu kılacak sonuçların ortaya çıkması ihtimaliolduğu, bu gibi hallerde, davalı şirket kullanımı davacı dernek markasının itibarına zarar verebileceği, davacının tanınmış nitelikteki … markası ile iltibas yaratacağı, … sözcüğünün dava konusu ticari faaliyette kullanılması durumunda ilgili toplum kesiminin derhal davalı ile davacı arasında bağlantı kuracağı, davalının mal veya hizmetlerinin davacıdan geldiği zannının ortaya çıkacağı veya ortalama tüketici kitlesinin davacı ile davalı arasında işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünecekleri, davacı derneğin unvanının da … olduğu, dolayısıyla işletmesel bağlantı ihtimalinin dahi ortaya çıkacağı kabul edilerek böylece davalının eyleminin 556 sayılı KHK’ nın 9 ve 61. maddeleri karşısında davacının marka hakkına tecavüz ve TTK anlamında haksız rekabet oluşturduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.Açıklanan nedenle davalının istinaf isteminin reddine, Dairemiz kararı Yargıtay aşamasında bozulmuş olmakla HMK 353.1.b.2,3 maddeleri gereğince kararın kaldırılarak kazanılmış haklar korunmak sureti ile yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 27.11.2017 tarihli 2016/144 E. – 2017/359 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Davacı … tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile; -Davalı yanın davacıya ait tanınmış … ibareli markasını ticaret unvanında ve evraklarında markasal kullanmak suretiyle davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine ve durdurulmasına, -Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, -Masrafı davalıdan alınmak üzere kesinleşen hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan tiraji en yüksek 3 gazededen birinde bir kez ilanına,3- İlk derece yargılama giderleri ve harçları yönünden;-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90-TL karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan150,70-TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 2.860,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,-Davacı tarafından yapılan: 1.500 TL bilirkişi ücreti, 211,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.711,60 TL ve 58,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.770,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, -Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 4- İstinaf ve temyiz yargılama giderleri ve harçları yönünden;-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 144-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, -Davalı tarafından yapılan istinaf ve temyiz yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Davacı tarafından yapılan 292,10-TL temyiz yoluna başvurma harcı ile 89-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 381,10-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden duruşma sayısı dikkate alınarak AAÜT gereğince 5.500TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair, duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.31/05/2023
MUHALEFET ŞERHİ Dairemizin 02/04/2021 tarihli 2018/2009 Esas-2021/706 Karar sayılı kararıyla, davalı şirketin inşaat hizmetleri faaliyet alanında iştigal ettiği, davacı derneğin faaliyetlerinin ciddi bir kısmının çöken binaların altında kalan kişilerin kurtarılmasını içerdiği, davacı markasının bu hizmet sınıfında tanınmış olduğu, davalının ticaret unvanının davacı tanınmış markanın tanınmışlığından faydalanma ve itibarına zarar verme ihtimali bulunduğu gerekçesiyle, MarKHK m.9/1-c maddesi kapsamında davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine karar verilmiştir. Davacı tarafça davalının ticaret unvanının terkini talebiyle birlikte markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni ve ref talebinin de bulunduğu, davacı tarafça davalının ticaret unvanının çekirdek unsuru olan … ibaresini markasal kullandığına dair dosyaya somut delil sunulmadığı, 6762 Sayılı TTK 52. Maddesi uyarınca usulen tescil edilmiş ticaret unvanının terkin edilinceye kadar kullanılmasının TTK 56 vd. Maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil etmediği (bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/06/2014 tarihli 5370-12489 Esas-Karar sayılı kararı), Dairemizin önceki karar gerekçesinde de açıklandığı üzere, mahkemece deliller toplandıktan ve bilirkişi raporu alındıktan sonra, beşinci celse de davacı vekiline beyanda bulunmak üzere süre verilmesi üzerine dilekçe içeriğinde davalının internet sitesi kullanımlarına yer verildiği, bu aşamada delil sunulmasının HMK 141. Madde gereğince iddianın genişletilmesi mahiyetinde bulunduğu, davalı vekilinin açık muvaffakatının alınmadığı gibi HMK 145. Madde de düzenlenen “sonradan delil sunulması” şartlarının da oluşmadığı, bu kapsamda davacı tarafça davalının ticaret unvanının markasal kullanıldığını ispatlayamadığının kabulü ile, Dairemizin önceki kararında direnilmesi ve marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi, hükmün ilanı taleplerinin reddi gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın heyet çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.