Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/5 E. 2023/162 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/5 Esas
KARAR NO: 2023/162
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2017
NUMARASI: 2016/547 E. – 2017/447 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin … A.Ş nezdinde kain … numaralı hesabı dahilinde 10.000 USD ve 1.022,58 EURO meblağında mevduatı bulunmakta iken, adı geçen finansman kurumunun tasfiye süresine girmiş olması üzerine yine adı geçen şirketin temsilcilerinin yönlendirme ve talimatları veçhile davalı şirket ile müvekkil arasında 04/01/2011 tarihli devir ve temlik sözleşmesi imzaladığını, sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından müvekkili …’nin tasfiye halinde … A.Ş nezdinde bulunan tüm alacaklarının kendilerinin ödeyeceğini kabul ederek imza altına aldıklarını, söz konusu görüşmeleri veçhile herhangi bir sonuç alınamaması üzerine borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası nezdinde icra takibi başlatıldığı, davalının buna itiraz ederek durdurduğunu, bu nedenle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası nezdinde vaki davalı şirket itirazının iptali ile takibin devamını, %20’denaz olmamak üzere icra inkar tazminatı ile cezalandırılmasını, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın dayanağı olan sözleşmenin 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı yasadan önce 04/01/2010 tarihinde imzalanmış olduğundan o tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı yasa hükümlerine göre taraflar arasında yapılan sözleşmedeki yetki şartı geçerli olduğunun ve her iki tarafı da bağladığını, davacı icra takip alacaklısı İstanbul mahkemeleri İcra müdürlüğünden takip yapması gerekirken, sözleşmeye aykırı hareket ederek, İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinde icra takibi başlattığını, dolayısıyla ortada geçerli bir icra takibinin olmadığını, bu nedenle itirazın iptali davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.04.2017 tarih ve 2016/547 Esas – 2017/447 Karar sayılı kararıyla; “Dava dışı finans kurumu halen tasfiye halinde olup tasfiye sonuçlanıp kâr ve zarar durumu belirginleşmeden davacının alacak talep etmesi mümkün değildir. Tasfiye sonuçlanmamış ve dava tarihi itibariyle alacak muaccel hale gelmemiş bulunduğundan, davanın zamansız açıldığı kabul edilmiş ve bu nedenle davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir. Dava dışı finans kurumu dosyamızda taraf değilse de, takibe dayanak yapılan belge alacağın temliki başlıklı (teorik olarak borcun nakline benzeyen) belgedir. Bu nedenle tasfiye süreci bitmeden davacının davalıdan hak talep edilemeyeceği sonucuna varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı tarafça da sarih bir şekilde imzalanmış olduğu kabul ve beyan edilen “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi” uyarınca müvekkilin Tasfiye Halinde … A.Ş ile olan ilişkisi sonlandırıldığını ve borçlu sıfatı sözleşme ile davalı şirkete intikal ettirildiğini, Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4.3 numaralı maddesinde davalının borcu temlik aldığının ayrıntılı olarak düzenlendiğini, bu bakımdan borcun muhatabının davalı olduğunu, buna göre müvekkilin davaya konuyu alacağının varlığının … A.Ş’den bağımsız hale geldiğini, Davalı şirket tarafından imzalanan sözleşme incelendiğinde, taraflarca belirlenen vadelerde taksitler halinde ödeme yapmasının kayıtsız şartsız olarak taahhüt edildiğini, imzalanan bu sözleşme dahilinde dava dışı … A.Ş’nin tasfiye halinde olması ve tasfiye sonrası oluşacak finansal duruma göre ödeme yapılacağına dair herhangi bir hükmün yer almadığını ve söz konusu şirketin durumuna atıf yapılmadığını, Davanın tarafı dahi olmayan … A.Ş’nin tasfiye sürecinin neticesinin beklenilmesini gerektirecek herhangi bir hususun var olmadığını, mahkeme dosyası kapsamında yapılan inceleme neticesinde müvekkilin dava konusu alacağının varlığının da sabit olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde; takibin 30/04/2015 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin davalı/borçluya 06/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresinde 08/05/2015 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesi tarafından, “… esas borçlu tasfiye halindeki … A.Ş’nin henüz tasfiye aşamasında olduğu, tasfiye işlemleri tamamlandıktan sonra kâr ve zarar hesabının netleşeceği, alacağın muaccel olacağı dikkate alınarak takip ve dava tarihi itibari ile muaccel bir alacak bulunmadığından davanın reddine.” karar verilmiştir.Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasındaki protokol incelendiğinde; dava dışı kurumun tasfiye neticesine bağlı olmaksızın davacının alacağının davalı yanca borcun nakli niteliğindeki sözleşmeye göre devralındığı, dava dışı … şirketinin protokolde yer almadığı görülmektedir. Tasfiye neticesine atıf yapılmadığından tarafların belli bir miktar üzerinde anlaşarak ödeme protokolü düzenledikleri kabul edilmelidir. Yargıtay’ın ve Dairemizin kararları da bu yöndedir (Yargıtay 11. HD, 2020/2489 E, 2020/3744 K, 11.10.2020 Tarihli ilamı; Y.3HD, 2020/5222 E, 2021/3773K sayılı ilamları; Dairemizin 2018/1949 Esas, 2021/568 Karar sayılı; 2018/2944 Esas, 2021/1101 Karar sayılı 28.05.2021 Tarihli ilamları). Bu durumda esas ile ilgili değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, muaccel alacak bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam olunarak esas hakkında inceleme yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2017 tarih, 2016/547 E. – 2017/447 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 61,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 281,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/02/2023