Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/429 E. 2023/650 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/429 Esas
KARAR NO: 2023/650
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/02/2023
NUMARASI: 2022/119E, 2023/22K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli markaların tescilli sahibi olduğunu, davalı tarafın ise … numaralı “…” markasını müvekkilinin tescilli markaları ile benzerlik gösterecek şekilde aynı sınıf olan 39. sınıfta tescil ettirdiğini, ancak davalının bu sınıf kapsamında herhangi bir ticari faaliyeti bulunmadığını, buna rağmen müvekkili firmanın faaliyet alanını kapsayan 39.sınıftan müvekkili firmanın unvanını içeren ve tescil ettirmiş olduğu 14 adet markayla ve özellikle “…” ve “…” ile yüksek oranda benzerlik gösteren bir ifade ve logoyu tescil ettirmiş olduğunu, davalının markasının müvekkilinin markaları ile iltibas oluşturduğunu, davalının markasının bir kısmının davacının ticaret unvanının da vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirterek, her türlü maddi ve manevi tazminat ve sair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; davalı adına tescil edilmiş olan “…” adlı ifadeyi içeren dilekçede fotoğrafı bulunan markanın Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesi ve sair ilgili maddeleri uyarınca tüm sınıflar açısından iptal ve hükümsüzlüğüne ve sicilinden terkin edilmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin 29/07/2019 tarihinde kurulduğunu ve kuruluşundan itibaren unvanının ilk iki sözcüğünü oluşturan “…” ifadesinin marka olarak tesciline yönelik TPMK’ya 09/10/2019 tarihinde başvuruda bulunduğunu, kurum tarafından usuli ve esasa yönelik eksiklik saptanmayan markanın 28/08/2020 tarihinde tescil edildiğini, taraflara ait markaların aynılığı ya da benzerliğinden söz edilemeyeceğini, davacının markalarındaki şekillerin ve yazı karakterlerinin müvekkilinin markası ile benzerliği bulunmadığını, müvekkilinin faaliyet alanının imalata dayalı mal sektörü olmasına karşın davacının faaliyet alanının ise taşımacılık/hizmet sektörü olduğunu, taraflara ait markaların halk tarafından ilişkilendirilme veya karıştırılma ihtimali de bulunmadığını, “…” ifadesinin sadece ulusal pazarda değil, uluslararası pazarda dahi ayırt edici bir niteliği bulunmadığını, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: “….SMK’nun 156/5. maddesinde de, üçüncü kişi tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Bu düzenlemeler karşısında, marka sahibi olan davalıya karşı açılan markanın hükümsüzlüğü ve sicil kaydından terkini davasına bakma yetkisinin, davalının yerleşim yerinin yargı alanı içinde bulunduğu Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmakla, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının yetki itirazları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Sınai Mülkiyet Kanunu’nda öngörülen davalarda ve dosya kapsamında görülen markanın hükümsüzlüğü ve iptali davasında genel yetki kurallarından ve HMK ‘dan farklı düzenlemeler bulunduğunu, HMK’ya göre genel yetki yer mahkemesi davalının ikametgahı iken Sınai Mülkiyet Mevzuatında ‘hak sahibi’ sisteminin benimsendiğini, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun156/3 ve 156/5 maddeleri incelendiğinde markanın her durumda marka hakkı sahibinin yerleşim yerinde görüleceğinin düzenlendiğini, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156/3 maddesi gereği markanın hükümsüzlüğü davasında davayı tescilli marka sahibi açıyor ise davacının yerleşim yerinin yetkili mahkeme olacağını, Yargıtay tarafından marka hukukumuzda kabul edilmiş olan “Gerçek Hak Sahipliği İlkesi” ile “marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir. Buna gerçek hak sahibi denilir ve bu tescil açıklayıcı etkiye sahiptir” 11. HD, E. 2016/10732, K. 2018/1362. Yetkili mahkeme bu hususlar dikkate alındığında İstanbul Mahkemeleri olduğunu, Yargıtay 11. HD 2014/1690 E. 2014/2722 K. sayılı kararında “556 sayılı KHK’nın 63/1. maddesi uyarınca, marka hakkı sahibinin ikametgahının olduğu, suçun işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkeme, marka hakkına tecavüz eden üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkemedir. Davacı tarafça, davalının ürettiği ürünler üzerinde davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yaratıldığından bahisle dava açıldığına ve ihlale konu ürünün internet dahil hemen her yerde ve İstanbul ilinin genelinde satıldığı belirtildiğine göre, anılan KHK’nın 63/1. maddesi uyarınca tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemenin de yetkili olacağı gözetilmeksizin, davacının kendi ikametgahında dava açmadığından bahisle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki kararında da görüldüğü üzere davalının eyleminin müvekkile ait gerçek hak sahipliğini internet üzerinden tüm Türkiye’de zarar veren sonuçlar doğurduğu hususu gözardı edilerek verilen karara karşı istinaf talebimizin kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yetkisizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davalı vekili süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmuştur. Dava markanın hükümsüzlüğü istemine dayalı olup davalı marka sahibinin yerleşim yerinin ANKARA olduğu anlaşılmakla mahkemece SMK’nun 156/5. maddesi gerğince davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinafının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/04/2023